Dava konusu uyuşmazlık, taraflar arasındaki adi ortaklık ilişkisinden kaynaklanmaktadır. 818 sayılı Borçlar Kanununda "Adi şirket" ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununda "Adi ortaklık sözleşmesi" başlıkları altında yapılan tanımlarda adi ortaklık, "iki ya da daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir" şeklinde tanımlanmıştır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girmiş olup, davanın açılış tarihi (25.06.2009) itibariyle 818 sayılı Borçlar Kanunu yürürlükte bulunduğundan dolayı uyuşmazlığın, bu kanunun 520 ve devamı maddelerinde düzenlenen adi ortaklık hükümlerine göre çözümlenmesi gereklidir. Adi ortaklık sözleşmesi geçerlik şekli olarak herhangi bir şekle bağlı değildir. Ancak, ispat şekli bakımından yasal delillerle kanıtlanması gerekir. Ayrıca adi ortaklık ilişkisinde, bir ortak tarafından açılan alacak talebi, ortaklığın fesih ve tasfiyesi istemini de kapsar....
Ortaklığın konusu "....1152 adet konut, 1 adet ticaret merkezi, ada içi Altyapı ile çevre düzenlemesi inşaat işi" olup süresinin, işin başlangıcından bitimine kadar olacağı kararlaştırıldığı, ortaklığın konusu olan işin tamamlandığı, geçici ve kesin kabullerin yapıldığı bu şekilde ortaklığın sona erdiği, buna göre adi ortaklığın TBK' nın 638/1-1 maddesi kapsamında sona erdiği, bu nedenle alacak talebi nedeniyle ortaklığın tasfiyesi gerektiği, tasfiye için TBK 644 ve 643 maddeleri ve Yargıtay 3....
ın tedbir red kararını istinaf ederek; kıymetli evrakların, adi ortaklık faaliyetinden elde edildiğini, adi ortaklığında feshi talep edildiğinden, adi ortaklığın aktif ve pasiflerinin, mallarının ve kıymetli evrakların bu davanın konusu olduğunu, tedbire konu kıymetli evrakların adi ortalığın faaliyeti sonucunda kazanıldığını davalı tarafından ikrar edildiğini, adi ortaklığın tasfiyesi için iş bu davanın açılması nedeniyle ortaklığın devam etmeyeceği, başkaca alacak ya da borç doğumuna yol açacak anlaşmalar yapamayacağını, kıymetli evrakların ele geçirilerek asılsız cirolarla takibe konulması nedeniyle tedbir taleplerinin yerinde olduğunu, Müvekkili şirket aleyhine yapılan ......
diğer ortak adına ve hesabına yapıldığının iddia edildiği, davalı diğer ortağın ortaklık hesabından yapılan ödeme kadar alacaklı olup olmadığı ve bu şekilde davacının zarara uğrayıp uğramadığının tespiti için öncelikle ortaklığın tasfiyesinin yapılması gerektiği, adi ortaklığın tasfiyesi sonucunda davalı banka nezdinde açılan ortaklık hesabından diğer ortak adına ve/veya diğer ortağa fazla ödeme yapılıp yapılmadığı tartışılarak tasfiye sonucunda tarafların ortaklık nedeniyle alacak ve borç durumu belirlenmesi ve sonrasında davacı ortağın davalı bankanın eylemi nedeniyle ortaklık alacağının eksik kaldığının iddiası karşısında bu davanın açılabileceği, sonuç olarak adi ortaklığın tasfiyesi istenmeden ve sonuçlanmadan davalı bankaya yönelik bu davanın açılmasında hukuki yararın bulunmadığı ve manevi tazminat koşullarının bulunmadığı kanaatine varılmakla davanın usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. ( Bknz....
Bütün bu açıklamalar ışığında; adi ortaklığın feshi ile ortaklığın tasfiyesinin ayrı ayrı hukuki işlemler olduğu, tarafların sona eren ortaklığın tasfiyesi hususunda anlaşamadıkları gözetilerek, ortaklığın sona ermesinin yasal sonucu olan tasfiyenin de mahkemece yukarıda açıklanan ve maddeler halinde belirtilen sıra ve yöntem izlenerek bizzat yaptırılması ve ulaşılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, değinilen bu yönler dikkate alınmadan, sadece ortaklığın fesih ve tasfiyesi ile tasfiye memuru tayinine karar verilmesi, ayrıca tasfiye biçiminin açıklanmaması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir. 2-) Bozma nedenine göre, davalı tarafın tüm, davacı tarafın ise sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir....
anda borçlu ortak tarafından temin edildiğini, geri kalanının ise işletme sürecinde ortaklık geliriyle elde edildiğini, tüm cihaz, donanım ve ekipmanlar üzerinde her bir ortağın pay ve hakkının %50 olmak üzere diğer ortakla eşit olduğunu, her bir ortağın ortaklığın hak ve yükümlülüklerinde, malvarlığının paylaşımında, kar ve zararda %50 oranında paylaşım esasını benimsediğini, davalı ortaklar arasında ....ATM ... esas sayılı dosyasıyla dava açıldığını, davanın açılması ile adi ortaklığın feshi sürecine girdiğini, ortaklardan birinin alacaklısı adi ortaklığın tasfiye ve kar payına haciz koyması halinde de adi ortaklığın tasfiyesi gerektiğini, icra takip dosyasında adi ortaklığın tasfiye ve kar payına haciz konulduğunu, buna rağmen yönetim ve temsil yetkisine sahip ... ...Ltd.Şti.'...
Hüküm taraf vekillerince süresinde temyizi üzerine Dairemizin 10.06.2014 tarihli ve 2014/6215 Esas- 2014/9235 Karar sayılı ilamı ile "......Tarafların (asıl ve birleşen davadaki) tüm taleplerinin, adi ortaklığın tasfiyesi işleminde değerlendirilip, tartışılması ve çözüme kavuşturulması gerekmektedir....
Belediye Başkanlığına haciz yazısı yazıldığı, şikayetçi borçlunun, haczedilen alacağın adi ortaklığa ait olduğunu ileri sürerek, haczin kaldırılması istemiyle icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece, adi ortaklığın borcundan dolayı adi ortaklık mallarına haciz konulabileceği gerekçesiyle şikayetin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. İcra takibinin borçlusu, adi ortaklığın ortakları olan şirketler olup, adi ortaklık değildir. Kaldı ki adi ortaklığın tüzel kişiliği bulunmadığından, adi ortaklık hakkında takip yapılması da mümkün değildir.6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 622-623. maddeleri gereğince adi ortaklıkta her ortak, şirketin kârına iştirak etme hakkına sahip olduğundan, ortağın kişisel alacaklıları, borçlu ortağın şirketteki kâr payını haczettirebilirler. Ayrıca, aynı Kanun'un 638. maddesine göre, adi ortaklığın tasfiye edilmesi halinde borçluya isabet edecek tasfiye payının da haczi mümkün bulunmaktadır....
Mahkemenin 7.2.2003 tarihli kararıyla ortaklığın sona erdiğinin tespiti ile ortaklığın tasfiyesine karar verilmiş, davalı temyizi üzerine Dairemizin 18.9.2003 günlü ilamıyla hükmün bozulmasına karar verilmesi sonucu, mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda, tasfiye memuru olarak atanan bilirkişilerce düzenlenen tasfiye kurulu raporu ve bilançosunun tasdikine, tasfiye kurulu bilirkişilerin raporu doğrultusunda davanın kabulü ile davacı ... davalı arasındaki adi ortaklığın tasfiyesinin kapatılmasına karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiş; Dairemizce tekrar bozulmuş; Mahkemece, bozmaya uyulduktan sonra bu kez bilirkişiden rapor ve ek raporlarda alınmak ve 29.11.2007 tarihli ek rapor esas alınmak suretiyle taraflar arasındaki adi ortaklığın tasfiyesine, tasfiye payı olarak davacıya 50.559.50 YTL ödenmesine, alacak mahkeme kararı ile muaccel hale geldiğinden faiz uygulamasına yer olmadığına karar verilmiş; hüküm, her iki tarafça temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara...
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE; Dava, adi ortaklığın tespiti ve tasfiyesi ile birlikte sarf ettiği emek karşılığı ile elde edilen kar payına ilişkin alacak davasıdır. Mahkemece davanın reddine karar verildiği kararın davacı vekilince istinaf edildiği anlaşılmıştır. Dosyanın yapılan incelemesinde mahkemece davacının iddiasını ispat edemediği gerekçesi ile reddine karar verilmişse de dava dilekçesinin ekinde tarafların imzasını içeren adi ortaklık sözleşmesinin bulunduğu söz konusu yazılı sözleşmenin bertaraf edildiğine dair dosya içerisinde başkaca bir delilin bulunmadığı ve davalının söz konusu belgedeki imzaya ilişkin bir itirazının bulunmadığı anlaşılmakla mahkemece adi ortaklık ilişkisinin kurulduğunun kabulü gerekmektedir. Uyuşmazlığın; adi ortaklığın tasfiyesi hükümleri (TBK.nun 620 ve devamı maddeleri) gereğince ve 642. vd. maddelerindeki tasfiye hükümlerinin somut olaya uygulanması suretiyle çözümlenmesi gerekmektedir....