"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Anlaşmalı Boşanma Davasından Kaynaklı Tapu İptali ve Tescil Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı erkeğin aşağıdaki bent dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Dava anlaşmalı boşanma davasından kaynaklı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkin olup, nispi harç ile görülmüştür. Anlaşmalı boşanma davalarından kaynaklı tapu iptal ve tescile ilişkin davalar maktu harca tabidir. Açıklanan sebeple davacı kadının dava açarken yatırdığı nispi harcın mahsubu ile bakiye nispi harcın davalıdan tahsiline karar verilmesi doğru olmamıştır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Anlaşmalı Boşanma Davasından Kaynaklanan Tapu İptali ve Tescil-Alacak Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dava, anlaşmalı boşanma davasından kaynaklı tapu iptal ve tescil davasıdır. Davalı tarafından yasal süresi içerisinde verilen cevap dilekçesi ile zamanaşımı itirazında bulunulmuştur. Mahkeme ön inceleme duruşmasında ilk itirazlar hakkında karar verir (HMK m.140/1). Açıklanan sebeple, davalının zamanaşımı itirazı hakkında olumlu ya da olumsuz karar verilmeden hüküm tesisi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir. 2-Davacı, dava dilekçesinde ayrıca, anlaşmalı boşanma davasında adına tapuya tescil edileceğine dair karar verilen taşınmaza ait kira bedellerinin ödenmesi istemi ile ilgili talepte bulunmuştur....
Davacı vekili dava dilekçesinde her ne kadar müşterek çocuğun hastalığı ve eğitim durumunu gerekçe gösterilerek iştirak nafakasının 2.000- TL'ye çıkarılması talep etmiş ise de somut olayda, huzurdaki davanın anlaşmalı boşanma davasının kesinleşme tarihinden bir buçuk ay kadar sonra açıldığı, davacı tarafça sunulan belgelerden çocuğun hastalık ve eğitim durumunun anlaşmalı boşanma tarihinden önce de mevcut olduğu, davacının şartları bilerek anlaşmalı boşanmayı kabul ettiği, boşanmanın kesinleşme tarihinden dava tarihine kadar olan sürenin azlığı göz önünde bulundurulduğunda aradan tarafların gelir durumunda olağanüstü bir değişikliğe neden olacak kadar zaman geçmediği, davalının sırf boşanabilmek için 1500- TL nafakayı talep ettiği, bir buçuk ay sonra nafakanın artırılması talebinin hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu ve anlaşmalı boşanma ilamında hükmedilen iştirak nafakasının davalının geliri ile orantılı olduğu anlaşıldığından davacı tarafça ispatlanamayan davanın reddine dair...
Davacı vekilinin istinaf başvurusuna ilişkin olarak; tarafların 27/03/1989 tarihinde evlendikleri, müşterek reşit 2 çocuklarının bulunduğu, davacı erkek tarafından davalı kadın aleyhine evlilik birliğinin temelinden sarsılması nededine dayalı olarak boşanma davası açıldığı, yargılama sırasında tarafların 15/02/2022 tarihli anlaşmalı boşanmalarına karar verilmesini talep eder protokol ibraz ettikleri, taraflar arasında düzenlenen boşanma protokolünün 2. maddesinde, davacı tarafın davalı tarafa her ay 700,00TL yoksulluk nafakası ödeyeceğinin düzenlendiği, duruşmada da aynı şekilde beyanda bulundukları, TMK'nun 169. maddesinde, boşanma davası açılıncaya kadar hakimin davanın devamı süresince gerekli olan ve özellikle eşlerin geçimine ilişkin önlemleri resen alır hükmünün düzenlendiği, boşanma ve ayrılık davası açılmasının eşlere ayrı yaşama hakkı verdiğinden diğer yasal koşulları var ise tedbir nafakasına hükmedileceği, tedbir nafakasına boşanma dava tarihinden itibaren hükmedileceği ve geçici...
Sayılı taraflar arasında görülen ve red ile sonuçlanan boşanma davası ve Mersin 5. Aile Mahkemesi'nin 2014/600- 2014/613 E.K. Sayılı Boşanma (Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması Nedeni ile Boşanma (Anlaşmalı) şeklinde ki dava dosyalarının içerikleri itibari davalılar arasında gerçek bir boşanma olduğu tartışmasızdır. Nitekim Mersin 1. Aile Mahkemesi'nin 2009/337- 2009/1066 E.K. Sayılı dosyasında taraflar arasında görülen boşanma davasını borçlu T3'ün açtığı ve mahkemesince yapılan yargılama sonucunda ispatlanamayan davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. Tarafların son olarak açmış oldukları Mersin 5. Aile Mahkemesi'nin 2014/600- 2014/613 E.K....
Dava dosyası içeriğine, dosyadaki yazılara göre ilk derece mahkemesi kararında usule ve esasa ilişkin herhangi bir aykırılığın bulunmadığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, davanın nafakaların arttırılmasına ilişkin olup anlaşmalı boşanma protokolünün yerine getirilmesine ilişkin bir dava olmadığı da gözetilerek inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacı kadının tüm istinaf istemlerinin HMK. 353/1- b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur....
Aile Mahkemesinin 2018/712 Esas sayılı dosyaya sunulan 24.09.2018 tarihli boşanma protokolünün tarafların edinilmiş mallara ilişkin paylaşımı düzenleyen 6.maddesinin d ve e bentlerinde davacı kadın adına kayıtlı olan 1965 ada 15 parsel 6 ve 7 nolu bağımsız bölümlerin kadın adına olan tapu kaydının iptali ile 1/2 hissesinin davalı erkeğe devri ve bu taşınmazlar üzerinde kadın lehine intifa hakkı tesis edileceğine ilişkin düzenlemeye istinaden dava konusu taşınmazların, anlaşmalı boşanma davası devam ederken davanın anlaşmalı olarak çözümleneceği inancı ile devredildiği, tarafların anlaşmalı olarak değil, çekişmeli olarak boşanmaları nedeniyle hükmü ortadan kalkan protokole dayalı yapılan devir işlemin temelinin ortadan kalktığına, taşınmazların evlilik birliği içinde edinilmelerinin ve dava sırasında henüz boşanma kararı verilmemiş olmasının taşınmazların kadın adına olan mülkiyetini ortak mülkiyet haline dönüştürmeyeceğine göre, Mahkemece davanın kabulü ile davalı erkek adına olan tapu...
Anlaşmalı boşanma davalarında davalının dava konusu evin davacı eşe verilmesine yönelik beyanı “boşanmanın malî sonuçları” arasında yer alan maddî tazminata (4721 sayılı Türk Medenî Kanunu m. 174 hükmüne) dayalıdır/yöneliktir. Dava konusu taşınmazın “anlaşmalı boşanma kapsamında” davacıya verildiği karar düzeltme konusu davanın dava dilekçesinde de açıkça yazılıdır. Anlaşmaya rağmen dava konusu ev hüküm fıkrasında davacı kadına “verilmemiştir.” Davacı kadın hükmü buna rağmen “temyiz etmeyerek” ev verilmeden de bu şekilde anlaşmalı olarak boşanmaya razı olmuştur. “On bir yıl sonra” bu konuda dava açılması kesin hükmün hukuksal sonuçlarının yanı sıra TMK m. 166 f. III hükümleriyle bağdaşmadığı gibi TMK m.2 hükmüne de açık aykırılık oluşturur. Bu sebeplerle değerli çoğunluğun “farklı görüşüne” katılmıyorum....
Davalı vekili katılma yolu ile istinaf dilekçesinde özetle; anlaşma protokolünün 7. maddesinin açık bir borç ikrarını içermediği gibi, infazının da mümkün bulunmadığını, anılan maddeye dayanılarak davanın kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığını, ayrıca AAÜT 13/2 maddesine göre, hükmedilecek ücreti vekaletin kabul edilen ve reddedilen miktarı geçmemesi gerekirken bu miktarı aşar şekilde vekalet ücretine hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasını, davanın reddini talep etmiştir. Taraf vekilleri istinaf başvurularına cevap vermemişlerdir. Dava; boşanma protokolünden kaynaklı alacak istemine ilişkindir. Taraflar arasında 31.03.2017 tarihinde anlaşmalı boşanma protokolü düzenlenmiş, tarafların anlaşmalı olarak boşanmalarına ve anlaşmalı boşanma protokolünün tasdikine dair karar 03.04.2017 tarihinde kesinleşmiştir....
Görüldüğü üzere anlaşmalı boşanma davalarında hâkimin; Tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi, Boşanmanın malî sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması, Tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önünde tutarak bu anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapması durumunda bu değişikliklerin taraflarca da kabulü hâlinde boşanmaya hükmolunur. Açıklanan koşullarda oluşan herhangi bir çekişme/temyiz hükmün “tamamını” sakatlayacağından anlaşmalı boşanma davalarında hükmün “bir bölümünün kesinleştiğini” düşünmek anlaşmalı boşanma davasının doğası ile bağdaşmaz.Başka bir anlatımla boşanmanın “fer’i hükümlerinde oluşan sakatlığa/çekişmeye/temyize rağmen tarafları “anlaşmalı” boşanmış kabul etmek mümkün değildir....