Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Hemen belirtmek gerekirki adi ortaklığın feshi ve tasfiyesi ayrı ayrı hukuki işlemlerdir. Adi ortaklığı oluşturan ortaklardan olan ve taraflarında babası bulunan ... ...'in 25.1.2000 tarihinde vefat etmesi nedeniyle adi ortaklık fiilen son bulmuş ise de, ortaklığın henüz tasfiye edilmediği sabit olup, tasfiye edilmeyen ortaklık içinde henüz zamanaşımı başlamamıştır. Bu nedenle olayda zamanaşımı süresinin dolduğundan söz edilemez. Mahkemece değinilen bu yön gözetilerek işin esasına girilip hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır. Bozmayı gerektirir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; temyiz olunan kararın davacılar yararına BOZULMASINA, peşin alınan 18.40 TL. temyiz harcının istek halinde iadesine, 12.6.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....

    Mahkemece, adi ortaklığın haklı sebeple feshi ve tasfiyesine karar verilmiş, TBK’unun 644/2-3.maddesi gereğince tasfiye memuru (görevlisi) atanmış ve tasfiye memurunun ücreti ile ödenme şekli belirlenmiştir. Hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. Davada, adi ortaklığın feshi ile bu ortaklığın feshinden davacının payına düşen kısım ile davacıya ödenmeyen kar payının belirlenip davalıdan tahsili istenmiştir. Taraflar arasındaki ortaklığın fiilen son bulduğu uyuşmazlık konusu değildir. Ortaklık son bulduğuna göre tasfiyenin de mahkemece bizzat yaptırılması gerekir. Ortaklığın feshi ile ortaklığın tasfiyesi ayrı ayrı hukuki işlemlerdir. Tasfiye, ortaklığın bütün malvarlığının belirlenip, ortakların birbirleri ile alacak verecek ve ortaklıktan doğan tüm ilişkilerinin kesilmesi yoluyla ortaklığın sonlandırılması, malların paylaşılması ya da satış yoluyla elden çıkarılmasıdır....

      Mah 983 ada 3 ve 4 nolu parsellerin maliki olarak bu parseller üzerine yapılacak bina ve bu binada adi ortaklık şeklinde ticari işletme işletmek amacı ile 14/11/2007 tarihinde imzaladıkları sözleşme ile adi ortaklık kurarak söz konusu parseller üzerindeki binayı restoran olarak işletmeye başladıklarını ve işletmenin ihtiyacı için bankadan ortaklaşa kredi sağladıklarını, bu kredi ile öncelikle işletmenin borçlarının ödeneceğinin kararlaştırılmasına rağmen davalının kendi ihtiyaçlarını giderdiğini , davalının şirketin işleyişi ile ilgili bilgi vermediğini , yine davalının haber vermeden şirket adına kredi çektiğini ve şirketin gelirlerini paylaşmadığını, davalıya bu hususta ortaklığın tasfiyesi için ihtar gönderildiğini ancak davalının buna yanaşmadığını, BK 535 maddesindeki şartların gerçekleştiğini bu nedenle ... Restoran isimli iş yerinde faaliyet gösteren adi ortaklığın feshine ve tasfiyesine karar verilmesini istemiştir. Asli müdahil ... ise, davalılar ... ve ...'...

        müvekkili ... şirketinden kar payı talep etme hakkının bulunmadığını, davacının pay sahibi/hissedarı dahi olmadığı müvekkil ... şirketinin feshini ve tasfiyesini isteyemeyeceği ve bunun ötesinde müvekkil ... şirketinin TTK'daki özel hükümler karşısında adi ortaklık hükümlerine göre tasfiyesinin mümkün olmadığını ve davanın reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı yana tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.İlk Derece Mahkemesi tarafından; " davacı ... ile davalı ... arasındaki adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi davasında her iki tarafın tacir olmadığı ve bu nedenle nispi ticari dava sayılamayacağı gibi adi ortaklığın tasfiyesi Borçlar Kanunu hükümlerine göre yapılacağından mutlak ticari dava niteliğinde de olmadığı " gerekçeleriyle 1-Mahkememizin Görevsizliği nedeniyle davanın usulden reddine, 2-Dosyanın görevli İstanbul Anadolu Asliye Hukuk mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir....

          Sözleşmenin düzenlendiği tarihte yürürlükte bulunan mülga 818 sayılı BK'nın 520. maddesi ve devamı maddelerinde düzenlenen "Adi Ortaklık" ilişkisi bulunduğu uyuşmazlık konusu değildir. Ayrıca sözleşmede kararlaştırılan 65.000,00 TL'nin ödenmediği de savunulmamıştır. Adi ortaklıkta 65.000,00 TL istendiğine göre, bu istem sermaye payının ödetilmesi niteliğinde olduğundan adi ortaklığın feshi ve tasfiyesi istemini de kapsar (Y. 13 HD. 21.3.1994 T. 1239-2828 syl.k.). Sözleşmenin süreli olduğu anlaşılmakla birlikte süreden önce feshi istenilmiştir. Bu nedenle de adi ortaklığın feshi ve tasfiyesi talep edilmiştir. Davacı yönetici ortak olan davalının sözleşmeye aykırı davrandığını ileri sürerek fesih ve tasfiye isteminde bulunmuş olup, ortaklığın hukuken ve kesin bir şekilde son bulması için, tasfiye hesabının da yapılması gerekir (Y. 13 HD.15.2.1993 T. 61-1202 sayılı kararı)....

            Mahkemece; adi ortaklığın fesih ve tasfiyesine, malvarlığı bulunmadığından tasfiye memuru atanmasına yer olmadığına , 10.000.00.- TL nin davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmiş, hüküm davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava konusu uyuşmazlık, taraflar arasındaki adi ortaklık ilişkisinden kaynaklanmaktadır. 818 sayılı Borçlar Kanununda "Adi şirket" ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununda "Adi ortaklık sözleşmesi" başlıkları altında yapılan tanımlarda adi ortaklık, "iki ya da daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir" şeklinde tanımlanmıştır. Adi ortaklık sözleşmesi geçerlik şekli olarak herhangi bir şekle bağlı değildir. Ancak, ispat şekli bakımından yasal delillerle kanıtlanması gerekir. Ayrıca adi ortaklık ilişkisinde, bir ortak tarafından açılan alacak talebine ilişkin dava, ortaklığın fesih ve tasfiyesi istemini de kapsar....

              da olduğuna ilişkin bir düzenleme bulunmadığından, ortaklığı oluşturan şirketler de TTK 625/1 uyarınca yönetim yetkisine sahip olduğunu, nitekim davalı da bu yetkiye istinaden ...ye davacıların talebinden başka bir taleple başvuruda bulunduklarını, TOKİ de tüm ortakların yönetim yetkisi olduğundan ve bu kişilerce farklı taleplerde bulunulmasından kaynaklı olarak ödeme yapamadığını, adi ortaklığın feshi davası için tarafımıza süre verilmesini ve açılacak davanın işbu dava açısından bekletici mesele yapılmasına karar verilmesini, adi ortaklık karar defterinin davacılardan istenilmesini, davalı şirket yetkilisinden imzanın ve karar defteri içeriğinin doğruluğunun sorulmasını, davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. DELİL DEĞERLENDİRME VE HUKUKİ NİTELENDİRME: Dava, adi ortaklığının yetkilisinin ... olduğunun tespiti ve adi ortaklığa Toki tarafından yapılacak ödemelerin ...'...

                "İçtihat Metni" Davacı ... ile davalılar ... vs. arasındaki davadan dolayı Didim Asliye Hukuk Hakimliğince verilen 25.04.2005 gün ve 1997/107-2005/237 sayılı hükmün Yargıtayca incelenmesi taraf vekillerince istenilmiş, eksiklik nedeniyle mahalline iade edilen dosya ikmal edilerek gelmiş olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü: - K A R A R - Davacı ... ile davalılardan ... arasında adi ortaklık ilişkisi bulunmaktadır. Daha önce ...’ın ... aleyhine açtığı adi ortaklık payına dayalı tapu iptâli tescil davasının mahkemece reddine karar verilmiş, Didim Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 1996/322 E. 2003/18 K. sayılı dava dosyasının Yargıtay Yüksek 13. Hukuk Dairesi’nce 22.03.2004 günü onanması sırasında, adi ortaklığın feshi, tasfiyesi ve uğradığı zararın tazmini için ayrıca dava açılabileceği belirtilmiştir....

                  Öncelikle belirtmek gerekir ki bu tür adi ortaklıkların tüzel kişilikleri bulunmadığı için taraf ehliyetleri yoktur. O nedenle adi ortaklığın feshi ve tasfiyesine yönelik davada tüm ortakların taraf sıfatıyla bulunmaları gerekir. Öte yandan gerek davalının diğer dava dışı ortak ile davacı aleyhine icra takibi yapması ve gerekse davacının eldeki bu davayı açması aynı zamanda adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi isteminide kapsamaktadır. Bu itibara dava dışı ortaklar olan ------ davaya dahil edilmiştir. ------ sayılı ilamında da belirtildiği üzere,6101 sayılı Türk Borçlar Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'un 1. maddesi; “Türk Borçlar Kanunu’nun yürürlüğe girdiği tarihten önceki fiil ve işlemlere, bunların hukuken bağlayıcı olup olmadıklarına ve sonuçlarına, bu fiil ve işlemler hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmişse, kural olarak o kanun hükümleri uygulanır....

                    Davacı adi ortak şirket tarafından, davalı adi ortak şirket ile (sonradan ... şahıs işletmesi olmuştur) aralarındaki adi ortaklık sözleşmesine dayalı olarak ve doğrudan adi ortaklığın uğradığı (davalı tarafça uğratıldığı iddia edilen) zarardan dolayı, öncelikle bu zararın davalı taraftan tazmini ile taraflar arasındaki adi ortaklığa ödenmesine karar verilmesini istemesi ve adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi davası içerisinde de gider ve borçlar ile tarafların koydukları avansların mahsubundan sonra kalan bedelden davacı payına düşen kısmın davacıya ödenmesi gerekirken, adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi davası dışında, adi ortaklığın uğradığı zarardan doğan tazminatın doğrudan davacı adi ortağa ödenmesinin istenemeyeceği, bu hususun 6098 s. TBK'nin 643. maddesine de aykırı olduğu, davacı adi ortak şirketin bu talebe ilişkin olarak aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı, bu talebin adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi talebi de sayılamayacağı çünkü, bu talepten açılmış Mahkememizin ......

                      UYAP Entegrasyonu