"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Ankara 2.Sulh Hukuk Mahkemesinden verilen, tarafları, tarih ve numarası yukarıda yazılı hükmün incelenmesi sırasında Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 15.1.2009 gün, 293-526 sayılı, 3.Hukuk Dairesinin 30.12.2008 gün, 21696-22618 sayılı kararlarıyla meydana gelen görev uyuşmazlığının giderilmesi istenilmekle, 2797 sayılı Yasa uyarınca toplanan Başkanlar Kurulu’nca dairelerin görevsizlik kararlarıyla dava dosyası incelenerek gereği görüşüldü: Dava, Sulh Hukuk Mahkemesince verilen, araç mülkiyetinin tespiti ve tescil istemine ilişkindir. Uyuşmazlığın bu niteliği itibariyle hükmün temyiz inceleme görevi 3.Hukuk Dairesine aittir. S O N U Ç : 3.Hukuk Dairesinin görevsizlik kararının KALDIRILMASINA, dosyanın bu Daireye gönderilmesine, 12.03.2009 gününde oybirliği ile karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Dava, araç mülkiyetinin tespiti istemine ilişkindir. 2797 sayılı Yargıtay Kanununa 6572 sayılı Kanunun 27. maddesiyle eklenen geçici 14. madde gereğince Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun Hukuk Dairelerinin işbölümünü düzenleyen 19.01.2015 tarihli ve 2015/8 sayılı Kararına göre ve davanın açıklanan niteliği itibariyle temyiz inceleme görevi Yargıtay 4. Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 60. maddesinde 6644 sayılı Kanunla yapılan değişiklik gereğince görev uyuşmazlığının giderilmesi için dosyanın Yargıtay Hukuk İşbölümü İnceleme Kuruluna sunulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, görev sorunu giderilmek üzere dosyanın Yargıtay Hukuk İşbölümü İnceleme Kuruluna GÖNDERİLMESİNE, 22.04.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
ve diğeri aleyhine 26/03/2010 gününde verilen dilekçe ile araç mülkiyetinin tespiti istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 12/11/2012 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA 22/04/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Davacı tarafça araç kullanım ve teslim talebinin de mülkiyetinin çekişmeli olması ve henüz davanın esası hakkında karar verilmeden fiilen teslim edilmesi tedbirin amacıyla bağdaşmayacağından şartları oluşmadığından aracın teslimine dair talebin reddine karar verilmiştir. "gerekçesiyle, davalının tedbire itirazının reddine, davacının araç kullanım ve teslim talebinin reddine karar verilmiştir.Bu ara karara karşı, davacı ve davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunmuştur....
Taraflar arasındaki hukuki ilişki harici araç alım satımından kaynaklanmaktadır. Davacı ile davalı arasındaki araç alım satım sözleşmesi 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 20/d maddesi gereğince resmi şekilde yapılmadığı için geçersizdir. Bu nedenle taraflar sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre karşılıklı olarak verdiklerini iade ile yükümlüdürler. Mahkemece her ne kadar aracın 3. kişinin mülkiyetinin geçtiği belirtilmiş ise de bunun infaz aşamasında dikkate alınacağı gözetilerek mahkemece aracın davalıya iade edilmesi koşuluyla davacı tarafından satış bedeli karşılığı ödenen bedelin iadesine karar verilmesi gerekirken bu husus gözetilmeyerek yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma gerektirir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 21.3.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi. ....
Bu hükümden açıkça anlaşılacağı üzere, davacı ... meydana gelen hasar bedelini tamamen poliçe limitleri içerisinde ödeme yükümlülüğü altında olup, sigortalı araç hurdasını sigorta itterinin uhdesinde bırakıp, hurda bedelini tazminattan düşmesi olanaklı değildir. Zira kasko sigortasında aslolan amaç zarar bedelinin tamamen karşılanmasıdır. Yine 2918 sayılı KTK'nun 20/d maddesi gereğince trafikte tescil edilmiş araçların noterlerce yapılmayan her çeşit satış ve devir işlemleri geçersizdir. Yukarıda belirtilen ilkeler ışığında somut olaya baktığımızda; davacı şirkete kasko sigortalı araç 7.7.2004 tarihinde davalı sigortalının park ettiği yerden çalınmış, davacı sigortacı ibraname karşılığında sovtaj bedeli ile birlikte davalı sigortalısına 22.9.2004 ve 6.4.2005 tarihlerinde toplam 22.950 TL araç bedelini ödemiştir. Çalınan araç 4.2.2005 tarihinde hasarlı şekilde bulunmuş, 18.2.2005 tarihinde davacı şirket yetkilisine teslim edilmiştir....
Ltd.Şti'ne devir edildiğini, müvekkilinin araç kaydına ulaşmaması için plakasının ... olarak değiştirildiğini, plakanın değiştirilmesinden sonra aracın davalılardan ...'e muvazaalı şekilde satıldığını, devir öncesi yapılan muvazalı işlemlerden devir alan davalının haberdar olduğunu ileri sürerek, eski plakası ... yeni plakası ... olan ... marka aracın mülkiyetinin davacıya ait olduğunun tespiti ile müvekkiline teslimine, hile ve muvazalı işlemlerle davalılar adına yapılan satışın iptaline, aksi halde aracın rayiç bedelinin tahsiline, teminatsız veya uygun teminatla aracın sicil kadına tedbir konulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Kişilere olan borcu nedeniyle haciz konulmuş olduğunu, sözleşme hükümlerine uyulmadığı için yapılan sözleşmenin de hükümsüz kalmış olduğunu, bu nedenle müvekkilinin araç satışını iptal edilerek üzerine konulan haciz ve ----- kaldırılmasını ve davalının kullanımındaki araç değer kaybı ve kullanım bedelini talep ettiklerini, ayrıca müvekkilinin daha fazla zarar etmemesi için aracın tedbiren trafikten men edilerek ------- çekilmesini arz ve talep etmiştirler. SAVUNMA: Davalı vekili yasal süresinden sonra sunduğu beyan (cevap) dilekçesinde özetle; Davalının cevap dilekçesi sunmadıkları görülmüştür. İNCELEME ve GEREKÇE: Dava, mülkiyetin saklı tutulması kaydıyla ticari araç satım sözleşmesi uyarınca araç satış bedelinin ödenmediği iddiasıyla sözleşmenin iptali,aracın teslimi ve araç değer kaybı ve kullanım bedelinin tazmini davasıdır. Mahkememizce davaya konu ----- plaka sayılı aracın üzerindeki tüm ------- Müdürlüğünden celp edilmiş olmakla, dosyamız içerisine alınmıştır....
Davalı vekili, davacıların murisleri adına kayıtlı aracı müvekkiline sattıklarını, istemin satışın tespiti ve aracın davalı adına tesciline ilişkin olup, bunun davada ... sürülemeyeceğini, aracın satışı ve devri hususunun trafikte ve noter huzurunda yapılması gerektiği gibi, davalının davacılara keşide ettiği ihtarda da görüleceği gibi aracın zilyetliğinin davalıya geçiş tarihinin 1994 yılı olduğu, bu nedenle de dava zamanaşımının geçtiğini bildirdiği gibi, aracın davacılar tarafından davalıya senet karşılığı satıldığını, araç bedelinin ödendiğini, aracın zilyetliğinin alınmasından sonra resmi devir işlemlerinin yapılması isteminden ve keşide edilen ihtarnameden sonuç alınamadığını, davalının aracı yaklaşık 8-9 yıl kullandıktan sonra hurdaya verdiğini, böylece de davacıların istemlerinin konusuz hale geldiğini, araç vergilerinin yaklaşık 4 yıl ödendiğini, davacıların resmi satışı davalıya vermeyerek kötüniyetli hareket ettiklerini ... sürerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur...
Davacı ... , diğer davacı ...e ait aracın çalınması nedeniyle araç bedelini ...e ödediğini, aracın bulunması neticesinde adi yazılı sözleşme ile aracı davalıya sattığını,aracın davalının zilyet ve kullanımında olduğu dönemde tahakkuk edilen vergi borçlarını, araç mülkiyeti ...de bulunduğundan dolayı, ödemek zorunda kaldığından bu bedelin tahsili istemi ile eldeki davayı açmıştır. Davalı aracı harici sözleşme ile satın aldığını kabul etmekle davanın reddini savunmuştur.Mahkemece sözleşme geçersiz olduğundan bahisle davanın reddine karar verilmiştir.Davalının aracı haricen satın aldığı ve fiilen teslim alıp halen davalının kullandığı hususu taraflar arasında tartışmasız olduğu gibi mahkemeninde kabulü bu 2011/3644-10179 yöndedir. Öyle ise aracın davalının zilyetliğine girdiği tarihten itibaren tahakkuk eden vergilerin davalı tarafından ödenmesi gerekip aksinin kabulü MK'nun 2.maddesine aykırı olduğu ve hukuk düzenince korunamayacağında duraksama bulunmamalıdır....