Anlaşmalı boşanma davasında düzenlemenin tasdikli şeklinde de karar verilemez.Düzenlemenin tamamının hüküm fıkrasına infazda karışıklık yaratmayacak şekilde geçirilmesi gerekir.Düzenleme içerisinde yer alan tapu kayıtları getirtilmeli ve anlaşmaya uygun olarak tesciline de karar verilerek boşanmaya hükmedilmelidir. (Ömer U.Gençcan, Boşanma Hukuk, Ank. 2010 Sh.624-625) Bu bağlamda;Boşanma ve fer'ilerini düzenleyen protokolün mahkeme içi ikrar niteliğine göre asıl ½ payın tescil kararının tapu iptal ve tescil hükmü ile sonuçlandırıcı olmasına, protokolün kesin delil niteliğinin bulunduğu ve anılan mahkemece değerlendirmenin tapu iptali ile tescil hükmünün ittihaz edilmesine göre davacının ½ paya iktisabının anılan ilam sonucu olmasına ve mahkemece de gözetilmesine göre hükmün onanması gerekirken, bozulması kararına karşı oyum'dur....
Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının babası ile davalı annesinin 13.07.2021 tarihinde kesinleşen ilamla 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca anlaşmalı olarak boşanmalarına karar verildiği, anlaşmalı boşanmaya dair karar kesinleştiğinden onaylanan protokolde belirtilen davalı adına kayıtlı olan taşınmazın tapusunun iptali ile çocuk adına tesciline karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı, protokole dayalı tapu iptal ve tescil davalarında nispi harç alınmayacağı gerekçesiyle davalı tarafın istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine oy çokluğuyla karar verilmiştir. V. TEMYİZ A....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava TMY. 166/3 gereği anlaşmalı boşanmaya ilişkindir. Mahkemece, Türk Medeni Yasası'nın 166/3. maddesi gereği tarafların anlaşmalı olarak boşanmalarına karar verilmiş, davalı koca tarafından hükmün tamamı yönünden istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Anlaşmalı boşanma yönünde oluşan karar kesinleşinceye kadar eşlerin bu yöndeki diğer bir ifadeyle gerek boşanmanın mali sonuçları, gerekse çocukların durumu hususunda kabul edilen düzenlemeleri kapsayan irade beyanından dönmelerini engelleyici yasal bir hüküm bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki anlaşmanın bozulması ile anlaşmalı boşanma hükmü bütünüyle geçersiz hale gelir. Bu halde anlaşmalı boşanma davasının "çekişmeli boşanma" (TMY m. 166/1- 2) olarak görülmesi gerekir....
Uyuşmazlığın çözümüne geçilmeden önce, Türk Medeni Kanunu’nun 166/3 maddesine dayalı anlaşmalı boşanma davasında taraflar arasında akdedilmiş olan boşanma protokolünde boşanmanın mali sonuçlarının kararlaştırılması kavramının irdelenmesi gerekmektedir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 166/3. maddesine dayalı olarak açılan boşanma davalarında, evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi halinde, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu halde boşanma kararı verilebilmesi için, hakimin tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek protokolü uygun bulması şarttır. Taraflar tek bir konuda anlaşamamış olsalar dahi, Türk Medeni Kanunu’nun 166/3. maddesi uyarınca delil toplanmadan karar verilemez....
Dosyanın incelenmesi ile; davacı ve davalı arasında dava konusu edilen olayın 15/06/2014 tarihinde yaşandığı, tarafların 05/08/2014 tarihinde aile mahkemesinde anlaşmalı olarak boşanma davası açtıkları ve 20/08/2015 tarihinde ise davacı ile davalının sunulan protokol gereğince birbirlerinden maddi ve manevi tazminat talebi olmaksızın anlaşmalı olarak boşanmalarına karar verildiği anlaşılmaktadır. Şu halde; taraflar arasında gerçekleşen anlaşmalı boşanma davası sırasında tarafların karşılıklı olarak manevi tazminat talep etmeyeceklerini kararlaştırmış olmaları ve aile mahkemesince bu anlaşmaya istinaden boşanma kararı verildiği, tarafların bu şekilde aralarındaki ihtilafı nihai olarak çözdükleri ve ilişkilerini tasfiye ettileri, boşanma hükmünün de kesinleşmesi sebebiyle davacının bu kez aynı olaylara dayalı olarak manevi tazminat talep etmesi mümkün olmadığından manevi tazminat talebinin tümden reddi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi bozmayı gerektirmiştir....
Dava; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 166/3 maddesine dayalı anlaşmalı boşanma istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, Türk Medeni Kanunu'nun 166/3. maddesi gereği tarafların anlaşmalı olarak boşanmalarına karar verilmiş, davacı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Anlaşmalı boşanma yönünde oluşan karar kesinleşinceye kadar eşlerin bu yöndeki diğer bir ifadeyle gerek boşanmanın mali sonuçları, gerekse çocuğun durumu hususunda kabul edilen düzenlemeleri kapsayan irade beyanından dönmesini engelleyici yasal bir hüküm bulunmamaktadır. Bu halde anlaşmalı boşanma davasının "çekişmeli boşanma" (TMK m. 166/1- 2) olarak görülmesi gerekir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava TMY. 166/3 gereği anlaşmalı boşanmaya ilişkindir. Mahkemece, Türk Medeni Yasası'nın 166/3. maddesi gereği tarafların anlaşmalı olarak boşanmalarına karar verilmiş, davalı koca tarafından hükmün tamamı yönünden istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Anlaşmalı boşanma yönünde oluşan karar kesinleşinceye kadar eşlerin bu yöndeki diğer bir ifadeyle gerek boşanmanın mali sonuçları, gerekse çocukların durumu hususunda kabul edilen düzenlemeleri kapsayan irade beyanından dönmelerini engelleyici yasal bir hüküm bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki anlaşmanın bozulması ile anlaşmalı boşanma hükmü bütünüyle geçersiz hale gelir. Bu halde anlaşmalı boşanma davasının "çekişmeli boşanma" (TMY m. 166/1- 2) olarak görülmesi gerekir....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı yasal süresi içerisinde verdiği istinaf dilekçesinde özetle; boşanma talebinden feragat ettiğini, tarafların boşanmayı gerektirir bir kusurları olmadığını, birbirlerini sevdiklerini belirterek kararı istinaf etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Anlaşmalı boşanma yönünde oluşan karar kesinleşinceye kadar, eşlerin bu yöndeki irade beyanından dönmesini engelleyici yasal bir hüküm bulunmamaktadır. Anlaşmanın bozulması ile anlaşmalı boşanma hükmü bütünüyle geçersiz hale gelir....
Somut olayda, davacı, davalı ile 1989 yılında evlendiklerini, 2008 yılında icra işlemlerinden korunmak için anlaşmalı olarak boşandıklarını, fakat birlikte yaşamaya devam ettiklerini, anlaşmalı boşanma sırasında 2008 yılı öncesi tek başına yaptığı çalışmalar sonucu elde ettiği gayrimenkullerini boşanma kararı ile birlikte eşine devrettiğini, daha sonra birlikte yaşarlarken davalının yalan beyanlarla kendisi hakkında uzaklaştırma kararı çıkarttığını, uzaklaştırma kararı ile birlikte davalının tüm eşya ve gayrimenkullerini kullandığını, boşanma kararından sonra da 2013 yılında davacı adına bir araba ve taşınmaz satın aldığını, davalının mal kaçırmaya başladığını, danışıklı olarak boşandığı eşinden boşanma sırasındaki devir ettiği gayrimenkullerin kendisine geri verilmesini istediğini bildirerek, ....'deki gayrimenkulün tamamının, ... Mahallesinde bulunan gayrimenkulün ise 1/3 hissesinin adına tesciline, ...plakalı aracın satış bedelinin 1/2'si ile ......
Somut olayda; tarafların anlaşmalı olarak boşanmalarına karar verilmesine rağmen davalı, boşanmaya yönelik iradesinden rücu etmiş olduğundan davanın hukuki niteliği değişmiştir. Davanın, anlaşmalı boşanma sebebine dayalı olarak açılmış olması nedeniyle, taraflarca iddia ve savunmaya ilişkin vakıalar bildirilmemiş ve netice olarak da Türk Medeni Kanununun 166/1- 2. maddesi kapsamında henüz esasa dair hiçbir delil toplanmamıştır....