WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında; TMK 305. maddesi; bir küçüğün evlat edinilebilmesi için, evlat edinen tarafından bir yıl süreyle bakılmış ve eğitilmiş olmasının gerektiğini, evlat edinmede herhalde küçüğün yararının bulunmasının şart olduğunu, 309. maddesi evlat edilinebilmesi için küçüğün ana, babasının rızasının alınmasının zorunlu olduğunu, 311/son maddesi; küçüğe karşı özen yükümlülüğünü yerine getirmeyen ana, babanın rızasının aranmayacağını, 316. maddesi de; evlat edinmeye ancak esaslı sayılan durum ve koşulların kapsamlı bir şekilde araştırılmasından, evlat edinen ile edinilenlerin dinlenilmelerinden ve gerektiğinde uzmanların görüşünün alınmasından sonra karar verileceğini hükme bağlamıştır. TMK. 306'ncı maddesinin (3.) fıkrasına göre; eşlerden biri, en az iki yıldan beri evli olmaları veya kendisinin otuz yaşını doldurmuş bulunması koşuluyla diğerinin çocuğunu evlat edinebilir....

Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında; TMK 305. maddesi; bir küçüğün evlat edinilebilmesi için, evlat edinen tarafından bir yıl süreyle bakılmış ve eğitilmiş olmasının gerektiğini, evlat edinmede herhalde küçüğün yararının bulunmasının şart olduğunu, 309. maddesi evlat edilinebilmesi için küçüğün ana, babasının rızasının alınmasının zorunlu olduğunu, 311/son maddesi; küçüğe karşı özen yükümlülüğünü yerine getirmeyen ana, babanın rızasının aranmayacağını, 316. maddesi de; evlat edinmeye ancak esaslı sayılan durum ve koşulların kapsamlı bir şekilde araştırılmasından, evlat edinen ile edinilenlerin dinlenilmelerinden ve gerektiğinde uzmanların görüşünün alınmasından sonra karar verileceğini hükme bağlamıştır. TMK. 306'ncı maddesinin (3.) fıkrasına göre; eşlerden biri, en az iki yıldan beri evli olmaları veya kendisinin otuz yaşını doldurmuş bulunması koşuluyla diğerinin çocuğunu evlat edinebilir....

Çünkü, ana ve babadan birinin rızasındaki eksiklik, yuvadan bir küçüğü evlat edinmek isteyen eşlerde isteksizliğe yol açabilir. Rızanın aranmamasına ilişkin önceden alınmış bir mahkeme kararının varlığı, evlat edinme işlemlerinde kolaylık ve amaca uygunluk sağlar. Küçük, aracı kurum tarafından "Küçüklerin Evlat Edinilmesinde Aracılık Faaliyetlerinin Yürütülmesine İlişkin Tüzük" (R.G. 15.....2009 gün ve 27170 sayı) hükümleri çerçevesinde gelecekte evlat edinme amacıyla henüz bir yerleştirme işlemine tabi tutulmadığına göre, aracı kurum, evlat edinmede ana ve babanın rızasının aranmaması kararı isteyebilir. Başka bir ifade ile davacı kurum, başvuru zamanını geçirmiş değildir. Bu bakımdan işin esasının incelenmesi gerekir. Bu itibarla davacı kurumun, karar düzeltme talebi haklı ve yerindedir....

    Kanun koyucu 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun yürürlüğe girdiği 29 Nisan 2006 tarihinden önce babalığa hüküm kararı alan ergin çocukların “ana soyadını” terkedip baba hanelerine naklinin ancak “müracaatları” durumunda gerçekleştirileceğini açıklamıştır. Çocuk ergin değilse ana ve babanın birinin “müracaatı” zorunludur. Oysa tanımaya ilişkin “kalıcı düzenlemede” böyle bir “müracaat” koşulu aranmamıştır. Başka bir anlatımla 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu Geçici Madde 5 hükmüne göre hiçbir “müracaat” yoksa çocuk “ana soyadını” taşımaya devam ederek ana hanesine kalmaya devam edecektir. Müracaat yoksa “ana hanesinde” veana soyadı” ile kalınmasından doğrusu hiç de rahatsız olunmamıştır. Kanun koyucu ergin çocuğa “seçenek” sunmaktadır. İster “ana soyadını” taşı ve ana hanende kal, ister “baba soyadını” taşı ve baba hanesine geç. Böyle bir uygulamanın çocuğun yararlarına uygunluğu tartışılamaz bile....

      Kanun koyucu 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun yürürlüğe girdiği 29 Nisan 2006 tarihinden önce babalığa hüküm kararı alan ergin çocukların “ana soyadını” terkedip baba hanelerine naklinin ancak “müracaatları” durumunda gerçekleştirileceğini açıklamıştır. Çocuk ergin değilse ana ve babanın birinin “müracaatı” zorunludur. Oysa tanımaya ilişkin “kalıcı düzenlemede” böyle bir “müracaat” koşulu aranmamıştır. Başka bir anlatımla 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu Geçici Madde 5 hükmüne göre hiçbir “müracaat” yoksa çocuk “ana soyadını” taşımaya devam ederek ana hanesine kalmaya devam edecektir. Müracaat yoksa “ana hanesinde” veana soyadı” ile kalınmasından doğrusu hiç de rahatsız olunmamıştır. Kanun koyucu ergin çocuğa “seçenek” sunmaktadır. İster “ana soyadını” taşı ve ana hanende kal, ister “baba soyadını” taşı ve baba hanesine geç. Böyle bir uygulamanın çocuğun yararlarına uygunluğu tartışılamaz bile....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Dava dilekçesinde, davacının ana baba bir kardeş olduğunu bildirdiği davalı ...'in baba adının, davalı ...'nin ise ana ve baba adının düzeltilmesi istenilmiştir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı dava dilekçesinde, ana-baba bir kızkardeşleri ... ve ...'in ana ve baba adlarının nüus kaydında yanlış yazıldığını bildirerek ...'nin ... ve .... olan baba ve anne adının ... ve ... olarak, yine ....'in .... olarak yazılan baba adının da .... olarak düzeltilmesini istemiştir. Mahkemece anne ve baba adının düzeltilmesine ilişkin talepte bulunma hakkının şahsa sıkı sıkıya bağlı olduğu, bu nedenle davacının dava açma hakkı bulunmadığından aktif husumet ehliyeti yokluğundan davanın reddine karar verilmiştir....

          Türk Medeni Kanununun 305. maddesi; bir küçüğün evlat edinilmesinin, evlat edinen tarafından bir yıl süreyle bakılmış ve eğitilmiş olması koşuluna bağlı olduğu, 308. maddesi; evlat edinilenin, evlat edinenden en az onsekiz yaş küçük olması gerektiği, 309. maddesi; evlat edinmek için küçüğün ana ve babasının rızasının gerektiği, aynı Yasanın 316.maddesine göre de, evlat edinmeye, ancak esaslı sayılan her türlü durum ve koşulların kapsamlı biçimde araştırılmasından, evlat edinen ile edinilenin dinlenmelerinden ve gerektiğinde uzmanların görüşünün alınmasından sonra karar verilebileceği, araştırmada, özellikle evlat edinen ile edinilenin kişiliği ve sağlığı, karşılıklı ilişkileri, ekonomik durumları, evlat edinenin eğitme yeteneği, evlat edinmeye yönelten sebepler ve aile ile bakım ilişkilerindeki gelişmelerin açıklığa kavuşturulması gerektiği düzenlenmiştir. Dosyadaki bilgi ve belgelerden; küçük...'...

            Kanun koyucu 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun yürürlüğe girdiği 29 Nisan 2006 tarihinden önce babalığa hüküm kararı alan ergin çocukların “ana soyadını” terkedip baba hanelerine naklinin ancak “müracaatları” durumunda gerçekleştirileceğini açıklamıştır. Çocuk ergin değilse ana ve babanın birinin “müracaatı” zorunludur. Oysa tanımaya ilişkin “kalıcı düzenlemede” böyle bir “müracaat” koşulu aranmamıştır. Başka bir anlatımla 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu Geçici Madde 5 hükmüne göre hiçbir “müracaat” yoksa çocuk “ana soyadını” taşımaya devam ederek ana hanesine kalmaya devam edecektir. Müracaat yoksa “ana hanesinde” veana soyadı” ile kalınmasından doğrusu hiç de rahatsız olunmamıştır. Kanun koyucu ergin çocuğa “seçenek” sunmaktadır. İster “ana soyadını” taşı ve ana hanende kal, ister “baba soyadını” taşı ve baba hanesine geç. Böyle bir uygulamanın çocuğun yararlarına uygunluğu tartışılamaz bile....

              Kanun koyucu 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun yürürlüğe girdiği 29 Nisan 2006 tarihinden önce babalığa hüküm kararı kesinleşen ergin çocukların “ana soyadını” terkedip baba hanelerine naklinin ancak “müracaatları” durumunda gerçekleştirileceğini açıklamıştır. Çocuk ergin değilse ana ve babanın birinin “müracaatı” zorunludur. Oysa tanımaya ilişkin “kalıcı düzenlemede” böyle bir “müracaat” koşulu aranmamıştır. Başka bir anlatımla 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu Geçici Madde 5 hükmüne göre hiçbir “müracaat” yoksa çocuk “ana soyadını” taşımaya devam ederek ana hanesine kalmaya devam edecektir. Müracaat yoksa “ana hanesinde” veana soyadı” ile kalınmasından doğrusu hiç de rahatsız olunmamıştır. Kanun koyucu ergin çocuğa “seçenek” sunmaktadır. İster “ana soyadını” taşı ve ana hanende kal, ister “baba soyadını” taşı ve baba hanesine geç. Böyle bir uygulamanın çocuğun yararlarına uygunluğu tartışılamaz bile....

                Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile dava dilekçesi dikkate alınarak davalı sigorta şirketi sigortalı aracın kusuru ve poliçe limiti dahilinde sorumlu olmak kaydıyla toplam 7.820,53 TL’nin davalıdan tahsiline bu meblağ dava tarihinden itibaren yasal faiziyle tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı vekilince temyiz edilmiştir. 1-Dava, trafik kazasından kaynaklanan yaralanma nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir. Somut olayda davacı küçük ...'in yaralanması nedeni ile ...'e velayeten anne Behiye tarafından dava açılarak maddi tazminat talebinde bulunulmuştur. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 335. maddesinde ergin olmayan çocuğun, ana ve babasının velayeti altında olduğu hüküm altına alınmıştır. Dairemizce yapılan araştırmada davacı Bekir Karataş'ın anne ve babasının evli olduğu anlaşılmış olup bu nedenle velayet hakkı anne ve baba tarafından birlikte kullanılmalıdır....

                  UYAP Entegrasyonu