Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Somut olayda; tarafların anlaşmalı olarak boşanmalarına karar verilmesine rağmen davalının boşanmaya yönelik iradesinden rücu etmiş olduğundan davanın hukuki niteliği değişmiştir. Davanın, anlaşmalı boşanma sebebine dayalı olarak açılmış olması nedeniyle, taraflarca iddia ve savunmaya ilişkin vakıalar bildirilmemiş ve netice olarak da Türk Medeni Kanununun 166/1- 2. maddesi kapsamında henüz esasa dair hiçbir delil toplanmamıştır....

Türk Medeni Kanununun 166/3. maddesindeki anlaşmalı boşanma koşullarının gerçekleşmediği, davanın Türk Medeni Kanununun 166/1-2. maddesindeki evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı çekişmeli boşanma davasına dönüştüğü; tarafların boşanma ile bir kısım boşanmanın fer'i (eki) hususlarda anlaşmış olmasının anlaşmalı boşanma kararı verilmesi için yeterli olmadığı ve bu konudaki ikrarlarının hakimi de bağlamayacağı ( TMK. 184/3) gözetilerek; taraflara Türk Medeni Kanununun 166/1-2. maddesindeki boşanma koşullarının gerçekleşip gerçekleşemediğinin belirlenmesi bakımından delil bildirme olanağı tanınarak, gösterildiği takdirde deliller toplanıp, gerçekleşen sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken; yazılı şekilde Türk Medeni Kanununu 166/1. madde uyarınca boşanmaya karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir....

    K A R A R Taraflar arasındaki uyuşmazlık boşanma protokolüne dayanmadığına ve sebepsiz zenginleşmeye dayalı tazminat isteğine ilişkin bulunduğuna göre, Yargıtay Başkanlar Kurulu'nun 10.01.2013 tarih 1 sayılı Kararı ile hazırlanıp, Yargıtay Büyük Genel Kurulu'nun 21.01.2013 tarih 1 nolu Kararı ile kabul edilen ve 26.01.2013 tarih 28540 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Hukuk Daireleri'ne ilişkin iş bölümü uyarınca, hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yargıtay (13.) Hukuk Dairesi'nin görevi cümlesinden bulunmakla, gereği için dosyanın anılan Daire Başkanlığı'na GÖNDERİLMESİNE, 13.11.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. .......

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi _ K A R A R _ Dava, aile mahkemesince onaylanan boşanma protokolüne dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 14/son maddesi gereğince 01.02.2014 tarihinde yürürlüğe giren Yargıtay Büyük Genel Kurulunun Hukuk Dairelerinin iş bölümünü düzenleyen 24.01.2014 tarihli ve 2014/1 sayılı Kararı uyarınca ve davanın açıklanan niteliği itibariyle temyiz inceleme görevi Yargıtay 2. Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, dosyanın ilgisi yönünden Yargıtay 2. Hukuk Dairesi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 21.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

        "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi K A R A R Dava, kesinleşen boşanma ilamı ve protokolüne dayalı olarak açılan tapu kaydının iptali ve tescili istemine ilişkindir. 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 6723 sayılı Kanunun 21. maddesi ile değişik 60/3. maddesi gereğince, Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun Hukuk Dairelerinin işbölümünü düzenleyen 12.02.2016 tarihli ve 2016/1 sayılı Kararına ve davanın açıklanan niteliğine göre temyiz inceleme görevi Yargıtay 2. Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. SONUÇ: Yukarıda belirtilen nedenlerle dosyanın sözü edilen görevli Yüksek Daire Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 12.04.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

          Taraflar arasında daha önce görülen dava anlaşmalı boşanma (TMK166/3) talebine ilişkin olup, münhasıran anlaşmalı boşanma davası olarak açılmış davadan feragat edilmesi dava tarihinden önceki olayların tümünün affedildiği sonucunu doğurmaz. Taraflar, anlaşmalı boşanma davasının dava tarihinden önceki vakıalara dayanabilir. Yapılan yargılama ve toplanan delillerden; davalı erkeğin eşine yönelik fiziksel şiddeti ve hakaretinin olduğu anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu durum karşısında, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda davalı erkek tam kusurludur....

            İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı kadın vekili yasal süresi içerisinde verdiği istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin anlaşmalı boşanma protokolünün kendisi ve çocukları aleyhine hüküm içerdiğini idrak edemeden mahkemenin sonuçlandığını, çocuklar lehine tedbir ve iştirak nafakası talep ettiklerini belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararını istinaf etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Anlaşmalı boşanma yönünden oluşan karar kesinleşinceye kadar, eşlerin bu yöndeki irade beyanından dönmesini engelleyici yasal bir hüküm bulunmamaktadır. Anlaşmanın bozulması ile anlaşmalı boşanma hükmü bütünüyle geçersiz hale gelir....

            Yukarıda belirtildiği üzere anlaşmalı boşanma davalarında ise "kabulün" doğurduğu tek sonuç evlilik birliğinin sarsıldığı olgusunun ispatlandığıdır, diğer bir anlatımla mahkemece bu yönde bir araştırma yapılmasına gerek yoktur ancak "yalın kabul" boşanma kararı vermeye yetmemektedir. Bu nedenle, TMK'nın 166/3. maddelerinin uygulandığı bir davada davanın kabulü şekli ve maddi hukuk anlamında hükmün kesinleşmesi sonucunu doğurmadığından hükmün kesinleşmesine kadar davalının kabul beyanından dönmesi mümkündür. Çünkü bu durumda anlaşmalı boşanma koşullarının gerçekleştiğinden söz edilemez (Özdemir, N: Türk Hukukunda Anlaşmalı Boşanma, Doktora Tezi, s.176-177; Gençcan, s.780). Taraflardan birinin anlaşmadan dönme iradesi davanın samimi bir iradenin mahsülü olmadığına, hâkimin anlaşmalı boşanma şartlarının oluşup oluşmadığı konusunda gerekli her türlü araştırmayı yapmadığına işaret eder....

              Dava; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 166/3 maddesine dayalı anlaşmalı boşanma istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, Türk Medeni Kanunu'nun 166/3. maddesi gereği tarafların anlaşmalı olarak boşanmalarına karar verilmiş, davacı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Anlaşmalı boşanma yönünde oluşan karar kesinleşinceye kadar eşlerin bu yöndeki diğer bir ifadeyle gerek boşanmanın mali sonuçları, gerekse çocuğun durumu hususunda kabul edilen düzenlemeleri kapsayan irade beyanından dönmesini engelleyici yasal bir hüküm bulunmamaktadır. Bu halde anlaşmalı boşanma davasının "çekişmeli boşanma" (TMK m. 166/1- 2) olarak görülmesi gerekir....

              İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Tarafların anlaşmalı olarak boşanmaları, boşanma hükmünün 06/04/2018 tarihinde kesinleşmiş olması, eldeki açılan davanın ise 06/12/2018 tarihinde açılmış olması, davacının davalı ile boşanmasının kendisinin kandırılarak gerçekleştiği iddialarının kanıtlanamamış olması nedeniyle davacının yoksulluk nafakası talebinin reddine; müşterek çocuk Şerzan lehine tarafların anlaşmalı boşanma protokolüne uygun olarak hükmedilen 200,00 TL iştirak nafakasının ise çocuğun 2016 doğumlu olması, annesinin çalışmıyor ve ailesi ile birlikte yaşıyor oluşu, yaşı itibariyle müşterek çocuğun masraflarının mahiyeti, davalının maddi durumu, boşanma hükmünün 2018 yılında kesinleşmiş olması da dikkate alınarak 100,00 TL artırılarak 300,00 TL nafakaya karar verilmiştir....

              UYAP Entegrasyonu