UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR Uyuşmazlık; simsarlık sözleşmesi kapsamında davacının borçlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE Dava, simsarlık sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkin alacak davasıdır. İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır. Dava tarihinde yürürlükte bulunan TBK. m. 520/1'e göre simsarlık (tellallık); "Simsarlık sözleşmesi, simsarın taraflar arasında bir sözleşme kurulması imkanının hazırlanmasını veya kurulmasına aracılık etmeyi üstlendiği ve bu sözleşmenin kurulması halinde ücrete hak kazandığı sözleşmedir" tanımlanmıştır....
TBK'nın 520/3. maddesinde simsarlık sözleşmesinin yazılı şekilde yapılması gerektiği belirtilmiş olup yazılı şeklin unsurlarının mevcut olup olmadığının genel hükümlere göre belirlenmesi gerekir. TBK'nın 14. maddesi uyarınca, sözleşmede tarafların imzalarının bulunması şarttır. Diğer yandan, bu belgenin simsarlık sözleşmesi sayılabilmesi için simsarlık sözleşmesinin asli unsurlarını da içermesi gerekir. Bu hukuki açıklamalara göre somut olaya gelindiğinde; davalının simsarlık sözleşmesi olarak dayandığı"Mülk sahibi ile alıcı arasında gayrimenkulün satışına aracılık yapıldığına dair komisyon akdi ve alım ve satıma ilişkin olarak taraflar arasında cayma akçesinin verilmesine dair akid" isimli belge mevcut olup simsarlık sözleşmesinin unsurlarını taşıdığı anlaşılmaktadır. Sözleşmede mülk sahibinin imzasının bulunmamasının simsarlık sözleşmesinin geçerliliğine etkisi yoktur....
Tellallık sözleşmesine dayanak yapılan 19.11.2016 tarihli belgedeki ifadeler, davacıların davalılara simsarlık hizmeti verdiğini ispatlar mahiyette görülmemesi karşısında bu belgeye sonradan ilave yapılıp yapılmadığı hususu araştırılmadan, TBK'un 520. maddesi anlamında yazılı bir simsarlık sözleşmesinin bulunmadığının kabulü cihetine gidilmiştir. Davacıların yemin deliline dayanması karşısında davalıya, davacıya simsarlık sözleşmesinden kaynaklı borcu olup olmadığı hususunda yemin eda etttirilmiş, neticesinde ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi Taraflar arasındaki alacak davası hakkında ... 23. Asliye Hukuk ve ... 9. Tüketici Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Dava, vekalet sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. ... 23. Asliye Hukuk Mahkemesince, taraflar arasındaki uyuşmazlığın Tüketicinin Korunması Hakkında Kanundan kaynaklandığı gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. ... 9. Tüketici Mahkemesi tarafından ise davada davacı avukat müvekkili olan davalıdan ödenmeyen vekalet ücreti alacaklarının tahsilini talep etmiştir. Davalı vekalet ücretine konu ... 24. İş Mahkemesinin dosyasında işçi konumunda olup, 6502 sayılı Kanunda tanımlanan tüketici vasfını taşımamaktadır....
ın beyanlarında sözleşmenin müvekkili tarafından feshedildiğine dair ifadesinin bulunmadığını, sözleşmenin davalı tarafça kendileri tarafından feshedildiği kabul edilmekle, haklı sebebin davalı tarafça kanıtlanamadığını, bu nedenle müvekkilinin dairelerin satışından kaynaklanan simsarlık ücretinden mahrum kaldığını,inşaatın gecikmesi ve müvekkilinin önerilerinin dikkate alınmaması nedeniyle satış yapılamadığını belirterek, kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. GEREKÇE: Dava, simsarlık sözleşmesinin haksız feshi iddiasına dayalı olarak mahrum kalınan karın tahsili istemiyle başlatılan takibe yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir. TBK'nın 520. maddesi uyarınca; simsarlık sözleşmesi, simsarın taraflar arasında bir sözleşme kurulması imkânının hazırlanmasını veya kurulmasına aracılık etmeyi üstlendiği ve bu sözleşmenin kurulması hâlinde ücrete hak kazandığı bir sözleşmedir. Simsarlık sözleşmesine kural olarak vekalete ilişkin hükümler uygulanır....
Dava, simsarlık sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili talebi ile başlatılan takibe itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasıdır. Dava tarihinde yürürlükte bulunan TBK. m. 520/1'e göre simsarlık (tellallık) ; "Simsarlık sözleşmesi, simsarın taraflar arasında bir sözleşme kurulması imkanının hazırlanmasını veya kurulmasına aracılık etmeyi üstlendiği ve bu sözleşmenin kurulması halinde ücrete hak kazandığı sözleşmedir" tanımlanmıştır. Bu hüküm, mehaza uygun olarak, "Simsarlık, simsarın bir ücret karşılığında, ya diğer tarafa bir sözleşmenin kurulması fırsatını göstermeyi ya da ona bir sözleşme görüşmesi için aracılık etmeyi borçlandığı bir sözleşmedir" şeklinde anlaşılmalıdır. Simsar ile iş sahibi arasında sürekli bir hukuki bağlantı yoktur. Simsarlık sözleşmesinin geçerliliği bir şekle bağlı değildir; ne var ki TBK. 520/3. madde taşınmazlar konusundaki simsarlık sözleşmesi için geçerlilik şekli düzenlemiştir....
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2020/706 Esas KARAR NO : 2021/545 DAVA : Alacak (Simsarlık Sözleşmesinden Kaynaklanan) DAVA TARİHİ : 28/09/2018 KARAR TARİHİ : 24/06/2021 KARARIN YAZILDIĞI TARİH: 24/06/2021 Davacı tarafından mahkememizde açılan davada yapılan açık yargılama sonunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili Babaeski AHM'ye sunmuş olduğu 28/09/2018 tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalılar arasında düzenlenen 30/03/2016 tarihli simsarlık sözleşmesine göre ...... ilçesi ....... köyünde kain ..... ada .... nolu parsel üzerinde bulunan fabrika binasının satışında aracılık ettiğini, taşınmazın satış değerinin 3.000.000-USD olarak belirlendiğini, komisyon ücreti olarak %3 üzerinden toplam 180.000-USD'nin karşılığı olan 1.105.000-TL'nin satış tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Bir hukukî işlemin sadece 6502 sayılı Kanunda düzenlenmiş olması tek başına o işlemden kaynaklanan uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülmesini gerektirmez. Bir hukukî işlemin 6502 sayılı Kanun kapsamında kaldığının kabul edilmesi için taraflardan birinin tüketici olması gerekir. Vekâlet sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıkların 6502 sayılı Kanun kapsamında olması için mutlak surette taraflardan en az birisinin tüketici vasfını taşıması gerekir. Somut uyuşmazlıkta davalının, Tüketici Kanununda tanımı yapılan tüketici kapsamında olmadığından, taraflar arasındaki ilişkinin 6502 sayılı Kanun kapsamı dışında kaldığı anlaşılmaktadır. Buna göre; davaya bakma hususunda genel mahkemeler görevli olup, uyuşmazlığın davanın ilk olarak açıldığı .....Asliye Hukuk Mahkemesince görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince......
Asliye Hukuk Mahkemesi, "6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3/1-I ve 73/1. maddeleri uyarınca simsarlık ilişkisinden doğan davalara bakma görevinin tüketici mahkemesine ait olduğu" gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir. Konya 1. Tüketici Mahkemesi ise, TBK'nın 520 ve devamı maddelerinde düzenlenen simsarlık sözleşmesinden kaynaklandığı, simsarlık sözleşmesinin kurulduğu tarihin 6502 sayılı TKHK'nın yürürlüğe girdiği tarihten önce yapılmış olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiş, temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir. 28.11.2013 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan ve 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı “Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun”un (TKHK) 2. maddesinde Kanunun kapsamı “Bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” şeklinde açıklanmıştır....
Bir ortaklıkta, ortaklık sözleşmesinden doğan ve ortakların birbirleri veya kendileri ile ortaklık arasındaki; bir ortaklığın müdürleri, temsilcileri, denetçileri ile ortaklık veya ortaklar arasındaki alacaklar. 5. Vekâlet, komisyon ve acentalık sözleşmelerinden, ticari simsarlık ücreti alacağı dışında, simsarlık sözleşmesinden doğan alacaklar. 6. Yüklenicinin yükümlülüklerini ağır kusuruyla hiç ya da gereği gibi ifa etmemesi dışında, eser sözleşmesinden doğan alacaklar. " hükmü geçerlidir. Mahkememizce yapılan yargılama ve değerlendirmede davalı vekilince davalıya karşı açılan davada taraflar arasında 28/04/2015 tarihinde hisse devir sözleşmesi yapılmasından bahsedildiği , dolayısıyla Borçlar Kanunu 147/4 maddesi gereğince yapılan işlemi baz alındığında söz konusu işlemin 5 yıllık zamanaşımına tabi olduğu hisse devir tarihi olan 28/04/2015 tarihinden itibaren 5 yıllık zaman içinde davanın açılmadığı anlaşılmıştır. Söz konusu zamanaşımı itirazının kabulü ile ilgili Yargıtay 11....