Dava; evlat edindirme sırasında ana baba rızasının aranmaması istemine ilişkindir. Dava; TMK nun 312. maddesine göre evlat edindirme işlemlerinden anne ve babanın rızasının aranmaması talebine ilişkindir. Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda toplanan tüm deliller kapsamında; TMK nun 312. maddesinde; "Küçük, gelecekte evlat edinilmek amacıyla bir kuruma yerleştirilir, ana ve babadan birinin rızası eksik olursa, evlat edinenin veya evlat edinmede aracılık yapan kurumun istemi üzerine ve kural olarak küçüğün yerleştirilmesinden önce, onun oturduğu yer mahkemesi bu rızanın aranıp aranmamasına karar verir....
Mahkemece 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanununun 4. maddesine göre, ana taşınmaza ait ana duvarlar, avlular, çatılar, bacalar, genel dam terasları, her halde ortak yerlerden olup, nitelikleri itibariyle mimari projesinde yer almadığı sürece kat malikleri tarafından işgal edilip kendi ihtiyaçları için kullanılamayacağı, anılan Kanunun 5711 sayılı Kanunla değişik 19. maddesinin 2. fıkrasına göre de, kat maliklerinden birinin, bütün kat maliklerinin beşte dördünün yazılı rızası olmadıkça ana taşınmazın ortak yerlerinde onarım, tesis ve değişiklik yaptıramayacağı, yine aynı Kanunun 45. maddesinde ise ana yapının dış duvarlarının çatı veya damının kiralanması gibi önemli yönetim işlerinin ancak bütün kat maliklerinin oy birliğiyle verecekleri karar üzerine yapılabileceği, oy birliği şartının gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın kabulüne; dava konusu... ili,... ilçesi, İskele mahallesi, İskele caddesi, ... ada 4 parsel sayılı ana taşınmazın çatısındaki davalı ......
Bu makam uygulanabilir yasa ve usullere göre ve güvenilir tüm bilgilerin ışığında; çocuğun, ana-babası, yakınları ve yasal vasisine göre durumunu gözönüne alarak ve gereken durumlarda tüm ilgililerle yapılacak görüşme sonucu onların da evlât edinme konusundaki onaylarını alma zorunluluğuna uyarak, kararını verir…" düzenlemelerini içermektedir. 20. 4721 sayılı TMK'nın "V. Ana ve babanın rızası 1. Şekil" başlıklı 309. maddesi; "Evlât edinme, küçüğün ana ve babasının rızasını gerektirir. Rıza, küçüğün veya ana ve babasının oturdukları yer mahkemesinde sözlü veya yazılı olarak açıklanarak tutanağa geçirilir. Verilen rıza, evlât edinenlerin adları belirtilmemiş veya evlât edinenler henüz belirlenmemiş olsa dahi geçerlidir." "3. Rızanın aranmaması a. Koşulları" başlıklı 311. maddesi; "Aşağıdaki hâllerde ana ve babadan birinin rızası aranmaz: l. Kim olduğu veya uzun süreden beri nerede oturduğu bilinmiyorsa veya ayırt etme gücünden sürekli olarak yoksun bulunuyorsa, 2....
Bu hükümle, yaşı ne olursa olsun, çocuğa ana ve babasının bilgisi veya rızası dışında evi terk etmeme hususunda bir yükümlülük yüklenmiştir. Bu hükmü, ana ve babasının bilgisi ve rızası dışında evi terk eden çocuğu yanında bulunduran kişiye çocuğun ana ve babasını veya yetkili makamları durumdan haberdar etmek yönünde bir yükümlülük yüklemek suretiyle tamamlamak gerekir. Çocuğun evi terk etmesinin ana ve babada büyük bir tedirginlik oluşturduğu herkes tarafından bilinen bir gerçektir. Belirtilen gerekçelerle, Türk Ceza Kanununun, 'Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması' başlıklı 234 üncü maddesine, kanuni temsilcisinin bilgisi veya rızası dışında evi terk eden çocuğu rızasıyla da olsa yanında tutan kişiye çocuğun ailesini veya yetkili makamları durumdan haberdar etmek yönünde bir yükümlülük yükleyen ve bu yükümlülüğe aykırı davranışı suç olarak tanımlayan bir fıkra eklendiği" ifade edilmiştir....
Dava konusu ana gayrimenkulde davalının ilgili Belediyesinde bulunan ana mimari projeye aykırı olarak B tipi ayrık nizam iki ayrı villayı birleştirmek sureti ile ayrıca yine sadece kullanım hakkı olup ana taşınmazın yönetim planına göre değişiklik hakkı bulunmayan "sorumluluk alanına" havuz imalatı yaptığı, yapılan müdahaleye ilişkin herhangi bir tadilat projesi yahut kat maliklerinin muvafakat verdiğine ilişkin belgenin dosyaya sunulamadığı anlaşılmaktadır. 2. 634 sayılı Kanun'un 19 uncu maddesi uyarınca her kat maliki ana gayrimenkulün mimari durum ve güzelliğini korumaya mecbur olup, dosya kapsamı ile aksinin ispatlanamadığı gözetildiğinde mahkemesince davanın kabulüne karar verilmesi yerindedir. 3....
Fıkrasındaki ( 14.11.2007 -5711 sayılı Kanun / 8. madde ) " Kat maliklerinden biri, bütün kat maliklerinin beşte dördünün yazılı rızası olmadıkça ana gayrimenkulun ortak yerlerinde inşaat, onarım ve tesisler, değişik renkte dış badana veya boya yaptıramaz” hükümlerine uyulmadığı, söz konusu balkonun cam ile kapatılmasının, ana taşınmazın yönetim planına aykırı olduğu, projeye ve yönetim planına aykırılığın giderilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne davalılara ait...6. Kısım... mahallesi, ... bulvarı,...Konakları sitesi, D1 -5 Blok, D. 3 .../... adresinde bulunan taşınmazın raporda belirtilen gerekli tadilat ve tamirat yapılarak dava konusu yapının eski hale getirilmesine, bu hususta kararın kesinleşmesinden itibaren davalıya 7 gün süre verilmesine karar verilmiş, hüküm davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir....
Türk Medeni Kanununun 312. maddesinde “Küçük, gelecekte evlat edinilmek amacıyla bir kuruma yerleştirilir ve ana ve babadan birinin rızası eksik olursa, evlat edinenin veya evlat edinmede aracılık yapan kurumun istemi üzerine ve kural olarak küçüğün yerleştirilmesinden önce, onun oturduğu yer mahkemesi bu rızanın aranıp aranmamasına karar verir. Diğer hallerde, bu konudaki karar evlat edinme işlemleri sırasında verilir.” hükmü düzenlenmiştir. Çocuk hakkında koruma kararı alınıp kuruma yerleştirildiğine göre ana ve baba rızasının aranmamasının evlat edinme davası içinde değerlendirilmesi gerektiğinden açılan bu davanın reddi yerine kabulü doğru görülmemiştir....
Türk Medeni Kanununun 312. maddesinde “Küçük, gelecekte evlat edinilmek amacıyla bir kuruma yerleştirilir ve ana ve babadan birinin rızası eksik olursa, evlat edinenin veya evlat edinmede aracılık yapan kurumun istemi üzerine ve kural olarak küçüğün yerleştirilmesinden önce, onun oturduğu yer mahkemesi bu rızanın aranıp aranmamasına karar verir. Diğer hallerde, bu konudaki karar evlat edinme işlemleri sırasında verilir.” hükmü düzenlenmiştir. Çocuk hakkında koruma kararı alınıp kuruma yerleştirildiğine göre ana ve baba rızasının aranmamasının evlat edinme davası içinde değerlendirilmesi gerektiğinden açılan davanın bu nedenle reddi yerine davacının aktif husumet yokluğu nedeniyle reddi doğru görülmemiştir....
Türk Medeni Kanununun 312/1 ve 2. maddelerinde “Küçük, gelecekte evlat edinilmek amacıyla bir kuruma yerleştirilir ve ana ve babadan birinin rızası eksik olursa, evlat edinenin veya evlat edinmede aracılık yapan kurumun istemi üzerine ve kural olarak küçüğün yerleştirilmesinden önce, onun oturduğu yer mahkemesi bu rızanın aranıp aranmamasına karar verir. Diğer hallerde, bu konudaki karar evlat edinme işlemleri sırasında verilir.” hükmü düzenlenmiştir. Çocuk hakkında koruma kararı hükümle birlikte verildiğine göre mahkemece davanın kabulü yerine ana ve baba rızasının aranmamasının evlat edinme davası içinde değerlendirilmesi gerektiği belirtilerek yerinde olmayan gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 17.03.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Türk Medeni Kanununun 312. maddesinde “Küçük, gelecekte evlat edinilmek amacıyla bir kuruma yerleştirilir ve ana ve babadan birinin rızası eksik olursa, evlat edinenin veya evlat edinmede aracılık yapan kurumun istemi üzerine ve kural olarak küçüğün yerleştirilmesinden önce, onun oturduğu yer mahkemesi bu rızanın aranıp aranmamasına karar verir. Diğer hallerde, bu konudaki karar evlat edinme işlemleri sırasında verilir.” hükmü düzenlenmiştir. Açıklanan bu hükme göre çocuk hakkında koruma kararı alınıp kuruma yerleştirildiğine, ana ve babanın rızasının olduğuna ilişkin dilekçelerin dosyada mevcut olmasına göre ana ve baba rızasının aranmamasının evlat edinme davası içinde değerlendirilmesi gerektiğinden açılan bu davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Bu itibarla inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından istinaf isteminin esastan reddi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....