Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Uyuşmazlık ve hüküm * İnanç Sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olup, inceleme görevi Yargıtay * 14. Hukuk Dairesine aittir. SONUÇ : Dosyanın görevli Yargıtay * 14. Hukuk Dairesi Yüksek Başkanlığına gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi.13.06.2008...

    Uyuşmazlık ve hüküm *inanç sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptal ve tescil istemine ilişkin olup inceleme görevi Yargıtay *14. Hukuk Dairesine aittir. SONUÇ:Dosyanın görevli Yargıtay *14. Hukuk Dairesi Yüksek Başkanlığına gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi. 12.05.2008...

      İnanç sözleşmesinden doğan davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden Borçlar Kanununun 125. maddesi hükmü gereğince inanç sözleşmesinden kaynaklanan davalarda zamanaşımı süresi on yıl olarak kabul edilmektedir. Somut olayda; Davacı, dava dışı SS ... Yapı Kooperatifi aidatlarının kendisi tarafından ödendiği, ferdileştirme sırasında dava konusu bağımsız bölümün adına tescil edilmesi gerekirken muvazaalı olarak davalılardan üvey oğlu Hasan Ali adına tescil edildiğini ileri sürerek, tapu iptali ve tescil istediğinden dava açmakta hukuki yararının bulunduğunun ve aktif dava ehliyetinin olduğunun kabulü gerekir. Mahkemece, yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda taraf delilleri değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken davanın usul yönünden reddi doğru görülmemiş, bu nenenle kararın bozulması gerekmiştir....

        İnanç sözleşmesinden doğan davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden Borçlar Kanununun 125. maddesi hükmü gereğince inanç sözleşmesinden kaynaklanan davalarda zamanaşımı süresi on yıl olarak kabul edilmektedir. Bu ilkeler ışığında somut olaya gelince; Davacı, 1.473m2 yüzölçümlü, tarla niteliğindeki taşınmazın 1.000 metrekare kısmını davalıya sattığını, tapu sicil müdürlüğünün paylı devir yapmadığından ve sera ile ilgili yasal işlemlerin yapılabilmesi için 473,37 metrekarelik kısmının daha sonra geri verilmek üzere taşınmazın tamamının davalıya devredildiğine ilişkin taraflar arasında düzenlenmiş yazılı bir belgeye dayanmamıştır. Ancak, davacı dava dilekçesinde delilleri arasında “yemin” bulunduğu, 22.09.2005 tarihli oturumda da kanıt listesinin içerisinde “davacının kabulü” olduğunu belirtmekle “yemin” deliline dayandığı anlaşılmaktadır....

          İnanç sözleşmesinden doğan davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden Borçlar Kanununun 125. maddesi hükmü gereğince inanç sözleşmesinden kaynaklanan davalarda zamanaşımı süresi on yıl olarak kabul edilmektedir. Bu ilkeler ışığında somut olaya gelince; Davacı dava dilekçesinde ve delil listesinde ... Cumhuriyet Başsavcılığının 2011/30048 sayılı soruşturma dosyasını, delil olarak göstermiştir. O dosyadan alındığı anlaşılan 29.09.2011 tarihli ifade tutanağında davalı ...'ın dava konusu taşınmazda davacı ...'ın da payı bulunduğuna ilişkin imzalı beyanı bulunduğu görülmektedir. Bu nedenle mahkemece; delil olarak gösterilen soruşturma dosyasındaki davalının tüm beyanları incelenerek bunların "yazılı delil başlangıcı" niteliğinde görülmesi halinde diğer delillerle birlikte dikkate alınarak sonucuna göre bir karar verilmelidir....

            İnanç sözleşmesinden doğan davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden Borçlar Kanununun 125. maddesi hükmü gereğince inanç sözleşmesinden kaynaklanan davalarda zamanaşımı süresi on yıl olarak kabul edilmektedir. Bu ilkeler ışığında somut olaya gelince; Bir tanımlama yapmak gerekirse zamanaşımı, kanunda belirtilmiş olan süresi içinde talep ve dava edilmemiş olan alacakların özüne dokunmamakla beraber “dava edilebilme vasfını kaybetmesi” sonucunu doğuran bir süre geçimidir. Hak düşürücü süreden farklı olarak, zamanaşımında borç sona ermemekte ve fakat dava edilebilme olanağı kalmamaktadır. Diğer taraftan, hak düşürücü sürenin varlığını hakimin kendiliğinden (re’sen) gözetmesi gerekirken, zamanaşımının varlığı def’i olarak ileri sürülürse dikkate alınabilir (BK m.140). Dolayısıyla, zamanaşımı borçluya sadece bir def’i hakkı verir. Buna da zamanaşımı def’i denilmektedir....

              İnanç sözleşmesinden doğan davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden Borçlar Kanununun 125. maddesi hükmü gereğince inanç sözleşmesinden kaynaklanan davalarda zamanaşımı süresi on yıl olarak kabul edilmektedir. Bu ilkeler ışığında somut olaya gelince; davacı, davalı ve dava dışı ... arasında 26.10.1998 tarihli bir sözleşme düzenlenmiştir. Bu sözleşme uyarınca ihaleye davalı ... katılacak, ihalenin kazanılması ile herkesin kullanımında olan yerlerin bedeli ödenerek paylaşılacaktır. Davacının dayandığı 26.10.1998 tarihli belge yukarıda sözü edilen Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca yazılı belge niteliğindedir. Davacı, davalı ile yaptıkları inançlı işlemi bu belge ile kanıtlamıştır. Ancak, taşınmaz bedelinin davalıya ödenip ödenmediği hususu kanıtlanamamıştır. Türk Medeni Kanununun 6.maddesi hükmü gereğince bedelin ödendiğine ilişkin iddianın davacı tarafından kanıtlanmasına olanak verilmelidir....

                İnanç sözleşmesinden ... davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden Borçlar Kanununun 125. maddesi hükmü gereğince inanç sözleşmesinden kaynaklanan davalarda zamanaşımı süresi on yıl olarak kabul edilmektedir. Somut olaya gelince; bir kısım mirasçılar davayı kabul etmişlerdir. Dava konusu taşınmaz imar uygulaması sonucunda 4655 ada 2 sayılı parsel numarasını alarak arsa vasfı ile tarafların ortak murisi ... ... adına tapuda kayıtlı bulunduğundan, kabul eden davalılar yönünden mirasçılar arasındaki kabule değer verilerek, mirasçılık belgesindeki hisseleri oranında davacı adına pay tesciline karar verilmelidir. Diğer taraftan; davacı, iddialarını yazılı delil veya delil başlangıcı ile kanıtlayamamıştır....

                  İnanç sözleşmesinden doğan davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden Borçlar Kanununun 125. maddesi hükmü gereğince inanç sözleşmesinden kaynaklanan davalarda zamanaşımı süresi on yıl olarak kabul edilmektedir. Bu ilkeler ışığında somut olaya gelince; davacı ..., kendisi adına kayıtlı dava konusu taşınmazı, bir süre sonra kendi şirketine tekrar devredileceği inancı ile güven ilişkisi çerçevesinde dava dışı ...'a devrettiğini ileri sürdüğünden, davada ...'nın da taraf gösterilmesi, davacının inançlı işleme yönelik belgelerinin toplanması, davalı ... ile ...'un el ve işbirliği içerisinde olup olmadıkları, aralarında muvazaalı bir işlemin bulunup bulunmadığı araştırılarak sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir....

                    İnanç sözleşmesinden doğan davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden Borçlar Kanununun 125. maddesi hükmü gereğince inanç sözleşmesinden kaynaklanan davalarda zamanaşımı süresi on yıl olarak kabul edilmektedir. Somut olaya gelince; davacı, iddialarını yazılı delil veya delil başlangıcı ile kanıtlayamamıştır. Ancak, dava dilekçesinde açıkça yemin deliline dayanmıştır Bu nedenle davacıya, dava konusu ile ilgili olarak yemin teklif hakkı hatırlatılmalı, 6100 sayılı HMK'nın 225. ve müteakip maddeleri gereğince işlem yapılıp, sonucuna uygun olarak karar verilmelidir. Mahkemece, yemin teklifi hakkı hatırlatılmadan hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir....

                      UYAP Entegrasyonu