Taraflar arasındaki adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması davacı tarafça istenilmekle, daha önceden belirlenen 24.01.2017 duruşma günü için tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Av. Rahman Rahim Dumlupınar geldi. Aleyhine temyiz olunan davalılar vekili Av. ... geldi....
Bu tarihten önce ortaklığın fesih ve tasfiye edildiği ispatlanamamıştır. Ortaklığa konu inşaatın tamamlanmış olduğu tartışmasız olduğuna göre ortaklığın amacına ulaşıldığının kabulü gerekir. Bu nedenle de ortaklığın fesih ve tasfiyesi gerekir.Bir ortak tarafından adi ortaklığa ilişkin olan sermaye payının istenmesi, ortaklığın faaliyetlerinden dolayı uğranılan zararın veya kar payının talep edilmesi; aynı zamanda ortaklığın feshini ve tasfiyeyi de kapsar. Uyuşmazlık, bu bağlamda değerlendirilip, çözüme kavuşturulmalıdır.Bu durumda, mahkemece; 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 620 ve devamı maddelerinde düzenlenen adi ortaklık hükümleri dikkate alınmalı, Türk Borçlar Kanununun 642.madde ve devamı hükümlerine göre tasfiye işlemi gerçekleştirilmelidir....
Davalılar vekili, mahkememizin görevli olmadığını; adi ortaklığın tasfiyesinde görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu belirterek öncelikle görevsizlik kararı verilmesini savunduğu, davanın esasına ilişkin itirazlarını da bildirdiği görülmüştür. Dava, TBK'nun 620 vd maddelerinde düzenlenen adi ortaklık nedeniyle; ortaklığın tasfiyesi ve kar payı alacağına ilişkindir. Adi ortaklığın sona ermesi yönünden TBK 639. madde uygulanacaktır. Ancak, adi ortaklıktan doğan davaların bir ticari dava olup mahkememizin görevli olabilmesi için tüm adi ortakların tacir olması ve adi ortaklığın konusununda ticari işletmeleriyle ilgili olması zorunludur. Mahkememizce görev hususu resen nazara alınmış olup tensip aşamasından itibaren davacılar ile davalı ....---- tacir olup olmadığı araştırılmıştır.-------gelen yazı cevabı ve davacı vekilinin son celsedeki beyanından açık açık davacıların tacir olmadıkları belirlenmiştir....
Davalılar vekili, mahkememizin görevli olmadığını; adi ortaklığın tasfiyesinde görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu belirterek öncelikle görevsizlik kararı verilmesini savunduğu, davanın esasına ilişkin itirazlarını da bildirdiği görülmüştür. Dava, TBK'nun 620 vd maddelerinde düzenlenen adi ortaklık nedeniyle; ortaklığın tasfiyesi ve kar payı alacağına ilişkindir. Adi ortaklığın sona ermesi yönünden TBK 639. madde uygulanacaktır. Ancak, adi ortaklıktan doğan davaların bir ticari dava olup mahkememizin görevli olabilmesi için tüm adi ortakların tacir olması ve adi ortaklığın konusununda ticari işletmeleriyle ilgili olması zorunludur. Mahkememizce görev hususu resen nazara alınmış olup tensip aşamasından itibaren davacılar ile davalı ....---- tacir olup olmadığı araştırılmıştır.-------gelen yazı cevabı ve davacı vekilinin son celsedeki beyanından açık açık davacıların tacir olmadıkları belirlenmiştir....
Taraflar arasında 01.08.2008 tarihli işbirliği sözleşmesi ve davaya konu 26.08.2008 tarihli protokol bulunmakta olup, dava konusu uyuşmazlık taraflar arasındaki adi ortaklık ilişkisinden kaynaklanmaktadır. 818 sayılı Borçlar Kanununda "Adi şirket" ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununda "Adi ortaklık sözleşmesi" başlıkları altında yapılan tanımlarda adi ortaklık, "iki ya da daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir" şeklinde tanımlanmıştır. Adi ortaklık sözleşmesi geçerlik şekli olarak herhangi bir şekle bağlı değildir. Ancak, ispat şekli bakımından yasal delillerle kanıtlanması gerekir. Ayrıca adi ortaklık ilişkisinde, bir ortak tarafından açılan alacak talebine ilişkin dava, ortaklığın fesih ve tasfiyesi istemini de kapsar. Niteliği gereği, adi ortaklıklar kişi ortaklıklarına dahildir, ortakların şahsı belirleyicidir. Adi ortaklık sözleşmesi iç ilişkide karşılıklı güvene ve iyiniyete dayanmaktadır....
adi ortaklık hesabından ödeneceğini, adi ortaklık hesabında para bulunmaması halinde ise davacı ... tarafından ödeneceği, davalı şirketin bir ödeme yapması durumunda davacı ... tarafından karşılanacağının kabul ve taahhüt edildiğini belirterek, ihale konusu iş kapsamında devam eden davalar bitmeden davacının bir alacağı tespit edilecek dahi olsa bu bedellerin anılan hüküm gereği bu alacaktan mahsup edilmesi gerekeceğini, davacı yanca adi ortaklığın tasfiyesi istenmeden alacak davası açtığından davanın usulden ve esastan reddine, karar verilmesini beyan ve talep etmiştir....
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde, "Ortak Girişimin" yüklendiği işlerin yerine getirilmiş olması nedeniyle ortakların bir araya gelerek ortaklığı sonlandırmak amacıyla "Değerlendirme Protokolü" imzaladıklarını ancak, düzenlenen protokol sonrasında ortaklığın bir takım alacak ve borçlarının çıkması nedeniyle ortaklığın sonlandırılamadığını, halen de bir takım alacak, borç ve davaların mevcut olması nedeniyle ortak girişimin alacak ve borçlarının henüz belli olmadığını, bu nedenle ve bu aşamada ortaklığın fesih ve tasfiyesinin mümkün olmadığını, ortak girişim temsilcisi davalıların bu görevlerini özenle yerine getirdiklerini ve ortak girişimi zarara uğratmalarının söz konusu olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. MAHKEME KARARI: Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile davalı ... .... Şti. ile davalı ......
Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, adi ortaklığın tasfiyesi istemine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 620 ve devamı maddeleri 3. Değerlendirme Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararında; hukuki ilişkinin ve bu ilişki nedeniyle ortaya çıkan uyuşmazlığa yukarıda yer verilen hukuk kurallarının doğru şekilde uygulandığı, taraflar arasındaki adi ortaklığın feshedilmesine, tasfiye hükümleri uygulanarak alacak miktarının belirlenmesinin ve bu kapsamda tasfiye işlemlerinin ücreti davacı tarafından yatırılacak tasfiye memurunca yerine getirilmesinin gerekmesine, mevcut raporların hüküm kurmaya elverişli olmamasına göre, davalı/karşı davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir. VI....
Bu durumda taraflar arasında gerçekleştirilen adi ortaklığın 26/05/2022 tarihli raporda belirtildiği şekilde fesih ve tasfiyesi ile tasfiye raporunda belirtildiği üzere, davalının ortaklık gelirinden davacıya ıslah talebi ile bağlı kalınarak 107.885,40- TL ödemesine dair, Davaya konu adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi ile adi ortaklığın 2017 yılındaki dönemine ilişkin faaliyetinden dolayı 156.457,41 TL zarar ettiği ile meydana gelen zararda her bir ortağın payına 78.228,71 TL isabet ettiğinin tespitine, Davacının alacak talebinin kabulü ile, ıslan doğrultusunda 107.885,40 TL'nin karar tarihi itibariyle işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine..." şeklinde karar verilmiştir. Bu karara karşı taraf vekillerince yasal süresinde istinafa başvurulmuştur....
gerektiğini, anılı ortaklığın mali durumu hakkında müvekkilinin bilgilendirilmemesi sebebiyle mahkemeden adi ortaklığın gerçek kar ve zarar durumu ile tasfiye bilançosuna esas olacak diğer unsurlarda gözetilmek suretiyle ortaklara ödenmesi gereken tasfiye payının olup olmadığı hususunda araştırma yapılmasını, buna göre müvekkilinin alacaklı olduğu bakiye varsa bu bedelin bilirkişi marifetiyle dosyaya sunulmasını, açıkladığı nedenlerle; ...Adi Ortaklığı'na dava süresince tedbiren kayyım atanmasını, ...Adi Ortaklığı'nın feshini ve tasfiyesini, yapılacak bilirkişi incelemesinde ortaya çıkacak olan müvekkilinin ortaklığa koymuş olduğu paranın müvekkiline iadesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir....