Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dava, taraflar arasında adi ortaklık olup olmadığı, varsa ne şekilde oluştuğu, tarafların karşılıklı edimlerini yerine getirip getirmedikleri, adi ortaklığın fesih ve tasfiye şartları davalıların pasif husumetleri olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır. Davacı taraf, davalılardan ... ile sözlü olarak kurulan bir adi ortaklık olduğunu iddia ederek bu adi ortaklığın tasfiyesi için davalının tek ortağı olduğu diğer davalı şirketin mal varlığının tespiti ve adi ortaklık hükümlerine göre tasfiyesinin yapılmasını talep etmektedir. Dosya kapsamına göre; davacı ....----davalı ... arasındaki adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi davasında her iki tarafın tacir olmadığı ve bu nedenle nispi ticari dava sayılamayacağı gibi adi ortaklığın tasfiyesi Borçlar Kanunu hükümlerine göre yapılacağından mutlak ticari dava niteliğinde de olmadığı anlaşılmakla mahkememizin görevsizliğine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir....

    BK'nin 535/1-3. maddesine göre, "Şeriklerden birinin tasfiyedeki hissesi hakkında cebri icra vukuu ile yahut bir şerikin müflis olması veya hacredilmesi ile" adi ortaklık sona erer. Her iki davacı tarafından davalıların oluşturduğu adi ortaklıktan olan alacakları nedeniyle davalı adi ortaklar aleyhine icra takibi yapılmış, davalılardan adi ortaklıktaki kâr ve tasfiye payı üzerine haciz konulması için davalıların oluşturduğu adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi davası açması amacıyla davacılara ilgili icra hukuk mahkemeleri tarafından yetki verilmiş, davalıların oluşturduğu adi ortaklığın mülga 818 s. BK'nin 535/1-3. maddesi gereğince sona erme şartlarının oluştuğu ve adi ortaklığın fesih ve tasfiyesine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır. Yargıtay . HD.nin 12/03/2019 gün ve ... E. ... K. sayılı emsal içtihadına göre de, "Adi ortaklık ilişkisi, TBK'nun 639. maddesinde sayılan sona erme sebeplerinden birinin gerçekleşmesi ile sona erer....

      Dava; sona erdiği taraflarında kabulünde olan adi ortaklığın tasfiyesi istemine ilişkindir. Davacı, adi ortaklığın sona ermesine rağmen tasfiye işleminin yapılmadığını ileri sürmüş, davalı ise 08.10.2009 tarihli protokol ile ortaklığın fesih ve tasfiye edildiğini savunmuştur. Taraflarca imzalanan 08.10.2009 tarihli ve "Protokol" başlıklı belgede; restorasyon işlemleri için yapılan masraflar nedeniyle davacının davalıya toplam 170.893,47 TL borçlu bulunduğu, davacının mutabık kalınan bu borcu 15.09.2009 tarihinde 50.000 TL, 30.10.2009 tarihinde 60.000 TL, 30.11.2009 tarihinde 30.000 TL ve 30.12.2009 tarihinde 30.893,47 TL olarak ödeyeceği, davalının restorasyon işleri sırasında kendisinde kalan projelere ait belgeleri, firma kaşesini ve kitapları davacıya iade edeceği, bir takım işlerle ilgili kurul kararlarının alınmasından davacının sorumlu olacağı kararlaştırılmıştır....

        Mahkemece adi ortaklığın feshi ile fesih ve tasfiyesi için tasfiye memurunun atanmasına karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. Tarafların noterde 27.6.2002 tarihli sözleşme ile ... Lokantasının işletmeciliği konusunda adi ortaklık yaptıkları, davacının %25, davalının ise %75 oranında paylarını olduğunu, davalının yönetici ortak olduğu,davacının mahkeme aracılığı ile yaptırdığı tesbite göre işletmenin zarar ettiği hususları taraflar arasında ihtilaflı değildir. Davacı, kar payının tahsili ve yönetici olarak atanması için eldeki davayı açmıştır.Davalı ibraz ettiği 4.4.2004 tarihli sözleşme ile adi ortaklığın fesih ve tasfiyesine karar verildiğini,fesih ve tasfiyesinin buna göre yapılması gerektiğini, davanın yersiz olduğunu savunmuştur....

          İşletmeye ilişkin ticari defterler ile tüm resmi kayıt ve belgeler davalının babası dava dışı ... ... adına görünmekte ise de, 27.1.1993 tarihli sözleşme gereğince ortaklık, tarafların dış ilişkide ortak olarak görünmediği bir iç ortaklık tarzında oluşmuştur. Bu nedenle tarafların gizli ortak olarak yer aldığı, resmi kayıt ve belgeler ile dış ilişkide ise davalının babası olan ... ...’in gösterildiği, iç ortaklık niteliğindeki adi ortaklık ilişkisi sebebiyle davacının, davalıdan ortaklığa yönelik talepte bulunabileceği kabul edilmelidir. O halde davacı, ortaklığın fesih ve tasfiyesine karar verilmesini istediğine göre, mahkemece ortaklığın fesih ve tasfiyesine karar verilmesi, tasfiyenin de bizzat yaptırılması gereklidir. Ortaklığın feshi ile ortaklığın tasfiyesi ayrı ayrı hukuki işlemlerdir....

            "İçtihat Metni"Davacı ... ile davalı ... aralarındaki Adi ortaklığın tasfiyesi ve alacak davasına dair ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 03/09/2015 günlü ve 2014/626 E. - 2015/636 K. sayılı hükmün Bozulması hakkında dairece verilen 20.11.2017 günlü ve 2016/9109 E. - 2017/16169 K. sayılı ilama karşı davacı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiştir....

              Fesih ve tasfiye edilmeyen adi ortaklıkta da zamanaşımı süresi başlamaz. Eş söyleşiyle, zamanaşımı süresi ancak fesih ve tasfiye anında başlar. Dava konusu olayda, ortaklık konusunu oluşturan ... 28.2.2002 tarihinde tamamlanmış ise de, taraflar arasındaki adi ortaklığın fesih ve tasfiye edildiği iddia ve ispat edilemediği için zamanaşımı süresi henüz başlamamıştır ve bu nedenle olayda zamanaşımı süresinin dolduğundan da söz edilemez. Taraflar arasında adi ortaklık ilişkisi kurulup, ortaklık konusu işte gerçekleştirildiğine göre, tasfiyeninde bizzat mahkemece yaptırılması gerekir. Ortaklığın feshi ile ortaklığın tasfiyesi ayrı ayrı hukuki işlemlerdir. BK.nun 538.maddesinde belirtildiği gibi tasfiye bütün mal varlığının belirlenip ortaklarının birbirleri ile alacak verecek ve ortaklıktan ... tüm ilişkilerinin kesilmesi yoluyla ortaklığın sona erdirilmesi, malların paylaşılması yada satış yoluyla elden çıkarılmasıdır....

                Mahkemece; adi ortaklığın fesih ve tasfiyesine, malvarlığı bulunmadığından tasfiye memuru atanmasına yer olmadığına , 10.000.00.- TL nin davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmiş, hüküm davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava konusu uyuşmazlık, taraflar arasındaki adi ortaklık ilişkisinden kaynaklanmaktadır. 818 sayılı Borçlar Kanununda "Adi şirket" ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununda "Adi ortaklık sözleşmesi" başlıkları altında yapılan tanımlarda adi ortaklık, "iki ya da daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir" şeklinde tanımlanmıştır. Adi ortaklık sözleşmesi geçerlik şekli olarak herhangi bir şekle bağlı değildir. Ancak, ispat şekli bakımından yasal delillerle kanıtlanması gerekir. Ayrıca adi ortaklık ilişkisinde, bir ortak tarafından açılan alacak talebine ilişkin dava, ortaklığın fesih ve tasfiyesi istemini de kapsar....

                  vekillerince temyiz edilmiştir. 1- Asıl dava adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi, birleşen dava ise ortaklığa konu dairelerden elde edilen kira gelirinden davacı ortağın payına düşer tutarın tahsili istemlerine ilişkindir....

                    Hemen belirtmek gerekir ki, BK'nın 535. hükmü gereğince, taraflar arasında başkaca bir kararlaştırma yoksa adi ortaklık ölüm ile son bulur. Davacının murisi Selma 17.08.1999 tarihinde meydana gelen deprem sonucu öldüğüne göre, adi ortaklık bu tarihte sona ermiştir. Mahkemenin de kabulünde olduğu gibi, murisin ölümünden sonra adi ortaklığın taraflar arasında sürdüğü de kanıtlanamamıştır. Eldeki dava, muris Selma ile davalı arasındaki adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi olduğuna ve Selma'nın da 17.08.1999 tarihinde öldüğünün anlaşılmasına göre, fesih ve tasfiyenin bu tarih itibariyle yapılması zorunludur. Nitekim, somut olayda davalı ve dava dışı kardeşi İ.Hakkı ölümden sonra fırının mülkiyetini tamamen devraldıkları gibi, fırının işletmesi ile ilgili yeni bir adi ortaklık oluşturdukları dosya kapsamından anlaşılmakta olup, bundan sonraki dönem ile ilgili oluşan kâr ve zararın önceki adi ortaklığın tasfiyesinde dikkate alınması mümkün değildir....

                      UYAP Entegrasyonu