Dosyanın yeniden yapılan incelemesinde, davacı kadın tarafından 06.05.2009 tarihinde taraflarca imzalanan boşanma protokolü eklenilerek anlaşmalı boşanma davası (TMK m. 166/3) açıldığı, sunulan 05.05.2009 tarihli boşanma protokolünde “anne....’ye boşanma kararı kesinleştikten sonra yoksulluk nafakası olarak 5 yıl boyunca 2.000 TL ödenecek, 5 yılın sonunda anne işsiz kalırsa iş bulana kadar 2.000 TL aylık ödenmeye devam edecektir, başka biri ile evlenmesi halinde yoksulluk nafakası kesilecek ve ödenmeyecektir." şeklinde düzenleme yapıldığı, tarafların duruşmada bizzat hazır bulunarak bu protokolü tekrar ettikleri, mahkemece yapılan yargılama sonunda ise tarafların Türk Medeni Kanunun 166/3. maddesi gereğince boşanmalarına karar verildiği, hüküm kısımının 5. bendinde boşanma kararı kesinleştikten sonra geçerli olmak üzere 2.000 TL nafakanın 5 yıl boyunca davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 5 yıl sonrasında davacının evlenmemiş olması durumunda nafakanın aynen devamına, 6. bendinde de...
Dosyanın yapılan incelemesinde; taraflarca imzalanmış anlaşmalı boşanma protokolünde ve tarafların duruşma tutanağındaki beyanlarında tarafların boşanmadan önce beraber oturdukları ve davacı adına kayıtlı olan İzmir ili, Kemalpaşa ilçesi, 635 ada 6 parsel sayılı taşınmazda kadının oturmaya devam etmesi kararlaştırılmış, anlaşmalı boşanma kararında ise bu protokolün kararın eki sayılmasına karar verilmiştir. Protokolde taraflarca kararlaştırılan oturma hakkının hükümde açıkça yazılmaması, sadece protokolün kararın eki sayılmasına şeklinde hüküm kurulması kararın icrasında tereddüt uyandırmaktadır. Bu durumda 6100 sayılı Kanun`un 305 inci maddesine göre somut olayda tavzih koşulları oluşmuştur. Hal böyle iken davalı kadın vekilinin oturma hakkına yönelik tavzih talebinin kabulü gerekirken yazılı gerekçeyle reddi doğru bulunmamış, hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir. VI....
Anlaşmalı boşanma yönünde oluşan karar kesinleşinceye kadar eşlerin bu yöndeki diğer bir ifadeyle gerek boşanmanın mali sonuçları, gerekse çocukların durumu hususunda kabul edilen düzenlemeleri kapsayan irade beyanından dönmesini engelleyici yasal bir hüküm bulunmamaktadır. Anlaşmanın bozulması ile anlaşmalı boşanma hükmü bütünüyle geçersiz hale gelir (HUMK m. 439/2). Türk Medeni Kanununun 166/3. maddesi gereğince boşanmalarına karar verilse dahi davacının anlaşmalı boşanma hükmünü gerçekleşen anlaşmaya rağmen temyiz etmesi davadan açıkça feragat etmedikçe anlaşmalı boşanma yönündeki iradesinden rücu niteliğinde olup, bu halde anlaşmalı boşanma davasının "çekişmeli boşanma" (TMK m. 166/1-2) olarak görülmesi gerekir....
Anlaşmalı boşanma yönünde oluşan karar kesinleşinceye kadar eşlerin bu yöndeki diğer bir ifadeyle gerek boşanmanın mali sonuçlan, gerekse çocukların durumu hususunda kabul edilen düzenlemeleri kapsayan irade beyanından dönmesini engelleyici yasal bir hüküm bulunmamaktadır. Anlaşmanın bozulması ile anlaşmalı boşanma hükmü bütünüyle geçersiz hale gelir (HUMK m. 439/2). Bu halde anlaşmalı boşanma davasının "çekişmeli boşanma" (TMK m. 166/1-2) olarak görülmesi gerekir. Açıklanan sebeple mahkemece taraflara iddia ve savunmalarının dayanağı bütün vakıaların sıra numarası altında açık özetlerini içeren beyan ile iddia ve savunmanın dayanağı olarak ileri sürülen her bir vakıanın ispatını sağlayacak delillerini sunmak ve dilekçelerin karşılıklı verilmesini sağlamak üzere süre verilip ön inceleme yapılarak tahkikata geçildikten sonra usulüne uygun şekilde gösterilen deliller toplanarak gerçekleşecek sonucu uyarınca karar verilmek üzere hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir....
İstinaf incelemesi yapan bölge adliye mahkemesince, daha önce kadın tarafından açılan ve feragat edilen anlaşmalı boşanma davasından sonra davalı-davacı erkekten kaynaklı yeni bir olay olmadığı, boşanmaya neden olan olaylarda davacı-davalı kadının tam kusurlu olduğu gerekçesiyle kararın gerekçesinin düzeltilmesine, davacı-davalı kadının manevi tazminat ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddine, davalı-davacı erkek yararına 7.500 TL maddi tazminata karar verilmiştir. Feragat edilen dava münhasıran TMK'nın 166/3. maddesine dayalı olarak açılmışsa, anlaşmalı boşanma davasından feragat, dava tarihinden önceki olayların affedildiği sonucunu doğurmaz. O halde, taraflardan biri feragatle sonuçlanan anlaşmalı boşanma davasının dava tarihinden önceki vakıalara dayanarak herhangi bir boşanma sebebine dayalı olarak boşanma davası açabilir. Açılan davada anlaşmalı boşanma davasının dava tarihinden önceki vakıaların da kusur belirlemesinde dikkate alınması gerekir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Taraflar Türk Medeni Kanununun 166/3. maddesi uyarınca boşanmışlar, hüküm taraflarca temyiz edilmiştir. Anlaşmalı boşanma yönünde oluşan karar kesinleşinceye kadar eşlerin bu yöndeki diğer bir ifadeyle gerek boşanmanın mali sonuçları, gerekse çocukların durumu hususunda kabul edilen düzenlemeleri kapsayan irade beyanından dönmesini engelleyici yasal bir hüküm bulunmamaktadır. Anlaşmanın bozulmasıyla boşanma hükmü bütünüyle geçersiz hale gelir. Türk Medeni Kanununun 166/3. maddesi gereğince boşanmalarına karar verilse dahi davacının anlaşmalı boşanma hükmünü gerçekleşen anlaşmaya rağmen temyiz etmesi davadan açıkça feragat etmedikçe anlaşmalı boşanma yönündeki iradesinden rücu niteliğindedir....
Bu halde anlaşmalı boşanma davasının "çekişmeli boşanma" (TMK m.166/1-2) olarak görülmesi gerekir. Şu hale göre, tarafların anlaşmalı boşanma davası açılırken delil bildirme haklarından feragat etmeleri, münhasıran anlaşmalı boşanma talebine ilişkin olarak değerlendirilmesi gerekir. Açıklanan sebeple mahkemece taraflara iddia ve savunmalarının dayandığı bütün vakıaların sıra numarası altında açık özetlerini içeren beyan ile iddia ve svunmanın dayanağı olarak ileri sürülen her bir vakıanın ispatını sağlayacak delillerini sunmak ve dilekçelerin karşılıklı verilmesini sağlamak üzere süre verilip ön inceleme yapılarak tahkikata geçildikten sonra usulüne uygun şekilde gösterilen deliller toplanarak gerçekleşecek sonucu uyarınca karar verilmek üzere hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir....
Dava; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 166/3 maddesine dayalı anlaşmalı boşanma istemine ilişkindir. Mahkemece, Türk Medeni Kanunu'nun 166/3. maddesi gereği tarafların anlaşmalı olarak boşanmalarına karar verilmiş, davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Anlaşmalı boşanma yönünde oluşan karar kesinleşinceye kadar eşlerin bu yöndeki diğer bir ifadeyle gerek boşanmanın mali sonuçları, gerekse çocukların durumu hususunda kabul edilen düzenlemeleri kapsayan irade beyanından dönmesini engelleyici yasal bir hüküm bulunmamaktadır. Bu halde anlaşmalı boşanma davasının "çekişmeli boşanma" (TMK m. 166/1- 2) olarak görülmesi gerekir....
Türk Medeni Kanununun 166/3. maddesi gereğince boşanmalarına karar verilse dahi tarafların anlaşmalı boşanma hükmünü gerçekleşen anlaşmaya rağmen temyiz etmesi davadan açıkça feragat etmedikçe anlaşmalı boşanma yönündeki iradesinden rücu niteliğinde olup, bu halde anlaşmalı boşanma davasının "çekişmeli boşanma" (TMK m. 166/1-2) olarak görülmesi gerekir. Açıklanan sebeple mahkemece taraflara iddia ve savunmalarının dayanağı bütün vakıaların sıra numarası altında açık özetlerini içeren beyan ile iddia ve savunmanın dayanağı olarak ileri sürülen her bir vakıanın ispatını sağlayacak delillerini sunmak ve dilekçelerin karşılıklı verilmesini sağlamak üzere süre verilip ön inceleme yapılarak tahkikata geçildikten sonra usulüne uygun şekilde gösterilen deliller toplanarak gerçekleşecek sonucu uyarınca karar verilmek üzere hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir....
Türk Medeni Kanununun 166/3. maddesi gereğince boşanmalarına karar verilse dahi davacının anlaşmalı boşanma hükmünü gerçekleşen anlaşmaya rağmen temyiz etmesi davadan açıkça feragat etmedikçe anlaşmalı boşanma yönündeki iradesinden rücu niteliğinde olup, bu halde anlaşmalı boşanma davasının "çekişmeli boşanma" (TMK m. 166/1-2) olarak görülmesi gerekir. Açıklanan sebeple mahkemece taraflara iddia ve savunmalarının dayanağı bütün vakıaların sıra numarası altında açık özetlerini içeren beyan ile iddia ve savunmanın dayanağı olarak ileri sürülen her bir vakıanın ispatını sağlayacak delillerini sunmak ve dilekçelerin karşılıklı verilmesini sağlamak üzere süre verilip ön inceleme yapılarak tahkikata geçildikten sonra usulüne uygun şekilde gösterilen deliller toplanarak gerçekleşecek sonucu uyarınca karar verilmek üzere hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir....