Sulh Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Dava, alacak istemine ilişkindir. ... Asliye Hukuk Mahkemesince; uyuşmazlığın kira ilişkisinden kaynaklandığı gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. ... Sulh Hukuk Mahkemesince ise; taraflar arasındaki uyuşmazlığın kira ilişkisinden kaynaklanmadığı gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Somut olayda, davacı vekili müvekkillerinin ve davalının muris.... mirasçıları olduğunu, muristen kalan ... ......
ın katılana olan borcunun aralarındaki mevcut ticari ilişkiden kaynaklandığı, bu durumun katılan tarafından da kabul edildiği ve diğer sanık anlatımları ile doğrulandığı, katılan ve diğer sanıklar arasında da benzer şekilde araç alım satımı ilişkisinden kaynaklanan alacak borç ilişkisinin bulunduğu, bu duruma göre katılan ve sanıklar arasında alacak borç ilişkisinden kaynaklanan hukuki nitelikte ihtilaf bulunduğu ve sanıkların üzerine atılı dolandırıcılık suçunun unsurlarının oluşmadığı gerekçesine dayanan mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir. Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekilinin sanıkların suçunun sübut bulduğuna, cezalandırılmaları gerektiğine ilişkin ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin ONANMASINA, 24.10.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
dan farklı olarak bu düzenlemede miktar ayırımı yapılmaksızın tahliye, alacak, tazminat, kiracılık sıfatının tespiti gibi tüm kira ilişkisinden kaynaklanan uyuşmazlıkların çözüm yeri Sulh Hukuk Mahkemesi olarak gösterilmiştir. Dava, kira sözlşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkin olup, dava konusu alacak taraflar arasındaki kira ilişkisinden kaynaklanmaktadır. Davanın, 6100 Sayılı HMK.'nun yürürlüğe girmesinden sonra 31.07.2013 tarihinde Asliye Hukuk Mahkemesinde açıldığı anlaşılmıştır. Bu durumda mahkemenin yukarıda belirtilen yasal düzenleme gereği dava dilekçesini görev yönünden ret ederek görevsizlik kararı ile dosyayı görevli Sulh Hukuk Mahkemesine göndermesi gerekirken, işin esasının incelenerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmediğinden hükmün bozulması gerekmiştir....
Buna göre "Sulh hukuk mahkemeleri, dava konusunun değer veya tutarına bakılmaksızın; a) Kiralanan taşınmazların, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dahil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davaları,b) Taşınır ve taşınmaz mal veya hakkın paylaştırılmasına ve ortaklığın giderilmesine ilişkin davaları,c) Taşınır ve taşınmaz mallarda, sadece zilyetliğin korunmasına yönelik olan davaları,ç) Bu Kanun ile diğer kanunların, sulh hukuk mahkemesi veya sulh hukuk hakimini görevlendirdiği davaları,görürler." Somut olayda; davacı, mirastan feragat nedeniyle feragat eden davalının muristen intikal eden taşınmazdaki miras payının iptali ile diğer mirasçılar adına eşit olarak intikali isteminde bulunmuştur. Bu durumda dava HMK'nın 2. Maddesinde sayılan malvarlığı haklarına ilişkin olup 4. Maddede sayılan işlerden değildir....
Asliye Hukuk Mahkemesince, taraflar arasındaki uyuşmazlığın kira ilişkisine dayandığı, HMK'nın 4/a maddesi gereğince kira ilişkisinden doğan alacak davalarında sulh hukuk mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiştir. Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından ise, uyuşmazlığın kira ilişkisinden kaynaklanmadığı, kambiyo senedinden kaynaklandığı gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurulmuştur. 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK'nın sulh hukuk mahkemelerinin görevini düzenleyen 4. maddesinin 1/a bendi gereğince kiralanan taşınmazların İcra ve İflas Kanununa göre ilâmsız icra yolu ile tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dahil tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalar sulh hukuk mahkemesinin görevine girmektedir....
İddianın ileri sürülüş biçimine ve dosya kapsamına göre, dava, borç-ödünç ilişkisinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Başkanlar Kurulu'nun İş bölümüne ilişkin kararı gereğince " 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun ikinci kısmında yer alan ve diğer dairelerin görevine girmeyen sözleşmeler ile özel kanunlara göre yapılıp diğer dairelerin görevine girmeyen sözleşmelerden kaynaklanan davalar sonucu verilen hüküm ve kararlar"a ilişkindir. Buna göre, somut uyuşmazlığa ilişkin istinaf başvurusunu değerlendirme görevinin HSK'nın 564 ve 586 sayılı işbölümü kararları gereğince İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18. 19. veya 46. Hukuk Dairesinin görev alanında kaldığı, iş bölümü yönünden Dairemizin görevli olmadığı anlaşılmakla aşağıdaki şekilde karar verilmiştir. K A R A R : Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1- Dairemizin GÖREVSİZLİĞİNE 2- Dava dosyasının İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18. 19. veya 46....
nun Sulh Hukuk Mahkemelerinin görevini düzenleyen 4. maddesinin 1/a bendi gereğince kiralanan taşınmazların İcra ve İflas Kanunu'na göre ilamsız icra yolu ile tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dahil tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalar Sulh Hukuk Mahkemesinin görevine girmektedir. Mülga 1086 Sayılı HMUK.'dan farklı olarak bu düzenlemede miktar ayırımı yapılmaksızın tahliye, alacak, tazminat, kiracılık sıfatının tespiti gibi tüm kira ilişkisinden kaynaklanan uyuşmazlıkların çözüm yeri Sulh Hukuk Mahkemesi olarak gösterilmiştir. Dava, kira sözlşmesinden kaynaklanan menfi tespit istemine ilişkin olup, dava konusu alacak taraflar arasındaki kira ilişkisinden kaynaklanmaktadır. Davanın, 6100 Sayılı HMK.'nun yürürlüğe girmesinden sonra 25.02.2014 tarihinde Asliye Hukuk Mahkemesinde açıldığı anlaşılmıştır....
K A R A R Dava, alacak istemine ilişkindir. ... Asliye Hukuk Mahkemesince; uyuşmazlığın kira ilişkisinden kaynaklandığı gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. ... Sulh Hukuk Mahkemesince ise taraflar arasındaki uyuşmazlığın kira ilişkisinden kaynaklanmadığı gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Somut olayda, davacı vekili müvekkillerinin ve davalının muris ... mirasçıları olduğunu, muristen kalan ... 4. bölge ... pafta, ... ada, ... parsel sayılı taşınmazın murisin ölümüyle, söz konusu arsadaki binada bulunan daireler ve dükkan ile murisin maliki olduğu binanın yanındaki geniş arsanın davalı T.. C.. tarafından kiraya verildiğini, ancak kira bedellerinin davalı tarafça tahsil edilerek müvekkillerine düşen hisse bedelinin ödenmediğini ileri sürerek, davalı tarafça murisin ölümünden beri alınan kira bedellerinden müvekkillerinin miras payına düşen kısmının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir....
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 12/06/2012 NUMARASI : 2011/135-2012/164 Taraflar arasındaki adi ortaklıktan ve miras ilişkisinden doğan alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacılardan H.. Ç.. tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, 6.55 TL bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine, 12.02.2015 günü oybirliğiyle karar verildi...
Miras (tereke) hakları bakımından ise; 1. Terekeden doğan hak şahsi hak niteliğinde bir nispi alacak hakkı olmayıp, miras hukukundan kaynaklanan bir ayni hak, yani bir ayni paylaşımdır. 2. Mirasçılar tereke borçlarından müteselsilen sorumludur. (TMK mad. 641/1), 3. Terekenin tasfiyesine konu mallar murisin hem kişisel malları ve hem de edinilmiş mallarıdır. 4.Terekenin net miktarının (net terekenin) bulunması için öncelikle tasfiyede sağ kalan eşin katılma alacağının çıkarılması gerekmektedir. Böylece terekenin tasfiyesinden düşecek paydan önce eş, mal rejiminin tasfiyesinden düşecek paya sahip olacaktır. 5. Miras, miras bırakanın ölümü ile açılır. Miras bırakanın sağlığında yapmış olduğu mirasla ilgili kazandırmalar ve paylaştırmalar terekenin ölüm anındaki durumuna göre değerlendirilir (TMK mad. 575), yani terekedeki tüm kişisel ve edinilmiş malların sürüm değeri ölüm anındaki (tarihindeki) durumuna göre saptanır, 6....