Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Yapılan açıklamalar ışığında somut olaya baktığımızda; davacının anlaşmalı boşanma protokolü ile belirlenen yoksulluk nafakasını ödemeyi kabul ettiği 23.12.2010 tarihinden iş bu davanın açıldığı 20.07.2016 tarihine kadar geçen zaman içerisinde; davalı kadının ileri yaşta olup kronik rahatsızlıklarının bulunduğu ve çalışmadığı, yalnızca bir kısmı boşanma protokolü ile kendisine devredilen taşınmazlardan elde ettiği kira gelirinin bulunduğu, davacının ise ekonomik ve sosyal durumunda önemli ölçüde bir değişikliğin olmadığı, hâlen Antalya ilinde bulunan beş yıldızlı oteller zinciri sahibi turizmci iş insanı olarak çalışma hayatına devam ettiği, anlaşmalı boşanma protokolünün düzenlendiği tarihte Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankasına göre Amerikan Doları alış kuru 1,54 TL iken iş bu davanın açıldığı tarihteki Amerikan Doları alış kurunun 3,03 TL olduğu, bu durumda nafakada uyarlama gerektirebilecek döviz kurundaki âni ve yüksek bir dalgalanmadan da bahsedilemeyeceği, kaldı ki davacının turizmci...

    İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı 04/12/2020 tarihli istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacının kendisini iki kez aldattığını öğrendiğini, kendisini anlaşmalı olarak boşanmaya zorladıklarını, kararı kabul etmediğini bu nedenle yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Anlaşmalı boşanma yönünde oluşan karar kesinleşinceye kadar eşlerin boşanmanın mali sonuçları ve gerekse çocukların durumu hususunda kabul edilen düzenlemeleri kapsayan irade beyanından dönmesini engelleyici yasal bir hüküm bulunmamaktadır. Bu durumda, anlaşmalı boşanma davasının "çekişmeli boşanma" olarak görülmesi gerekir. Açıklanan sebeple, ilk derece mahkemesince taraflara vakıalarını bildirmesi için süre verilmeli, dilekçeler teatisi aşaması tamamlanarak ön inceleme ve tahkikat duruşması icra edilerek gösterdikleri takdirde deliller toplanarak sonucu uyarınca karar verilmesi gerekmektedir....

    Anlaşmalı boşanma yönünde oluşan karar kesinleşinceye kadar eşlerin bu yöndeki diğer bir ifadeyle gerek boşanmanın mali sonuçları, gerekse çocukların durumu hususunda kabul edilen düzenlemeleri kapsayan irade beyanından dönmesini engelleyici yasal bir hüküm bulunmamaktadır. TMK'nun 166/3. maddesi gereğince boşanmalarına karar verilse dahi davacının anlaşmalı boşanma hükmünü gerçekleşen anlaşmaya rağmen istinaf etmesi davadan açıkça feragat etmedikçe anlaşmalı boşanma yönündeki iradesinden rücu niteliğinde olup, bu halde anlaşmalı boşanma davasının "çekişmeli boşanma" (TMK m. 166/1- 2) olarak görülmesi gerekir. Anlaşmalı boşanma hükmü kusur ve gerekçesi dahil bütün unsurları ile bir bütündür ve anlaşmanın içerisinden bir kısmı çıkartılarak diğer kısımların anlaşma hükümleri içerisinde kaldığından söz edilemez....

    (ihtarat yapıldı.) 5- Tarafların karşılıklı olarak birbirlerinden nafaka, maddi ve manevi tazminat, eşya, ziynet eşyası, mal paylaşımı talepleri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, 6- 27/10/2021 düzenlenme tarihli anlaşmalı boşanma protokolünün kararın eki sayılmasına" karar verilmiştir. Davalı istinaf başvuru dilekçesinde özetle; 3 yaşındaki kızının psikolojik durumları ve annesinin tarafına tehditkar tavırlarından sebep itiraz ettiğini, anlaşmalı boşanma davasından vazgeçtiğini belirterek, çekişmeli davaya gidilmesi istemiyle istinaf kanun yolu başvurusunda bulunmuştur. İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK'nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek inceleme yapılmıştır. Dava; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 166/3 maddesine dayalı anlaşmalı boşanma istemine ilişkindir....

    (ihtarat yapıldı.) 5- Tarafların karşılıklı olarak birbirlerinden nafaka, maddi ve manevi tazminat, eşya, ziynet eşyası, mal paylaşımı talepleri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, 6- 27/10/2021 düzenlenme tarihli anlaşmalı boşanma protokolünün kararın eki sayılmasına" karar verilmiştir. Davalı istinaf başvuru dilekçesinde özetle; 3 yaşındaki kızının psikolojik durumları ve annesinin tarafına tehditkar tavırlarından sebep itiraz ettiğini, anlaşmalı boşanma davasından vazgeçtiğini belirterek, çekişmeli davaya gidilmesi istemiyle istinaf kanun yolu başvurusunda bulunmuştur. İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK'nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek inceleme yapılmıştır. Dava; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 166/3 maddesine dayalı anlaşmalı boşanma istemine ilişkindir....

    Tarafların anlaşmalı olarak boşandıkları, 16.01.2019 tarihli anlaşmalı boşanma protokolünü imzaladıkları, boşanma ilamıyla protokolün onaylanmasına karar verildiği, protokol gereği davalının boşanma kararının verildiği tarihten itibaren 15 gün içerisinde davacıya 30.000,00 TL ödeme yapması gerektiği boşanma kararı 19.02.2019 tarihinde kesinleştiği sabittir. Davalı 28.500,00 TL lik ödemeyi 15 günlük süre içerisinde yerine getirmiştir. Kalan 1.500,00 TL lik ödemeyi ise 13.03.2019 tarihinde başlatılan icra takibi sonrasında 18.03.2019 tarihinde icra dosyasına ödemiştir. Taraflar arasındaki anlaşmazlık anlaşmalı boşanma kararı kapsamında onaylanan ve Borçlar Kanunu gereğince sözleşme niteliğinde olan protokolün 7 nolu maddesinde yer alan " 2.maddede bahsi geçen 30.000,00 TL söz verildiği tarihte ödenmez ise ana para hariç 50.000,00 TL ödemeyi kabul ediyorum. " şeklinde düzenlenen cezai şarta ilişkindir ve takip de 50.000,00 TL yönünden durdurulmuştur....

    Anlaşmalı boşanma yönünde oluşan karar kesinleşinceye kadar eşlerin bu yöndeki diğer bir ifadeyle gerek boşanmanın mali sonuçları, gerekse çocukların durumu hususunda kabul edilen düzenlemeleri kapsayan irade beyanından dönmelerini engelleyici yasal bir hüküm bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki anlaşmanın bozulması ile anlaşmalı boşanma hükmü bütünüyle geçersiz hale gelir. Bu halde anlaşmalı boşanma davasının "çekişmeli boşanma" (TMY m. 166/1- 2) olarak görülmesi gerekir. Açıklanan nedenle mahkemece taraflara iddia ve savunmalarının dayanağı bütün vakıaların sıra numarası altında açık özetlerini içeren beyan ile iddia ve savunmanın dayanağı olarak ileri sürülen her bir vakıanın ispatını sağlayacak delillerini sunmak ve dilekçelerin karşılıklı verilmesini sağlamak üzere süre verilip ön inceleme yapılarak tahkikata geçildikten sonra usulüne uygun şekilde gösterilen deliller toplanarak gerçekleşecek sonucu uyarınca karar verilmesi gerekmektedir....

    İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı kadın, istinaf dilekçesi ile anlaşmalı boşanmaya ilişkin iradesinden rücu etmiştir. İSTİNAF SEBEPLERİNİN İNCELENMESİ VE GEREKÇE Anlaşmalı boşanma yönünde oluşan karar kesinleşinceye kadar, eşlerin bu yöndeki irade beyanından dönmesini engelleyici yasal bir hüküm bulunmamaktadır. Anlaşmanın bozulması ile anlaşmalı boşanma hükmü bütünüyle geçersiz hale gelir. Böyle bir durumda, davaya “çekişmeli boşanma” (TMK md.166/1,2) olarak devam edilmesi, buna bağlı olarak da mahkemece, taraflara iddia ve savunmalarının dayanağı bütün vakıaların sıra numarası altında açık özetlerini içeren beyan ile iddia ve savunmanın dayanağı olarak ileri sürülen her bir vakıanın ispatını sağlayacak delillerini sunmak ve dilekçelerin karşılıklı verilmesini sağlamak üzere süre verilip ön inceleme yapılarak tahkikata geçildikten sonra usulüne uygun şekilde gösterilen deliller toplanarak gerçekleşecek sonucu uyarınca karar verilmesi gerekmektedir....

    Anlaşmalı boşanma yönünde oluşan karar kesinleşinceye kadar eşlerin bu yöndeki diğer bir ifadeyle gerek boşanmanın mali sonuçları, gerekse çocukların durumu hususunda kabul edilen düzenlemeleri kapsayan irade beyanından dönmesini engelleyici yasal bir hüküm bulunmamaktadır. Anlaşmanın bozulması ile anlaşmalı boşanma hükmü bütünüyle geçersiz hale gelir. Bu halde anlaşmalı boşanma davasının "çekişmeli boşanma" (TMK m. 166/1- 2) olarak görülmesi gerekir....

    Söz konusu protokol boşanma davasını gören mahkemece onaylanmış ve boşanma protokolünün tasdikine ilişkin karar 19.04.2012 tarihinde kesinleşmiştir. Boşanan eşlerin kişisel eşya ve ziynetlere ilişkin talepleri boşanmanın ferisi niteliğinde değildir. Bu nedenle, anlaşmalı boşanma protokolünün söz konusu maddeleri içermesi gerekmez. Protokolde tarafların birbirlerinden tazminat ve sair istekleri olmadığı belirtilmiş ise de, kişisel eşya taleplerinin olmadığı veya bu konuda anlaşmaya vardıklarından söz edilmiş değildir. Kişisel eşya talepleri niteliği itibariyle bir istirdat davasıdır. Protokolde sözü edilen tazminat ve benzeri taleplerin kişisel eşya taleplerini de kapsamına aldığına ilişkin yorum ve düşünce dosya kapsamına ve somut olaya uygun değildir. Davacı, müşterek çocuğun doğumunda kendisine hediye edildiği iddiası ile ziynet eşyalarına yönelik olarak bu davayı açmıştır....

      UYAP Entegrasyonu