Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

DELİLLER VE DEĞERLENDİRME: Dava; Limited Şirket hissesinin devir edildiğinin tespiti ve tescili istemine ilişkindir. Her ne kadar davalı vekili taraf zamanaşımı def'inde bulunmuş ise de TBK'nın 147/4. Maddesine göre bir ortaklıkta ortaklık sözleşmesinden doğan ve ortakların birbiri ile veya kendileri ile ortaklık arasındaki alacak davaları için 5 yıllık zamanaşımı süresinin düzenlendiği , davacının hisse devri sözleşmesinin tespit ve tescili istemiyle dava açtığı bu davaların 5 yıllık zamanaşımına tabi olmadığı anlaşıldığından zamanaşımı itirazının reddine karar vermek gerekmiştir. Davacı ile davalı şirket adasında 29.01.2015 tarihinde "Proje Finans ve Teminat Protokolü " imzalandığı , bu protokolün 2. maddesinde davacının; davalı ... Proje Planlama .......Ltd....

    Yerel mahkeme 10.03.2020 tarihli kararında, davacının şirket genel kurulunda en son imzasının 18.12.2008 olduğunu, hisse devrinden sonra şirketin haksız kullanımına muvafakatının hayatın olağan akışına uygun olmayacağı, muvafakın ispatlanmamış gerekçesiyle 18.12.2008 tarihinden, dava tarihine kadar ecrimisilin kabulü yolunda hüküm tesis etmiştir. Temyiz üzerine bu karar dairemizin 09.11.2021 tarihli oy çokluğu kararı ile “somut olayda, davalı şirketin davasının ortaklığının sona erdiği tarihe kadar ki kullanımın muvafakata dayanmaktadır. Şirket hisselerinin devir edildiği tarihten sonrası dönem içinde (daha önce var olan) muvafakatın sona erdiğine veya geri alındığına dair dosya kapsamında herhangi bir yazılı veya sözlü beyana rastlanılmamıştır. Nitekim uzun bir süre dava açılmamasınında rızasının geri alınmadığını gösterdiği gerekçesi ile bozulmuştur. Davacı taraf karar düzeltme isteminde bulunmuştur....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL - BEDEL -KARAR- 2797 sayılı Yargıtay Kanunu'nun 40. ve Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 18. maddeleri uyarınca yapılan ön incelemede; dava konusu uyuşmazlığın niteliği ve temyizin kapsamının, hissedarlar arası harici hisse devrinden kaynaklanan tapu iptali ve tescil olmadığı takdirde bedel istemine ilişkin olduğu anlaşılmıştır. Yargıtay Büyük Genel Kurulunun dairelerin iş bölümüne ilişkin 26/01/2022 tarihli ve 2022/1 sayılı kararı uyarınca dosyayı inceleme görevi Yargıtay 7. Hukuk Dairesine ait olduğundan, 2797 sayılı Yargıtay Kanunu'nun 60. maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca gerekli inceleme yapılmak üzere dosyanın ilgili daireye gönderilmesine karar vermek gerekir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle, dosyanın Yargıtay 7. Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 08/09/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi....

        "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Ticari işletmenin satılması veya devrinden kaynaklanan 01/07/2016 tarihinde kabul edilip .../07/2016 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6723 sayılı Yasa'nın .... maddesi ile 2797 sayılı Yargıtay Kanunu'nun 60. maddesinin .... fıkrası değiştirilmiştir. Bu düzenlemeye göre, dosya kendisine gönderilen ilgili hukuk dairesi bir ay içinde yapacağı ön inceleme sonucunda işbölümü bakımından kendisini görevli görmez ise gerekçeleri ile birlikte dosyayı bir ay içinde görevli Daireye gönderecektir. Bu durumda dosya içeriğine, temyizin kapsamına, uyuşmazlığın hisse devir sözleşmesine ilişkin bulunmasına göre, temyiz inceleme görevi Yargıtay Kanunu'nun .... maddesi ve Başkanlar Kurulu kararı uyarınca Yargıtay .... Hukuk Dairesine aittir. Yukarıdaki yasal düzenleme de dikkate alındığında dosyanın görevli Yargıtay .... Hukuk Dairesine gönderilmesine 06/01/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi....

          a ait şirket hisselerinin 04.03.1996 ve 11.03.1997 tarihli yönetim kurulu kararlarıyla bir kısım davalılara devredildiği, anılan yönetim kurulu kararları altında davacının murisine atfen atılan imzaların, murise ait olmadığının Adli Tıp Kurumu raporuyla ortaya konulduğu, ayrıca 11.03.1997 tarihli toplantıda, toplantı nisabının da sağlanmadığı, bununla birlikte davalı şirketin bir aile şirketi olduğu, murisin de son hisse devrinin yapıldığı 11.03.1997 tarihine kadar şirketin yönetim kurulu başkanı olarak görev yaptığı, 2004 yılında ölen murisin, devir tarihinden ölüm tarihine kadar söz konusu hisse devirlerinin sahte imza ile devredildiğini bilmemesinin mümkün olmadığı, yine sahte imza ile devrin yapıldığı ilk toplantıdan sonra murisin, şirket adına vekaletname vererek dava açtırması, kendi taşınmazını şirkete satması, alınan yönetim kurulu kararı gereğince imza sirküleri vermesi karşısında murisin hisse devrinden haberdar olduğunun kabulünün gerektiği, aksinin hayatın olağan akışına uymadığı...

            -TL taahhüt ettiğini, müvekkilinin hisse devrinden sonra şirket borçlarından dolayı kendisi de şirket ortağı olan davacıya karşı bir sorumluluğun bulunmadığını, geçmiş dönem zararlarından ve borçlarından da müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını, hisse devri öncesi döneme ilişkin şirketin vergi ve SGK borcu mevcut olsa dahi bu sorumluluğun ancak vergi dairesine ve SGK'ya karşı olabileceğini, davacının şirket kayıtlarını usulüne uygun tutmamış olabileceğini, takipte değişen oranlarda avans faizi istendiğinin açıkça belli olduğunu belirterek, davanın reddine, davacının %20'den aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir. DELİLLER VE GEREKÇE : Davacı vekili tarafından ... isimli şirketin faaliyet belgesi, ticaret sicili tasdiknamesi, oda sicil kayıt sureti, ticaret sicili gazete sureti, vergi levhası, imza sirküleri delil olarak sunulmuş, mahkememizce icra dosyası ve ... isimli şirketin sicil dosyası celp edilmiş, deliller toplanmıştır. .......

              CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından delil olarak dayanılan sözleşmede belirlenen 310.000,00-TL'nin sadece müvekkiline ait şirket hisselerinin devrine ilişkin olduğunu, araç devrinin hisse devrinden bağımsız olarak ve şarta bağlı şekilde düzenlendiğini, bu hususun Trabzon Asliye Ticaret Mahkemesinde daha öncesinde görülen davadan anlaşılacağını, araç devrinin müvekkilinin kardeşi ...... adına kayıtlı ....... plakalı araç üzerindeki rehnin kaldırılması ve bankaya olan borcun ifa edilmesi şartına bağlı olduğunu, bu edimin yerine getirilmemesi nedeniyle müvekkiline ait aracın devrinin istenemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; "Dava konusu uyuşmazlığın şirket ortakları arasında akdedilen sözleşmeden kaynaklanan alacak talebine ilişkin olduğu anlaşıldı....

                hisse devrinin tescil ve ilanına, 02.01.1989 tarihinden sonraki müvekkili isim ve imzası atılarak yapılan her türlü işlemin mutlak butlanla batıl olduğuna, dolayısıyla şirketin infisah etmiş olduğuna karar verilmesini talep ve dava etmiş, 22.03.2011 havale tarihli ıslah dilekçesiyle, müvekkilinin 20 yıldan bu yana davalı şirket müdürü olmadığı hususunun kabulünü talep etmiştir....

                  Dava, taraflar arasında düzenlenen hisse devir protokolüne dayalı alacak istemine ilişkin olup, mahkemece yazılı olduğu şekilde karar verilmiştir. Ancak, ... Limanı işletme hakkını elinde bulunduran ... ... Liman İşletmeleri A.Ş.'ne davalı tarafından el konulduğu, %99,99 oranındaki hisselerinin ihale suretiyle satışa çıkarıldığı, taraflar arasında 31...2006 tarihli protokolün düzenlenerek hisselerin devrinin sağlandığı, bu protokolde bir takım hak ve yükümlülüklerin belirlendiği hususları uyuşmazlık konusu değildir. Daha sonraki süreçte, dava dışı ... Liman İşletmeleri A.Ş. ile hisseleri devir alınan şirketin birleştiği ve birleşmenin hisseleri devir alınan şirketin ... Liman İşletmeleri A.Ş.'ni devir alması suretiyle gerçekleştiği yönleri de dosya kapsamıyla sabittir. Davacı tarafça işbu davada, hisse devrinden önce davalı tarafından ... Liman İşletmeleri A.Ş.'...

                    nin kâr payı dağıtımına ilişkin taahhüdünün hisse devir bedeli kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, TTK'nın 408/d m. uyarınca kar payı dağıtımının genel kurulunun devredilmez görev ve yetkilerinden olduğu, kurucu ortak ve yönetim kurulu üyesi olan davacının temsil ve ilzam yetkisinin bulunduğu dönemlerde dahi kar payı dağıtılmamış olmasına rağmen şirket hisse devrinden ve temsil ve ilzam yetkisi kaldırıldıktan hemen sonra kar payının dağıtılmadığını ileri sürmesinin tek başına şirketin feshini gerektirmeyeceği, davacının azlık pay sahibi olarak TTK'nın 411. m. uyarınca kar payı dağıtımı için genel kurulun toplantıya çağrılması girişiminde bulunabileceği, şirket ortak ve yöneticisi olan davacının başta TTK'nın 392. m. olmak üzere TTK'nın 437. m. uyarınca bilgi alma hakkını kullanma imkanı bulunduğu, nitekim şirket muhasebecisinden şirketin bilanço ve kar ve zarar durumunu istemesi üzerine şirket yetkilisince talebin şirket yönetim kuruluna bildirileceğine dair cevap verildiği gözetildiğinde...

                      UYAP Entegrasyonu