Olduğunu, A101 isminin ise mağaza ismi olduğunu, bu nedenle husumet yokluğu sebebiyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, belirsiz alacak davası açılabilmesi için gerekli yasal şartlar oluşmadığından, davacı tarafından muhtelif alacak kalemleri bakımından açılmış belirsiz alacak davasının usulden reddi gerektiğini, davacının 09/07/2015 tarihinden, iş akdinin feshedildiği 03/05/2018 tarihine kadar müvekkili işveren bünyesinde en son mağaza personeli olarak çalıştığını, haklı nedenle fesih iddiasının gerçeklikten uzak olduğunu, davacı işçinin, 01/05/2018 tarihinden itibaren 03/05/2018 tarihine dek herhangi bir mazeret bildirmeksizin ve amirlerinden izin almaksızın işbaşı yapmadığını, iş akdinin geçerli bir nedenle feshedileceğine ilişkin noter aracılığı ile ihtarda bulunulduğunu, geri dönüş yapmadığını, ve iş akdinin haklı nedenle bildirimsiz ve de tazminatsız olarak feshedildiğini, bu nedenle davacının kıdem ve ihbar hakedişi bulunmadığını, davacı tarafın fazla mesai ücreti alacağı...
Bilirkişi raporunda davacının gündüz çalıştığı dönemde haftalık 21 saat fazla mesaisinin bulunduğu, bu mesailerinin karşılığında izin kullandığı ve denkleştirme hükümleri gereğince davacının gündüz çalıştığı dönemde fazla mesai yapmadığı belirlenmiştir. Sunulan puantaj kayıtlarına göre davacının hafta tatili, ubgt, gece zammı alacağı ve gece çalışmasından kaynaklı fazla mesai alacağının tablo halinde yapılan ödemeler de gösterilerek hesaplandığı, ancak ödemelerin mahsubunun hakedilen dönemlere göre yapılması gerekirken, toplamı üzerinden mahsup edilmesinin hatalı olduğu anlaşılmakla bu hususa ilişkin olarak davacının istinaf talebi yerinde görülmüştür....
Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; taraf vekillerinin temyizi üzerine Dairemizin 31.12.2013 tarihli ilamı ile davalının temyiz itirazlarının kesinlikten reddine karar verilmiş; davacı temyizi bakımından ise, “...Bilirkişi raporunda davacının hafta içi 08:00-17:00 arası bir saat ara dinlenme yaparak, cumartesi günü ise 08.00-13:00 saatleri arasında yarım saat ara dinlenme ile 4,5 saat ve toplamda 44,5 saat çalıştığı ve bazı haftalarda 1 ya da 1,5 saat fazla çalışma çıkmaktaysa da örtülü denkleştirme bulunduğu kanaatiyle, Yargıtay’ın resmi işyerlerinde kayıtlara dayalı ispat yoluna gidilmesine ilişkin içtihatlarında atıf yaparak fazla çalışma alacağı hesaplamamıştır. Dosyada davacının puantaj kayıtları, mesai takip çizelgeleri ve aylık ücret bordroları mevcuttur....
Dairemizin 27.09.2021 tarihli ilamında, davacılar ve murislerinin emeklerini ve gelirlerini tümüyle aileye, başka bir ifade ile kök muris terekesine özgüledikleri iddiasının ispat olunamadığı, davacı yanca ileri sürülen ve Mahkemece karara gerekçe yapılan olguların da 4721 sayılı Kanun'un 370 inci ve 371 inci maddesinde öngörülen denkleştirme talebine dayanak teşkil etmeyeceği, bu itibarla davacıların 4721 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinde öngörülen "Altsoyun denkleştirme alacağı" davasının şartlarının gerçekleşmediği gözetilerek davanın tümü ile reddine karar verilmesi gerektiğinden bahisle hükmün bozulmasına karar verilmiştir. 3. Bozma ilamına karşı davacılar vekilleri tarafından yapılan karar düzeltme istemi, Dairemiz 10.02.2022 tarihli kararı ile reddedilmiştir. B....
faiz uygulanabileceğini, davacı tarafın delilleri davalıya tebliğ edilmemiş olup arabulucuya başvurulmayan alacak kalemlerinin mevcut olması halinde işbu alacak taleplerinin usulden reddinin gerektiğini, Davacı, davalı şirket nezdinde 22.07.2019 tarihinden tarihinden haklı bir nedene dayanmaksızın iş sözleşmesini fesih ettiği tarih olan 31.10.2022 kadar davalı işveren nezdinde şoför olarak çalıştığını, iş akdini haklı neden olmaksızın fesih eden davacının iradesini yargıtay kararları gereğince istifa kabul edildiği, istifa ile iş sözleşmesini sonlandıran davacının kıdem tazminatı talebinin reddinin gerektiği, davacının davalı Şirket nezdinde hiçbir hak ve alacağı bulunmadığı, fazla mesai ücreti alacağı bulunmadığı ve fazla mesai ücreti alacağı olduğu iddiasını ispatlamakla sorumlu olduğu, Davalı Şirket Nezdinde Yapılan Çalışmaların Vardiya Usulüne Tabi Olup, 4857 sayılı iş kanunu gereği denkleştirme esasına uygun olarak düzenlendiğini , davalı şirket ile davacı arasında imzalanan hizmet...
Değer artış payı alacağı; eşlerden birinin diğerine ait malın edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına hiç ya da uygun karşılık almaksızın esaslı katkıda bulunması durumunda, tasfiye sırasında bu malda meydana gelebilecek değer artışı için katkısı oranında sahip olduğu alacak hakkıdır (4721 sayılı TMK m. 227). Denkleştirme (TMK m. 230) hariç, tasfiyeye konu malvarlığında katkı tarihine göre değer kaybı söz konusu ise, katkının başlangıçtaki değeri esas alınır (TMK m. 227/1). Böyle bir malın daha önceden elden çıkarılmış olması halinde hakim, diğer eşe ödenecek alacağı hakkaniyete uygun olarak belirler (TMK m. 227/2). Değer artış payı alacağı talep edebilmek için, parasal ya da para ile ölçülebilen maddi veya hizmet değeriyle katkıda bulunulmalıdır....
Yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle reddi gerektiğini, davacının maddi ve manevi tazminat taleplerinin somut gerçeklerden uzak ve hukuki al yapıdan yoksun olduğunu, davacının denkleştirme talebinde davanın açılmasından evvel vazgeçmiş/feragat ettiğini, bu nedenle denkleştirme talebinde bulunmaması gerektiğini beyan ederek vekalet ücreti ile yargılama giderlerini davacı üzerine bırakılmasını talep etmiştir. KANITLAR VE GEREKÇE / Dava; davanın distribütörlük sözleşmesine dayalı denkleştirme tazminatı, kar kaybı tazminatı ile maddi ve manevi zarar taleplerine yönelik alacak davasıdır. Mahkememizin 2020/772 esas sayılı dosyasına sunulan arabuluculuk son tutanağı aslı incelendiğinde, davacı ile ... Limited Şirketi arasındaki arabuluculuk sürecinin anlaşamama ile sonuçlandığı, ... yönünden ise arabuluculuk yoluna başvurulmadığı, bu davalı tarafından zorunlu arabuluculuk dava şartının bulunmadığı itirazının ileri sürüldüğü anlaşılmış, davalı ......
, davacı tarafça kök bilirkişi raporunun dosyaya sunulması sonrasında 25.09.2018 tarihli dilekçeyle HMK 107/2 uyarınca dava değerini 120.293,00 ABD Dolarına yükselttiğini belirterek belirsiz alacak davası olduğunu beyan ettiğini, denkleştirme tazminatı ve komisyon alacağını davacı tarafından tam ve kesin olarak hesaplanabileceğinden belirsiz alacak türünde kabul edilemeyeceğini, davanın hukuki yarar yokluğundan reddi gerektiğini, ayrıca bilirkişi incelemesine gidilmesinin belirsiz alacak davası açılabilmesi için yeterli olmadığını, bilirkişiye başvurulmasına rağmen davacının dava açarken alacak miktarının belirleyebiliyorsa belirsiz alacak davasını açamayacağını, TTK 122 madde kapsamında talep edilen denkleştirme tazminatının doktrinden ve kanundan ne şekilde hesaplanacağının ve son 5 yıllık faaliyet sonucu aldığı komisyon bedellerinin bu tazminat hesabında esas alınacağının açıkça düzenlendiğini, davacının belirsiz alacak davası açmasında hukuki yararının olmadığını, buna dair emsal Yargıtay...
Bu bağlamda davacının denkleştirme tazminatı talep edebileceği anlaşılarak dava ve talep arttırım dilekçeleri doğrultusunda davanın kabulü ile 16.159,00 TL denkleştirme tazminatının fesih tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir. Her ne kadar davalı taraf talep arttırım dilekçesi ile arttırılan kısım için hak düşürücü sürenin geçtiğinden bahisle itirazda bulunulmuş ise de; davacının davasını belirsiz alacak davası olarak açtığı, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14.Hukuk Dairesinin 2020/1452 esas, 2021/454 karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere; davacının işbu davayı belirsiz alacak davası olarak açabileceğinin anlaşıldığı, belirsiz alacak davasında arttırılan kısım için de hak düşürücü süre içerisinde dava açılmış olduğunun kabulünün gerektiği kanaatine varılmakla, davalı tarafın bu yöndeki itirazı yerinde görülmemiştir....
IV.İSTİNAF NEDENLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece davacı ile aynı mağazada çalışmaları olmayan, görüye dayalı bilgileri bulunmayan tanık beyanları uyarınca fazla çalışma alacağına hükmedilmesinin hatalı olduğunu, çalışma saatlerinde denkleştirme yapıldığını ancak Mahkemece bu hususun dikkate alınmadığını, ayrıca davalı işyerinde vardiya usulü çalışma bulunduğundan fazla çalışmanın da söz konusu olmadığını belirterek, kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. V.GEREKÇE: Dava, işçi ve işveren ilişkisinden kaynaklanan alacak talebine ilişkindir. Taraflar arasında davacı işçinin fazla çalışma alacağı bulunup bulunmadığı hususunda da ihtilaf bulunmaktadır. Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir....