Sebepsiz zenginleşmeden söz edilebilmesi için; bir taraf zenginleşirken diğerinin fakirleşmesi, zenginleşme ve fakirleşme arasında uygun nedensellik bağının bulunması ve zenginleşmenin hukuken geçerli bir nedene dayalı olmaması gerekir. Türk Borçlar Kanunu'nun konuya ilişkin 77 ve devamı maddelerindeki düzenlemelere göre, sebepsiz zenginleşme; geçerli olmayan veya tahakkuk etmemiş yahut varlığı sona ermiş bir nedene ya da borçlu olunmayan şeyin hataen verilmesine dayalı olarak gerçekleşebilir. Sebepsiz zenginleşme bunlardan hangisi yoluyla gerçekleşmiş olursa olsun, sebepsiz zenginleşen, aleyhine zenginleştiği tarafa karşı, geri verme borcu altındadır....
Aile Mahkemesince ise; "Her ne kadar Asliye Hukuk Mahkemesince uyuşmazlık konusunun eşler arasındaki mal rejiminin tasfiyesine dayalı alacak isteminden kaynaklanması nedeniyle görevsizlik kararının verildiği, somut dava dosyasında, davacı alacaklı, müşterek çocuk adına kayıtlı araç nedeniyle ödemiş olduğu paranın, aracın tesciline yanaşılmaması nedeniyle tarafına ödenmesi yönünde icra takibinde bulunulduğu, icra takibine yapılan itiraz üzerine 6098 sayılı Borçlar Kanununda yer alan sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayalı alacak istemli itirazın iptali davasının açıldığı, Davacı alacaklı, eşler arasında 4721 sayılı TMK.'nın 202 vd....
Mahkemece, davalının açtığı müdahalenin meni davasının kesinleşme tarihi olan 29.5.2006 tarihinden itibaren 1 yıllık zamanaşımı dolduktan sonra iş bu dava açıldığından sözedilerek davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş , hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Borçlar Kanunu 66. Maddesinde sebepsiz zenginleşmeden doğan alacak haklarının 1.-10 yıllık sürelerde zamanaşımına uğrayacağı kabul edilmiştir. 22.2.1991 gün ve 1990/1-1991/1 sayılı Yargıtay İBK. da da vurgulandığı gibi; iade borcunun kapsamını belirlemede öncelikle fakirleşme ve zenginleşme zamanının tespit edilmesi gerekir. Malvarlığı henüz zenginleşene verilmeden, davalının sebepsiz iktisabından ve bunun doğal sonucu olarak geri almaya ilişkin dava hakkından bahsedilemez. Dava hakkının doğmadığı hallerde ise BK.nun 66. maddesinde öngörülen zamanaşımının uygulanması düşünülemez....
İnceleme konusu karar, sebepsiz zenginleşmeden kaynaklı alacak talebine ilişkindir. Bu durumda; Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu İş Bölümü kararına göre, belirgin biçimde Dairemizin inceleme alanı dışında kalmakta ve niteliği bakımından Yargıtay 3. Hukuk Dairesi'nin görevi içine girmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden ötürü 6644 Sayılı Kanun'un 2.maddesi ile değişik 2797 Sayılı Yargıtay Kanunu'nun 60.maddesi gereğince dosyanın görevli Daire belirlenmek üzere Yargıtay Hukuk İş Bölümü İnceleme Kurulu'na gönderilmesine, 04/05/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Ancak; dava konusu uyuşmazlık, davacının, davalıların murisinden satın aldığı taşınmazın, tapu iptal ve tescil davası sonucu elinden gitmesi nedeni ile, bu satış için davalıların murisi için yaptığını iddia ettiği bir kısım ödemelerin sebepsiz zenginleşme kurallarına göre iadesinin gerekip gerekmeyeceği noktasında toplanmaktadır. Sebepsiz zenginleşmeden sözedilebilmesi için; bir taraf zenginleşirken diğerinin fakirleşmesi, zenginleşme ve fakirleşme arasında uygun nedensellik bağının bulunması ve zenginleşmenin hukuken geçerli bir nedene dayalı olmaması gerekir. Borçlar Kanunu'nun konuya ilişkin 61 ve ardından gelen maddelerindeki düzenlemelere göre, sebepsiz zenginleşme; geçerli olmayan veya tahakkuk etmemiş yahut varlığı sona ermiş bir nedene ya da borçlu olunmayan şeyin hataen verilmesine dayalı olarak gerçekleşebilir. Sebepsiz zenginleşme bunlardan hangisi yoluyla gerçekleşmiş olursa olsun, sebepsiz zenginleşen, aleyhine zenginleştiği tarafa karşı, geri verme borcu altındadır....
Bir başka ifade ile eldeki dava, sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan ek dava niteliğindedir. İlk derece Mahkemesinin, davanın sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan bakiye alacak yönünden kısmen kabulüne dair verdiği karar davalının istinaf talebinin kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi tarafından kaldırılarak, davacının dava konusu taşınmazı kullanmaya devam etmesi karşısında davalının sebepsiz zenginleştiğinden söz edilemeyeceği, kaldı ki içinde güncelleştirilmiş satış bedelinin tahsilinin de bulunduğu kısmi davanın kesinleşmiş olup, davalı açısından sebepsiz zenginleşme gerçekleşmediğinden davacının bu davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığı gerekçesiyle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir. Hemen belirtmek gerekir ki her dava, kural olarak iki kısımdan; tespit ve eda kısımlarından oluşur....
a 24.000 TL para ödediğini, ancak davalıların tapuların devrini gerçekleştirmedikleri gibi taşınmazların satış bedeli olan parayı da iade etmeyerek sebepsiz zenginleştiklerini ileri sürerek; 24.000,00-TL 'nin ödendiği ....09.2004 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; davanın ... yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra açıldığını, ayrıca iddia edildiği gibi müvekkilinin murisi ile davacıların murisi arasında herhangi bir sözleşme yapılmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir. Diğer davalılar davaya cevap vermemiştir. Mahkemece; “…Dava, sebepsiz zenginleşmeden kaynaklı alacağın tahsili talebine ilişkindir. Davacılar, muris babaları ..........'ın, dava konusu taşınmazları 2004 yılında davalıların murisi ............’dan 24.000,00 TL bedelle satın aldığını iddia etmiş ise de, dava konusu taşınmazlar tapuludur....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; taraf delillerinin değerlendirilerek hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, davalarının sebepsiz zenginleştikleri iddiasının konulu eda niteliğinde alacak davası olduğunu, üçüncü kişi konumundaki davalılara yönelik müvekkilinin muhsedat bedeli talebinden vazgeçtiği şeklinde yorumlanmasının hakkaniyetli olmadığını ileri sürmüştür. GEREKÇE: Davacı vekilinin istinaf itirazları ve HMK’nın 355. maddesi doğrultusunda yapılan inceleme sonucunda; Dava, kamulaştırılan taşınmaz üzerinde bulunan muhtesat bedeline ilişkin sebepsiz zenginleşme nedeniyle alacak istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince istinaf edilmiştir....
Ancak, dava konusu uyuşmazlık, menfi tespit ve sebepsiz zenginleşmeden kaynaklı alacağın tahsili talebine ilişkindir. Sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre borçludan faiz talep edilebilmesi için zenginleşenin iyiniyetli ya da kötüniyetli olduğuna bakılmadan temerrüde düşürülmesi gerekir. İade talebinde bulunulmadan temerrüt faizinin işlemeyeceği açıktır....
- K A R A R - Davacı vekili, vesayet altındaki küçüğün murisi babasının kooperatif üyeliğinden kaynaklı davalı kooperatifte dairesi olduğunu, kooperatifin asıl borç miktarı adı altında para tahsili talebinde bulunması üzerine 12.000,00 TL ödeme yapıldığını, kooperatifin daha sonra noter ihtarnamesi ile vesayet altındaki küçükten 21.010,06 TL gecikme tazminatı istediğini, bu bedelin 30 günlük sürede ödenmemesi halinde ortaklıktan çıkarılacağının ihtar edildiğini ileri sürerek müvekkilinin kooperatif cari hesap borcunun tespiti ile 21.010,06 TL borçlu olmadığının tespitine ve fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile davalı kooperatifçe tahsil edilen 1.000,00 TL fazla ödemenin istirdadına karar verilmesini talep ve dava etmiş, dava açıldıktan sonra davalı kooperatife 22.480,36 TL daha ödeme yapıldığından ıslah dilekçesi ile davayı 27.384,82 TL sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan alacak davası olarak ıslah etmiştir....