Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Buradaki yüklenicinin edimi bir eser meydana getirmek, iş sahibinin karşı edimi ise, kendisine teslim edilen eser sebebiyle bedel (ücret) ödemektir. Eser yüklenicinin sanat ve beceriyi gerektiren emek sarfı ile gerçekleştirildiği sonuçtur. Kuşkusuz iş sahibi ısmarladığı eserde belli niteliklerin bulunmasını arzu eder. Meydana getirilen eserin iş sahibinin beklentisini karşılamaması halinde sözleşmedeki yarar dengesi iş sahibi aleyhine bozulur. Bundan dolayı, teslim edilen eserin fen ve sanat kurallarına uygun iş sahibinin beklentilerini karşılar özellikleri taşıması gerekir. Aksi halde, eser ayıplıdır ve yüklenicinin ayıba karşı tekeffül sorumluluğu ortaya çıkar. Eserdeki ayıp, eserde sözleşme ve dürüstlük kurallarına göre olması gereken vasıfla fiilen mevcut olan arasındaki fark demektir. Yüklenicinin ayıba karşı tekeffül borcu ise yüklenicinin eseri teslim borcunun tamamlayıcısı olarak meydana getirdiği eserde ortaya çıkan ayıp ve eksiklikleri üstlenme borcudur....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi Taraflar arasında kadastro tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Yargıtay bozma ilamında özetle; "Tarafların ayrı kökten gelen ve paydaş iken izale-i şuyu davası sonucu oluşan tapu kayıtlarına dayandıkları, izale-i şuyu kararında krokilerden söz edildiği halde araştırılmadığı, izale-i şuyu sonucu Tapu Sicil Müdürlüğüne intikallerinin yapılması nedeniyle krokisinin burada bulunması gerektiği, mahkemece kroki celp edilip uygulanmadığı, davacıların dayandığı tapunun revizyon görmediği cebir icra sonucu intikal gördüğünden bu kayıt kapsamına giren yerin davalılar tarafından da bilinmesi gerektiği davalıların bu kaydın nereye ait olduğunu bildirmek zorunda oldukları, zira paydaşların birbirlerine karşı zapta karşı tekeffül yükümlülüklerinin bulunduğu, kaldıki taraf tapularının...

      Kiraya verenin zapta karşı tekeffül borcu TBK.’nun 309. maddesinde düzenlenmiştir. Kiraya veren kiralananı her türlü maddi ve hukuki ayıptan ari olarak kiracının kullanımına sunmak ve kira müddetince bu hali ile muhafaza etmekle yükümlüdür. Üçüncü kişinin aynî bir hakka dayalı olarak kiralanan üzerinde ileri sürdüğü talepler davalı kiraya verenin tekeffülü altındadır. Davacı her ne kadar taşınmazı kullanmışsa da bunun karşılığında tapu maliki hazineye karşı sorumlu tutulmuş ve ecrimisil tazminatı talep edilmiştir. Bu durumda davacı, zapt dolayısıyla taraflar arasındaki kira sözleşmesini fesih edebilir, ödediği kira bedelini geri isteyebilir. Ne var ki davacı bu dava ile kira sözleşmesinin feshini değil, talep edilen ecrimisilin ve davalıya ödediği kira bedellerinin tahsilini istemektedir....

        HD'nin 17/10/2019 gün ve 2016/25258 E.-2019/10215 K.; 01/04/2019 gün ve 2016/18060 E.-2019/4333 K. sayılı kararlarındaki ayıba karşı tekeffül hükümleri gereğince alıcının uğradığı zararları kendi akidi olan satın aldığı satıcıdan isteyebileceğine yönelik açıklamalar da gözetildiğinde, taraflar arasındaki uyuşmazlığın 6098 sayılı TBK'nun 214, 219 ve devamı maddelerinde düzenlenen, ayıba karşı tekeffül hükümlerinden kaynaklanmasına, 6098 sayılı TBK hükümlerine göre ayıba karşı tekeffül hükümlerine göre satıcının alıcıya karşı ayıba karşı tekeffül borcunun bulunması sebebiyle Suluova 1....

        Keza, 31/08/2010 günlü Hisse Satış Sözleşmesi'nin 9.3 maddesinde de “alıcının, basiretli bir tacir gibi davranmak suretiyle” ... ... şirketlerin sözleşme tarihi itibariyle mevcut ve fiziki durumunu bilerek hisseleri devir ve teslim aldığı, şirketler hakkında kendisine verilen bilgilerin gerçek durumu yansıtmadığı veya benzer iddiaları ileri süremeyeceği, hisselerin devrinin gerçekleşmesinin ardından, ayıba ve zapta karşı tekeffül hükümleri başta olmak üzere yürürlükteki mevzuat kapsamında herhangi bir fiili veya hukuki nedene dayanarak talepte bulunamayacağı .....” hükmü karşısında da davalının sorumluluğundan söz edilmesi mümkün değildir. Diğer taraftan 31/08/2010 günlü sözleşmenin 9.4 maddesinde düzenlenen “şirketlerde yapılmış olan her türlü işlemden kaynaklanan borç ve yükümlülüklerden ,kayıtlara intikal etmemiş olsa dahi şirketlerin sorumlu olduğu, bu hususlarda alınmış karar ve yapılmış sözleşmelerle ilgili olarak alıcının ve şirketlerin idare ve ...'...

          Keza, 03.09.2010 günlü Hisse Satış Sözleşmesi'nin 9.3 maddesinde de “alıcının, basiretli bir tacir gibi davranmak suretiyle” ...... şirketlerin sözleşme tarihi itibariyle mevcut ve fiziki durumunu bilerek hisseleri devir ve teslim aldığı, şirketler hakkında kendisine verilen bilgilerin gerçek durumu yansıtmadığı veya benzer iddiaları ileri süremeyeceği, hisselerin devrinin gerçekleşmesinin ardından, ayıba ve zapta karşı tekeffül hükümleri başta olmak üzere yürürlükteki mevzuat kapsamında herhangi bir fiili veya hukuki nedene dayanarak talepte bulunamayacağı .....” hükmü karşısında da davalının sorumluluğundan söz edilmesi mümkün değildir. Diğer taraftan 03.09.2010 günlü sözleşmenin 9.4 maddesinde düzenlenen “şirketlerde yapılmış olan her türlü işlemden kaynaklanan borç ve yükümlülüklerden ,kayıtlara intikal etmemiş olsa dahi şirketlerin sorumlu olduğu, bu hususlarda alınmış karar ve yapılmış sözleşmelerle ilgili olarak alıcının ve şirketlerin idare ve ...'...

            "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. KARAR Davacı 7.3.2003 tarihli avukatlık ücret ve hizmet sözleşmesi ile davalının avukatlığını üstlendiğini,aylık maktu ücret ile takip edilen işlerden tahsil edilecek karşı yan ücreti vekaletinin avukata ait olmasının kararlaştırıldığını, 10.3.2005 tarihli azilname ile haksız olarak azledildiğini bildirerek takip ettiği işlerden AAÜT’ne göre hesap edilecek toplam 9.235.50 YTL ücret alacağının faizi ile tahsiline karar verilmesini talep etmiştir....

              Davalı T6 vekili ihtiyati hacze itiraz dilekçesinde özetle; davacı tarafın 08/04/2022 tarihli ihtiyati haciz ara kararını 10 günlük süre içinde icra etmediğinden yeniden ihtiyati haciz kararı verilemeyeceğini, taraflar arasında araç satışana ilişkin bir sözleşme olmadığını, bu nedenle davalının TBK'nın 217 ve 219. maddeleri uyarınca zapta karşı tekeffül hükümlerinden sorumlu tutulamayacağını, ekspertiz raporununun usulüne uygun düzenlendiğini, gerçek durumuna uygun olduğunu, araç hakkında sadece geçici tedbir kararı verildiğini müsadere kararı bulunmadığını, müvekkilinin sabit ikamet sahibi olduğunu malları gizleme ve kaçırma ihtimali bulunmadığını, bu sebeple ihtiyati haciz koşullarının oluşmadığını belirterek, ihtiyati haciz kararının kaldırılmasını istemiştir. İlk derece mahkemesinin 01/06/2023 tarihli ara kararında; "İİK'nın 258/1. maddesi hükmüne göre ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için mahkemenin ''alacağın varlığı hakkında kanaat edinmiş olması'' yeterlidir....

              Keza, 03.09.2010 günlü Hisse Satış Sözleşmesi'nin 9.... maddesinde de “alıcının, basiretli bir tacir gibi davranmak suretiyle” ...... şirketlerin sözleşme tarihi itibariyle mevcut ve fiziki durumunu bilerek hisseleri devir ve teslim aldığı, şirketler hakkında kendisine verilen bilgilerin gerçek durumu yansıtmadığı veya benzer iddiaları ileri süremeyeceği, hisselerin devrinin gerçekleşmesinin ardından, ayıba ve zapta karşı tekeffül hükümleri başta olmak üzere yürürlükteki mevzuat kapsamında herhangi bir fiili veya hukuki nedene dayanarak talepte bulunamayacağı .....” hükmü karşısında da davalının sorumluluğundan söz edilmesi mümkün değildir....

                Başkanlığı'nca hisse devir sözleşmesi kapsamında özelleştirildiğini, gerek ihale şartnameleri gerek İHDS hükümlerine göre davacının geriye dönük alacak talebinde bulunamayacağını, devir tarihi itibariyle borç ve alacak devri yapıldığını, rücuya tabi olduğu öne sürülen olayın kendilerine ihbar edilmediğinden yargılama gideri ve faizden sorumlu tutulamayacaklarını savunarak davanın reddini istemiştir. İlk Derece Mahkemesince, tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasında imzalanan .../07/2006 tarihli İHDS ile işletme hakkının davacıya devredildiği, sözleşmenin 7/4. maddesi uyarınca imza tarihinden önce gerçekleşen ve üçüncü kişilerin uğramış olduğu zararlardan davalı kurumun sorumlu olduğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile davacının 142.500,00 TL'nin .../03/2008, 4.634,42 TL'nin ise .../09/2006 ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Karara karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur....

                  UYAP Entegrasyonu