Davalı vekili, sermaye artırımı kararının şirketin zaruri ihtiyacı nedeni ile alındığını, genel kurula davet işlemlerinin usul ve yasaya uygun olarak 28.05.2008 tarihli olağan genel kurulda seçilen yönetim kurulu tarafından gerçekleştirildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davalı şirketin nakit ihtiyacı içinde olduğu, 2007-2008 yılları arasındaki olumsuz tablonun alınan dava konusu sermaye artırımı kararı ile aşılabildiği, sermaye artırımının şirketin öz kaynaklarından karşılanması imkanının bulunmadığı, alınan kararın davacıyı zararlandırma amacını taşımadığı, dosyaya sunulan ... 11. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2005/757 E. sayılı dosyasında verilen karar çerçevesinde, yönetim kurulunun yetkisine itirazın yerinde olmadığı, şirketin 2006 yılından bu yana sermaye arttırımına gitmediğinin anlaşıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir....
Odası'nın davalı sıfatının bulunmadığı; 6102 sayılı TTK m. 456/3 uyarınca sermaye artırımı kararının üç ay içerisinde sicile tescil edilmesi gerektiği, dava konusu sermaye artırımı kararının 10/03/2014 tarihinde alındığı halde sicile tescili için başvurunun yasada öngörülen üç aylık süre geçtikten sonra 11/12/2014 tarihinde yapıldığı, başvuru ve tescil süresinde yapılmadığından kararın geçersiz hale geldiği, tescil talebinin reddine dair kararın yerinde olduğu gerekçesiyle, davalı ... Odası yönünden pasif husumet yönünden davanın reddine; diğer davalı yönünden ise davanın reddine karar verilmiştir. ./.. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir....
Buna göre idare mahkemesi kararı, temyizen Danıştay'a başvurulmadığı takdirde, karar tebliğinden itibaren başlayacak temyiz süresinin bitiminde kesinleşeceğinden, bedel artırımı davasının da, bu kesinleşme tarihinden itibaren başlayacak 30 gün içerisinde açılması gerekir. Fıkranın ikinci bölümü, idare mahkemesi kararına karşı temyize başvurulması (Danıştay'a) ve temyizen verilen (Danıştay'ca) karara karşı karar düzeltme isteminde bulunulması hallerini hükme bağlamıştır. İdare mahkemesi kararı süresinde temyiz edildiği takdirde 30 günlük bedel artırımı davası açma süresi, Danıştay'ın temyiz üzerine vereceği kararın (temyiz talebinin reddi) tebliğinden itibaren başlayacaktır. Ancak, temyizen verilen karara karşı süresinde (15 gün) karar düzeltme istenildiği takdirde bu 30 günlük adli yargıya dava açma süresi, karar düzeltme üzerine verilen kararın tebliğinden itibaren işlemeye başlayacaktır....
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: 7143 sayılı Kanun kapsamında yapılan matrah ve vergi artırımı üzerine taksitlendirilen ödemelerin yapılamadığı, ilk iki taksidin ödenmemesi üzerine 7143 sayılı Kanun'dan yararlanma imkanlarının kalmadığı ancak bu kanuna dayanarak hiçbir şekilde ödeme yapmaya zorlanamayacakları, sadece matrah artırımı beyanında bulunulmuş olması sebebiyle şirketin defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapılmadan adlarına doğrudan ödeme emri düzenlenemeyeceği ileri sürülerek kararın bozulması istenilmektedir. KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Savunma verilmemiştir. DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'NİN DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ Dava, iştirak nafakasının artırımı; birleşen dava; velayetin nez'i istemine ilişkindir. Davanın bu niteliğine göre inceleme görevi Yargıtay 2.Hukuk Dairesinindir. Bu itibarla dosyanın gerekli inceleme yapılmak üzere Yüksek 2.Hukuk Dairesine gönderilmesine, 11.11.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Velayetin Değiştirilmesi-Nafaka Artırımı Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-davalı tarafından velayetin değiştirilmesi davasının reddi ile davalı-davacının birleşen nafaka artırımı davası yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1- Velayetinin değiştirilmesi talep edilen müşterek çocuk ... 14.11.2005 doğumlu olup idrak çağında olduğu anlaşılmaktadır.Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesinin 3 ve 6., Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin 12. maddesi idrak çağındaki çocukların kendilerini ilgilendiren konularda görüşünün alınması ve görüşlerine gereken önemin verilmesini öngörmektedir....
Asliye Hukuk Mahkemesinin 1997/521 Esas, 1997/493 Karar sayılı dosyasında bedel artırımı davası açıldığı ve mahkemece, bedel artırımı davasının hak düşürücü süre yönünden reddedildiği, hükmün, Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği anlaşıldığından ilk derece mahkemesince davanın reddine ilişkin verilen karara karşı yapılan istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK'nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Davacılar vekilinin temyiz itirazları yerinde olmadığından usul ve yasaya uygun olan hükmün HMK'nın 370. maddesi gereğince ONANMASINA, davacılardan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irad kaydedilmesine, 23.11.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Nazilli Aile Mahkemsi DAVA TÜRÜ :Boşanma-Nafaka Artırımı Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. 1-Dosyadaki yazılara ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına göre davalı-davacı kadının tüm, ... kocanın ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-İlk hükümde davalı-davacı kadın lehine 200 TL.yoksulluk nafakasına hükmedilmiş, bu hüküm taraflarca temyiz edilmiş, hüküm yoksulluk nafakası yönünden onanmış birleşen nafaka artırımı davası yönünden ise bozulmuştur. Bu şekilde yoksulluk nafakası miktarı yönünden ... koca lehine usulü kazanılmış hak oluşmuştur. Usulü kazanılmış hak hususu gözetilmeden yoksulluk nafakası konusunda yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir....
- K A R A R - Davacılar vekili, müvekkillerinin aynı zamanda hissedar olduklarını, davalı şirkete sermaye artırımı için teminat olarak verdikleri bonoların herhangi bir yönetim kurulu kararı olmaksızın ve muaccel hale gelmeden doldurulması suretiyle icra takibine konu edildiğini belirterek müvekkillerinin davalı şirkete borcu olmadığının tespiti ile senetlerin ve takibin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacıların aynı iddia ile İcra Hukuk Mahkemesinde açtıkları davanın retle sonuçlandığını, teminat iddiasının yazılı belgeyle kanıtlanmasının gerektiğini, davacıların sermaye artırım taahhütleri nedeniyle borçluluk hallerinin oluştuğunu, şirkete olan taksitlerini yerine getirmediklerini bildirerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur....
Mahkemece, bilirkişi kurulu ve kayyım raporlarında da anlaşılacağı üzere, sermaye artırımı taahhüt edilen miktarın 144.500.-TL'sının ödendiği, bakiye 613.157.-TL'sının ödenmediği, mağazalardan bir kısmının kapatıldığı, bir kısmının ise başkalarına devredildiği, sabit personel sayısının 8'e düştüğü, borçların büyük bir kısmının yeniden yapılandırılamadığı, şirket kayıtlarındaki stok mallarla fiilen bulanan stok malların birbirini tutmadığı, uygulanan tüm tedbirlere rağmen borca batıklık oranının %86 olduğu, bakiye sermaye artırımı taahhüdü ödense dahi 3.700.000.-TL kaynak açığının kapatılmasının mümkün olmadığı belirtilerek iflasın ertelenmesi talebinin reddine, şirketin iflasına karar verilmiş, hüküm iflas erteleme talebinde bulunan davacı vekili ile müdahil ... Ticaret Odası Başkanlığı tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekili ile müdahillerden ......