"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi K A R A R Dava, eşler arasında boşanma protokolüne dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin olduğundan, 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 14.maddesi gereğince temyiz incelemesi 8.Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Yukarıda belirtilen nedenle dosyanın görevli sözü edilen Yüksek Daire Başkanlığına gönderilmesine, 11.12.2009 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
Mahkemece, davacının 17/08/2012 tarihinde vekalet verdiği, yazılı sözleşme düzenlenmediği ve masraf ve ücreti vekalete mahsuben 8.000,00 TL'nin davalı tarafından alındığına dair belgenin düzenlendiği, anlaşmalı boşanma için protokolün hazırlandığı ve davalı avukatın 15/11/2012 tarihinde azledildiği, 20/11/2012 tarihli protokole dayalı olarak 03/12/2012 tarihinde anlaşmalı boşanma davası açılıp sonuçlandırıldığı, anılan süreç değerlendirildiğinde azlin haksız olduğunun kabulünün gerektiği gerekçesiyle ... Barosu'nun tavsiye niteliğindeki ücret tarifesine göre anlaşmalı boşanma için belirlenen 4.000,00 TL asıl alacak olmak üzere toplam 4.079,00 TL için ... 24....
'a devredilmesinin kabul edildiğini, boşanma protokolünün 14.04.2011 tarihinde yapıldığı, takibin dayanağının ise 14.09.2011 tarihli kredi genel sözleşmesine dayalı senet olduğu, boşanma sonrasında davalı borçlunun dava dışı başka bir şahısla evlendiği ve ondan da bir çocuğunun olduğu hususları birlikte değerlendirildiğinde ortada muvazaalı bir boşanma davası olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, İİK 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Somut olayda davalı borçlu ...'ın dava konusu borcunun doğumundan sonra adına kayıtlı gayrımenkulü dava dışı ... ile anlaşmalı boşanması sonucunda davalı oğlu ...'...
Nitekim Dairem eşlerin anlaşmasına dayalı boşanma da¬valarında bir bakıma iki davacı ve iki davalı olduğu görüşünü sergilemiştir. (Y2HD, 15.3.1990, 11382-2844) Anlaşmalı boşanma ancak tarafların (=kadın ve erkek) anlaşması ile oluşabildiğine göre hem kadın hem erkek davadan feragat edebilir. Düzenlemenin bir tarafına davadan feragat hakkı verilirken bir tarafına davadan feragat hakkı verilmemesi anlaşmalı boşanma davasının mahiyeti ve kadın erkek eşitliği ile bağdaşmaz. O halde anlaşmalı boşanma davasından feragati içeren temyiz davasının davacısı eşin dilekçesine değer verilerek hükmün bu sebeple bozulmasına ve tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle boşanma (TMK. m. 166 f. I-II) davasına yönelik olarak varsa delilleri toplanarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden değerli çoğunluğun farklı görüşüne katılmıyorum....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava TMY. 166/3 gereği anlaşmalı boşanmaya ilişkindir. Mahkemece, Türk Medeni Yasası'nın 166/3. maddesi gereği tarafların anlaşmalı olarak boşanmalarına karar verilmiş, davalı koca tarafından hükmün tamamı yönünden istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Anlaşmalı boşanma yönünde oluşan karar kesinleşinceye kadar eşlerin bu yöndeki diğer bir ifadeyle gerek boşanmanın mali sonuçları, gerekse çocukların durumu hususunda kabul edilen düzenlemeleri kapsayan irade beyanından dönmelerini engelleyici yasal bir hüküm bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki anlaşmanın bozulması ile anlaşmalı boşanma hükmü bütünüyle geçersiz hale gelir. Bu halde anlaşmalı boşanma davasının "çekişmeli boşanma" (TMY m. 166/1- 2) olarak görülmesi gerekir....
Dava; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 166/3 maddesine dayalı anlaşmalı boşanma istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, Türk Medeni Kanunu'nun 166/3. maddesi gereği tarafların anlaşmalı olarak boşanmalarına karar verilmiş, davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Anlaşmalı boşanma yönünde oluşan karar kesinleşinceye kadar eşlerin bu yöndeki diğer bir ifadeyle gerek boşanmanın mali sonuçları, gerekse çocuğun durumu hususunda kabul edilen düzenlemeleri kapsayan irade beyanından dönmesini engelleyici yasal bir hüküm bulunmamaktadır. Bu halde anlaşmalı boşanma davasının "çekişmeli boşanma" (TMK m. 166/1- 2) olarak görülmesi gerekir....
Dosyanın yeniden yapılan incelemesinde, davacı kadın tarafından 06.05.2009 tarihinde taraflarca imzalanan boşanma protokolü eklenilerek anlaşmalı boşanma davası (TMK m. 166/3) açıldığı, sunulan 05.05.2009 tarihli boşanma protokolünde “anne....’ye boşanma kararı kesinleştikten sonra yoksulluk nafakası olarak 5 yıl boyunca 2.000 TL ödenecek, 5 yılın sonunda anne işsiz kalırsa iş bulana kadar 2.000 TL aylık ödenmeye devam edecektir, başka biri ile evlenmesi halinde yoksulluk nafakası kesilecek ve ödenmeyecektir." şeklinde düzenleme yapıldığı, tarafların duruşmada bizzat hazır bulunarak bu protokolü tekrar ettikleri, mahkemece yapılan yargılama sonunda ise tarafların Türk Medeni Kanunun 166/3. maddesi gereğince boşanmalarına karar verildiği, hüküm kısımının 5. bendinde boşanma kararı kesinleştikten sonra geçerli olmak üzere 2.000 TL nafakanın 5 yıl boyunca davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 5 yıl sonrasında davacının evlenmemiş olması durumunda nafakanın aynen devamına, 6. bendinde de...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı kadın tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dava, kadın tarafından ikame edilmiş Türk Medeni Kanununun 166/1. maddesine dayalı boşanma davasıdır. Ancak mahkemece yanılgıya düşülerek davalının boşanmayı kabul etmesi ve birbirlerinden bir talepleri olmaması dikkate alınarak, taraflar arasındaki dava Türk Medeni Kanununun 166/3. maddesinde düzenlenen anlaşmalı boşanma davası olarak değerlendirilmiş ve bu şekilde karar verilmiştir. Tarafların iradelerinin anlaşmalı boşanmak olmadığı anlaşılmakta ise de; boşanma hükmü temyiz edilmediğinden bozma sebebi yapılmamıştır. Ancak davacı kadın ön inceleme duruşmasında davalıdan hamile olduğunu beyan etmiş, 6.8.2014 tarihinde de müşterek çocukları dünyaya gelmiştir....
Türk Medeni Kanununun 166/3. maddesi gereğince boşanmalarına karar verilse dahi davacının anlaşmalı boşanma hükmünü gerçekleşen anlaşmaya rağmen temyiz etmesi davadan açıkça feragat etmedikçe anlaşmalı boşanma yönündeki iradesinden rücu niteliğinde olup, bu halde anlaşmalı boşanma davasının "çekişmeli boşanma” (TMK m. 166/1-2) olarak görülmesi gerekir. Açıklanan sebeple mahkemece taraflara iddia ve savunmalarının dayanağı bütün vakıaların sıra numarası altında açık özetlerini içeren beyan ile iddia ve savunmanın dayanağı olarak ileri sürülen her bir vakıanın ispatını sağlayacak delillerini sunmak ve dilekçelerin karşılıklı verilmesini sağlamak üzere süre verilip ön inceleme yapılarak tahkikata geçildikten sonra usulüne uygun şekilde gösterilen deliller toplanarak gerçekleşecek sonucu uyarınca karar verilmek üzere hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir....
Dava; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 166/3 maddesine dayalı anlaşmalı boşanma istemine ilişkindir. Mahkemece, Türk Medeni Kanunu'nun 166/3. maddesi gereği tarafların anlaşmalı olarak boşanmalarına karar verilmiş, davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Anlaşmalı boşanma yönünde oluşan karar kesinleşinceye kadar eşlerin bu yöndeki diğer bir ifadeyle gerek boşanmanın mali sonuçları, gerekse çocukların durumu hususunda kabul edilen düzenlemeleri kapsayan irade beyanından dönmesini engelleyici yasal bir hüküm bulunmamaktadır. Bu halde anlaşmalı boşanma davasının "çekişmeli boşanma" (TMK m. 166/1- 2) olarak görülmesi gerekir....