İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ : Mahkemece verilen hükme karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuş olup, Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davada herhangi bir zaman aşımı ve hak düşürücü süre söz konusu olmadığını, mahkemece davanın soy bağının reddi değil, babalık davası olduğu belirlenmesine ve soy bağının reddi davası açılması için süre verilip bekletici mesele yapılmasına rağmen yerel mahkemenin davanın reddi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, yerel mahkeme kararının kaldırılarak davalarının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. GEREKÇE : Davanın babalık davası olduğu anlaşılmıştır. HMK'nun 355.maddesine göre re'sen gözetilecek kamu düzenine aykırı haller dışında istinaf incelemesi, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır....
Babalık davası açma hakkı anaya ve çocuğa tanınmış (TMK. m. 301/1) olup, baba olduğunu iddia eden kişinin "babalık davası" açma hakkı bulunmamaktadır. O, ancak Türk Medeni Kanununun 291. maddesinde sayılan hallerde "soybağının reddi" davası açabilir. Davacı, küçüğün babası olduğunu iddia ettiğine göre, dava, küçükle bir başka erkek arasında kurulmuş bulunan soybağının reddi isteğini de ihtiva ediyor ise de, Türk Medeni Kanununun 291. maddesinde gösterilen haller bulunmadığına göre, davanın reddi bu sebeple sonucu itibarıyla doğrudur. Açıklanan sebeple davacının yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile sonucu bakımından usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA , aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine, peşin alınan harcın mahsubuna ve 73.90 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.19.04.2012 (Prş.)...
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle davacı 2526 sayılı Af Kanunu gereğince nüfusa tescil edilmiş olup, sözü edilen bu kanun gereğince yapılan tescil ve soybağı düzeltmelerine karşı genel hükümlere göre dava açılabileceğinin ( 2526 sayılı Kanun md. 12), mahkemece verilen davanın reddi kararının bundan sonra açılabilecek babalık davası bakımından kesin hüküm oluşturmayacağı ve babalık davası için geçerli hakdüşürücü sürenin Af Kanuna göre kurulan soybağı ilişkisinin ortadan kalktığı tarihten itibaren işlemeye başlayacağının yasa gereği olmasına göre ( TMK. md. 303 /3 ) yerinde bulunmayan temyiz isteğinin reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine peşin alınan harcın mahsubuna ve 73.90 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle...
Davaya konu çocuğun, kayden babası olarak görülen kişi yönünden nesebinin reddine karar verilmeden gerçek baba olduğu iddia edilen kişinin babalığına hükmedilemeyeceği, bu nedenle davacıya, çocuğun kayden babası olarak görülen kişi yönünden nesebin reddi davası açması için süre ve imkan tanınması ve açılacak davasının sonucunun beklenilmesi gerektiği gözetilmeden işbu davaya devam edilerek davanın kabulüne karar verilmesi hatalı olmuştur. Dosya içerisinde bulunan davalılar Yusuf, Yakup, Ebubekir, Necmettin ve Mehmet'in vekaletnamelerinde babalık davasını takip etmek için vekaletname genel vekaletname olup, babalık davası ile ilgili özel yetkiyi içermemektedir. Babalık davasında açılan davayı takip etmek kişiye sıkı sıkıya bağlı bir hakkın kullanımı niteliğindedir. Bu bakımdan vekaletname de bu hususta özel yetkiyi gerektirir (HMK m.74). Dosya içerisindeki davalıların vekillerine verdiği vekaletnamede vekillere bu yönde verilmiş özel bir yetki bulunmamaktadır....
Bu davada, kayden anne gözüken kişinin çocuğu doğurmadığı, genetik annenin başka bir kadın olduğunun tespit edilmesi halinde, yukarıda sözü edilen babalık karinesi aksi yönde işleyecek ve “Genetik annenin kocası olmayan” kayden babanın babalık sıfatı, aksine bir iddia bulunmadığı takdirde, ortadan kalkacaktır. Mahkemece belirlenen genetik annenin, çocuğun doğduğu tarihte evli bulunduğunun anlaşılması halinde, TMK'nın 285. maddesinde yazılı babalık karinesi nedeniyle genetik annenin kocası olan erkek, baba sıfatını kazanacaktır. Bu durumda, soybağı ihtilafı ortaya çıkmayacağından, açıklanan muhtevadaki davalar, “Gerçeğe aykırı beyana dayalı oluşturulan nüfus kayıtlarının düzeltilmesi” davasından ibaret kalacak ve görevli mahkeme, 5490 sayılı Kanunun 36/1-a maddesi uyarınca asliye hukuk mahkemesi olacaktır....
Bu davada, kayden anne gözüken kişinin çocuğu doğurmadığı, genetik annenin başka bir kadın olduğunun tespit edilmesi halinde, yukarıda sözü edilen babalık karinesi aksi yönde işleyecek ve “Genetik annenin kocası olmayan” kayden babanın babalık sıfatı, aksine bir iddia bulunmadığı takdirde, ortadan kalkacaktır. Mahkemece belirlenen genetik annenin, çocuğun doğduğu tarihte evli bulunduğunun anlaşılması halinde, TMK'nın 285. maddesinde yazılı babalık karinesi nedeniyle genetik annenin kocası olan erkek, baba sıfatını kazanacaktır. Bu durumda, soybağı ihtilafı ortaya çıkmayacağından, açıklanan muhtevadaki davalar, “Gerçeğe aykırı beyana dayalı oluşturulan nüfus kayıtlarının düzeltilmesi” davasından ibaret kalacak ve görevli mahkeme, 5490 sayılı Kanunun 36/1-a maddesi uyarınca asliye hukuk mahkemesi olacaktır....
Bu sebeple kişisel ilişki analık ve babalık duygusunu tatmin edecek nitelikte olmalıdır. Kişisel ilişkiye dair ilamlar maddi anlamda kesin hüküm niteliğinde olmayıp koşulların değişmesi halinde yeniden düzenlenmesi her zaman istenebilir. Velayeti davacı anneye bırakılan müşterek çocuk ile davalı baba arasında kurulan kişisel ilişki babalık duygusunun tatminini sağlamaktan uzak olduğu gibi, yarı yıl tatilinde kurulan kişisel ilişkide başlayış ve bitiş saatlerinin gösterilmemesi de infazda tereddüt yaratacak niteliktedir. Bu bakımdan mahkeme tarafından günümüzün ulaşım kolaylıkları göz önüne alınarak, aynı şehir-farklı şehir ayrımı kaldırılıp, her ayın belli iki hafta sonu ve dini bayramlar ile yarı yıl ve yaz tatilinde çocuğun baba yanında yatıya kalacağı şekilde kişisel ilişki düzenlenmesi gerekirken, yazılı şekilde kişisel ilişki tesisi doğru değildir....
Kişisel ilişkinin düzenlenmesinde çocuğun bedeni ve fikri gelişimi yanında analık veya babalık duygularını tatmin de önemlidir. Çocukla baba arasında tesis edilen kişisel ilişki süresi, babalık duygularını tatmine elverişli olmadığı gibi, çocuğun da baba sevgi ve şefkatini tatmasına da yeterli değildir. Bu sebeple, daha uygun kişisel ilişki tesis edilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır. Ne var ki bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir (HMK m. 370/2)....
İHBAR EDİLENLER :Hazine, Cumhuriyet Savcısı DAVA TÜRÜ :Babalık Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. 1-Dosyadaki yazılara, bozmaya uygun işlem ve araştırma yapılmış olmasına, delillerin takdirinde bir yanlışlık bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Davacı ... tarafından kendi adına açılan babalık davasının reddine ilişkin karar Dairemizce onanarak kesinleşmiştir. Kayyım tarafından takip edilen babalık davasının kabulü ile babalığa hükmedilmiştir. Kayyım, vekil aracılığıyla değil davasını bizzat takip etmiştir. Davası reddedilen Sebahat'ın yapmış olduğu masrafların davalıdan tahsiline ve davacı ... yararına vekalet ücretine hükmedilmesine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır....
Mahkemece 4857 sayılı Yasanın 22 ve 109. maddeleri kapsamında dava konusu analık iş göremezlik ödeneğinin söz konusu doğum izni süresince şirket tarafından maaşların kesintisiz ödenmiş olması nedeniyle davacı şirkete iade edileceğini düzenleyen ve işçinin yazılı muvafakatini içerir bir sözleşme şartı olmaması ve konunun şirket tarafından düzenlediği TR POL-DOĞUM İZNİ POLİTİKASI başlıklı belgenin işçiye tebliğ edildiğini gösterir belgenin olmaması nedeniyle davalı işçinin 5510 sayılı Yasanın 18. maddesi kapsamında SGK’dan aldığı analık iş göremezlik ödeneğini davacı şirkete ödeme zorunluluğu bulunmadığı bu nedenle davacının davasının reddine karar verilmiştir....