"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Boşanma veya evliliğin iptaline ilişkin kararlarda; tarafların ...kimlik numarası, adı, soyadı, doğum yeri ve tarihi, baba ve ana adları ile kadının evlenmeden önceki soyadı ve aile kütüğünde kayıtlı olduğu yer bilgileri ile evlilik içinde doğmuş çocuklar ve bunların kimlik bilgilerine yer verilmesi zorunludur (5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu m. 27, HMK m. 297/1-b). Mahkemece; hükümde tarafların adı, soyadı, doğum tarihi ve yeri ile baba ve ana adları ile ... kimlik numarası yazılmamıştır. Bu husus gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır....
Ana ve baba, velayetleri devam ettiği sürece çocuğun mallarını yönetme hakkına sahip ve bununla yükümlüdürler; kural olarak hesap ve güvence vermezler. Ana ve babanın yükümlülüklerini yerine getirmedikleri durumlarda hakim müdahale eder (TMK m. 352). Ana ve baba, çocuk mallarının gelirlerini öncelikle çocuğun bakımı, yetiştirilmesi ve eğitimi için; hakkaniyete uyduğu ölçüde de aile ihtiyaçlarını karşılamak üzere sarfedebilirler (TMK m. 355). Ana ve baba, çocuğun mallarını yönetmekte her ne sebeple olursa olsun yeterince özen göstermezlerse hakim, malların korunması için uygun önlemleri alır. Hakim, özellikle malların yönetimi konusunda talimat verebilir; belirli zamanlarda verilen bilgi ve hesabı yeterli görmezse, malların tevdi edilmesine veya güvence gösterilmesine karar verebilir (TMK m. 360)....
Hal böyle olunca çocuğun nezdinde bulunduğu ana veya babadan alınıp diğer tarafa teslim işleminin çocuğun ve borçlu kişinin bulunduğu yerde gerçekleşmesi gerekir. O halde çocuğun diğer tarafla olan ilişkisini sağlamak için icra dairesine getirilmesi veya alacaklı olan ve talepte bulunan tarafın ikametgahında teslim edilmesi düşünülemez. Zira aksi düşünce tarzı çocuğun yararına ve her şeyden evvel korunması gereken sağlık durumuna da uygun düşmeyecektir. O halde istek sahibi ana veya baba çocuğun bulunduğu yere gitmek ve oradan çocuğu teslim almak ve yine aynı şekilde ve yerde teslim etmek yükümlülüğü altındadır. Hal böyIe olunca istek sahibi çocuğu teslim almak ve teslim etmek için yaptığı giderleri de üstlenmek zorundadır ve diğer taraftan isteyemez. Meğer ki, teslim işlemine diğer tarafın yani çocuğu elinde bulunduran ana veya babanın engel olduğu iddia ve ispat edilmiş olsun. Yukarıda işaret edildiği gibi olayda çocuğun annesi tarafından bir engelleme yapılmamıştır....
Ülkesi Heliopolis Cüz'i Mahkemesi Ahval Şahsiye Dairesi'nce verilen mirasçılık belgesine göre murisin bekar ve çocuksuz ölmesi sebebiyle ülkede geçerli şeriat hükümlerinin uygulanması sonucunda mirasının aynı ana-babadan olan kardeşleri .... ve ......'nin mirasçı kabul edildiğini, oysa muris adına kayıtlı Türkiye'de bulunan taşınmaz mallar hakkında Türk Hukukunun uygulanması gerektiği, murisin ana ayrı baba bir başkaca kardeşlerinin bulunduğunu, kendisinin de murisin ana ayrı baba bir kardeşi ............'ın oğlu olduğunu, söz konusu taşınmazın intikali için Türk Hukukunun uygulanarak kendisinin de mirasçı olduğunu gösterir mirasçılık belgesi verilmesini talep etmiştir. Murisin ana ayrı baba bir kardeşlerinin bir kısım mirasçıları da aynı taleplerle davaya katılmışlardır. ......... Ülkesi Cüz'i Mahkemesince verilen mirasçılık belgesine göre mirasçı kabul edilen ..... mirasçıları da davaya katılarak davanın reddini savunmuşlardır....
Ana ve baba ile çocuklar arasında kişisel ilişki kurulurken çocuğun üstün yararı yanında ana babalık duygusunun tatmin edilmesine ve geliştirilmesine özen gösterilmesi de gerekir. Velayet kendisinde bulunmayan baba ile müşterek çocuk arasında çocuğun baba sevgi ve şefkatini tadacağı şekilde, hafta sonu kurulan kişisel ilişkinin ayda iki hafta sonu yatılı kalmasına olanak sağlayacak şekilde düzenlenmesi gerekir, bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm tesisi ve müşterek çocuk ile baba arasında Temmuz ayında kurulan kişisel ilişkinin başlangıç ve bitiş saatlerinin gösterilmeyerek infazda tereddüte yol açılması doğru değildir. Ancak bu hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması gerekmiştir (HUMK m. 438/7)....
Paragrafının hükümden tamamen çıkarılmasına, yerine 3. paragraf olarak "Velayeti davalı-davacı anneye bırakılan müşterek çocuk .... ile davacı-davalı baba arasında, her ayın 1. ve 3....
Çocukla ana baba arasında düzenli kişisel ilişki kurulması ve bu ilişkinin sürdürülmesi çocuk için bir hak olduğu gibi, ana ve baba için de bir haktır. Kişisel ilişki tesisinden beklenen amaç çocukla ebeveynleri arasında aile bağlarını geliştirmek ve bu suretle çocuğun sağlıklı gelişimini sağlamaktır. Bu sebeple kişisel ilişki analık ve babalık duygusunu tatmin edecek nitelikte olmalıdır. Uygun kişisel ilişki süresi, ebeveyni tatmin edeceği gibi, çocuğun açıklanan kişisel gelişimine de hizmet etmiş olacaktır. Kişisel ilişkiye dair ilamlar maddi anlamda kesin hüküm niteliğinde olmayıp koşulların değişmesi halinde yeniden düzenlenmesi her zaman istenebilir. Velayeti annede bulunan müşterek çocuk.... 10.03.2010 doğumlu olup okul çağındadır....
Maddesinde, küçüğe fiilen bakan ana veya babanın, diğerine karşı çocuk adına nafaka davası açabileceği şeklindeki yasal düzenlemeler ile çocuğun ihtiyaçlarının karşılanması amacı ile nafaka yükümlüsü olabilecek kişiler "anne ve baba" olarak belirlenmiştir. Türk Medeni Kanunu'nun 282. Maddesine göre, "Çocuk ile ana arasındaki soybağı doğumla kurulur. Baba ile arasındaki soybağı ise babanın anayla evlenmesi, tanıma veya hakim kararı ile gerçekleşir." Tüm dosya kapsamından, müşterek çocuk ile davalı baba arasında yukarıda anılan şekillerde kurulmuş bir soybağı ilişkisi bulunup bulunmadığı anlaşılamamaktadır. Bu durumda, mahkemece; müşterek çocuk ile davalı baba arasında hukuki bağ kurulup kurulmadığı hususunun araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle ve eksik incelemeye dayalı olarak davalı aleyhine iştirak nafakasına hükmedilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir....
Nüfus Hizmetleri Kanununun Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğin 23/1. maddesinin "Evlilik dışında veya evliliğin sona ermesinden itibaren üçyüz günden sonra doğan veya baba tarafından mahkeme kararı ile soybağı reddedilen çocuk; anasının bekarlık hanesine, anasının soyadı ve onun bildireceği baba adı ile tescil edilir" hükmü ile 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Yasasının 7/c maddesinde baba ve ana adı ve soyadlarının nüfus kütüklerinde bulunması gerektiğine ilişkin hükmü göz ardı edilerek yerinde olmayan gerekçeyle davacının nüfus kütüğünde baba hanesi boş bırakılarak baba adının silinmesine karar verilmesi doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 27.04.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Dava, 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 286 ve devamı maddelerinde düzenlenen baba tarafından çocuk ve anne aleyhine açılan soybağının reddine ilişkindir. Geniş anlamda soybağı bir kimsenin üst soyu ile olan kan bağını; dar anlamda soybağı ise, bir kimsenin sadece ana-babasıyla arasındaki biyolojik bağını ifade etmektedir. Bir kişi (çocuk) ile kendilerinden biyolojik (genetik) olarak türemiş olduğu kişiler arasındaki bağa doğal soybağı (biyolojik nesep), hukuk düzeni tarafından aranan bazı koşulların gerçekleşmesiyle, bir çocuğun hukuki olarak bir ana-babaya bağlanması sonucunda, ana-baba ile çocuk arasında kurulan bu hukuki ilişkiye ise hukuki soybağı (hukuki nesep) denir....