Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davacı ana ...'ın evliliği 28.04.2009 tarihinde sona ermiştir. Bu nedenle... Türk Medeni Kanunun 285. maddesinde düzenlenen babalık karinesi gereği eski eş hanesine yazılacaktır. Nitekim karardan sonra da bu şekilde nüfusa yazılmıştır. Aynı yasanın 28. maddesi uyarınca kişilik, çocuğun sağ olarak tamamıyla doğduğu anda başlar ve ölümle sona erer. Çocuk hak ehliyetini, sağ doğmak koşuluyla, ana rahmine düştüğü andan başlayarak elde eder. Dolayısıyla nüfusa tescil edilmemiş olmak ret nedeni olamaz. Dava ana ve biyolojik baba olduğunu iddia eden şahıs tarafından açılan soybağının reddine ilişkindir. Dava, davacı ana tarafından kendi adına açılmış olup, aynı yasanın 286. maddesi uyarınca ana soybağının reddi davası açamaz. Dava hakkı çocuk ve kocaya aittir. Biyolojik baba olduğunu iddia eden davacı ...'nin davası da aynı yasanın 291. maddesi koşulları gerçekleşmediğinden reddedilmelidir....

    Türk Medeni Kanununun 301. maddesi uyarınca çocuk ile baba arasındaki soybağının mahkemece belirlenmesini ana ve çocuk isteyebilirler. Dava babaya, ölmüşse mirasçılarına karşı açılır. 342.maddesinde ise ana ve babanın velayetleri çerçevesinde çocuklarının yasal temsilcileri olduğu düzenlenmiştir. Ana açtığı davada, evlilik dışı ilişkisinden doğan çocuğunun babasının belirlenmesini, davalı ile çocuk arasında soybağının hükümle kurulmasını istediğine göre, davanın çocuk adına ve onu temsilen de açıldığının kabulü gerekir. Türk Medeni Kanununun 337.maddesi uyarınca evlilik dışı ilişkiden doğan çocuğun velayeti anaya ait ise de, kanun koyucu, babalık davasında ananın her zaman çocuğun yararına davranmayacağı ilkesinden hareket ederek aynı yasanın 301/3 ve 426/2 maddesinde küçük için kayyım tayin edilmesini ve davanın Cumhuriyet Savcısı ile Hazineye; ana tarafından açılmışsa kayyıma, kayyım tarafından açılmışsa anaya ihbarını öngörmüştür....

      Türk Medeni Kanunun 327. maddesinde; Çocuğun bakımı, eğitimi ve korunması için gerekli giderler ana ve baba tarafından karşılanır. 342. maddesinde; Ana ve baba, velayetleri çerçevesinde üçüncü kişilere karşı çocuklarının yasal temsilcisidirler. İyiniyetli üçüncü kişiler, eşlerden her birinin diğerinin rızasıyla işlem yaptığını varsayabilirler. 352. maddesinde; Ana ve baba, velayetleri devam ettiği sürece, çocuğun mallarını yönetme hakkına sahip ve bununla yükümlüdürler. Kural olarak hesap ve güvence vermezler. Ana ve babanın yükümlülüklerini yerine getirmedikleri durumlarda hakim müdahale eder. 356. maddesinde; Olağan ihtiyaçlar gerektirdiği Ölçüde sermaye biçiminde ödemeler, tazminatlar ve benzeri edimler çocuğun bakımı için kısmen kullanılabilir....

      Bu davada ise davacı baba Elif ve Esma'nın velayeti kendisinde olan annenin yeni bir evlilik yaptığını, çocuklarla ilgilenmediği gerekçesiyle çocuklar Elif ve Esma'nın velayetinin kendisine verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne karar verilmiştir. Toplanan delillerden Elif ve Esma'nın velayet hakkı davalı annede olmakla birlikte, annenin 24.04.2018 tarihinde yeniden evlenmesi üzerine müşterek çocuklar Elif ve Esma'nın 23.04.2018 tarihinden itibaren davacı baba yanında kalmaya başladıkları, baba yanında okula yazdırıldıkları ve eğitimlerine devam ettikleri anlaşılmaktadır....

      Toplanan delillerden; dosya arasına alınan bir kısım raporlarda, çocuğun babayla uzun süredir görüşmediği, yaşının küçük olması ve baş etme becerilerinin de yetersiz kalabileceği, baba ile çocuğun yatılı kalmasının uygun olmayacağı belirtilmiştir. Ana-babasından veya bunlardan birinden ayrılmasına karar verilen çocuğun, kendi üstün yararına aykırı olmadıkça ana-babanın ikisiyle de düzenli bir biçimde kişisel ilişki kurma ve sürdürme hakkı, çocuğun temel haklarındandır (Çocuk Hakları Sözleşmesi md.9/3). Bu tür kişisel ilişki çocuğun sadece üstün yararları gerektirdiği takdirde veya ana ve babanın bu haklarını amacına aykırı kullanmaları halinde kısıtlanabilir veya engellenebilir (Kişisel İlişki Kurulmasına Dair Avrupa Sözleşmesi md.4/2). Kişisel ilişki kurulması ile ilgili kararlar taraflar arasında kesin hüküm oluşturmayıp, değişen şartlara göre her zaman yeniden düzenlenebilir....

        Doğum tarihinde ana ve baba evli ise çocuk ailenin diğer bir anlatımla babanın soyadını alacaktır. Çocuğun soyadı bu surette belirlendikten sonra, onun soyadını velayet hakkına veya başka nedenlere dayanarak değiştirmek Türk Medeni Kanununun 321. maddesindeki düzenleme karşısında mümkün değildir. Ancak, çocuk ergin olduktan sonra Türk Medeni Kanununun 27. maddesindeki koşulların varlığı halinde soyadını her zaman değiştirmek hakkına sahiptir. Velayet hakkı, ana ve baba için normal şartlarda çocuğun ergin olmasına yani onsekiz yaşını tamamlamasına kadar devam eden geçici bir haktır. Evliliğin sonradan boşanma gibi nedenlerle ortadan kalkması halinde velayet hakkının anaya verilmiş olması çocuğun soyadının değiştirilmesi için haklı bir neden sayılmadığı gibi hukuki mevzuat da buna cevaz vermemektedir....

          Doğum tarihinde ana ve baba evli ise çocuk ailenin diğer bir anlatımla babanın soyadını alacaktır. Çocuğun soyadı bu surette belirlendikten sonra, onun soyadını velayet hakkına veya başka nedenlere dayanarak değiştirmek Türk Medeni Kanununun 321. maddesindeki düzenleme karşısında mümkün değildir. Ancak, çocuk ergin olduktan sonra Türk Medeni Kanununun 27. maddesindeki koşulların varlığı halinde soyadını her zaman değiştirmek hakkına sahiptir. Velayet hakkı, ana ve baba için normal şartlarda çocuğun ergin olmasına yani onsekiz yaşını tamamlamasına kadar devam eden geçici bir haktır. Evliliğin sonradan boşanma gibi nedenlerle ortadan kalkması halinde velayet hakkının anaya verilmiş olması çocuğun soyadının değiştirilmesi için haklı bir neden sayılmadığı gibi hukuki mevzuat da buna cevaz vermemektedir....

            Ana ve baba, velayetleri devam ettiği sürece, çocuğun mallarını yönetme hakkına sahip ve bununla yükümlüdürler. Kural olarak hesap ve güvence vermezler. Ana ve babanın yükümlülüklerini yerine getirmedikleri durumlarda hakim müdahale eder (TMK m.352). Ana ve baba, çocuğun mallarını yönetmekte her ne sebeple olursa olsun yeterince özen göstermezlerse, hakim, malların korunması için uygun önlemleri alır (TMK m.360, Tüzük m.4/2). Bu önlemlerin neler olduğu Türk Medeni Kanununun 360/2. ve 361. maddelerinde gösterilmiştir. Bu yasal düzenleme karşısında , sağ kalan eşten çocuğun, varsa malvarlığını gösteren bir defter vermesini istemek ve bu malvarlığında veya yapılacak yatırımlarda ilerde gerçekleşecek önemli değişiklikleri de bildirmesi için uyarmaktan ibarettir....

              Çocuk Güneş Su ise; "Ebru abla ile aram fena değil, çünkü hep bağırıyor, ama vurmuyor, Tugay'a baba diyorum ve onu çok seviyorum, bazen yanımıza gelip bizimle kalıyor ve geziyoruz, annemle aram çok iyi, ben annemle kalıp bazen babamı görmek isterim" demiştir. Uzmanlar; çocukların anne yanında yaşama yönünde görüş bildirmeleri, annenin de velayet hususunda yüksek motivasyona sahip olması nedenleri ile çocukların velayetlerinin anneye verilmesinde herhangi bir sakıncanın bulunmadığını bildirmişlerdir....

              Dava, kişisel ilişkinin kaldırılması, iştirak nafakası ve çocuğun yurt dışına çıkışında baba muvafakatinin kaldırılması davasıdır. İlk Derece Mahkemesince, iştirak nafakasının kısmen kabulüne, çocuğun yurt dışına çıkışında baba muvafakatinin kaldırılmasına, kişisel ilişkinin kaldırılması talebinin reddine karar verilmiş, karara karşı davacı tarafça sadece kişisel ilişkinin kaldırılması davası yönünden istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Çocuğun ana ve/veya babasıyla düzenli kişisel ilişki kurması ve sürdürmesi, çocuk için bir hak olduğu gibi, ana ve/veya baba için de bir haktır. Kişisel ilişkinin düzenlenmesinde çocuğun bedeni ve fikri gelişimi yanında ana ve/veya babalık duygularını tatmin de önemlidir. Kişisel ilişki düzenlenirken göz önünde tutulması gereken temel ilke, çocuğun "üstün yararı" dır. Çocuğun üstün yararı belirlenirken bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelişiminin sağlanması amacının gözetilmesi gereklidir....

              UYAP Entegrasyonu