WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Somut olayda, davacının dayandığı satış vaadi sözleşmesinin düzenlendiği 23.08.1993 tarihinde mülkiyeti nakil borcu yükümlüsü davalı ..., taşınmazda murisinden intikal eden 3/16 pay dışında, muris annesinden edindiği 1/16 ve dava dışı kardeşi ......’den satış yoluyla edindiği 3/16 olmak üzere toplam 7/16 pay malikidir. Bunun dışındaki 3/16 payı ise, davacının dayandığı satış vaadi sözleşmesinden sonra edinmiştir. Bu nedenle, davalı ...’in taşınmaz tapu kaydında davacı yararına konulan satış vaadi sözleşmesi şerhini görerek düzenlediği satış vaadi sözleşmelerine dayanarak kazandığı 7/16 payı TMK’nın 1024. maddesi uyarınca yolsuz tescil niteliğinde bulunduğundan bu payın davacı adına tescili gerekir. Bunun dışında kalan davacının dayandığı satış vaadi sözleşmesinden sonra davalı ...’in edindiği 3/16 payın davacı adına tescili doğru değildir..." gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar vermiştir....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 13.06.2006 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 31.05.2011 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescili istemine ilişkindir. Davalı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, tarafların satış vaadi sözleşmesi yapma konusunda iradelerinin birleşmediği ve davalının murisi ile davacı arasında yapılmış bir satış vaadi sözleşmesi bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan davaların kabulüne karar verebilmek için sözleşmenin ifa olanağı bulunmalıdır....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Taraflar arasındaki sözleşme, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi olup, dava bu sözleşmeden doğan menfi ve müsbet zarara ilişkindir. Mahkemece yapılan nitelendirme gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan alacak isteminden ilişkin olup, 14.02.2011 gün ve 27846 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 09.02.2011 gün ve 6110 sayılı bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair Kanunun 8.maddesiyle Yargıtay Yasasının 14.maddesinde yapılan değişiklik uyarınca 01.03.2012 tarihinden itibaren uygulanmaya başlanan iş bölümü kararının Yüksek 13.Hukuk Dairesi için Borçlar Kanunun ikinci kısmında yer alan sözleşmelerden (istisna akdi hariç akdin muhtelif nevilerinden) kaynaklanan davalar bakımından Sulh ve Asliye ayrımının yapılmadığı ve incelemenin bu nedenlerle Yüksek 13.Hukuk Dairesince yapılacağından uyuşmazlık konusu dosyanın temyiz incelemesi Dairemizin görevi dışındadır....

        Asliye Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı yetkisizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Dava,taşınmaz satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. ... 10. Asliye Hukuk Mahkemesi, HMK'nın 12. maddesine göre gayrimenkule ilişkin davaların gayrimenkulün bulunduğu yer mahkemesinde açılması gerektiği gerekçesiyle yetkisizlik yönünde hüküm kurmuştur. ... (...) 1....

          Satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan davaların kabulüne karar verebilmek için sözleşmenin ifa olanağı bulunmalıdır. Elbirliği mülkiyetine (TMK m.701) konu bir taşınmazda elbirliği (iştirak halinde) ortaklarından birinin, ortaklık dışı bir kişiye satım vaadinde bulunması halinde, sözleşme bir taahhüt muamelesi olarak geçerli olmakla birlikte elbirliği ortaklığı çözülünceye kadar sözleşmenin ifa olanağının varlığından söz edilemez. Ancak elbirliği ortaklarının kendi aralarında yaptıkları satış vaadi sözleşmelerinde ise sözleşmenin ifa olanağı vardır. Taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesine dayanan tescil isteminin hüküm altına alınabilmesi için sözleşmede kararlaştırılan bedel ödenmiş olmalıdır. Ancak, bedelden ödenmeyen bir kısım var ise, bu bedel Borçlar Kanununun 81. maddesi uyarınca depo ettirilmelidir. Somut uyuşmazlıkta, davacı, dava konusu taşınmazın maliki Nazlı Göçmer'in mirasçıları arasında yer aldığından, satış vaadi elbirliği ortakları arasında yapılmıştır....

            KARAR Davacı, davalı alacaklı ile 1.6.2012 tarihinde haricen imzalanan taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin resmi şekilde yapılmadığından geçersiz olduğunu ileri sürerek davalı tarafından ... 2. İcra Müdürlüğü’nün 2012/13807 E. sayılı dosyası ile aleyhine başlatılan icra takibinin iptali ile taşınmaz satış vaadi sözleşmesi gereğince davalıya borçlu olunmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir. Davalı, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, uyuşmazlığın taşınmazın aynından kaynaklanan alacak istemine ilişkin olduğu, taşınmazın aynından kaynaklanan davalarda taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkili olduğundan HMK. 12. maddesi gereğince taşınmazın bulunduğu yer olan .... Asliye Hukuk Mahkemeleri’ne yetkisizlik kararı verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir....

              Davacı ile davalıların murisi arasında düzenlenen satış vaadi sözleşmesinde paranın ödendiğinin belirtilmesi, davalı tarafın bedelin ödenmediğine ilişkin savunmasının aynı kuvvette yazılı delille ispatlanamaması, zilyetliğin satış vaadi sözleşmesinden bu yana davacı tarafta olması nedeniyle davalı tarafın istinaf dilekçesinde ileri sürmüş olduğu hususlar yerinde değildir....

              Somut olay incelendiğinde; taraflar arasında imzalanan satış vaadi sözleşmesinin düzenleme şeklinde noterde yapıldığı, sözleşme içeriğinde taşınmaz bedelinin nakden ödendiğinin ifade edildiği görülmüştür. Dolayısıyla taraflar arasındaki satış vaadi sözleşmesinin yasal maddi unsurları ihtiva ettiği ve geçerli olduğu noktasında bir tereddüt yoktur....

              ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 07/05/2019 NUMARASI : 2017/330 2019/486 DAVA KONUSU : Tapu İptali Ve Tescil (Satış Vaadi Sözleşmesinden Kaynaklanan) KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda kurulan hükmün Bölge Adliye Mahkemesince incelenmesi davalı T2 vekili tarafından istenilmekle dosya incelendi....

              DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir. Kaynağını Türk Borçlar Kanununun 29. maddesinden alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri, Türk Borçlar Kanununun 237. maddesi ile Türk Medeni Kanununun 706. ve Noterlik Kanununun 89. maddesi hükümleri uyarınca noter önünde re’sen düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla geçerliliği resmi şekil şartına bağlı kılınan, tam iki tarafa borç yükleyen ve kişisel hak sağlayan sözleşme türüdür. Vaat alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde Türk Medeni Kanununun 716. maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir. Satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan davaların kabulüne karar verebilmek için sözleşmenin ifa olanağı bulunmalıdır....

              UYAP Entegrasyonu