Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; ilk derece mahkemesince her ne kadar dosya kapsamında temin edilen bilirkişi raporlarına göre davanın kısmen kabulüne,kısmen reddine karar verilmiş ise de, dosya kapsamında düzenlenen bilirkişi raporlarında davacının adi ortaklıktan kaynaklı kar ve tasfiye alacağının ne şekilde hesaplandığının denetlenebilir, açıklayıcı ve hüküm kurmaya elverişli nitelikte olmadığı, mevcut bilirkişi raporlarının hükme esas alınamayacağı, yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre adi ortaklıktan kaynaklı kar ve katılım payı alacağı talebinin tasfiye talebi niteliğinde olduğunun kabulü ile içtihatlarda belirtilen aşamalar nazara alınarak ilk derece mahkemesince resen tayin edilecek tasfiye memuru aracılığı ile yürütülecek tasfiye işlemi sonucuna göre karar verilmesi gerektiği, bu aşamada taraflarca ileri sürülen delil ve belgelerin resen nazara alınması gerektiği, oysa ki ilk derece mahkemesince usul ve yasaya aykırı olarak davaya konu adi ortaklık işletmesinin...
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; ilk derece mahkemesince her ne kadar dosya kapsamında temin edilen bilirkişi raporlarına göre davanın kısmen kabulüne,kısmen reddine karar verilmiş ise de, dosya kapsamında düzenlenen bilirkişi raporlarında davacının adi ortaklıktan kaynaklı kar ve tasfiye alacağının ne şekilde hesaplandığının denetlenebilir, açıklayıcı ve hüküm kurmaya elverişli nitelikte olmadığı, mevcut bilirkişi raporlarının hükme esas alınamayacağı, yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre adi ortaklıktan kaynaklı kar ve katılım payı alacağı talebinin tasfiye talebi niteliğinde olduğunun kabulü ile içtihatlarda belirtilen aşamalar nazara alınarak ilk derece mahkemesince resen tayin edilecek tasfiye memuru aracılığı ile yürütülecek tasfiye işlemi sonucuna göre karar verilmesi gerektiği, bu aşamada taraflarca ileri sürülen delil ve belgelerin resen nazara alınması gerektiği, oysa ki ilk derece mahkemesince usul ve yasaya aykırı olarak davaya konu adi ortaklık işletmesinin...
da gözetilerek adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi,karşı dava ise adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi ile kar payı ve masraf alacağına ilişkindir....
saklandığını ve müvekkiline ödeme yapılmadığını, taraflar arasında adi ortaklık ilişkisinin mevcut olduğunu, dava konusu olayı ilişkin emsal Yargıtay kararlarını dava dilekçesinde sunduklarını, açıklanan sebeplerle müvekkili ile davalı taraf arasındaki adi ortaklığın haklı nedenlerle feshine ve tasfiyesine, müvekkilin işlemiş kar payı alacağını tespit etmek şuan için mümkün olmadığından iş bu davanın belirsiz alacak davası olarak kabul ile müvekkilin 2014-2015-2016-2017-2018-2019 yıllarına ait kar payı alacağının tespitine, müvekkilin anılan alacağına mahsuben şimdilik 500 TL kar payı alacağının her yıl için ayrı ayrı işleyecek ticareti temerrüt faiziyle birlikte davalıdan alınarak müvekkiline verilmesine, 2019 yılında feribotun davalı tarafından müvekkilden habersiz satışı neticesinde müvekkilin 2019 yılı ile dava tarihi arasında kar payını elde etmek hakkından mahrum kaldığından müvekkilin iş bu alacağını da tespit etmek şuan için mümkün olmadığından iş bu alacak kalemi yönünden de iş...
.- DAVA : Ticari Şirket (Şirket Ortaklık Payı Alacağının Tahsili Kaynaklı) DAVA TARİHİ : 01/03/2017 KARAR TARİHİ : 20/04/2022 YAZIM TARİHİ : 26/04/2022 Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket Ortaklığından çıkma ve ayrılma akçesi tahsili davasının yapılan açık yargılaması sonunda, DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkilinin davalı ... Teknolojileri Otom. Müh. Mak. San, ve Tic.Ltd.Şti. 'nin %50 hissedarı olup, esas sermaye borcunun tamamını ödediğini müvekkilinin davalı şirketin diğer ortağı, aynı zamanda da yetkilisi ... ile ortaklıktan ayrılmaya ilişkin görüşmeler yapmasına karşın taraflar arasında finansal şartlarda anlaşma sağlanamadığını, ortaklıktan ayrılma hususunda TTK 638/2 bendinde aranan haklı sebeplerin meydana geldiğini, davalı şirketin idaresi; kuruluş tarihi olan 08/05/2014 tarihinden itibaren ilk 5 yıl için ...'...
Dosya incelendi, gereği görüşüldü: Dava, adi ortaklıktan kaynaklanan kar payı alacağına ilişkindir. Mahkemece istem kabul edilmiş, kararı davalı temyiz etmiştir. Davacı, davalı ile 03.02.1999 tarihli noterde yaptıkları ortaklık sözleşmesi ile %50'şer oranda kâr ve zarar ortağı olduklarını, davalının 2002-2006 yılları arasında kâr payı ödemesi yaptığı halde 2007 ve 2008 yılları için herhangi bir ödemede bulunmadığı gibi işletme faaliyetleri ve geliri konusunda da bilgi vermediğini ileri sürerek hissesine düşen kâr payının tahsilini istemiştir....
Hal böyle olunca, mahkemece; yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular çerçevesinde, adi ortaklıktan kaynaklı kar payı alacağının tahsili istemiyle açılan asıl davada, ortaklığın fiilen sona ermiş olması nedeniyle zorunlu olarak tasfiyesinin gerektiği, adi ortaklığın tasfiyesi davasının usuli kazanılmış hak yönünden istisna teşkil ettiği, bu nedenle ilk kararın yalnız davalılar tarafından temyiz edilmiş olmasının, davalılar lehine usuli kazanılmış hak oluşturmayacağı, tasfiye sonucuna göre karar verilmesi gerektiği dikkate alınarak, davacı ortağın tasfiye payı alacağının 164.807,832 TL olduğunun kabulü ile ıslah edilen işbu miktar üzerinden hüküm tesis edilmesi gerekirken; yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir....
DAVA TÜRÜ : Adi Ortaklık Payı Alacağı DAVA TARİHİ : 03/03/2020 KARAR TARİHİ : 29/12/2022 KR....
Noterliği'nin 11/11/2004 tarih ve 14915 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile adi ortaklığın feshi ve hissesine düşen 74.000 TL'nin ödenmesini istediğini, davalının ihtara cevap vermediğini, adi ortaklığın sermayesinin 148.000 TL olduğunu, kendisinin ortaklıktan yarı hissesini alarak ayrılmak istediğini belirterek; adi ortaklığın feshi ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 74.000 TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir....
Davalı cevap dilekçesi ile; ortaklığın tüm iş bağlantıları, iş organizasyonları ve ödemelerle ilgili işlerinin kendisi tarafından kendi şahsi araçları da kullanılarak yürütüldüğünü, davacının 2007 sonuna doğru üzerine düşen görev ve sorumlulukları yerine getiremediği için ortaklığın yürüyemeyeceğini ve kendi hissesine düşen alacağı karşılığında kendisinin şahsi ve ortaklığa ilişkin borçlarının davalı tarafından ödenmesi durumunda ortaklıktan ayrılacağı yönünde mutabakata varıldığını, davalının da davacının tüm borçlarını ödediğini ve ortaklıktan da bir alacağı olmadığını savunarak, davanın reddini dilemiştir....