Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2- Dava, icra takibinden sonra alacak menfi tespit istemine ilişkin olup, tasfiye memurlarınca belirlenmiş olan aidat ve tasfiye gideri toplamı olan 8.698,50 TL ve 550,00 TL işlemiş faiz borcu bulunduğu hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre belirlendiğine göre, takipte talep edilen 233,50 TL asıl alacak ve 150,37 TL işlemiş faiz borcunun bulunmadığı tespit edilmiştir. Bu durumda, davacının borçlu bulunmadığı miktarla ilgili menfi tespit hükmü kurulması gerekirken, yazılı şekilde olumlu tespit hükmü kurulması doğru görülmemiştir. 3- Kabule göre de; icra dairesince dikkate alınacak icra giderlerinin de hükümde dikkate alınması ve İİK'nın 40. maddesinin de uygulanmasına da yer verilmesinde isabet görülmemiştir....
Dava, İİK m. 72. maddesine göre açılan menfi tespit davasıdır. Menfi tespit davasında davacı borçlunun borçlu olmadığı miktar hüküm fıkrasında açıkça gösterilerek menfi tespit hükmü kurulur. Diğer yandan taraflar, 2003/1824 sayılı takibe ilişkin olarak borcu 30.06.2003 tarihli protokol ile belirlemişler ve borcun ödenmesini takvime bağlamışlardır. Bu durumda mahkemece, protokole bağlanan borcun ödenip ödenmediği konusunda protokol hükümleri gözetilerek bilirkişi incelemesi yapılması ve davacının borçlu olmadığı miktarın saptanması gerekirken yazılı şekilde olumlu tespit davası şeklinde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına peşin harcın istek halinde iadesine, 10/02/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....
HMK’nın 106. maddesinde düzenlenen tespit davasının özel bir şekli olan menfi tespit davası, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat davası olarak nitelendirilemez. Bu dava sonucunda, borçlunun borçlu olmadığının anlaşılması halinde borçlu olunmayan kısım belirtilmek suretiyle olumsuz tespit hükmü kurulmaktadır. Menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştüğü hâllerde dahi olumsuz tespit hükmü kurulması gerekmektedir. Başka bir deyişle, menfi tespit davasının niteliği gereği verilen kararlarda, yalnızca davacının borçlu olup olmadığı belirlenmekte, borçlu olmadığı kısma ilişkin olumsuz tespit hükmü kurulmaktadır. Bu hüküm, herhangi bir alacağın tahsilini gerektirir nitelikte bir ilam olmadığından esasa yönelik olarak İİK'nın 32. maddesi uyarınca doğrudan ilamların icrası yolu ile takibe konulamaz. Oysa arabuluculuk sonucu verilen kararlar ilam hükmünde olup, cebri icra yoluna başvurulabilecek niteliktedir....
HMK’nın 106. maddesinde düzenlenen tespit davasının özel bir şekli olan menfi tespit davası, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat davası olarak nitelendirilemez. Bu dava sonucunda, borçlunun borçlu olmadığının anlaşılması halinde borçlu olunmayan kısım belirtilmek suretiyle olumsuz tespit hükmü kurulmaktadır. Menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştüğü hâllerde dahi olumsuz tespit hükmü kurulması gerekmektedir. Başka bir deyişle, menfi tespit davasının niteliği gereği verilen kararlarda, yalnızca davacının borçlu olup olmadığı belirlenmekte, borçlu olmadığı kısma ilişkin olumsuz tespit hükmü kurulmaktadır. Bu hüküm, herhangi bir alacağın tahsilini gerektirir nitelikte bir ilam olmadığından esasa yönelik olarak İİK'nın 32. maddesi uyarınca doğrudan ilamların icrası yolu ile takibe konulamaz. Oysa arabuluculuk sonucu verilen kararlar ilam hükmünde olup, cebri icra yoluna başvurulabilecek niteliktedir....
HMK’nın 106. maddesinde düzenlenen tespit davasının özel bir şekli olan menfi tespit davası, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat davası olarak nitelendirilemez. Bu dava sonucunda, borçlunun borçlu olmadığının anlaşılması halinde borçlu olunmayan kısım belirtilmek suretiyle olumsuz tespit hükmü kurulmaktadır. Menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştüğü hâllerde dahi olumsuz tespit hükmü kurulması gerekmektedir. Başka bir deyişle, menfi tespit davasının niteliği gereği verilen kararlarda, yalnızca davacının borçlu olup olmadığı belirlenmekte, borçlu olmadığı kısma ilişkin olumsuz tespit hükmü kurulmaktadır. Bu hüküm, herhangi bir alacağın tahsilini gerektirir nitelikte bir ilam olmadığından esasa yönelik olarak İİK'nın 32. maddesi uyarınca doğrudan ilamların icrası yolu ile takibe konulamaz. Oysa arabuluculuk sonucu verilen kararlar ilam hükmünde olup, cebri icra yoluna başvurulabilecek niteliktedir....
Mahkemece arabuluculuk yoluna başvurulmadığından davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir. 7155 sayılı Kanun'un 20. maddesi ile 6102 sayılı TTK'ya eklenen dava şartı olarak arabuluculuk başlıklı 5/A maddesinde; "(1) Bu kanunun 4'üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır." düzenlemesi getirilmiştir. 01/09/2023 tarihinde yürürlüğe giren 7445 sayılı Kanunun 31.ci maddesiyle 6102 Sayılı TTK MADDE 5/A (1) fıkrasında yer alan "paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında" ibaresi "para olan alacak, tazminat, itirazın iptali, menfi tespit ve istirdat davalarında" şeklinde değiştirilmiş, kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra açılan menfi tespit davalarında da arabuluculuk dava şartı olarak getirilmiştir....
Yukarıda yapılan açıklamalar neticesinde menfi tespit davasında arabucuya başvurulmasının dava şartı olup olmadığının irdelenmesi gerekmektedir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 106. maddesinde düzenlenen tespit davasının özel bir şekli olan menfi tespit davası, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat davası olarak nitelendirilemez. Bu dava sonucunda, borçlunun borçlu olmadığının anlaşılması halinde borçlu olunmayan kısım belirtilmek suretiyle olumsuz tespit hükmü kurulmaktadır. Menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştüğü hâllerde dahi olumsuz tespit hükmü kurulması gerekmektedir. Başka bir deyişle, menfi tespit davasının niteliği gereği verilen kararlarda, yalnızca davacının borçlu olup olmadığı belirlenmekte, borçlu olmadığı kısma ilişkin olumsuz tespit hükmü kurulmaktadır. Bu hüküm, herhangi bir alacağın tahsilini gerektirir nitelikte bir ilam olmadığından esasa yönelik olarak İİK m. 32 uyarınca doğrudan ilamların icrası yolu ile takibe konulamaz....
İhtarnamenin tebliğinin usulsüz olduğu, usulüne uygun olarak tebliğ edilmeyen ihtarnameye dayanılarak ihraç kararı verilmeyeceği, davacının dava tarihi itibariyle 2.476,32 TL asıl alacak ve 99,05 TL gecikme faizi olmak üzere toplam 2.575,37 TL muaccel borcunun, 17.334,24 TL de muaccel olmamış borcunun olduğu gerekçesiyle, ihraç kararının iptaline ve menfi tespit talebinin reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Dava, ihraç kararının iptali ve menfi tespit istemine ilişkindir. Mahkemece, menfi tespit isteminin reddine, diğer talebin ise kabulüne karar verilmiş ve hüküm davacı tarafça temyiz edilmiştir. 1-Davacının, ihraç kararının iptali yanında menfi tespit talebinin de bulunmasına göre, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporu hüküm kurmaya ve denetime elverişli değildir....
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebebleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 5/A. maddesinde yer alan; "Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır." hükmündeki "paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında" ibarelerinin, 28/03/2023 tarihli 7445 sayılı İcra Ve İflas Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 31. maddesinde yer alan; ''6102 sayılı Kanunun 5/A maddesinin birinci fıkrasında yer alan “paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında” ibaresi “para olan alacak, tazminat, itirazın iptali, menfi tespit ve istirdat davalarında,” şeklinde değiştirilmiştir.'' hükmü çerçevesinde "para olan alacak, tazminat, itirazın iptali, menfi tespit ve istirdat davalarında," şeklinde değiştirildiği...
. - *** DAVA : Menfi Tespit DAVA TARİHİ : *** KARAR TARİHİ : *** GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : *** Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı Kayseri Pancar Ekicileri Kooperatifi tarafından müvekkil aleyhine *** tarihinde Kayseri 3.İcra Müdürlüğünün ......