Ziynet eşyasını evlilik münasebetiyle gelin ve damada verilen hediyelerdir. Bu bağlamda, bilezik, altın kelepçe, kolye, gerdanlık, takı seti, bileklik, saat, küpe ve yüzük gibi takılar, ziynet eşyası olarak kabul edilmektedir. Bunun yanında çeyrek altın, yarım altın, cumhuriyet altını ve reşat altını ziynet olarak değerlendirilmektedir. Mevzuatımızda, düğün sırasında takılan ziynet ile parasal değeri olan bütün eşyanın aidiyeti konusunda yazılı bir hüküm bulunmamaktadır. Bu nedenledir ki, örf ve adet hukuku uygulanmaktadır. Yargıtayın yerleşik uygulamasına, yaygın örf ve adet ile ülke gerçeklerine göre kural olarak, düğün sırasında takılan ziynet eşyası ve paralar kim tarafından ve hangi eşe takılırsa takılsın aksine bir anlaşma ya da örf ve adet kuralı olmadığı takdirde kadına bağışlanmış sayılır ve artık kadının kişisel malı kabul edilir. Yani erkeğe takılan ziynetler ve paraların da aksi kanıtlanmadığı müddetçe kadına ait olduğu kabul edilmektedir....
(Yargıtay 8.H.D'nin 28.10.2015 tarih 2014/17449 2015/19390 E.K sayılı içtihatı) Somut olayda; ilamda hüküm altına alınan ziynet bedelinden kaynaklanan alacak tarafların şahsi ya da ailevi yapılarına ilişkin durumlarında bir değişiklik yaratmayan, sonuçları itibariyle ancak tarafların mal varlığını etkileyebilen, boşanma ilamının fer'i niteliğinde olmayıp ondan bağımsız olan edaya ilişkin ilamlardır. Bu nitelikleri itibariyle de ziynet alacağından kaynaklanan alacağına ilişkin ilamların, diğer edaya ilişkin ilamlar gibi, kesinleşmeden icraya konulmaları mümkündür. Buna göre, davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulü isabetsizdir. Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı tarafın istinaf başvurusunun kabulü ile, HMK'nun 353/1- b-2 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, hüküm kurulması yeniden yargılama yapılmasını da gerektirmediğinden, davanın reddine, karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulması cihetine gidilmiştir....
Davacı dava konusu edilen ziynet eşyasının davalıda kaldığını ileri sürmüş, davalı ise onun tarafından götürüldüğünü savunmuştur. Hayat deneylerine göre olağan olanın bu çeşit eşyanın kadının üzerinde olması ya da evde saklanması, muhafaza edilmesidir. Diğer bir deyimle bunların davalı tarafın zilyetlik ve korumasına terk edilmesi olağana ters düşer. Diğer taraftan ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyadır. Bu nedenle evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi, gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi evden ayrılırken üzerinde götürmesi de mümkündür. Bunun sonucu olarak ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğu kabul edilmelidir. Davacı, dava konusu ziynet eşyasının varlığını, evi terk ederken bunların zorla elinden alındığını, ve götürülmesine engel olunduğunu, evde kaldığını,ispat yükü altındadır....
HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2020/944 KARAR NO : 2021/155 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : ORTAKÖY(AKSARAY) ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 08/02/2019 NUMARASI : 2017/337 ESAS 2019/70 KARAR DAVA KONUSU : Alacak (Ödünç Verme Sözleşmesinden Kaynaklanan)|Boşanma (Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması Nedeni İle Boşanma (Çekişmeli)) KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm istinaf edilmekle, dosya incelendi....
Hal böyle olunca mahkemece, davacının ziynet alacağına yönelik davasını ispatladığı kabul edilerek ziynet alacağı davasının kabulüne karar verilmesi gerekirken; yanılgılı değerlendirme ve yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, davacı kadının, araç alımına ziynet eşyaları ile yaptığı katkı nedeniyle, Türk Medeni Kanununun 227. maddesi gereğince değer artış payı talebinde bulunmadığı, araç yönünden sadece katılım alacağı talep ettiği, ziynet eşyası alacağı talebini ise kişisel mal alacağı kapsamında talep ettiği (ayrı alacak kalemleri olduğundan davacı kadının sebepsiz zenginleştiğinden söz edilemeyeceği) hususları da gözönüne alınarak davacı kadının , ziynet alacağı isteğinin kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis etmek sonuç ve kanaatine varılmıştır....
Davalı vekili cevabında; taraflar arasında görülen boşanma davasının bekletici mesele yapılmasını, ziynet eşyalarının davacının kullanımında iken çalındığını belirterek, ziynet alacağı davasının ve eşya alacağı davasının reddine karar verilmesini savunmuştur. Mahkemece, ziynet eşyalarının davacı evden ayrılırken üzerinde bulunduğu, bilahare ziynet eşyaların çalındığı, davacının kendi beyanından da anlaşıldığı gerekçeleriyle ziynet eşyalarına yönelik davanın reddine, eşya alacağı davasına konu eşyaların aynen iadesine mümkün olmadığı takdirde bedeli olan 10.750 TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, çeyiz ve ziynet eşyalarına yönelik alacak istemine ilişkindir....
KARAR Davacı ... vekili, dava dilekçesinde belirtilen malvarlıkları nedeniyle mal rejiminin tasfiyesi ile alacak isteğinde bulunmuştur. Davalı ... vekili, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, anlaşmalı boşanma dava dosyası ve boşanma protokolü dikkate alınarak davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 sayılı HMK 33. m). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, artık değere katılma alacağı isteğine ilişkindir. Kural olarak anlaşmalı boşanma davasında taraflar arasında akdedilmiş olan boşanma protokolünde yer alan mal rejimi hukukundan kaynaklanan anlaşma maddelerinin mahkeme kararında yer alması veya protokolün mahkemece onaylanması gerekir. Mal rejiminden kaynaklanan talepler boşanmanın ferilerinden olmadığından ayrıca dava konusu edilebilirler. Mahkemece, davacı ...'...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Mal rejiminden kaynaklanan alacak ..... ile ...... aralarındaki mal rejimiden kaynaklanan alacak davasında karar verilmesine yer olmadığına dair ... Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi'nden verilen 26.09.2013 gün ve 173/222 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı... vekili; boşanma davasına karşı dava olarak açılan ve daha sonra tefrik edilen davada; evlilik birliği içerisinde edinilen 219 ada 2 parsel, 234 ada 77 parsel, 234 ada 76 parsel sayılı taşınmazlar nedeniyle mal rejiminin tasfiyesi ile fazlaya ilişkin haklar saklı olmak üzere 25.000 TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı ...vekili, davanın reddini savunmuştur....
Sonuç itibariyle; davacının eşyalara yönelik istinafının reddine, ziynet eşyalarına yönelik istinafının kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir....
Sonuç itibariyle; davacının eşyalara yönelik istinafının reddine, ziynet eşyalarına yönelik istinafının kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir....