Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İki ayrı tarihli adi ortaklık sözleşmesinin adresinin aynı yerde olması, ilk adi ortaklığın lokal işletmesi 2. adi ortaklık sözleşmesinin birahane işletmesi olarak benzer faaliyet konusunu içermesi, ilk sözleşmede harcanan bedel ve ayrılmaya ilişkin koşulun davacı vekilinin beyanına göre 2. sözleşmede yer verilmemiş olması ve davalının ödemeye ilişkin İcra Mahkemesine yaptığı itirazın reddedilmesi nedeniyle ödemenin adi ortaklıktan olan borca mahsuben yapıldığı beyanı bir arada değerlendirildiğinde iki ayrı adi ortaklık sözleşmesinin varlığının kabulü mümkün görülmemiştir. Özellikle ilk sözleşmede yer alan 100.000 Euro'luk harcamanın ayrılma halinde nasıl dağıtılacağına ilişkin düzenleme 2. sözleşmede davalının isteği üzerine yer verilmediğinin beyan edilmesi, davacı vekilinin ilk sözleşmenin kendilerinden istenmesine rağmen karşı tarafa verilmediğinin belirtilmesi nedeniyle de her iki sözleşmenin birbirinin tamamlayıcısı niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır....

Taraflar arasında, noter huzurunda 3.9.1996 tarihli adi ortaklık sözleşmesi düzenlendiği uyuşmazlık konusu olmayıp, idareci ortak olan davacının üzerine düşen edimleri gereği gibi yerine getirmediği dosya münderecatından anlaşıldığı gibi bu husus mahkemenin de kabulündedir. Sözleşmede kar payının nasıl dağıtılacağı yazılıdır. İmzası davalı tarafından inkar edilmeyen bu sözleşme gereğince taraflar arasında Borçlar Kanununun 520 ve devamı maddelerinde düzenlenen bir adi ortaklık ilişkisinin meydana geldiğinin kabulü gerekir. Davalının ortaklığı feshettiğini bildirdiğine göre davacının dava ettiği talepler dikkate alındığında ortaklığın fesih ve tasfiyesine karar verilmesini istediğinin kabulü gerekir. O halde mahkemece ortaklığın fesih ve tasfiyesine karar verilmesi, tasfiyenin de bizzat yaptırılması gereklidir. Ortaklığın feshi ile ortaklığın tasfiyesi ayrı ayrı hukuki işlemlerdir....

    ile ... arasında adi ortaklık ilişkisinin olduğu kabul edilmiş ancak ortaklar arasında arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi gereği yüklenici tarafa kalacak bağımsız bölümlerin aidiyeti hususunda ihtilaf bulunduğu ve ötesinde adi ortaklığın feshi ve tasfiyesi hususunda açılmış bir dava da bulunmadığı ve ortakların böyle bir davayı açmaya zorlanamayacağı vurgulanmıştır. Anılan davadan sonra ... Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/163 E. sayılı dosyası ile adi ortaklığın feshi ve tasfiyesi için dava açıldığı ve halen derdest olduğu anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca dava konusu bağımsız bölümlerin hangi tarafa ait olacağı hususunun belirlenmesi için adı geçen adi ortaklığın feshi ve tasfiyesi davasının sonucunun beklenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, uyuşmazlığın çözümü ortada bırakılacak şekilde davanın reddi usul ve yasaya aykırıdır....

      den alacaklı olduğunu, alacağının tahsili için başlattığı icra takibinin kesinleştiğini yapılan hacizlerin sonuçsuz kaldığını borçlunun diğer davalı ile adi ortaklık kurduğunun tesbit edildiğini icra müdürlüğünün BK.535/3 maddesi uyarınca ortaklığın fesih ve tasfiyesi için dava açma yetkisi verdiğini ileri sürerek davalılar arasında kurulan adi ortaklığın fesih ve tasfiyesine borçlunun tasfiye payına haciz tesis edilerek alacağının tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalılar davaya cevap vermemiş, duruşmaya katılmamıştır. Mahkemece, davanın kabulüne tasfiye memuru olarak mali müşavir ...'ün tayinine karar verilmiş; hüküm, davalılar tarafından temyiz edilimşitri. 1-Davalılar arasında adi ortaklık kurulduğu davacının ortaklardan ... Tic. A.Ş'tden alacağı için yaptığı takibin sonuçsuz kalması sonucu Borçlar Kanunu 535/3. maddesi uyarınca ortaklığın fesih ve tasfiyesi için dava açıldığı anlaşılmaktadır....

        Dava; adi ortaklığın feshi ve tasfiyesi talebine ilişkindir. Adi ortaklık sözleşmesi, iki yada daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir. (TBK. 620/1 md.) Adi ortaklık ilişkisi, TBK'nın 639.maddesinde sayılan sona erme sebeplerinden birinin gerçekleşmesi ile sona erer. TBK'nın 639. maddesinde; "1. Ortaklık sözleşmesinde öngörülen amacın gerçekleşmesi veya gerçekleşmesinin imkânsız duruma gelmesiyle. 2. Sözleşmede ortaklığın mirasçılarla sürdürülmesi konusunda bir hüküm yoksa, ortaklardan birinin ölmesiyle. 3. Sözleşmede ortaklığın devam edeceğine ilişkin bir hüküm yoksa, bir ortağın kısıtlanması, iflası veya tasfiyedeki payının cebrî icra yoluyla paraya çevrilmesiyle. 4. Bütün ortakların oybirliğiyle karar vermesiyle. 5. Ortaklık için kararlaştırılmış olan sürenin bitmesiyle. 6....

          Ltd.Şti. adı altında inşaat projesi ve inşaat işi yapmakta olduğunu, davalı ile 1997 yılından bu yana ortak olarak çalıştıklarını, davacının 2005 yılının Aralık ayı ile 2006 yılının Eylül ayı arasındaki dönemde bir suçtan dolayı cezaevinde bulunduğunu, davacının cezaevinde bulunduğu süre içerisinde, davalının şirket adına alacakları tahsil ettiğini, borçları ödediğini, ancak müvekkiline hesapları teslim etmediğini, şirkete ait paraların davalıda kaldığını, bu nedenlerden dolayı ortaklığın feshi ve tasfiyesi ile ortaklık kazancının ve tasfiye payının tespit edilmesini ve tespit edilen miktarın en yüksek banka mevduat faiziyle birlikte şimdilik 25.000,00 TL'sinin davalıdan alınmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili; taraflar arasında adi ortaklık ilişkisinin bulunmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece; taraflar arasında adi ortaklık ilişkisinin bulunduğu ispat edilemediğinden, davanın reddine karar verilmiştir....

            Katılım ve kar payı alacağı açısından ise, taraflar arasında düzenlenmiş adi ortaklık sözleşmesi bulunmaktadır. Sözleşmenin feshine ilişkin kararla birlikte adi ortaklıkta sona ermiş olacaktır. Bu kapsamda sona eren adi ortaklık açısından katılım ve kar payı alacağı söz konusu olabilecektir....

            . - DAVA : Adi Ortaklığın Fesih ve Tasfiyesi İSTİNAF KARARININ KARAR TARİHİ : 09/07/2021 YAZIM TARİHİ : 12/07/2021 Davacı tarafından, davalılar aleyhine Konya Asliye . Ticaret Mahkemesi'nin ... Esas sayılı dosyası ile açılan adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi davasında 23/03/2021 tarihinde tesis edilen ara karara karşı davacının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendiğinde; DAVA: Davacı vekili dava dilekçesiyle taraflar arasında, ... isimli ticari işletmenin işletilerek kar elde edilmesi ve elde edilecek karı paylaşmak amacıyla adi ortaklık ilişkisi kurulduğunu, ...nin 3....

              İcra Müdürlüğü’nün 2018/11880E. sayılı dosyası üzerinden haksız ve kötüniyetli icra takibi başlatılarak, adi ortaklık sözleşmesi kapsamında yapılan işler için koyduğu sermayenin iadesini istediğini, davanın reddini, adi ortaklığın tasfiyesi için gerekli işlemler tamamlanmadan, konulan sermayenin iadesinin talep edilebilmesi usulen mümkün olmadığını, huzurdaki davanın ortaklığın tasfiyesi talebi için öngörülen usuli şartları barındırmadığını, davacının ortaklığın tasfiyesine yönelik hiçbir talepte bulunmaksızın, adi ortaklığa konu işlerin yerine getirilmesi maksadıyla koymuş olduğu sermayenin iadesi için müvekkiller aleyhine icra takibi başlattığını, oysa ki; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun adi ortaklığa ilişkin düzenlemeleri içeren 620. ve devamı maddeleri uyarınca adi ortaklık taraflarının koydukları sermayenin iade edilebilmesi için öncelikle adi ortaklığın usulüne uygun tasfiyesinin gerçekleştirilmesi gerekli olduğunu, davacının işbu davayı açmaktaki iradesinin ortaklığın tasfiyesi...

              Davacı vekili; adi ortaklık sözleşmesini sona erdiren sebepler arasında kat irtifakının kurulması nedeniyle sona ermenin yer almadığını, sözleşmenin ve adi ortaklık ilişkisinin sona erdiğine ilişkin dosyada herhangi bir delilin mevcut olmadığını, ispat yükünün davalı tarafta olması ve adi ortaklığın sona erdiğine ilişkin davalı tarafından hiçbir belge ortaya konmamasına rağmen, zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğunu ileri sürerek; İlk Derece Mahkemesi kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. 2. Davalı vekili; zamanaşımı başlangıcı olarak belirlenen olgunun hatalı olduğunu, adi ortaklık ilişkisinin 17.08.1999 tarihinde yaşanan depremin ardından şehirdeki kat izinlerinin düşürülmesi nedeniyle gerçekleşmesinin imkansız duruma geldiğini, bu tarih itibariyle Mahkemece varlığı kabul edilen adi ortaklık ilişkisinin sona erdiğini ileri sürerek; İlk Derece Mahkemesi kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. C....

                UYAP Entegrasyonu