WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İnanç sözleşmesinden doğan davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden Borçlar Kanununun 125. maddesi hükmü gereğince inanç sözleşmesinden kaynaklanan davalarda zamanaşımı süresi on yıl olarak kabul edilmektedir. Bu ilkeler ışığında somut olaya gelince; Davalı ...’nin borcundan dolayı hacizli bulunan kendisine ait 672 ada 21 ve 332 parsel sayılı taşınmazların icra yoluyla satışına karar verilmesi üzerine eldeki davanın tarafları olan ...’nin kızı davacı ... ile ...’nin oğlu olan davalı ... ve davalı borçlu ... bir araya gelerek 26.7.2005 tarihinde satış gününden önce borcun kapatılması konusunda anlaşmışlar ve icra dosyasındaki borcun ... ve ... tarafından ödenmesi koşuluyla mülkiyeti ...’ye ait olan hacizli taşınmazların mülkiyetinin ... ve ...’e temlik edileceği konusunda bir protokol düzenlemişlerdir....

    İnanç sözleşmesinden doğan davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden Borçlar Kanunu'nun 125 inci maddesi hükmü gereğince inanç sözleşmesinden kaynaklanan davalarda zamanaşımı süresi on yıl olarak kabul edilmektedir. 3. Değerlendirme 1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür. 2. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir. VII....

      Dosya içeriğinden, toplanan delillerden, özellikle Daire bozma ilamına uyulmak suretiyle tamamlanan soruştırmadan; davacının inanç sözleşmesinden kaynaklanan edimini yerine getirmediği anlaşıldığına; öte yandan, her ne kadar davalı aleyhine Ağır Ceza Mahkemesinde dava açılmış ise de, davacının anılan dava sonucunda doğabilecek haklarını ileri sürebilmesi her zaman mümkün olduğuna göre, davanın reddedilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Davacının temyiz itirazı yerinde değildir. Reddiyle, usul ve yasaya uygun bulunan hükmün (6100 sayılı HMK.'nın geçici 3.maddesi yollamasıyla) HMK.'nın 436.maddesi uyarınca ONANMASINA, 26.10.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

        İnanç sözleşmesinden ... davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden Borçlar Kanununun 125. maddesi hükmü gereğince inanç sözleşmesinden kaynaklanan davalarda zamanaşımı süresi on yıl olarak kabul edilmektedir. Bu ilkeler ışığında somut olaya gelince; davacı taraf iddialarını yazılı delil veya yazılı delil başlangıcı ile kanıtlayamamıştır. Ancak, dava dilekçesinde ve sonradan bildirilen delil dilekçesinde sair yasal delil demek suretiyle yemin deliline de dayanmış sayılacağından davacıya yemin teklif ... hatırlatılmalı istek bunun sonucuna uygun olarak hükme bağlanmalıdır. Eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, 13.09.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi....

          İnanç sözleşmesinden doğan davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden Borçlar Kanununun 125. maddesi hükmü gereğince inanç sözleşmesinden kaynaklanan davalarda zamanaşımı süresi on yıl olarak kabul edilmektedir. Bu ilkeler ışığında somut olaya gelince; Davada yazılı sözleşmeye dayanılmadığı gibi, yazılı delil başlangıcı gibi bir delile de dayanılmadığından tanık sözleriyle hüküm kurmak olanaksızdır. Ne var ki davacı, gerek dava dilekçesinde gerekse delil dilekçesinde “her türlü delil” demek suretiyle yemin deliline de dayanmış sayılır. Bu nedenle, davacıya yemin teklif etme hakkı hatırlatılmalı, istem bunun sonucuna göre hükme bağlanmalıdır. Eksik inceleme ve araştırmayla davanın yazılı olduğu şekilde kabulü doğru olmadığından karar bozulmalıdır. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 01.02.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

            İnanç sözleşmesinden doğan davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden Borçlar Kanununun 125. maddesi hükmü gereğince inanç sözleşmesinden kaynaklanan davalarda zamanaşımı süresi on yıl olarak kabul edilmektedir. Bu ilkeler ışığında somut olaya gelince; Davacılar, dava konusu taşınmazı 24.03.1989 tarihinde davalı ile birlikte satın aldıklarını, yurtdışında yaşadıkları için davalı adına tescil edildiğini ileri sürerek davalı adına olan tapu kaydının iptali ile 1/3'er pay oranında adlarına tesciline, mümkün olmaz ise bedelinin 2/3'ünün tahsiline ve dava konusu taşınmazın satın alındığı tarihten dava tarihine kadar olan dönem için haksız işgal tazminatına karar verilmesini istemişlerdir. Mahkemece davanın zamanaşımı süresinin dolması nedeniyle reddine karar verildiği görülmüştür. Ancak, bu tür davalarda zamanaşımı davacının ferağ umudunu yitirdiği anda başlar....

              İnanç sözleşmesinden doğan davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden Borçlar Kanununun 125. maddesi hükmü gereğince inanç sözleşmesinden kaynaklanan davalarda zamanaşımı süresi on yıl olarak kabul edilmektedir. Bu ilkeler ışığında somut olaya gelince; davacı vekili müvekkilinin kardeşi ...'a 2204 parsel sayılı taşınmazın satın alınması esnasında adına pay tescili için para ödediğini, tüm davalıların müvekkilinin hissesini eşit şekilde adlarına tescil ettirdiklerini belirterek söz konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile müvekkilinin payı oranında adına tescilini istemiştir. Ne var ki davacı taraf iddialarını yazılı delil veya delil başlangıcı ile kanıtlayamamıştır....

                İnanç sözleşmesinden doğan davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden Borçlar Kanununun 125. maddesi hükmü gereğince inanç sözleşmesinden kaynaklanan davalarda zamanaşımı süresi on yıl olarak kabul edilmektedir. Bu ilkeler ışığında somut olaya gelince; davacı taraf iddialarını tarafların imzalarını taşıyan yazılı delil veya davalı tarafın elinden çıkmış delil başlangıcı ile kanıtlayamamıştır. Ancak, davacı taraf delil listesinde açıkça yemin deliline de dayandığından davacıya yemin teklif hakkı hatırlatılarak HMK’nın 225 ve devamı maddeleri gereğince işlem yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken bu husus yerine getirilmeden yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 18.06.2013 gününde oybirliği ile karar verildi....

                  İnanç sözleşmesinden doğan davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden Borçlar Kanununun 125. maddesi hükmü gereğince inanç sözleşmesinden kaynaklanan davalarda zamanaşımı süresi on yıl olarak kabul edilmektedir. Bu ilkeler ışığında somut olaya gelince; davacı taraf iddialarını yazılı delil veya yazılı delil başlangıcı ile kanıtlayamamıştır. Ancak, dava dilekçesinde ve sonradan bildirilen delil dilekçesinde her türlü delil demek suretiyle yemin deliline de dayanmış sayılacağından davacıya yemin teklif hakkı hatırlatılarak HMK’nın 225. ve devamı maddeleri gereğince işlem yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken bu husus yerine getirilmeden yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir....

                    Maddesi uyarınca inanç sözleşmesi “tanık” dahil her türlü delille ispat edilebilir. Yazılı delil veya “delil başlangıcı” yoksa inanç sözleşmesinin ikrar (HMK m.188) yemin (HMK m.225 vd) gibi kesin delillerle de ispat edilmesi olanaklıdır. Davacının yemin deliline dayanması halinde mahkemenin davacıya bu hakkını hatırlatması gerekir. İnanç sözleşmesinden doğan davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden Borçlar Kanununun 125. maddesi hükmü gereğince inanç sözleşmesinden kaynaklanan davalarda zamanaşımı süresi on yıl olarak kabul edilmektedir. Yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda somut olaya gelince; davacı iddiasını yazılı delil veya "delil başlangıcı" sayılacak bir belge ile kanıtlayamamıştır....

                      UYAP Entegrasyonu