Sebepsiz zenginleşmenin borç doğurmasının nedeni ise kişinin iradesi dışında malvarlığında bir eksilmenin meydana gelmesidir. Taraflar arasında malvarlıklarının değişimi bir sözleşmeye dayanır ise sebepsiz zenginleşmeden sözedilemez. Hukuki işlemlerden ve bunun en yaygın türü olan sözleşmeden doğan borçlarda borçlunun borcunu anlaşmaya uygun bir şekilde yerine getirmesi gerekir. Borçlu anlaşmaya uygun davranmazsa alacaklı borca aykırılık hükümlerini işletir ve mümkün ise borcun aynen ifasını, değilse doğan zararının giderilmesini talep eder. Sebepsiz zenginleşmede ise; sadece mal varlığındaki eksilmenin giderilmesinin talep edilmesi sözkonusudur. Sebepsiz zenginleşme alacaklıya 2.derecede (tali nitelikte) bir dava hakkı temin eder. Malvarlığındaki azalmanın başka asli nitelikteki davalarla önlenmesi mümkün ise, sebepsiz zenginleşme davası gündeme gelemez....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : SEBEPSİZ ZENGİNLEŞME SEBEBİYLE ALACAK -KARAR- Dava, sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan alacak isteğine ilişkindir. Davanın açıklanan bu nitelendirmesine göre, 2797 Sayılı Yargıtay Yasasının 14.maddesi uyarınca temyiz incelemesi Yüksek 3.Hukuk Dairesine ait bulunduğundan dosyanın ilgisi yönünden anılan Daire Başkanlığına gönderilmesine, 18.04.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
E.. ve davalı tarafından imzalanmış olduğu,taraflar arasında davalının davacılara taşınmaz sağlaması konusunda vekalet sözleşmesi bulunduğu anlaşılmaktadır. Vekalet sözleşmesinden doğan uyuşmazlıkta, TBK'nun sebepsiz zenginleşmeye ilişkin olan zamanaşımı sürelerinin uygulanması sözkonusu olamaz. Bir hukuki işlemin borç doğurmasının nedeni irade açıklamasıdır. Sebepsiz zenginleşmenin borç doğurmasının nedeni ise kişinin iradesi dışında malvarlığında bir eksilmenin meydana gelmesidir. Taraflar arasında malvarlıklarının değişimi bir sözleşmeye dayanır ise sebepsiz zenginleşmeden sözedilemez. Hukuki işlemlerden ve bunun en yaygın türü olan sözleşmeden doğan borçlarda borçlunun borcunu anlaşmaya uygun bir şekilde yerine getirmesi gerekir. Borçlu anlaşmaya uygun davranmazsa alacaklı borca aykırılık hükümlerini işletir ve mümkün ise borcun aynen ifasını, değilse doğan zararının giderilmesini talep eder....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:Ticaret Mahkemesi Taraflar arasındaki sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı idare vekilince verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü: K A R A R - Dava, sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan alacak istemine ilişkin olup, Hukuk İşbölümü İnceleme Kurulunun 07.06.2016 gün ve 2016/25601 esas -25777 karar sayılı kararı ile temyiz itirazlarının incelenmesi için Dairemiz görevlendirilmekle yapılan incelemede;Mahkemece; davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı idare vekilince temyiz edilmiştir. Dosyada bulunan kanıt ve belgelere, kararın dayandığı gerekçelere göre davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir....
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 08/10/2013 NUMARASI : 2010/415-2013/363 -KARAR- Mahkeme kararındaki nitelendirmeye göre, asıl dava ecrimisil; birleşen dava ise sebepsiz zenginleşmeden kaynaklı alacak isteğine ilişkin olup hüküm sadece asıl davada davalı (birleşen davada davacı) tarafından birleşen davada sebepsiz zenginleşmeden kaynaklı alacak hakkında verilen red kararı temyiz edilmiştir. Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 19.01.2015 tarih ve 8 sayılı kararı ile aynen kabul edilen ve 22.01.2015 günü Resmi Gazetede yayımlanarak 02.02.2015 tarihinde yürürlüğe giren hukuk dairelerine ilişkin işbölümü uyarınca temyiz incelemesi Yargıtay 3. Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Öte yandan 11.04.2015 günü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6644 sayılı Yasa ile değişik 2797 sayılı Yargıtay Kanunun60.maddesi gözetilmek suretiyle işbölümü incelemesinin Hukuk İşbölümü İnceleme Kuruluna ait bulunmaktadır....
Böylece, diğer mirasçılar yararına olarak onların da elbirliği mülkiyeti sebebiyle hissedar oldukları taşınmazın korunması ve iyleştirilmesinin,terekeye dahil bir malın vergi borcunun ödenmesinin bir mirasçı tarafından yapılması vekaletsiz işgörme sayılır ve vekaletsiz işgören ödediği borcu,TBK.mad.526. ve devamı hükümlerine göre borçludan (davalıdan) isteyebilir. Somut olayda, taraflar arasındaki uyuşmazlığın TBK 526. maddesi kapsamında vekaletsiz işgörme hükümleri çerçevesinde çözümlenmesi gereklidir. Kaldı ki, aynı Yasanın 531. maddesinde, iş sahibinin, yapılan işi uygun bulması halinde, vekalet hükümlerinin uygulanacağı hususu düzenlenmiştir. Dolayısıyla somut uyuşmazlıkta TBK'nın bu hükümlerin dikkate alınması ve uyuşmazlığın bu çerçevede değerlendirilmesi gereklidir. (Emsal Yargıtay 13....
Davacı işveren tarafından vergi borçlusu olan davalı işçi adına vergi borcunun yasa gereği ödenmesi işlemi Türk Borçlar Kanunu uyarınca vekaletsiz işgörme niteliğinde olup yapılan bu ödemeler nedeniyle davalı işçiden talep edeceği alacak T.B.K 146. maddesi uyarıncı 10 yıllık zaman aşımı süresine tabidir. Bu husus emsal nitelikteki dosyalara ilişkin ge Ankara Bölge Adliye Mahkemesinin 8 HD 'nin 2021/2003 E - 2021/1883K sayılı - Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesinin 2018/4676 E- 2021/505 K sayılı ve Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 29. Hukuk Dairesinin 2020/263 E -2020/307 K sayılı ilamları içerikleri ile de sabittir. İlk derece mahkemesi tarafında dava zaman aşımının vekaletsiz iş görme hükümlerine göre 10 yıl olarak belirlenmesinde ve davanın kabulü yönünde hüküm kurulmasında hata bulunmamaktadır....
DAVA KONUSU: Açılan dava, davalı şirket tarafından keşide edilen ve ciro edilerek davacıya verilen 29/12/2015 tarihli ve 17.500,00-TL bedelli çekin tahsili amacıyla davacı şirket tarafından davalı şirket aleyhine İzmir ... İcra Dairesinin ... Esas sayılı dosyası ile başlatılan icra takibinin çekin zamanaşımına uğramış olduğu gerekçesiyle İzmir ... İcra Hukuk Mahkemesinin ... Esas ... Karar sayılı kararı ile iptal edilmesi üzerine davalı şirketin sebepsiz zenginleştiği iddiası ile çek bedeli olan 17.500,00-TL bedelin ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsili talebine ilişkindir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Sebepsiz zenginleşmeden söz edilebilmesi için; bir taraf zenginleşirken diğerinin fakirleşmesi, zenginleşme ve fakirleşme arasında uygun nedensellik bağının bulunması ve zenginleşmenin hukuken geçerli bir nedene dayalı olmaması gerekir....
Otopark işleticisi ile araç maliki ve ona halefen davacı ... arasındaki ilişki vekaletsiz iş görme sonucu gerçekleşen ardiye ilişkisinden kaynaklanmaktadır. Vekaletsiz iş görme Borçlar Kanununda düzenlenmiştir. Gerçek vekaletsiz iş görme ve gerçek olmayan vekaletsiz iş görme vardır. Hem hukuki fiiller, hem de maddi fiiller vekaletsiz iş görmenin kapsamına girer. Bir kimsenin hukuken yetkili veya yükümlü olmaksızın bir başkası veya kendi yararına bir başkasının işini görmesinden doğan hukuki ilişkiye vekaletsiz iş görme denir. Gerçek vekaletsiz işgörme, başkası yararına başkasının işini görmedir. Niteliği itibarıyla bir sözleşme olmayıp, “sözleşme benzeri bir fiil”dir. İşgören, bir başkasının işini görürken onun hukuk alanına müdahale etmek suretiyle onun haklarını kullanmakta, korumakta, onun borç ve yükümlülüklerini yerine getirmektedir ( Prof. Dr. Fikret Eren-Borçlar Hukuku Özel Hükümler 5. Baskı sayfa 897-900)....
Aynı Kanunun 529. maddesinde ise “İş sahibi, işin kendi menfaatine yapılması halinde, iş görenin durumun gereğine göre zorunlu ve yararlı bulunan bütün masraflarını faiziyle ödemek, gördüğü iş dolayısıyla üstlendiği edimleri ifa etmek ve hakimin takdir edeceği zararı gidermekle yükümlüdür.” denilmiştir. İş görenin vekaletsiz iş görmeden kaynaklanan alacak hakları işi görülenin haksız iktisabı sayılmaz. Bu alacak hakları TBK'nın 147. maddesinde (BK 126.Mad.) sayılanlardan da değildir. Vekaletsiz iş görme halinde özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden, TBK'nın 146. maddesindeki (BK 125.Mad.) on yıllık zamanaşımı süresi uygulaması gerekmektedir. (Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 04/06/1995 tarihli 15/6 sayılı İBK, HGK'nın 19/10/1960 tarihli ve 13- 14 sayılı kararı....