Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece daha önce istemin kısmen kabulüne dair verilen kararın davalı tarafından temyizi üzerine Yargıtay 13.Hukuk Dairesi'nce "kısa karar ile gerekçeli kararın çelişkili olduğu" gerekçesiyle bozulması üzerine bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda; taraflar arasındaki ilişkinin adi ortaklık olduğu gerekçesiyle davacının kar payı konusundaki isteminin kabulüne, 10.000 USD'lik alacak iddiasını kanıtlayamadığından bu konudaki isteminin reddine karar verilmiştir. 818 sayılı Borçlar Kanununda "Adi şirket" ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununda "Adi ortaklık sözleşmesi" başlıkları altında yapılan tanımlarda adi ortaklık, "iki ya da daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir" şeklinde tanımlanmıştır....

    Mahkemece, adi ortaklığın önceki davanın kesinleşme tarihi itibariyle feshinin gerçekleşeceğinin benimsenmesiyle, bu dava ek dava olarak yorumlanmış ve davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı, davalıya karşı 06/01/1998 tarihinde Şişli 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2004/154 esasında ( eski no: 1998/9) görülen dava ile adi ortaklığın feshi ve tasfiyesi iradesini ortaya koymuştur. Nitekim mahkemece de bu tarih esas alınmak suretiyle ortaklığın feshi ve tasfiyesine karar verilmiş olup verilen karar da Yargıtay incelemesinden geçmek suretiyle kesinleşmiştir. Davacı 06/01/1998 tarihi itibariyle davalı tarafla aralarındaki sözleşmenin feshini istediğine göre ve böylece sözleşmeden döndüğüne göre artık aynı sözleşme hükümlerine dayanarak bu tarihten sonraki kar payı alacağı yönünden talepte bulunamaz....

      MUHALEFET ŞERHİ Davacı taraf, sözleşmenin haksız olarak feshi nedeniyle yapmış olduğu 65.334,04 TL’nin davalılardan tahsilini talep etmiş, mahkemece yapılan yargılama neticesinde verilen karar Dairemizce bozulması üzerine verilen karar davacı ve davalı ... tarafından temyiz edilmiştir. Dairemizin 27.06.2018 tarihli bozma ilamında belirtildiği üzere davacı ile davalı ... arasında adi ortaklık bulunmaktadır. Davacı, adi ortaklık için ödediği bedelin tahsilini talep etmiş olup yine dairemizin yukarıda belirtilen bozma ilamında belirtildiği gibi adi ortaklık hükümlerinin uygulanması gerekecektir. TBK’nın 642 ve devamı maddeleri gereğince adi ortaklığın tasfiyesinin yapılması gerekir....

        davalıdan alınarak müvekkile verilmesine, adi ortaklığın feshine ve feshedilen adi ortaklığın heyetinizce tasfiye edilmesine, sermaye payının iadesine ve yargılama gider- leriyle vekalet ücretinin davalıya yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Dava dilekçesi 09/04/2021 tarihinde davalıya tebliğ edilmiş olup henüz cevap dilek- çesi sunulmamış, ön inceleme yapılmamıştır.İlk Derece Mahkemesince: "Dava, adi ortaklığın feshi ve tasfiyesi, kar payının tespiti ile ödenmesi, sermaye payı ile ortaklığa ödenen bedellerin iadesi talebine ilişkin olup davacının temsil ve yönetim yetkisinin kötüye kullanıldığı iddia- larının ve davacının talep ettiği alacağın yargılamaya muhtaç olduğu, bu aşamada sunulan deliller kapsamında bu hususta mahkememizde kanaat oluşmadığı ve davalı üzerine kayıtlı mallar ile üçüncü kişilerde bulunan hak ve alacaklarının dava konusu olmadığı, ihtiyati tedbirin ancak dava konusu hakkında verilebileceği "gerekçesiyle " ortaklığın temsil ve yönetiminin kayyıma...

          Asliye Hukuk Mahkemesinde adi ortaklık sözleşmesinin feshi ile katılım ve kâr payının tahsili istemli davayı açtığını, yargılama sırasında davalı ile uzlaşarak 01.03.2013 tarihli protokolü imzaladıklarını, protokolde davalıya 180.000 TL ödemesi karşılığında 16.01.2012 tarihli gayrimenkul satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesinin feshedilmesinin ve aynı sözleşmenin kendisi ile arsa sahipleri arasında yapılmasınının kararlaştırıldığını, bu protokole dayanarak açtığı davadan vazgeçtiğini, ancak davalının 16.01.2012 tarihli sözleşmeyi feshetmekten kaçındığını, kendisinin ise söz konusu protokol şartlarının yerine getirileceği inancıyla yapımına devam ettiği inşaatı 3. kat seviyesine getirdiğini, bu gelişme üzerine yapı ruhsatının kendi adına verilmiş olmasından yararlanan davalının yaptığı başvuru nedeniyle inşaatın belediye tarafından durdurulduğunu ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, adi ortaklık sözleşmesinin feshini, 11.01.2012 tarihli sözleşme uyarınca tamamlanan...

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Taraflar arasındaki asıl davada adi ortaklığın feshi ve tasfiyesi, birleşen dosyada alacak davalarının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraflarca temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı asıl davada; davalı ile yazılı sözleşme olmadan birlikte temsil yöntemiyle adi ortaklık olarak internet cafe işlettiklerini, yönetim yetkisinin her iki ortakta bulunduğunu, aktif olarak taşınır mallarının yer aldığını, aralarındaki güven ortamının yok olduğunu, ortaklığın devamının olanaksız hale geldiğini belirterek; adi ortaklığın feshi ve tasfiyesine, birleşen davada ise; asıl davada alınan bilirkişi raporuna göre kar payı alacağına ve ortaklık mallarına verilen zararın tahsiline karar verilmesini talep ve dava...

              Davalı; davacı ile aralarında adi ortaklık sözleşmesi bulunduğunu ancak iddiaya konu paranın verilmediğini, savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece; davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen karar, davalı tarafın temyizi üzerine, Dairece verilen 02/04/2015 tarihli ve 2014/13152 E. 2015/5453 K.sayılı kararla; "...dosya kapsamından; davacı ile davalının, 17/04/2012 tarihli "Adi Ortaklık" sözleşmesi ile sözleşmede belirtilen şartlarda ortaklık kurduklarının anlaşıldığı, davacı tarafından adi ortaklığa koyduğu sermaye payının tahsili talep edilmekle, taraflar arasındaki uyuşmazlığın adi ortaklığın tasfiyesi hükümleri (TBK'nun 620 ve devamı maddeleri) gereğince ve 642.maddelerindeki tasfiye hükümlerinin somut olaya uygulanması suretiyle çözümlenmesi gerektiği, mahkemece uyuşmazlığın bozma ilamında belirtilen sıra ve yöntem izlenerek çözüme kavuşturulması gerektiği..’’ gerekçesiyle bozulmuştur....

                Davalı; davacı ile aralarında adi ortaklık sözleşmesi bulunduğunu ancak iddiaya konu paranın verilmediğini, savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece; davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen karar, davalı tarafın temyizi üzerine, Dairece verilen 02/04/2015 tarihli ve 2014/13152 E. 2015/5453 K.sayılı kararla; "...dosya kapsamından; davacı ile davalının, 17/04/2012 tarihli "Adi Ortaklık" sözleşmesi ile sözleşmede belirtilen şartlarda ortaklık kurduklarının anlaşıldığı, davacı tarafından adi ortaklığa koyduğu sermaye payının tahsili talep edilmekle, taraflar arasındaki uyuşmazlığın adi ortaklığın tasfiyesi hükümleri (TBK'nun 620 ve devamı maddeleri) gereğince ve 642.maddelerindeki tasfiye hükümlerinin somut olaya uygulanması suretiyle çözümlenmesi gerektiği, mahkemece uyuşmazlığın bozma ilamında belirtilen sıra ve yöntem izlenerek çözüme kavuşturulması gerektiği..’’ gerekçesiyle bozulmuştur....

                  Davalı 03.05.2011 tarihli duruşmada alınan beyanında, davacı ile % 50-50 ortak olduklarını, ortaklıklarının noter sözleşmesi ile yaptıklarını, ortaklıklarının sadece lokanta işletmesi için olduğunu, ortaklık bedelini kendisinden istemediğini, bir araya gelemeyeceklerini beyan etmiştir. Mahkemece, adi ortaklığın haklı sebeple feshi ve tasfiyesine karar verilmiş, TBK’unun 644/2-3.maddesi gereğince tasfiye memuru (görevlisi) atanmış ve tasfiye memurunun ücreti ile ödenme şekli belirlenmiştir. Hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. Davada, adi ortaklığın feshi ile bu ortaklığın feshinden davacının payına düşen kısım ile davacıya ödenmeyen kar payının belirlenip davalıdan tahsili istenmiştir. Taraflar arasındaki ortaklığın fiilen son bulduğu uyuşmazlık konusu değildir. Ortaklık son bulduğuna göre tasfiyenin de mahkemece bizzat yaptırılması gerekir. Ortaklığın feshi ile ortaklığın tasfiyesi ayrı ayrı hukuki işlemlerdir....

                    Dava, taraflar arasında adi ortaklık olup olmadığı, varsa ne şekilde oluştuğu, tarafların karşılıklı edimlerini yerine getirip getirmedikleri, adi ortaklığın fesih ve tasfiye şartları ile davacının tasfiye sonucu alacağa hak kazanıp kazanmayacağına ilişkindir. Dosya kapsamına göre; davacı --- arasındaki adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi davasında tarafların tacir olmadığı ve bu hususun dosyada mübrez ---yazısı ile sabit oyduğu bu nedenle nispi ticari dava sayılamayacağı gibi adi ortaklığın tasfiyesi Borçlar Kanunu hükümlerine göre yapılacağından mutlak ticari dava niteliğinde de olmadığı anlaşıldığından mahkememizin görevsizliğine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir....

                      UYAP Entegrasyonu