Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davacı, dava dışı ...’ın davalı ile yapılan gayrimenkul satış sözleşmesine dayalı olarak satın aldığı taşınmazı kendisine devrettiğini,devir sözleşmesi gereğince dava dışı ...’ın satış sözleşmesinden doğan haklarını devraldığını, bu devir sözleşmesi nedeniyle devir öncesi döneme ilişkin dairenin geç tesliminden kaynaklanan kira bedeli zararının tahsili istemiyle eldeki davayı açmıştır.Davacı ile dava dışı ...arasında yapılan 27.1.2010 tarihli devir protokolünde 16.5.2006 tarihli gayrimenkul satış sözleşmesinden doğan her türlü hakkın devredildiği belirtilmek suretiyle davacıya alacağın temlik edildiği anlaşılmaktadır.Alacağın temliki Borçlar Kanununun 162-172. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Alacağın temliki ile alacak hakkı,bunu devralan 3. kişiye geçer. Böylece devralan daha önce temlik edene ait olan alacak hakkını kesin olarak iktisap eder ve bunun üzerinde "tasarruf etme" yetkisini kazanır....

    nin alacağın devrine ilişkin bilgi vermediğini, müvekkillinin bu devre rızasının olmadığını, bu nedenle davacı ...'ın taraf sıfatının bulunmadığını belirterek davanın reddine, yargılama gideri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, hizmet sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla davalılar aleyhine yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkememiz ... esas sayılı davada, davacılar ... ve .... Ltd. Şti. Tarafından 18/03/2019 tarihli hizmet sözleşmesinden kaynaklanan alacak sebebiyle davalılar aleyhine yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemi ile davanın yargılaması sırasında davacılardan ... yönünden dosyanın tefriki ile yeni esasa kaydedilmesi yargılamaya yeni alınacak esas üzerinden devamına dair karar verilmesi üzerine davacı ... yönünden dosya mahkememiz işbu esasına kaydedilmiştir. Mahkememiz ... esas sayılı davada, davacılar ... ve .... Ltd....

      Genel açıklamalar karşısında somut dava bakımından; davacının tüzel kişi tacir olduğu, davalının ise kamu kurumu olduğu dolayısı ile 6102 sayılı TTK. anlamında tacir olmadığı, davanın alacağın temliki sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin olduğu hususları gözetildiğinde, davanın, Türk Ticaret Kanununda düzenlenen mutlak ticari davalardan olmadığı gibi, nispi ticari dava da olmadığı ve bu sebeple eldeki uyuşmazlığın genel hükümlere göre Asliye Hukuk Mahkemesince görülüp sonuçlandırılması gerektiği anlaşılmakla, HMK 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca Mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir....

        Alacağın temliki Borçlar Hukukunun genel hükümlerinde yer almakta olup kanunlarımızda alacağın temliki sözleşmesini esas alan bir görev düzenlemesi de bulunmadığından temlike konu alacağın ilgili olduğu sözleşme türü de gözetilerek görevli mahkeme belirlenmelidir. Alacağın temlikinde alacak kendisine temlik olunan kimse, bu alacağı üçüncü kişilerden isteme hakkına sahip olup, bunu mümkün kılan Kanun hükümlerinden doğan bir halefiyet sözleşmeye bağlı olarak gerçekleşmektedir. Kanunen cevaz verilen bu halefiyet nedeniyle, görevli mahkemenin de alacağı temlik eden tarafından hangi mahkemede dava açılacak ise temlik alan tarafından da aynı mahkemede dava açılması gerektiği esasına göre belirlenmesi gerekir. Alacağın temliki halinde, temlik alınan alacak temlik alan için önceki niteliğini muhafaza eder....

          Alacağın temliki Borçlar Kanununun 162-172. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Alacağın temliki ile alacak hakkı,bunu devralan 3. kişiye geçer. Böylece devralan daha önce temlik edene ait olan alacak hakkını kesin olarak iktisap eder ve bunun üzerinde "tasarruf etme" yetkisini kazanır. Davaya konu uyuşmazlıkta ilk malik olan davacı, davadan önce alacak hakkını dava dışı ...ya devretmiş olduğundan davacının aktif husumet ehliyetinin bulunmadığından bahisle davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 21.3.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....

            Mahkemece, davanın kabulüne, alacağa dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile toplam 2.608,33 TL alacağın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiş, hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. Genel olarak borç ilişkisi kimler arasında meydana gelmişse, alacaklılık ve borçluluk sıfatları da bu kişilere ait olup, bunun doğal sonucu olarak, borçlu kime karşı ifa yükümü altına girmişse, alacak hakkı da o kişiye aittir Bununla beraber alacaklının, alacağını üçüncü bir kişiye devretmesi mümkün olup, “alacağın temliki”, alacağı devreden alacaklı ile devralan kişi (yeni alacaklı) arasında yapılacak yazılı bir sözleşme ile meydana gelir. Alacağın temlikinde alacaklı, halen sahip olduğu bir hakkını devredebileceği gibi, henüz mevcut olmayan, müstakbel bir alacağını da devredebilir....

              Bu açıklamalardan sonra dava konusu olaya bakılacak olursa; Dava, taşınmaz satış sözleşmesinden kaynaklanan, kira kaybı tazminatı istemine ilişkin olup, davalı tarafından ibraz edilen 06.05.2009 tarihli “devir ve temlik sözleşmesi” gereğince dava dışı ...ın, dava konusu sözleşmeden kaynaklanan alacaklarını davacı ...’a devrettiği anlaşılmaktadır. 06.05.2009 tarihli “Devir ve Temlik Sözleşmesi” başlıklı sözleşmede doğmuş ve doğacak tüm haklarını ...'ın ...'a devrettiği belirtilmiş olduğundan, devredilen hak ve alacaklar içinde, temlik tarihi itibariyle devredenin borçluya karşı sahip olduğu geç teslim nedeniyle kira kaybından doğan alacaklarının da bulunduğu tartışmasızdır. Söz konusu “alacağın temliki” sözleşmesi ile, gerek işleyip de eski alacaklı tarafından tahsil edilmemiş, gerekse işlemekte olan tüm fer’i hak ve alacaklar yeni alacaklı olan davacı devralana geçmektedir.....

                ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2020/517 Esas KARAR NO : 2021/485 DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Emanet Sözleşmesinden Kaynaklanan) DAVA TARİHİ : 18/09/2020 KARAR TARİHİ : 21/06/2021 Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Emanet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ -İSTEM / Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle; Müvekkili ile davalı şirket arasında 18.12.2010 tarihli Alacağın Temliki, İbra ve Feragat Sözleşmesi imzalandığını, sözleşmede belirtilen ödeme miktarlarının davalı tarafından müvekkiline ödeneceğinin kararlaştırıldığını, davalının ilk 7 taksiti ödediğini ancak kalan taksitleri ödemediğini, alacağın tahsili amacıyla ... 11. İcra Müdürlüğü......

                  Bu açıklamalardan sonra dava konusu olaya bakılacak olursa; Dava, taşınmaz satış sözleşmesinden kaynaklanan, kira kaybı tazminatı istemine ilişkin olup, incelenen 06.07.2011 tarihli “devir protokolü” gereğince davacının, dava konusu sözleşmeden kaynaklanan alacaklarını dava dışı ...'a devrettiği anlaşılmaktadır. Davacı ile dava dışı ... arasında imzalanmış olan, davalının vekili gibi hareket eden dava dışı Halkbankasının da onay verdiği 06.07.2011 tarihli “Devir Protokolü” başlıklı sözleşmenin ilk paragrafında, “ ..., TOKİ ile akdettiği 03.10.2005 tarihli satış sözleşmesinden doğan her türlü haklarını ve bu sözleşmeye göre bu protokol tarihine kadar yaptığı ödemeler tutarını devir alan ...' a temlik etmiştir.” hükmü mevcut olup, alacağın temliki, borcun nakli niteliğinde olan böyle bir sözleşme ile, önceki malik olan davacı, temlik tarihi itibariyle her türlü hak ve alacaklarını dava dışı ...'...

                    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ:TİCARET MAHKEMESİ Dava, geçerli olarak düzenlenmiş alacağın temliki sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. İhtilaf davaya konu olan taşınmazın tesliminden kaynaklanmaktadır. 14.02.2011 gün ve 27846 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 09.02.2011 gün ve 6110 sayılı bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair Kanunun 8.maddesiyle Yargıtay Yasasının 14.maddesinde yapılan değişiklik uyarınca 01.03.2014 tarihinden itibaren uygulanmaya başlanan iş bölümü kararının Yüksek 13.Hukuk Dairesi için Borçlar Kanunun ikinci kısmında yer alan sözleşmelerden (istisna akdi hariç akdin muhtelif nevilerinden) kaynaklanan davalar bakımından Sulh ve Asliye ayrımının yapılmadığı ve incelemenin bu nedenlerle Yüksek 13.Hukuk Dairesince yapılacağından uyuşmazlık konusu dosyanın temyiz incelemesi Dairemizin görevi dışındadır....

                      UYAP Entegrasyonu