Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

KARAR Davacı, davalı ile 2005 yılında aralarında yapmış oldukları sözlü anlaşma gereğince ortak alınan araçlar ile nakliye işi yaparak elde edilecek kârı bölüşmek üzere adi ortaklık kurduklarını, ortaklık sermayesinin büyük bir kısmının tarafından konulduğunu, buna karşın adi ortaklığa ait araçların işletilmesi ve ortaklık işlerinin mutad yönetiminin davalıya bırakıldığını, ne var ki davalının elde edilen kazançtan payına düşen kısmı çeşitli bahanelerle ödemediğini, davalının sahte giderler göstermek suretiyle adi ortaklık kazancını gizlediğini ve kazancı zimmetinde bulundurduğunu ileri sürerek fazla hakları saklı kalmak üzere adi ortaklık kârından hissesine düşen 8.000.TL miktarın dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiştir....

    Dava konusu uyuşmazlık, taraflar arasındaki adi ortaklık ilişkisinden kaynaklanmaktadır. 818 sayılı Borçlar Kanununda "Adi şirket" ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununda "Adi ortaklık sözleşmesi" başlıkları altında yapılan tanımlarda adi ortaklık, "iki ya da daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir" şeklinde tanımlanmıştır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girmiş olup, davanın açılış tarihi (25.06.2009) itibariyle 818 sayılı Borçlar Kanunu yürürlükte bulunduğundan dolayı uyuşmazlığın, bu kanunun 520 ve devamı maddelerinde düzenlenen adi ortaklık hükümlerine göre çözümlenmesi gereklidir. Adi ortaklık sözleşmesi geçerlik şekli olarak herhangi bir şekle bağlı değildir. Ancak, ispat şekli bakımından yasal delillerle kanıtlanması gerekir. Ayrıca adi ortaklık ilişkisinde, bir ortak tarafından açılan alacak talebi, ortaklığın fesih ve tasfiyesi istemini de kapsar....

      Yargıtay ilamına istinaden adi ortaklığın tasfiyesi prosedürünün uygulanmasına ilişkin takdirin mahkemeye ait olduğu" rapor edilmiştir. 08/03/2019 tarihinde hesap bilirkişi Çiğdem Karayel'den aldırılan bilirkişi raporunda özetle; "Adi ortaklık tasfiyesi hükümleri çerçevesinde davacının alacağının bulunup bulunmadığına ilişkin hesaplamanın, adi ortaklığın tasfiyesinin hangi tarihte yapıldığının belirlenebilir ve sonuçta adi ortaklığın tasfiyesi neticesinde mümkün olabileceği değerlendirmesi ile bu aşama da davacının alacağının bulunup bulunmadığına ilişkin hesaplama yapılamayacağı" rapor edilmiştir. 11/05/2020 tarihinde hesap bilirkişi Çiğdem Karayel'den aldırılan bilirkişi EK raporunda özetle; "Adi Ortaklık Sözleşmesi bulunmadığı, tarafların hisse oranlarının belirlenemediği ve davacının çalışmasına son verilmesinin ortaklık tasfiye prosedürü uyarınca yapılmadığı, bu sebeple kök rapor sonucundan farklı bir sonuca varılamadığı; ancak Sayın Mahkeme tarafından davacının talebinin adi ortaklık...

        GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : Dava, adi ortaklık tasfiyesi istemine ilişkindir. Davanın açıldığı Fethiye 3....

          Noterliği' nin 23.01.2014 tarih ve ... yevmiye nosunda kayıtlı Adi Ortaklık Sözleşmesi ile “... Tic A.Ş. ve ... Ltd Şti Adi Ortaklığı (Bundan sonra “Adi Ortaklık” olarak anılacaktır.) kurulduğunu, adi ortaklığın faaliyet konusunun 3.maddesinde yazılı olduğunu, ... kiracısı dava dışı ... A.Ş ile mahkemeden tasfiyesi talep olunan Adi Ortaklık arasında 09.04.2014 tarihli alt kira sözleşmesi akdedildiğini, adi ortaklığın kuruluş amacına uygun olarak otel içerisinde bulunan restoran alanının 10 yıl süreli olarak kiralandığını, kiralama akabinde adi ortaklık tarafından mecurda “... ” adı altında restoran işletilmeye başlandığını, adi ortaklık kira sözleşmesine uygun şekilde mecurda faaliyetini sürdürürken ve kira bedellerini düzenli olarak öderken, mecuru kiralayan ... tarafından Adi Ortaklık aleyhine ......

            İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince; Taraflar arasında davacının %50 ortak olduğu T1 ve T4 Adi Ortaklığı adıyla 24.10.2014 tarihinde Konya 9.Noterliği'nin 24.10.2014 tarih ve 34050 yevmiye numaralı Adi Ortaklık Sözleşmesi ile ortaklık kurulduğu, sözleşmenin 5. Maddesi ile ortaklığın süresinin 24/10/2014 tarihinden başlamak üzere 5 yıl olarak belirlendiği, sözleşmenin 13. Maddesine göre adi ortaklığın münferiden davalı T4 tarafından temsil edileceğinin kabul edildiği, tarafların bir araya gelerek 07/06/2018 tarihli "Adi Ortaklığın Tasfiyesi Sözleşmesi" başlıklı sözleşme ile adi ortaklığı feshettiklerine ilişkin sözleşme yaptıkları, akabinde 10/06/2018 tarihli "Adi Ortaklığın Tasfiyesi Sözleşmesi" başlıklı sözleşme ile yeni bir sözleşme yaptıkları ve sözleşmenin 7....

            Taraflar arasında adi ortaklık bulunduğu ve tedbir talep edilen taşınmazların adi ortaklık malı olduğu iddia edildiğine göre ve açıklandığı üzere devam eden adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi davasının yargılama ve tasfiyesi sürecinde, adi ortaklığın malvarlığının korunması yönünden tedbir alınmasının adi ortaklığın menfaatine olacağı kanaatiyle, verilen red kararının usul ve hukuka aykırı olduğu anlaşılmıştır....

            Davalı şirket ise, satış sözleşmesinin, davacı ile ... arasında kurulan adi ortaklık ile yapıldığını ve ...’ın talimatı ile davacıya ödeme yapılmadığını savunmuş, diğer adi ortağa davanın ihbar edilmesini istemiştir. Elde ki davanın ...’a ihbarı üzerine müdahale talebinde bulunulmuş ve davalı şirket ile kurulan satış ilişkisinin tarafının davacı ile birlikte kurdukları adi ortaklık olduğunu, adi ortaklığın tespiti ve tasfiyesi amacıyla açılan davada bu hususun ileri sürüldüğünü ve bu davanın bekletici mesele yapılmasını talep etmiştir. Dosya kapsamındaki belgelerden, ... tarafından elde ki davanın davacısı aleyhine Küçükçekmece 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2014/532 E. sayılı dosyası üzerinden adi ortaklığın tespiti ve tasfiyesi amacıyla dava açıldığı anlaşılmaktadır. Bu dava sonucunda verilecek hükmün, elde ki davanın sonucunu etkileyeceği açık olduğundan, eldeki dava bakımından bekletici sorun olarak kabul edilmesi gerekmektedir. Hâl böyle olunca, mahkemece, Küçükçekmece 4....

              ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 03/02/2022 NUMARASI : 2020/123 E - 2022/64 K DAVA KONUSU : Adi Ortaklığın Fesih -Tasfiyesi ve Alacak KARAR : Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;davacı ile davalı şirket arasında 31/08/1989 tarihinde T3 ve Yüksel Bağcı Adi Ortaklığı ünvanlı bir adi ortaklık kurulduğunu, bu ortaklık yazılı sözleşmesinin Beşiktaş 3. Noterliği'nin 31/08/1989 tarih 30103 yevmiye numarası ile tasdik edildiğini, sözleşmenin konusunun Beşiktaş Barbaros Bulv....

              ın Çin makamları nazarında resmi olarak ortak edildiği ispatlanamamış olsa da taraflar arsındaki ilişkinin davacıların verdiği katkı payı doğrultusunda kar etmek amacını taşıyan adi ortaklık ilişkisi olduğu anlaşılmıştır. Ayrıca ticaret mahkemesince bu gerekçe ile verilmiş görevsizlik kararının temyizi neticesi Yargıtay 3. Hukuk Dairesi'nin 2015/11790 Esas saylı ilamı ile yerel mahkeme gerekçesi onanmakla taraflar arasındaki ilişkinin adi ortaklık olduğu husus bir kez daha kesinleşmiştir. Davacılar iş bu davada, adi ortaklık için koydukları katkı payını istediğinden bu talep adi ortaklığın tasfiyesi sonucunu ihtiva etmektedir. Bu durumda, mahkemece; 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 620 ve devamı maddelerinde düzenlenen adi ortaklık hükümleri dikkate alınmalı, Türk Borçlar Kanununun 642.madde ve devamı hükümlerine göre tasfiye işlemi gerçekleştirilmelidir......

                UYAP Entegrasyonu