Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davacının sözleşmenin feshinin iptali davasını açmakla iradesinin sözleşmenin ayakta kalmasını sağlamak olduğu, davalı tarafça hesaplanan bakiye bedelin iadesini almamasının da sözleşmeyi ayakta tutmak istemesinin doğal bir sonucu olduğu ancak sözleşmenin feshi ile birlikte davacının ödediği bedelin iadesinin gerektiği, davalının davacıdan tahsil ettiği parayı tevdi etmeyerek uhdesinde tutmasının alacaklının temerrüdünü oluşturduğu, davalı tarafça iade edilmesi gereken bedel tevdi edilerek borcundan kurtulmak yerine söz konusu davanın kesinleşmesini müteakip davacı hesabına bedelin semeresiz gönderilmesi ile borcun sona erdiğinin mahkemelerce kabulü yerinde görülmemiştir....

    iadesi talep ve dava etmiştir....

    Hal böyle olunca, gerek Skada 4 gerekse Skada 5 model ürünlerin ayıplı olması ve esasen davalı tarafça 13/06/2016 tarihli belgeye göre değişimin kabul edilmiş olması nedeniyle davacının satış sözleşmesinden dönerek satış bedelinin iadesini istemesinde herhangi bir hukuka aykırılık yoktur. Davalı ayıptan dolayı davacıya karşı sorumludur. Davacı ayıplı ürün satışı nedeniyle sözleşmenin feshi ve bedelin iadesi talebinde bulunmuş olup, ürünün fatura satış bedeli üzerinden hüküm kurulması gerekir. Zira bir taraf ürünü kullandığı ve bundan yarar sağladığı gibi, diğer tarafta parayı kullandığından mal bedelsiz para faizsiz ilkesinin gözetilmesi gerekir. Bunun yanı sıra birlikte ifa kuralı gereğince ürünün davalıya iadesine ve faizin ürünün iadesi tarihinden itibaren yürütülmesine karar verilmesi gerekir....

    Hal böyle olunca, gerek ... gerekse .. model ürünlerin ayıplı olması ve esasen davalı tarafça 13/06/2016 tarihli belgeye göre değişimin kabul edilmiş olması nedeniyle davacının satış sözleşmesinden dönerek satış bedelinin iadesini istemesinde herhangi bir hukuka aykırılık yoktur. Davalı ayıptan dolayı davacıya karşı sorumludur. Davacı ayıplı ürün satışı nedeniyle sözleşmenin feshi ve bedelin iadesi talebinde bulunmuş olup, ürünün fatura satış bedeli üzerinden hüküm kurulması gerekir. Zira bir taraf ürünü kullandığı ve bundan yarar sağladığı gibi, diğer tarafta parayı kullandığından mal bedelsiz para faizsiz ilkesinin gözetilmesi gerekir. Bunun yanı sıra birlikte ifa kuralı gereğince ürünün davalıya iadesine ve faizin ürünün iadesi tarihinden itibaren yürütülmesine karar verilmesi gerekir....

      gerçek bir arıza içeriğini yansıtmayan iş emirleri aştırmak sureti ile kötüniyetli olarak açılan huzurdaki davada davacının bedel iadesi talep etme hakkının bulunmadığını, gerek Tüketici Yasası gerekse Garanti Yönetmeliği Esasları uyarınca bedel iadesi için aranan şartların oluşmadığını, Garanti Belgesi Uygulaması Esaslarına Dair Yönetmelik 14....

      Menfi zarar sözleşmenin yapılmamış bulunması halinde uğranılmayacak zarar olarak tanımlanmaktadır. Bunun yanında sözleşmenin uygulanacağına güvenilerek yapılan ve mal varlığını eksilten harcama ve giderlerin karşılığı olumsuz zarar olduğu gibi daha elverişli koşullarda sözleşme yapma fırsatının kaçırılması sebebiyle gerçekleşen zarar da menfi zarar kapsamında kabul edilmektedir. ... ve Dairemizin yerleşik uygulamalarında sözleşmenin feshi halinde menfi zararın fesihten itibaren makul süre içerisinde ihale yapılması ya da ihale yapılmayan durumlarda aynı işin veya kalan işin başkasına yaptırılması durumunda ödenecek bedel ile önceki yükleniciyle sözleşme yapılmayıp aynı tarihte aynı işin ya da kalan bölümünün başka bir müteahhide yaptırılması halinde ödenecek bedel arasındaki fark olarak hesaplanacağı kabul edilmektedir....

        Menfi zarar sözleşmenin yapılmamış bulunması halinde uğranılmayacak zarar olarak tanımlanmaktadır. Bunun yanında sözleşmenin uygulanacağına güvenilerek yapılan ve mal varlığını eksilten harcama ve giderlerin karşılığı olumsuz zarar olduğu gibi daha elverişli koşullarda sözleşme yapma fırsatının kaçırılması sebebiyle gerçekleşen zarar da menfi zarar kapsamında kabul edilmektedir. ... ve Dairemizin yerleşik uygulamalarında sözleşmenin feshi halinde menfi zararın fesihten itibaren makul süre içerisinde ihale yapılması ya da ihale yapılmayan durumlarda aynı işin veya kalan işin başkasına yaptırılması durumunda ödenecek bedel ile önceki yükleniciyle sözleşme yapılmayıp aynı tarihte aynı işin ya da kalan bölümünün başka bir müteahhide yaptırılması halinde ödenecek bedel arasındaki fark olarak hesaplanacağı kabul edilmektedir....

          O halde mahkemece yüklenicinin yaptığı imalâtta gizli ayıp niteliğinde ayıplar olup olmadığı, varsa bunların giderilme bedelleri, yükleniciye süresinde ihbar edilip edilmedikleri ve gerekirse teminat mektuplarının iadesi koşullarının oluşup oluşmadığı ile ilgili bilirkişilerden rapor alınmadan eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir....

            Bu yükümlülüğün ihlal edilmesiyle kiralananda sonradan meydana gelen ayıp türü ortaya çıkmaktadır. 27. Kiralanandaki ayıp açık veya gizli ayıp olabilir. Kiralananda detaylı bir incelemeye gerek duymadan, basit bir gözden geçirme ile herkes tarafından fark edilebilecek türden eksiklik, bozukluk ya da aksaklıklar açık ayıp olarak nitelendirilir. Sözleşmenin kurulması sırasında kiracının bilmediği ve kiralananda yapacağı olağan inceleme ile fark edemeyeceği eksiklik, bozukluk ya da aksaklıklar gizli ayıp olarak adlandırılır. 28. 818 BK’nın 249/III hükmünün karşıt anlamından yola çıkılarak kiraya verenin ayıplardan sorumlu olabilmesi için bu ayıpların gizli olması gerektiği kabul edilmektedir. Hükme göre; “Eğer ayıp, müstecirin yahut kendisiyle birlikte yaşayan kimselerin yahut işçilerin sıhhati için ciddi bir tehlike teşkil etmekte ise; mucir, bu tehlikeye akdi yaparken vakıf olmuş veya fesih hakkından feragat etmiş olsa bile yine icarı feshedebilir.”...

              Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; incelenen seyahat raporlarının iki tanesinde hataya rastlandığı, dolayısıyla sistemin ayıplı olduğu, gizli ayıbın varlığının kabul edilmesi gerektiği, sözleşmenin eser sözleşmesinin hükümlerinin uygulanabildiği karma nitelikte bir sözleşme olarak nitelendirilmesi gerektiği, sözleşmenin feshi ile birlikte aparatların iadesi de gerçekleştiğinden tahsil edilen 6.923,06 TL’lik talebinin tazmin edilmesi gerektiği, davacının diğer tazminat talebi olan Şubat 2012 döneminden Temmuz 2012 dönemine ait olan ödemeler için, yasal süresi içerisinde herhangi bir itiraz yapılamadığı, ticari defterlere işlenerek ödendiğinden, fesih bildirim tarihinden önce yapmış olduğu bu ödemeleri talep hakkı bulunmadığı, fesih ihtarnamesinde tazminatın miktarına ve ödenme zamanına ilişkin herhangi bir hususa yer verilmediğinden davalının dava tarihinden önce temerrütünün söz konusu olmadığı, dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi uygulanacağı...

                UYAP Entegrasyonu