Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davalı vekili, davacı şirketin özelleştirilmesinin hisse satışı suretiyle gerçekleştirildiğini, İhale Şartnamesi ve Hisse Satış Sözleşmesi hükümleri uyarınca müvekkilinden talepte bulunulamayacağını, ayrıca davacı tarafından düzenlenen devre esas bilanço ile geçmişe yönelik borç ve alacak işlemlerinin kesinleştirildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, Hisse Devir Sözleşmesindeki hükümlerin davacıya karşı ileri sürülemeyeceği, davaya konu borcun İşletme Hakkı Devir Sözleşmesinden önce doğduğu ve davacı tarafça ödendiği, açılan davanın davalıya ihbar edilmemesi nedeniyle davacının mahkeme kararı ile hükmedilen tazminat, yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu olduğu, davalının dava tarihinden önce temerrüde düşürülmediği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, 4.166,06 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir....

    Hisselerin tamamının kamuya ait olduğu 29/05/2013 tarihi öncesi, 05.06.2007 tarihinde yapılan ödeme nedeniyle davacının (devir öncesi) 24.07.2006 tarihli İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi'ne istinaden yine hisselerinin tamamı kamuya ait bulunan davalı ...'tan dava konusu alacağı talep etmesi nasıl mümkün değil ise, 29/05/2013 tarihli hisse devir sözleşmesi ile tamamen el değiştiren davacının, kendisi tarafından yapılmayan ödemeyi, kesinleşen devre esas bilançolarda yer almaması nedeniyle davalıdan talep etmesi de hukuken mümkün değildir. Aksi düşüncenin kabulü, davacı yönünden sebepsiz zenginleşme, davalı yönünden ise ikinci kez aynı parayı ödeme sonucu doğuracaktır....

      Davalı vekili, davanın zamanaşımına uğradığını, davalı şirket ile hisselerine sahip olduğu elektrik dağıtım şirketleri arasında işletme hakkı devir sözleşmesi imzalandığını, devre ilişkin bilanço düzenlemeleri yapıldığını, Özelleştirme İdaresi Başkanlığının 04/04/2012 tarihli yazısı ile geçmişe yönelik alacak ve borç işlemleri kesinleştirildiğinden geçmiş yıllar nedeniyle ...'tan herhangi bir talepte bulunulamayacağını savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, dava konusu alacağın taraflar arasında imzalanan "İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi'nin" akdedildiği tarihten önceki döneme isabet ettiği, davanın işletme hakkı devir sözleşmesinin imza tarihinden önce açılmış olması nedeniyle ihbar yükümlülüğü bulunmadığından ödemenin tümünü davalı tarafa rücu edebileceği gerekçesiyle, davanın kabulü ile 116.935,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir....

        Noterliği'nin ... tarihli İşletme Devir Sözleşmesi incelendiğinde, davacı tarafından davalı ...Şirketine, ..., ..., ..., ..., ... okullarını 01.10.2019 tarihi itibari ile borç ve alacakları ile birlikte devredildiği, devir bedelinin 50.000 TL olduğu, sözleşme içeriğinde davacı şirket yetkilisi ... ve kurucu temsilcisi ...'nın söz alarak devir bedelini nakten teslim aldıklarını beyan ettikleri görülmüştür....

          Dava, işletme hakkı devir sözleşmesi ve hisse satış sözleşmesinden kaynaklanan rücuen alacak istemine ilişkin olup, mahkemece yukarıda anılan gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir. Somut olayda ... tarafından davacıdan tahsil edilen alacağın, davalı ...ın işçisi olan ...'in 22/06/2003 tarihinde geçirdiği iş kazası sonucu ölümü nedeniyle doğduğu ve iş kazasının “İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi” öncesinde meydana geldiği anlaşılmaktadır. 24/07/2006 tarihli işletme hakkı devir sözleşmesinin 7. maddesinin 4. ve 6. bentlerinde de dağıtım faaliyetlerinin ... tarafından yürütüldüğü dönemde bu faaliyetin yürütülmesi amacıyla gerçekleştirilen her türlü iş ve işlemlerin bütün sorumluluğunun ...'a ait olduğu düzenlenmiştir. Ayrıca, ...'ın kusurlu fiili ile iş kazası sonucu meydana gelen ölümün doğurduğu giderlerin haksız fiilden kaynaklanması nedeniyle bu giderleri talep eden kişinin sözleşmenin tarafı olmaması nedeniyle üçüncü şahıs sayılacağının kabulü gerekir....

            Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir. 1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir. 2-Dava, işletme hakkı devir sözleşmesinden kaynaklanan rücuen alacak istemine ilişkindir. Taraflar arasında düzenlenen 24.07.2006 tarihli sözleşme ile dört ilden oluşan elektrik dağıtım bölgesinde yer alan ve .... uhdesinde bulunan dağıtım sistemi, dağıtım tesisleri ve dağıtım tesislerinin işletilmesi için zorunlu taşınır ve taşınmazların, mülkiyet hakkı saklı kalmak koşuluyla, işletme hakkı ....'a devredilmiş, sözleşmenin 7. maddesi ile dağıtım faaliyetinden kaynaklanan sorumluluğun dönemsel olarak paylaştırılması yoluna gidilmiştir....

              ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR ESAS NO : 2020/491 Esas KARAR NO : 2021/495 DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) DAVA TARİHİ : 15/10/2020 KARAR TARİHİ : 09/07/2021 KARAR YAZIM TARİHİ : 14/07/2021 Mahkememize açılan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda; DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, Dava konusu; ... Mahkemesi’nin ... E. ......

                Davalı vekilinin zamanaşımına ilişkin istinaf itirazının incelenmesinde; alacak taraflar arasında imzalanan İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi'ne dayandığından bu davada uygulanması gerekli olan zamanaşımı süresi Türk Borçlar Kanunu'nun 146. maddesi uyarınca 10 yıl olup davanın da bu süre içerisinde açıldığı anlaşıldığından bu yöndeki itiraz yerinde görülmemiştir. Rücuen alacağa dayanak dava ... Genel Müdürlüğü aleyhine açılmadığından somut uyuşmazlıkta sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde zaman aşımı itirazının değerlendirilmesi yoluna gidilmemiştir. Öte yandan, Hisse Satış Sözleşmesi'nin 9.4. maddesinde "...İşletme Hakkı Devir Sözleşmesindeki hükümler saklı kalmak kaydıyla", 22. maddesinin f bendinde "Alıcı ihale konusu hisseleri devir aldığı tarihten önceki döneme ilişkin olarak İşletme Hakkı Devir Sözleşmesindeki hükümler saklı kalmak kaydıyla..." hükümleri yer almaktadır....

                  Davalı vekilinin zamanaşımına ilişkin istinaf itirazının incelenmesinde; alacak taraflar arasında imzalanan İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi'ne dayandığından bu davada uygulanması gerekli olan zamanaşımı süresi Türk Borçlar Kanunu'nun 146. maddesi uyarınca 10 yıl olup davanın da bu süre içerisinde açıldığı anlaşıldığından bu yöndeki itiraz yerinde görülmemiştir. Rücuen alacağa dayanak dava ... Genel Müdürlüğü aleyhine açılmadığından somut uyuşmazlıkta sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde zaman aşımı itirazının değerlendirilmesi yoluna gidilmemiştir. Öte yandan, Hisse Satış Sözleşmesi'nin 9.4. maddesinde "...İşletme Hakkı Devir Sözleşmesindeki hükümler saklı kalmak kaydıyla", 22. maddesinin f bendinde "Alıcı ihale konusu hisseleri devir aldığı tarihten önceki döneme ilişkin olarak İşletme Hakkı Devir Sözleşmesindeki hükümler saklı kalmak kaydıyla..." hükümleri yer almaktadır....

                    DAVA : Rücuen Alacak (İşletme Hakkı Devir Sözleşmesinden Kaynaklanan) DAVA TARİHİ : 02/03/2020 KARAR TARİHİ : 22/06/2023 GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 10/07/2023 Taraflar arasındaki rücuen alacak istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davalı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü....

                      UYAP Entegrasyonu