Bunlardan ilki yöneticilerin görevlerinin sona ermesi, diğeri de ortaklığın tasfiyesidir. Tasfiye ortaklığın bütün malvarlığının belirlenip, ortakların birbirleriyle alacak, verecek ve ortaklıktan doğan tüm ilişkilerin kesilmesi yoluyla ortaklığın sonlandırılması, malların paylaşılması yada satış yoluyla elden çıkarılmasıdır. Diğer bir anlatımla, tasfiye memuru tarafından yapılacak bir arıtma işlemi olup; hesap ve işlemin incelenip, bir bilanço düzenlenerek ortaklığın aktifi ve pasifi arasındaki farkı ortaya koymaktır. Eldeki davada, davacının, kira bedeli olarak ödediği başka bir anlatımla ilk sermaye olarak koyduğu -50.000.-TL sını davalıdan tahsilini istemesi ortak işletmeden vazgeçmesi, adi ortaklığın fesih ve tasfiyesini de kapsar. Bu durumda, taraflar arasındaki uyuşmazlığın 6098 Sayılı TBK'nun 642. maddesindeki tasfiye hükümlerinin uygulanması suretiyle çözümlenmesi gerekmektedir....
Borçlar Kanununun adi ortaklığa ilişkin 620 ve onu izleyen maddeleri gereğince adi ortaklığın kurulabilmesi için yazılı şekil gerekli olmayıp, adi ortaklık sözleşmesi sözlü olarak da yapılabilir. Adi ortaklık sözleşmesi, iki yada daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir.(TBK. 620/1 md.) Adi ortaklık ilişkisi, TBK'nun 639. maddesinde sayılan sona erme sebeplerinden birinin gerçekleşmesi ile sona erer. Bu şekilde ortaklığın sona ermesinin başlıca iki sonucu ortaya çıkar. Bunlardan ilki, yöneticilerin görevlerinin sona ermesi, diğeri de ortaklığın tasfiyesidir. Tasfiye, ortaklığın bütün malvarlığının belirlenip, ortakların birbirleri ile alacak verecek ve ortaklıktan doğan tüm ilişkilerinin kesilmesi yoluyla ortaklığın sonlandırılması, malların paylaşılması ya da satış yoluyla elden çıkarılmasıdır....
Bir ortak tarafından adi ortaklığa ilişkin olan sermaye payının istenmesi, aynı zamanda ortaklığın feshini ve tasfiyeyi de kapsar. Uyuşmazlık, bu bağlamda değerlendirilip, çözüme kavuşturulmalıdır. Davacı vekili dava dilekçesinde, adi ortaklık nedeni verilen senetten kaynaklanan menfi tespit talebinde bulunduğuna, adi ortaklık sözleşmesi gereğince dava konusu senedin ortaklık nedeniyle verildiği anşıldığına göre, uyuşmazlığın TBK'nın 620.vd.maddelerinde düzenlenen adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi olarak çözümlenmesi gerekir. Bu durumda, mahkemece; 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı TBK 620 vd. düzenlenen adi ortaklık hükümleri dikkate alınmalı, TBK'nun 642.madde vd. hükümlerine göre tasfiye işlemi gerçekleştirilmelidir....
Taşınmazların satımına da kanaatimce yine TTK md 294 f 1 son cümle kıyasen uygulanmalı ve İİK hükümleri uyarınca açık artırma yoluyla satışı yapılmalıdır. " Somut uyuşmazlığın özelliklerine göre mahkememizin görevi adi ortaklığın varlığının ve tasfiye koşullarının tespiti sonrası tasfiye memuru atanmasına ilişkin ise de, bu atama sırasında adi ortaklığın tarafları arasında çıkan ve dava konusu edilen adi ortaklığın aktif ve pasifleri, masraflara katılım miktarları, kar ve zarara katılım oranları gibi hususların da karara bağlanması gerektiği sonucuna varılmıştır. Görev itirazında bulunulmuş ise de, adi ortaklığın tarafları, tacir olan şirketler olmakla görev itirazı yerinde görülmemiştir. Gerek tarafların gerek ise adi ortaklığın ticari defterleri ve yargılama aşamasında sunulan belgeler en son atanan bilirkişi heyetince incelenmiştir. Taraflarca adi ortaklık sözleşmesindeki 100.000,00-TL'lik sermaye, %50'şer oranında yerine getirilmiştir....
Tasfiye, ortaklığın bütün malvarlığının belirlenip, ortakların birbirleri ile alacak verecek ve ortaklıktan doğan tüm ilişkilerinin kesilmesi yoluyla ortaklığın sonlandırılması, malların paylaşılması ya da satış yoluyla elden çıkarılmasıdır. Diğer bir anlatımla tasfiye memuru tarafından yapılacak bir arıtma işlemi olup; hesap ve işlemlerin incelenip, bir bilanço düzenlenerek, ortaklığın aktif ve pasifi arasındaki farkı ortaya koymaktır. Bir ortak tarafından adi ortaklığa ilişkin olan sermaye payının istenmesi, aynı zamanda ortaklığın feshini ve tasfiyeyi de kapsar. Uyuşmazlık, bu bağlamda değerlendirilip çözüme kavuşturulmalıdır. Bu durumda, mahkemece; 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 620 ve devamı maddelerinde düzenlenen adi ortaklık hükümleri dikkate alınmalı, Türk Borçlar Kanununun 642.madde ve devamı hükümlerine göre tasfiye işlemi gerçekleştirilmelidir....
Tasfiye, ortaklığın bütün malvarlığının belirlenip, ortakların birbirleriyle alacak verecek ve ortaklıktan doğan tüm ilişkilerinin kesilmesi yoluyla ortaklığın sonlandırılması, malların paylaşılması ya da satış yoluyla elden çıkarılmasıdır. Tasfiye usulünü düzenleyen TBK'nın 644.maddesi gereğince; ortaklığın sona ermesi hâlinde tasfiye, yönetici olmayan ortaklar da dâhil olmak üzere, bütün ortakların elbirliğiyle yapılır. Ancak, ortaklık sözleşmesinde, ortaklardan biri tarafından kendi adına ve ortaklık hesabına belirli bazı işlemlerin yapılması öngörülmüşse, bu ortak, ortaklığın sona ermesinden sonra da o işlemleri tek başına yapmak ve diğerlerine hesap vermekle yükümlüdür. Ortaklar, tasfiye işlerini yürütmek üzere tasfiye görevlisi atayabilirler. Bu konuda anlaşamamaları hâlinde, ortaklardan her biri, tasfiye görevlisinin hâkim tarafından atanması isteminde bulunabilir....
Tasfiye, ortaklığın bütün malvarlığının belirlenip, ortakların birbirleri ile alacak verecek ve ortaklıktan doğan tüm ilişkilerinin kesilmesi yoluyla ortaklığın sonlandırılması, malların paylaşılması ya da satış yoluyla elden çıkarılmasıdır. Diğer bir anlatımla, tasfiye memuru tarafından yapılacak bir arıtma işlemi olup; hesap ve işlemlerin incelenip, bir bilanço düzenlenerek, ortaklığın aktif ve pasifi arasındaki farkı ortaya koymaktır. Tasfiye usulünü düzenleyen Türk Borçlar Kanununun 644.maddesine göre; "Ortaklığın sona ermesi hâlinde tasfiye, yönetici olmayan ortaklar da dâhil olmak üzere, bütün ortakların elbirliğiyle yapılır. Ancak, ortaklık sözleşmesinde, ortaklardan biri tarafından kendi adına ve ortaklık hesabına belirli bazı işlemlerin yapılması öngörülmüşse, bu ortak, ortaklığın sona ermesinden sonra da o işlemleri tek başına yapmak ve diğerlerine hesap vermekle yükümlüdür. Ortaklar, tasfiye işlerini yürütmek üzere tasfiye görevlisi atayabilirler....
Mahkemece, davacı tarafın dava konusu yapılan alacağa dayanak yapmış olduğu 01/12/2012 tarihli sözleşmenin adi ortaklık sözleşmesi olarak değerlendirilmesi gerektiği, adi ortaklık sözleşmesi kapsamında, adi ortaklık tasfiye edilmediği sürece adi ortaklığa bağlı olarak alacak ve kar payı talep edilemeyeceği, davacı tarafın katıldığı son oturumda sözleşmenin adi ortaklık sözleşmesi olarak kabul edilip ortaklığın tasfiye suretiyle sonlandırılmasına muvafakat etmedikleri ve bu bağlamda HMK 26/1 md gereğince taleple bağlılık ilkesi kapsamında davacı tarafın dayanmış olduğu sözleşme ile adi ortaklığın tasfiye edilmeksizin davacı tarafa herhangi bir hak ve alacak sağlamayacağı gerekçesiyle ,davanın reddine karar verilmiştir....
Yine TBK'nın 622 ve 623. maddesinde (818 sayılı mülga BK.'un 522. ve 523. maddesinde) ortakların ortaklığa ait bütün kazançları aralarında taksim etmekle yükümlü oldukları, aksine bir anlaşma olmadıkça her ortağın, kâr ve zarardan hissesinin eşit olacağı belirtilmiştir. Buna göre, adi ortaklıkta, ortağın kişisel alacaklıları borçlu ortağın şirketteki kâr payını veya adi ortaklığın tasfiye edilmesi halinde borçluya isabet edecek tasfiye payını haczettirebilir. Ayrıca adi ortaklığın tasfiye edilmesi halinde borçluya isabet edecek tasfiye payının da haczi mümkün bulunmaktadır. Bir diğer anlatımla, bir ortağın alacaklıları haklarını ancak o şerikin tasfiyedeki payı üzerinde kullanabilirler, ancak şirket sözleşmesinde bu kuralın aksi de kararlaştırılabilir....
Uyuşmazlık, sözleşme hükümlerinin taraflarca ihlal edilip edilmediği, gelirin paylaşılıp paylaşılmadığı,davacının adi ortaklık payını alıp almadığı, cezai şart alacağının doğup doğmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmaktadır. Tarafların tüm bu uyuşmazlık noktalarındaki taleplerinin, adi ortaklığın feshi ve tasfiyesi kapsamında bulunduğu kabul edilmeli ve uyuşmazlık; bu çerçevede ele alınıp değerlendirilmelidir. Taraflar arasında düzenlenen 13.03.2013 tarihli protokolde adi ortaklığın süreli olduğu ve 30.10.2013 tarihinde sona erdiği anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere, adi ortaklığın sona ermesinin zorunlu ve kaçınılmaz bir hukuki sonucu da, sona erme ile birlikte ortaklığın tasfiye aşamasına girmesidir. Tasfiye, ortaklar arasındaki ortaklık ilişkisinin tamamen sona erdirilmesine yönelik kanuni bir usuldür....