Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

DAVA : İtirazın İptali (İnanç Sözleşmesinden Kaynaklanan) DAVA TARİHİ : 25/01/2021 KARAR TARİHİ : 28/01/2021 KARAR YAZIM TARİHİ : 29/01/2021 Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (İnanç Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İDDİA VE SAVUNMA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Davalılar aleyhine, müvekkile olan borçlarından dolayı Bursa12. İcra Müdürlüğünün 2020/... E....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Ticari satımdan kaynaklanan Dava, alım-satım sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Alım-satım sözleşmesinin tarafları arasında kiracılık ilişkisi var ise de, uyuşmazlık konusu alacak kira sözleşmesinden değil, alım-satım sözleşmesinden (makine ve teçhizat satımına ilişkin 4.4.2012 tarihli satış sözleşmesi) kaynaklanmaktadır. Hakim davayı satım sözleşmesinden kaynaklanan alacak davası olarak nitelemiştir. Uyuşmazlığın bu hali ile temyiz inceleme görevi dairemize ait olmayıp, Yargıtay 19.Hukuk Dairesi'ne aittir. Ne var ki, Yargıtay 19.Hukuk Dairesince görevsizlik kararı verilerek dosya dairemize gönderilmiştir. Bu durumda görev uyuşmazlığının çözümü için dosyanın Yargıtay Birinci Başkanlığı'na gönderilmesine, 08.10.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

      İnanç sözleşmesinden doğan davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden Borçlar Kanununun 125. maddesi hükmü gereğince inanç sözleşmesinden kaynaklanan davalarda zamanaşımı süresi on yıl olarak kabul edilmektedir. Bu ilkeler ışığında somut olaya gelince; Taraflar arasında 05.02.1947 tarihli ve 20/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında benimsenen yazılı bir inanç sözleşmesi bulunmadığı gibi, karşı tarafın elinden çıkmış “delil başlangıcı” niteliğinde bir belge de yoktur. Başka bir deyişle davacı taraf, davalı ile aralarında inanç sözleşmesinin varlığını yazılı delil veya delil başlangıcı ile kanıtlayamamışlardır. Ne var ki; davacı taraf dava dilekçesinde “vs. tüm deliller” demek suretiyle açıkça yemin deliline de dayanmış sayılır. Davacılara yemin deliline başvurma haklarının bulunduğu hatırlatılarak sonucuna uygun bir hüküm kurulmalıdır. Değinilen yönler gözetilmeden istemin yazılı gerekçeler ile kabulü doğru görülmediğinden, hükmün bozulması gerekmiştir....

        İnanç sözleşmesinden doğan davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden Borçlar Kanununun 125. maddesi hükmü gereğince inanç sözleşmesinden kaynaklanan davalarda zamanaşımı süresi on yıl olarak kabul edilmektedir. Bu ilkeler ışığında somut olaya gelince; davacılar, davalının kredi borcunu ödemesi karşılığında teminat olarak istemiş olduğu dava konusu taşınmazların tapu kaydının borçlarını ödemeleri durumunda tekrar kendi adlarına geçirileceği inançı ile davalı adına tescil edildiğini, ancak davalıya borçlarını ödedikleri halde, tapu kaydının kendi adlarına davalı taraflarından geçirilmediğini belirterek, davalı adına olan tapu kaydının iptali ile adlarına tescili istemi ile açılmıştır. Mahkemece ,davacıların yazılı delil veya yazılı delil başlangıçı sunmadıklarından tanıkla ispatı mümkün olmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir....

          İnanç sözleşmesinden ... davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden Borçlar Kanununun 125. maddesi hükmü gereğince inanç sözleşmesinden kaynaklanan davalarda zamanaşımı süresi on yıl olarak kabul edilmektedir. İnanç sözleşmesine ilişkin bu genel açıklamalardan sonra somut olaya gelince; Taraflar arasında, 05.02.1947 tarih 20/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında belirtildiği gibi yazılı bir sözleşme bulunmamaktadır. Bundan ayrı, iddianın tanıkla ispatına olanak sağlayacak yazılı delil başlangıcı gibi bir delil de yoktur. İddiayı yasanın aradığı anlamda kanıtlayacak bir delil olmamakla birlikte, davalı aleyhine aynı yer Asliye Ceza Mahkemesinin 2010/310 esasında kayıtlı kamu davasının açıldığı görülmektedir. 6098 sayılı TBK'nın 74. maddesi uyarınca hukuk hakimi ceza mahkemesinin vereceği beraat kararları ile bağlı değil ise de maddi olaya ilişkin yapacağı saptamayla bağlı olacağından ceza yargılaması bu davayı doğrudan etkiler....

            İnanç sözleşmesinden doğan davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden Borçlar Kanununun 125. maddesi hükmü gereğince inanç sözleşmesinden kaynaklanan davalarda zamanaşımı süresi on yıl olarak kabul edilmektedir. Somut olayda; davacı inanç sözleşmesini davalının eli ürünü yazılı delil ya da delil başlangıcı ile kanıtlayamadığından tapu iptali ve tescil isteminin reddi doğrudur. Tazminat istemine gelince; zamanaşımı davacının taşınmazın kendisine devredileceği ümidini yitirdiği tarihten itibaren işlemeye başlar. Bu nedenle hak düşürücü sürenin dolduğundan söz edilerek tazminat talebinin reddi doğru değil ise de bu halde dahi davacı, taşınmazın rayiç bedelini değil, davalıya verdiğini iddia ettiği bedeli talep edebileceğinden hüküm sonucu esas bakımından usul ve kanuna uygun olduğundan HUMK’nın 438/son maddesi gereğince hükmün gerekçesinin değiştirilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir....

              İnanç sözleşmesinden ... davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden Borçlar Kanununun 125. maddesi hükmü gereğince inanç sözleşmesinden kaynaklanan davalarda zamanaşımı süresi on yıl olarak kabul edilmektedir. Bu ilkeler ışığında somut olaya gelince; Davacılar vekili; dava konusu 345 ada 173 parsel sayılı taşınmaz ile 554 ada 3 parselde yer alan taşınmazın gerçekte davacılar ile davalılardan Nurettin'in ortak kazancı ile satın alındığını, ancak en büyük kardeş olduğu için taşınmazların tapu kayıtlarının davalı ... adına yapıldığını, Nurettin'in 345 ada 173 sayılı parseldeki taşınmazın tapusunu kayınbiraderi diğer davalı ...'e devrettiğini söyleyerek; 345 ada 173 parsel sayılı taşınmaza ait tapu kaydı ve 554 ada 3 parsel sayılı taşınmaza ait tapu kaydının iptali ile müvekkilleri ve davalı ... adına eşit hisselerle tescilini istemiştir. Davacılardan M.... ve ... davalarından feragat etmişlerdir. Davalılar, davanın reddini talep etmişlerdir....

                İnanç sözleşmesinden doğan davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden Borçlar Kanununun 125. maddesi hükmü gereğince inanç sözleşmesinden kaynaklanan davalarda zamanaşımı süresi on yıl olarak kabul edilmektedir. 2013/1914-3846 -3- Dairemizin yukarıda belirtilen ilkeleri doğrultusunda gerekli araştırma ve incelemeler yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken hukuki nitelendirmede hata yapılarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 15.03.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi....

                  İnanç sözleşmesinden doğan davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden Borçlar Kanununun 125. maddesi hükmü gereğince inanç sözleşmesinden kaynaklanan davalarda zamanaşımı süresi on yıl olarak kabul edilmektedir. Somut olaya gelince; imza ve içeriği taraflar arasında uyuşmazlık bulunmayan 01.10.2008 ve 15.02.2013 tarihli belgeler inanç sözleşmesinin varlığını kabul etmeye yeterlidir. Bu belgelerin aktin yapıldığı 12.06.2008 tarihinden sonra düzenlenmesinin bir önemi yoktur. Çünkü 05.02.1947 tarihli ve 20/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında böyle bir kısıtlanma bulunmamaktadır. Yargıtay İçtihadi Birleştirme Kararının yorum yolu ile genişletilerek bir taraf aleyhine durum yaratılması da İçtihadi Birleştirme Kararı ile amaçlanan sonuca uygun düşmez. Mahkemece, çekişmenin esası incelenerek bir hüküm kurulması gerekirken yazılı gerekçeyle davanın reddi doğru görülmemiş, bozulması gerekmiştir....

                    "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi _ K A R A R _ Dava dilekçesi ve cevap dilekçesi içeriğine göre dava inanç sözleşmesinden değil taraflar arasındaki inşaat sözleşmesinden kaynaklanan ... iptali ve tescil isteğine ilişkindir. 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 6723 sayılı Kanunun 21. maddesi ile değişik 60/3. maddesi gereğince, Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun Hukuk Dairelerinin işbölümünü düzenleyen 09.02.2018 tarihli ve 2018/1 sayılı Kararına ve davanın açıklanan niteliğine göre temyiz inceleme görevi Yargıtay 15. Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. SONUÇ: Yukarıda belirtilen nedenlerle dosyanın sözü edilen görevli Yüksek Daire Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 20.06.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

                      UYAP Entegrasyonu