ADİ ORTAKLIĞIN FESHİ VE TASFİYESİ 818 S. BORÇLAR KANUNU [ Madde 541 ] 818 S. BORÇLAR KANUNU [ Madde 520 ] "İçtihat Metni" Taraflar arasındaki adi ortaklığın feshi ve tasfiyesi davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davacı avukatınca duruşmalı, davalı avukatınca duruşmasız olarak temyiz edilmesi üzerine, temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. Davacı, davalı ile 21.02.1984 tarihinde N......
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk derece mahkemesi, davacının adi ortaklığın tasfiyesi için yapılan sulh protokolüne istinaden icra takibi yaptığı, itiraz üzerine itirazın iptali istemi ile dava açtığı, davalı gerçek kişi ile davalı tüzel kişinin tacir olduğu, ticaret odası kaydı olmayan, 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu 177. maddesindeki sınırları aşan miktarda geliri bulunmadığı bildirilen davacının ise, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunun 12. ve 15. maddeleri ile 5362 Sayılı Esnaf ve Sanatkarlar Meslek Kuruluşları hakkında Kanunun 3/a. maddesi ve 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu 177. maddeleri uyarınca adi ortaklığın tasfiyesi talebi itibari ile tacir olmadığı, adi ortaklığın 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunun 620. ve devam eden maddelerinde düzenlenmiş olması, davacının adi ortaklığın tasfiyesi talebi itibari ile tacir olmaması, davanın adi ortaklığın tasfiyesi yönelik sulh protokolünün tahsili için yapılan icra takibindeki itirazın iptaline yönelik olması, taraflar arasındaki uyuşmazlığın, 6098 Sayılı...
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; adi ortaklığın tarafları olan davalıların oybirliği ile 15.05.2018 tarihinde adi ortaklığı tasfiye ettikleri, adi ortaklığın tasfiye işlemi ile ilgili tutanak aslının Mahkemeye sunulduğu, davalıların yaptığı tasfiye işleminin bilirkişiye denetlettirildiği, tasfiye işleminde davacının veya üçüncü kişilerin aleyhine yada zararına bir durumun kasten oluşturulmadığı ve yapılan tasfiye işleminin usul ve yasaya uygun olduğu, adi ortaklığın tasfiyesi yargılama sırasında tamamen gerçekleştirildiği gerekçesiyle; davacının yetkiye dayalı olarak açtığı adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi davasının kabulü ile davalılar ... İnşaat Nakliyat Madencilik San. ve Tic. Ltd. Şti. ve ... arasındaki adi ortaklığın fesih ve tasfiyesine, tasfiye yargılama aşamasında gerçekleştirildiğinden tasfiye memuru atanmasına yer ve gerek olmadığına, davalı ... İnşaat Nakliyat Madencilik San. ve Tic. Ltd....
Mahkemece; davalılar arasında kurulan adi ortaklığın 31/12/2011 tarihli “Ortak Girişimin Feshi” adı altında düzenlenen sözleşme ile sonlandırıldığı, sözleşme içeriği incelendiğinde; ortaklık faaliyeti kapsamında toplam 101.800 TL tutarında gider yapıldığı, bu giderlerden sadece 5.000 TL’sinin davalı şirket tarafından, kalanının ise davalı ... tarafından karşılandığı, ortaklardan davalı şirketin ortaklıktan herhangi bir hak ve alacağının kalmadığına dair beyanda bulunduğu, sözleşme tarihi itibariyle davalıların birbirini ibra ettikleri, böylece davaya konu adi ortaklığın sonlandırılarak tasfiye edildiği, ortaklığa konu işin de pilot ortak davalı ... tarafından tamamlandığı; diğer taraftan bahse konu belgenin muvazaalı olarak düzenlendiği hususunun ispat edilemediği, ortaklığın tasfiye edilmesi karşısında artık adi ortaklığın tasfiyesinin istenemeyeceği gerekçesiyle; davanın reddine dair verilen hüküm, davacının temyizi üzerine; Dairece verilen 24/12/2018 tarihli ve 2017/1299 E. - 2018/13149...
Noterliği'nin 11/11/2004 tarih ve 14915 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile adi ortaklığın feshi ve hissesine düşen 74.000 TL'nin ödenmesini istediğini, davalının ihtara cevap vermediğini, adi ortaklığın sermayesinin 148.000 TL olduğunu, kendisinin ortaklıktan yarı hissesini alarak ayrılmak istediğini belirterek; adi ortaklığın feshi ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 74.000 TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir....
Davada çözülmesi gereken sorun, adi ortaklığın tasfiyesinin gerekip gerekmediği ve tasfiyenin ne şekilde yapılacağı hususudur. Hemen belirtmek gerekirki ortaklığın feshi ile tasfiyesi ayrı ayrı hukuki işlemlerdir. Davacı ile davalı arasında sözlü anlaşma ile adi ortaklığın kurulduğu ve bilahare bu ortaklığın fiilen son bulduğu dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Ortaklık fiilen son bulduğuna göre tasfiyenin de bizzat mahkemece yaptırılması gerekir. Tarafların arasında yazılı bir sözleşme bulunmadığı içinde tasfiyenin BK.nun 539.maddesindeki sıra takip edilerek yapılması zorunludur. BK.nun 538.maddesinde belirtildiği gibi tasfiye bütün hesapların görülüp ortaklığın aktif ve pasif bütün mal varlığının belirlenip ortakların birbirleri ile alacak verecek ve ortaklıktan dolayı olan ilişkilerinin kesilmesi yoluyla ortaklığın sona erdirilmesi, malların paylaşılması yada satış suretiyle elden çıkarılmalıdır....
Mutlak ticari davalar ise, tarafların tacir olup olmadıklarına ve uyuşmazlığın tarafların ticari işletmeleri ile ilgili bulunup bulunmadığına bakılmaksızın yasa gereği ticari dava sayılan uyuşmazlıklardır. TTK'nın 4/1-a ve devamı bentlerinde yazılan uyuşmazlıklar ile diğer yasalarda ticari dava olduğu belirtilen uyuşmazlıklar, mutlak ticari davalardır. Yine, TTK'nın 11/1 maddesi uyarınca ticari işletme, “Esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü” işletme olup, 12/1. maddesi uyarınca da, bir ticari işletmeyi “kısmen de olsa” kendi adına işleten kişi tacir kabul edilmiştir. Somut olayda, davacı vekilinin, tarafların bir araya gelerek, hayvancılık yapmak amacıyla, sermaye koymak suretiyle "..." isimli adi ortaklık kurdukları, gelinen süreçte, adi ortaklığın devam etmesinin imkansız hale geldiğini ileri sürerek adi ortaklığın feshi ve tasfiyesi istemiyle dava açtığı, anlaşılmaktadır....
ortaklığın feshi ve tasfiyesi davası olmakla, davaya bakmaya asliye hukuk mahkemelerinin görevli olduğu gerekçesiyle dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiştir....
Hemen belirtmek gerekir ki, BK'nın 535. hükmü gereğince, taraflar arasında başkaca bir kararlaştırma yoksa adi ortaklık ölüm ile son bulur. Davacının murisi Selma 17.08.1999 tarihinde meydana gelen deprem sonucu öldüğüne göre, adi ortaklık bu tarihte sona ermiştir. Mahkemenin de kabulünde olduğu gibi, murisin ölümünden sonra adi ortaklığın taraflar arasında sürdüğü de kanıtlanamamıştır. Eldeki dava, muris Selma ile davalı arasındaki adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi olduğuna ve Selma'nın da 17.08.1999 tarihinde öldüğünün anlaşılmasına göre, fesih ve tasfiyenin bu tarih itibariyle yapılması zorunludur. Nitekim, somut olayda davalı ve dava dışı kardeşi İ.Hakkı ölümden sonra fırının mülkiyetini tamamen devraldıkları gibi, fırının işletmesi ile ilgili yeni bir adi ortaklık oluşturdukları dosya kapsamından anlaşılmakta olup, bundan sonraki dönem ile ilgili oluşan kâr ve zararın önceki adi ortaklığın tasfiyesinde dikkate alınması mümkün değildir....
ın adi ortaklığın feshi yanında talep ettiği katılım ve kar payı alacağının TBK 643. maddesi gereğince ortaklığın borçları ödendikten sonra talep edilmesi mümkün olduğundan adi ortaklığın amacı ve faaliyet konusu henüz tamamlanmamış olması nedeniyle ortaklığın zarar ve kar durumunun bu aşamada belirsiz olması ve davacı ...'ın hali hazırda borçlu olduğunun tespiti karşısında katılım ve kar payını bu aşamada talep edebilmesi mümkün olmadığından adi ortaklığın feshi ile katılım ve kar payı talebine yönelik davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir. KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davacı ... Ltd. Şti.'...