Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

HUKUK DAİRESİ Dava; geçerli taşınmaz satış sözleşmesinde, zapta karşı tekeffül hükümlerinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. Davanın bu niteliğine göre, inceleme görevi Yargıtay 13. Hukuk Dairesinindir. Bu itibarla dosyanın gerekli inceleme yapılmak üzere Yüksek 13. Hukuk Dairesine gönderilmesine 24/06/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi....

    HUKUK DAİRESİ Uyuşmazlık; geçerli taşınmaz satım sözlşmesi sonrası tapu kaydının iptalinden kaynaklanan (zapta karşı tekeffül) alacak talebine ilişkindir. Davanın bu niteliğine göre, inceleme görevi Yargıtay 13. Hukuk Dairesinindir. Bu itibarla dosyanın gerekli inceleme yapılmak üzere Yüksek 13. Hukuk Dairesine gönderilmesine 23.01.2018 gününde oybirliği ile karar verildi....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki uyuşmazlık, alım-satım akdine dayalı satıcının zapta karşı tekeffül hükümlerinden kaynaklanan alacağın tahsili için yapılan takibe itirazın iptali istemine ilişkindir. Uyuşmazlığın niteliğine ve tarafların sıfatına göre, dosyanın temyiz incelemesi, Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin görevine girmektedir. SONUÇ : Yukarıdaki açıklanan nedenlerle, dosyanın görevli Yargıtay 13. Hukuk Dairesi Başkanlığı’na GÖNDERİLMESİNE, 12.06.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki zapta karşı tekeffül davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü. KARAR Davacı, davalılardan ......

          Davacılar, davalılar İsmail ve ... ile davalı ...’e ait taşınmazların satışı için anlaşıp, toplam 57 000 USD ödediklerini, Kadastro Mahkemesinde açtıkları davanın SİT alanı içinde kaldığından reddedildiğini ve hazine adına tesciline karar verilip kesinleştiğini,...’in taşınmazların maliki, ... ve İsmail’in satımı gerçekleştiren ve 11.1.1999 tarihli protokol ile pürüz çıkması halinde sorumluluğu kabul eden şahıslar olması sebebi ile sorumlu olduklarını ileri sürerek ödedikleri bedelin tahsili için zapta karşı tekeffül hükümlerine dayanarak eldeki davayı açmıştır. BK 192 ve 194 maddesi uyarınca hukuken geçerli bir satış söz konusu olduğundan davacı zapta karşı tekeffül hükümleri gereğince davalılardan talepte bulunabilir. Dosyaya ibraz edilen ve davacı tarafından dayanılan Protokol, 6.10.1999, 8.1.1999 ve 11.1.1999 tarihli belgeler gereği davacılar ile davalılar arasında satımın gerçekleştiği, ancak satış bedelinin kime ne şekilde verildiğinin tam anlaşılamadığı görülmektedir....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Tarih ve numarası yukarıda yazılı hükmün incelenmesi sırasında Özel Daireler arasında meydana gelen görev uyuşmazlığının giderilmesi istenilmekle, 2797 sayılı Yasa uyarınca toplanan Başkanlar Kurulu'nca dairelerin görevsizlik kararlarıyla dava dosyası incelenerek gereği görüşüldü: Asıl dava zapta karşı tekeffül hükümlerine dayalı tazminat, karşı dava ecrimisil istemine ilişkindir. Her iki davanın da temyiz edilmiş olması karşısında asıl dava uyarınca uyuşmazlığın değerlendirilmesi görevi 13. Hukuk Dairesine aittir. SONUÇ: Dosyanın 13. Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 27.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....

              HUKUK DAİRESİ Dava; geçerli taşınmaz satış sözleşmesi sonrası zapta karşı tekeffül hükümlerinden kaynaklanan alacak istemi ile başlatılan icra takibine ilişkin itirazın iptali davasıdır. Davanın bu niteliğine göre, inceleme görevi Yargıtay 13. Hukuk Dairesinindir. Bu itibarla dosyanın gerekli inceleme yapılmak üzere Yüksek 13. Hukuk Dairesine gönderilmesine 24.09.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi....

                BK'nunda zapta karşı tekeffül hakkında özel hükümler konulmuş ve alıcıya ek bir korunma sağlanmıştır. Burada kural olarak, kurtuluş beyyinesi yoktur, usul sadeleştirilmiştir ve zaptın hukukî sonuçları kesin biçimde belli edilmiştir. Satıcının zapta karşı tekeffül borcu kanuni bir borçtur. Satıcının bu hususta ayrıca taahhütte bulunmasına gerek yoktur. Bu arada, zapta karşı tekeffül hükümlerinin (BK. m. 214 vd.) tapuya kayıtlı taşınmazların satışında da doğrudan doğruya uygulanacağını belirtmekte yarar vardır. Satıcının zapta karşı tekeffül borcundan dolayı sorumlu tutulabilmesi için tekeffülün şu maddi şartlarının gerçekleşmesi gerekir: 1) Satılan mal alıcıya teslim edilmiş bulunmalıdır. Zapta karşı tekeffül borcu ikincil (tali) nitelikte bir borç olduğundan, satılanın teslim edilmemesi durumunda, alıcı, yalnızca BK'nın 96 maddesi ve ardından gelen hükümlere dayanarak satıcıya başvurabilir....

                  Satıcının borçlarından bir tanesi de BK’nın 189 ile 193. maddelerinde düzenlenen zapta karşı tekeffül borcudur. Mülga 818 sayılı BK’nın 189. maddesinde zapta karşı teminat: “Bayi, satılan şeyin bir üçüncü şahıs tarafından bey'in akdi zamanında mevcut bir hak sebebi ile tamamen veya kısmen zaptedilmesinden müşteriye karşı mesul ve zamindır.” şeklinde tanımlanmıştır. Satıcının bu borcu ile ilgili olarak öğretide “zabta karşı tekeffül satılan malın bir üçüncü kişinin iddia ettiği üstün bir hak yüzünden alıcının elinden alınmasından veya iddia olunan bu hak sebebi ile alıcının mülkiyet hakkını gereği gibi kullanmamasından dolayı satıcının sorumlu olmasıdır” şeklinde tanımlanmaktadır (Tandoğan H., Borçlar Hukuku, Özel Borç İlişkileri, C.1/1, 4....

                    O halde mahkemece, davalı belediyenin; davacının uhdesinde olup işbu davadan önce tapusu iptal edilen parsel yönünden geçerli bulunan satım sözleşmesi uyarınca zapta karşı tekeffül hükümlerine göre sorumlu bulunduğu kabul edilerek gerçek ve güncel müspet zararına hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın tamamen reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. Ayrıca; dava konusu parsellerden satışı yapılan 3. kişilerin davacı aleyhine açtıkları zapta karşı tekeffül hükümlerinden kaynaklanan alacak davaları nedeniyle davacının kesin olarak ödemiş olduğu satış bedeli ispatlanmadığı ve söz konusu alacakların dava tarihi itibariyle muaccel olmadıkları belirlendiğine göre; bu gerekçeyle diğer parsellere ilişkin davanın reddine karar verilmesi gerekirken; farklı gerekçelerle hüküm kurulması da doğru görülmemiştir....

                      UYAP Entegrasyonu