Bölge Adliye Mahkemesi’nin 15/09/2022 tarih ve 2022/1788 Esas, 2022/1548 Karar sayılı kararı ile davacının mehir tazminatı ile ilgili talebi, mehir olarak ödenmiş olan (mehri muaccel) bir alacak değil, bağışlama vaadi şeklinde (mehri müeccel) niteliğinde, mehir senedinden kaynaklanan alacak talebine ilişkin olduğu, Mahkemenin de kabulünde olduğu üzere, taraflar arasında sözleşme ilişkisinin bulunduğunu, bu sebeple, uyuşmazlık, aile hukukundan kaynaklanan alacak niteliğinde olmayıp, genel hükümlere dayalı 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 286 ıncı ve devamı maddelerine göre alacak istemi niteliğinde olduğu, Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğu gözetilerek, davacının mehir tazminatı ile ilgili talebi yönünden görevsizlik kararı verilmesi gerekirken gerekçesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin (3) numaralı alt bendi gereğince davacının istinaf başvurusunun kabulü...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki alacak istemine ilişkin davada Eskişehir 3. Asliye Hukuk ile 1. Aile Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belli edilmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Dava, çeyiz ve ziynet eşya bedelinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. H.Y.U.Y.’nın 25/III. Maddesinde; “Yargıtay’ca verilen merci tayini kararları ile temyiz incelemesi sonucu kesinleşen göreve veya yetkiye ilişkin kararlar davaya ondan sonra bakacak mahkemeyi bağlar” hükmü yer almaktadır. Dosya kapsamından, 3. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın esasına ilişkin verilen karar, Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 28.06.2007 gün 4009-8195 sayılı ilamı ile Aile Mahkemesi görevli olduğu gerekçesi ile görevden bozulmakla Aile Mahkemesinin görevli olduğu Özel Dairenin kabulündedir. Bu karar mahkemeleri bağlar. O halde; uyuşmazlığın çözümünde Eskişehir 1....
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; mal rejiminden kaynaklanan bu davada müvekkilinin dava taraf sıfatının mevcut olmadığını, husumetin yanlış tarafa yöneltildiğini, müvekkilinin söz konusu ziynet eşyalarını tarafların isteği doğrultusunda kendilerine verildiğini de beyan ettiğini, söz konusu ziynet eşyalarının müvekkilinde bulunmadığını, davacının isteği ve talimatı dışında müvekkilinin bir hareketinin olmadığını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; mal rejiminden kaynaklanan bu davada müvekkilinin dava taraf sıfatının mevcut olmadığını, husumetin yanlış tarafa yöneltildiğini, müvekkilinin söz konusu ziynet eşyalarını tarafların isteği doğrultusunda kendilerine verildiğini de beyan ettiğini, söz konusu ziynet eşyalarının müvekkilinde bulunmadığını, davacının isteği ve talimatı dışında müvekkilinin bir hareketinin olmadığını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....
Sıfatı İle) DAVA TÜRÜ : Alacak Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı alacak davasına dair karar, davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Dava, çeyiz ve ziynet eşyasının bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmesi üzerine hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosya kapsamına, toplanan delillere, kararın dayandığı gerekçeye göre davalının Aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir. 2-Davalının bozdurulduğu iddia edilen ziynet eşyasına yönelik temyizine gelince: Davacı vekili, dava dilekçesinde; düğünde takılan 9 adet bilezik, 96 adet çeyrek altın ve 10 adet yarım altının iade edilmek şartıyla bozdurulup harcanmasına rağmen iade edilmediğini belirterek ziynet eşyalarının bedelinin tahsilini istemiştir....
Mal rejiminin devamı süresince, bir eşin sahip olduğu edinilmiş malda, diğer eşin artık değerin yarısı oranında katılma alacak hakkı vardır. Artık değere katılma alacağı; eklenecek değerlerden (TMK m. 229) ve denkleştirmeden (TMK m. 219) toplam değerinden, bu mallara ilişkin borçlar çıktıktan sonra kalan artık değerin (TMK m.231) yarısı üzerindeki diğer eşin alacak hakkıdır (TMK m.236/1). Katılma alacağı Yasa'dan kaynaklanan bir hak olup, bu hakkı talep eden eşin gelirinin olmasına veya söz konusu mal varlığının edinilmesine, iyileştirilmesine ya da korunmasına katkıda bululmasına gerek yoktur. Artık değere katılma alacak miktarı hesaplanırken, mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan malların, bu tarihteki durumlarına göre, ancak tasfiye tarihindeki sürüm (rayiç) değerleri esas alınır (TMK m. 227/1, 228/1,232 ve 235/1). Yargıtay uygulamalarına göre, tasfiye tarihi karar tarihidir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Boşanma-Ziynet Nedeniyle Alacak Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm kusur, nafaka, tazminatlar ve ziynet nedeniyle alacak davası yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Davalı ... Topçu 8.9.2009 tarihli dilekçesiyle temyizden feragat ettiğinden, temyiz dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. SONUÇ: Açıklanan nedenle temyiz dilekçesinin REDDİNE oybirliğiyle karar verildi. 14.09.2009 (Pzt.)...
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava; mehir senedine konu bir kısım ziynet eşyaları yönünden bağışlama vaadinden; bir kısım ziynet eşyaları yönünden ise ödünç sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. Somut olayda incelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, taraflar arasındaki 11.01.2001 tarihli mehir senedinde yazılı bulanın talep konusu ziynet eşyalarının davacı tarafından teslim alındığının bildirilmesine göre dava dilekçesinde belirtilen teslim edilmediği iddia edilen ziynet eşyaları açısından talebin reddi kararı yerindedir. Öte yandan davacı vekilinin mehir senedinde davacıya teslim edilip davalı tarafından borç alındığına ilişkin iddiası ise ödünç sözleşmesi kapsamındadır. Taraflar arasındaki gelin-kayınbaba ilişkisi nedeniyle HMK'nın 203/1- a maddesi uyarınca ödünç sözleşmesi tanıkla ispatı mümkündür....
Şu halde, Türk Medeni Kanununun 197/2. maddesi gereğince; konut ve ev eşyasından eşlerin hangi oranda yararlanacağının ve davalının, davacı eşe yapacağı parasal katkının belirlenmesi gerekirken, istek dışında yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. Sonuç: Hükmün gösterilen sebeple (BOZULMASINA), temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22.11.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Davacını talebi incelendiğinde dava konusunun davacıya takılan değil takılması vaad edilen takılarla ilgili alacağının olduğu, bu hususun mehir olarak ödenmiş olan (mehri muaccel) bir alacak değil, bağışlama vaadi şeklinde (mehri müeccel) niteliğinde, mehir senedinden kaynaklanan alacak talebine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Taraflar arasında sözleşme ilişkisi bulunmaktadır. Bu sebeple, uyuşmazlık, aile hukukundan kaynaklanan alacak niteliğinde olmayıp, genel hükümlere dayalı ( TBK 286 vd.) alacak istemi niteliğindedir. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re'sen gözetilir. Taraflar da yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilirler. Görev itirazı yapılmamış olsa bile re'sen mahkeme, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip karara bağlamalıdır....