Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dava satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptal ve tescil isteğinden ibarettir. HMK'nun 355.maddesi gereğince istinaf incelemesi; belirtilen istinaf sebepleri ve kamu düzeni ile ilgili konularla sınırlı olarak yapılmıştır. Kaynağını Borçlar Kanununun 22. maddesinden alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri, Borçlar Kanununun 213. maddesi ile Türk Medeni Kanununun 706. ve Noterlik Kanununun 89. maddesi hükümleri uyarınca noter önünde re’sen düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla geçerliliği resmi şekil şartına bağlı kılınan, tam iki tarafa borç yükleyen ve kişisel hak sağlayan sözleşme türüdür. Vaat alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde Türk Medeni Kanununun 716. maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir....

Davacı ile davalıların murisi arasında düzenlenen satış vaadi sözleşmesinde paranın ödendiğinin belirtilmesi, davalı tarafın bedelin ödenmediğine ilişkin savunmasının aynı kuvvette yazılı delille ispatlanamaması, zilyetliğin satış vaadi sözleşmesinden bu yana davacı tarafta olması nedeniyle davalı tarafın istinaf dilekçesinde ileri sürmüş olduğu hususlar yerinde değildir....

Somut olaya gelince; davacı 29/06/2006 tarinde davalı ... vekili ile aralarında düzenlenmiş olan geçerli gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine dayanarak 31/05/2013 tarihinde açtığı davada tapu iptali ve tescil isteminde bulunmuştur. ... ile ... arasındaki 2607 ada 26 parsel sayılı tapulu taşınmazın harici satış sözleşmesi ile satımına dayalı olarak açılan ve yukarıda açıklandığı gibi Gaziantep 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/216 Esas, 2013/156 Karar sayılı dosyasında görülen cebri tescil davasında, satış vaadi sözleşmesi borçlusu davalı ...'ın açılan davayı kabul etmesinin, ... ile ...'ün dava konusu olan gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan davacının tescil talebini sonuçsuz bırakmaya yönelik danışıklı bir işlem olduğu kuşkuya yer bırakmayacak şekilde bellidir....

    ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 28/12/2021 NUMARASI : 2021/30 E - 2021/511 K DAVA KONUSU : Alacak KARAR : Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak,ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle, dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalılar arasında Babaeski Noterliği' nin 03.09.1997 tarih ve 08907 yevmiye numarasına kayıtlı alarak gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi düzenlenmiş olduğunu, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi bağlayıcı bir anlaşma olmakla birlikte, vaat borçlusuna, ileride sözleşme konusu taşınmaz ile ilgili olarak taşınmaz satış sözleşmesi yapma borcu yükleyeceğini, ayrıca taşınmaz satış vaadi sözleşmesi, kural olarak tam iki tarafa borç yükleyen bir sözleşme olup, sözleşme gerekleri doğrultusunda, vaat borçlusu, taşınmaza ilişkin satış sözleşmesini yapmakla, vaat alacaklısı da taşınmazın satış bedelini ödemekle yükümlü olduğunu, müvekkili ile...

    Bu nedenle, taşınmaz satış vadi sözleşmesine konu taşınmazın tapuda kayıtlı olması zorunlu ise de sözleşme sırasında satış vaadi borçlusunun taşınmazın maliki olması gerekmez. Çünkü taşınmaz satış vaadi sözleşmesi yapılmakla vaat borçlusu ileride o taşınmaz malın mülkiyetini vaat alacaklısına geçirme taahhüdünde bulunur. Bu nedenle ifanın talep edildiği tarihte taşınmazın satış vaadi borçlusunun mülkiyetinde olup olmadığına bakmak gerekir. Taşınmaz mülkiyeti satış vaadi borçlusunda ise ferağa icbar davası kabul edilmelidir. Somut olayda davalı ... tarafından, ... 2....

      Mahkemece, satış vaadine konu taşınmaz kısmının ifrazının mümkün olmadığı, davacıların imar uygulamasına itirazda bulunmadıkları ve aradan geçen uzun süreden sonra satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan hakkın kullanılmasının iyiniyetli görülmediği gerekçeleri ile davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. 17.06.2009 tarihli bilirkişi raporunda yeşil renkle gösterilen gayrimenkul satış vaadine konu alanın imar uygulaması sonucunda bir kısmının yolda, bir kısmının ise davalı adına kayıtlı 1887 ada 10 parsel ile 2013 ada 12 parselde kaldığı anlaşılmaktadır. Başka bir deyişle satış vaadi sözleşmesine konu yerin belirli olma unsurunu taşıdığı görülmektedir....

        Fakat elbirliği ortaklığına dahil paydaşlar arasında gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi yapılmışsa iştirak bozulmamak kaydıyla satıcı elbirliği ortağının payının alıcı elbirliği ortağının payına ilave edilmesi suretiyle satış vaadi sözleşmesinin ifa olanağı vardır. Somut olayda; dava konusu taşınmaz 02.05.1987 tarihinde vefat eden tarafların kök murisi ... adına kayıtlıdır. Davaya dayanak satış vaadi sözleşmesi ile de davalıların murisi ... (satış vaadi borçlusu), davacının murisi ...’a (satış vaadi alacaklısına) dava konusu 6 no'lu bağımsız bölümde miras hak ve hisselerinin tamamını 300.000.000 TL’ye satmıştır. Kartal 2. Sulh Hukuk mahkemesinin 2003/564 E. 538 K. sayılı veraset ilamı göre davalıların ...’ın mirasçıları oldukları görülmektedir. İstanbul 2. Sulh Hukuk mahkemesinin 2009/1387 E. 1225 K. sayılı kök muris ...a ait veraset ilamına göre de elbirliği ortaklardan davalıların toplam 1/3 oranında ve davacının da 1/3 oranında miras payları olduğu sabittir....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : SATIŞ VAADİ SÖZLEŞMESİNDEN KAYNAKLANAN -KARAR- Mahkeme kararındaki nitelendirmeye göre dava; gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali-tescil istemine ilişkindir. Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 21.01.2013 tarih ve 1 sayılı kararı ile aynen kabul edilen ve 26.01.2013 günü Resmi Gazetede yayımlanarak 01.02.2013 tarihinde yürürlüğe giren hukuk dairelerine ilişkin işbölümü uyarınca temyiz incelemesi Yargıtay 14. Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan nedenlerle, dosyanın ilgisi yönünden 14. Hukuk Dairesi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 02.09.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

            Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda tarafların kabulünde bulunan 10/05/2007 tarihli gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin adi yazılı şekilde yapıldığı, taraflar arasında düzenlenen satış vaadi sözleşmesinin TBK’nın 237/2. maddesi gereğince resmi şekilde düzenlenmediği için geçerli olmadığı, tapuda sonradan devir yapılmış olsa dahi, başlangıçta geçersiz olan adi sözleşmenin geçerli hale gelmeyeceği, ayrıca taşınmazların tapu sicilinde resmi şekilde yapılan devri konusunda alıcı davacı tarafından taşınmazların tapu siciline adi şekilde yapılan sözleşme ile şerh konulduğunun iddia ve ispat edilemediği, dolayısıyla geçersiz olan bir sözleşmeye dayalı olarak kira kaybına ilişkin alacak istenemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....

              Bu nedenle, taşınmaz satış vadi sözleşmesine konu taşınmazın tapuda kayıtlı olması zorunlu ise de sözleşme sırasında satış vaadi borçlusunun taşınmazın maliki olması gerekmez. Çünkü taşınmaz satış vaadi sözleşmesi yapılmakla vaat borçlusu ileride o taşınmaz malın mülkiyetini vaat alacaklısına geçirme taahhüdünde bulunur. Bu nedenle ifanın talep edildiği tarihte taşınmazın satış vaadi borçlusunun mülkiyetinde olup olmadığına bakmak gerekir. Taşınmaz mülkiyeti satış vaadi borçlusunda ise ferağa icbar davası kabul edilmelidir. Somut olayda; Dava konusu 1618, 1619, 1620 ve 1621 parsel sayılı taşınmazların satışı ... tarafından 29.3.2000 sözleşmeyle İşçimenler AŞ.'ye vaadolunmuş, daha sonra şirket İşçimenler Anonim Şirketine bu sözleşme ile satışını vaad aldığı taşınmazları 8.2.2000 tarihli gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile davacı Hayrettin Karasu’ya temlik etmiştir....

                UYAP Entegrasyonu