Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

. - DAVA :Adi Ortaklığın Tespiti ve Tasfiyesi DAVA TARİHİ :22/01/2020 KARAR TARİHİ :12/10/2021 KR....

    HD'nin 26.09.2013 tarih 2012/5474 E. - 2013/15559 K. sayılı ilamı ile; ''Davacının yemin deliline dayandığı da dikkate alınarak adi ortaklığın fesih ve tasfiyesine dair 6098 Sayılı TBK'nun 639, 642, 643 ve 644. madde hükümleri dikkate alınarak fesih ve tasfiyeye karar verilmesi gerektiği''nden bahisle bozulmasına karar verilmiştir. ./.. -2- Mahkemece bozmaya uyma kararı verilerek yapılan yargılama neticesinde; uyuşmazlığın adi ortaklığın tasfiyesi olarak değerlendirilmesi gerektiği, alınan bilirkişi raporunda davacıya ödenmesi gereken miktarın bulunmadığı, davacının iddia ettiği hususta davalıya mal teslime ettiğine ilişkin dosyaya delil sunmadığı ve yemin deliline dayanmadığı gerekçesi ile ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiş hüküm; davacı tarafından temyiz edilmiştir Her ne kadar mahkemece bozmaya uyma kararı verilmiş ise de bozma ilamına uygun karar verilmemiştir. Şöyle ki; Somut olayda, Yargıtay 7....

      Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda; davanın davalılardan ... ve ... yönünden reddine, adi ortaklığın tasfiyesi istemiyle açılan davanın kabulü ile adi ortaklığın 17/07/2014 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda fesih ve tasfiyesine dair verilen 20/01/2015 tarihli hüküm, tarafların temyizi üzerine; Dairece verilen 12/04/2017 tarihli ve 2016/15779 E. 2017/5091 K. sayılı kararla; adi ortaklığın tasfiyesine yönelik işlemlerin usul ve kanuna uygun yapılmadığı, tasfiyenin mahkemece bizzat yapılması gerektiği, bilirkişi raporuna atıfla hüküm tesis edilemeyeceği, öte yandan asıl ve birleşen davalar hakkında ayrı ayrı hüküm kurulması gerektiği gerekçesiyle bozulmuştur. Bozmaya uyan mahkemece; 09/06/2021 tarihli tasfiye raporu hükme esas alınarak, asıl davanın kabulü ile adi ortaklığın fesih ve tasfiyesine, davacılardan ... Tic. Ltd. Şti. ile ... Nakliye Tic. Ltd....

        Esas sayılı dosyasıyla davacının adi alacak ve işçi alacağına ilişkin ilamsız takip yaptığını, işten ayrılmasından sonra davacının davalıyı ibra ettiğini, davacının kartından yaptığı tüm harcamaları şirket adına yaptığı algısını ortaya koyduğunu, iddiaların gerçeği yansıtmadığını ileri sürerek davanın reddini istemiştir....

          ın tedbir red kararını istinaf ederek; kıymetli evrakların, adi ortaklık faaliyetinden elde edildiğini, adi ortaklığında feshi talep edildiğinden, adi ortaklığın aktif ve pasiflerinin, mallarının ve kıymetli evrakların bu davanın konusu olduğunu, tedbire konu kıymetli evrakların adi ortalığın faaliyeti sonucunda kazanıldığını davalı tarafından ikrar edildiğini, adi ortaklığın tasfiyesi için iş bu davanın açılması nedeniyle ortaklığın devam etmeyeceği, başkaca alacak ya da borç doğumuna yol açacak anlaşmalar yapamayacağını, kıymetli evrakların ele geçirilerek asılsız cirolarla takibe konulması nedeniyle tedbir taleplerinin yerinde olduğunu, Müvekkili şirket aleyhine yapılan ......

            Somut uyuşmazlıkta taraflar arasında 07/11/2013 tarihli adi ortaklık sözleşmesi yapıldığı, sözleşmeye göre idareci ortağın davalı olduğu, resmi işlemlerin de davalı idareci ortak üzerinden yürütüldüğü, davacının idareci ortağın hesap vermemesi ve kâr payı dağıtmaması nedeniyle adi ortaklığın fesih ve tasfiyesini talep ettiği anlaşılmaktadır....

            Bir ortak tarafından adi ortaklığa ilişkin olan sermaye payının istenmesi, ortaklığın faaliyetlerinden dolayı uğranılan zararın veya kar payının talep edilmesi; aynı zamanda ortaklığın fesih ve tasfiyesini de kapsar. Uyuşmazlık, bu bağlamda değerlendirilip, çözüme kavuşturulmalıdır. Bu durumda, mahkemece; tarafların arasında adi ortaklığın 2011 yılında başladığı hususunda çekişme olmadığı da gözetilererek 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 620 ve devamı maddelerinde düzenlenen adi ortaklık hükümleri dikkate alınmalı, Türk Borçlar Kanununun 642.madde ve devamı hükümlerine göre tasfiye işlemi gerçekleştirilmelidir. Adi ortaklık sözleşmesi, iki ya da daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir. (TBK. 620/1 md.) Adi ortaklık ilişkisi, TBK'nun 639.maddesinde sayılan sona erme sebeplerinden birinin gerçekleşmesi ile sona erer....

            Taraflar arasında adi ortaklık bulunduğu iddiası ileri sürülmekle, adi ortaklığın malvarlığının korunması için adi ortaklık konusu taşınmazlar üzerine HMK 389/1. madde gereği ihtiyati tedbir konulabileceği ancak davanın adi ortaklığın fesih ve tasfiyesine ilişkin olduğu, davacının iddialarının nihai kararda değerlendirilebileceği ve tasfiye sırasında hüküm altına alınabileceği değerlendirildiğinde mahkemece verilen karar usul ve yasaya uygundur. Bu itibarla, ilk derece mahkemesince verilen kararda yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, istinaf eden davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir....

              HMK.nun 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda;asıl dava, adi ortaklığın feshi ve tasfiyesi, karşı dava da adi ortaklığın feshi ve tasfiyesi ve alacak talebine ilişkindir. Dosyadaki bilgi ve belgelere göre; taraflar arasında akdedilen adi ortaklık sözleşmesi incelendiğinde; adi ortaklığın adının Özel Villalar Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi” olduğu, yapılacak işlerin nevi ve mahiyetinin Özel Eğitim Rehabilitasyon olduğu ve ortaklığın süresinin 17.03.2018 tarihinden başlamak Üzere 10 yıl olarak belirlendiği görülmüştür. Mahkemece yargılamada mali müşavirlerden oluşan bilirkişi kurulundan kök ve ek raporlar alınmış, Bilirkişi kök raporunda; “Dosya kapsamında yapılan incelemeler neticesinde T1 ile T3 arasında her ne kadar bir adi ortaklık sözleşmesi imzalanmış olsa da ortaklığın fiili olarak kurulmadığı görülmektedir....

              Tasfiye, ortaklığın bütün malvarlığının belirlenip, ortakların birbirleri ile alacak verecek ve ortaklıktan doğan tüm ilişkilerinin kesilmesi yoluyla ortaklığın sonlandırılması, malların paylaşılması ya da satış yoluyla elden çıkarılmasıdır. Diğer bir anlatımla tasfiye memuru tarafından yapılacak bir arıtma işlemi olup; hesap ve işlemlerin incelenip, bir bilanço düzenlenerek, ortaklığın aktif ve pasifi arasındaki farkı ortaya koymaktır. Tasfiye işlemlerinin bizzat mahkemece yaptırılması gerekir. Somut olayda mahkemece; gelinen aşamada tasfiye görevlisi atanmasını gerektirecek herhangi bir işlemin kalmadığı gerekçesi ile adi ortaklığın fesih ve tasfiyesine karar verilip, bilirkişi raporuna atıf yapılması, tasfiye işlemlerinin mahkemece bizzat yaptırılmamış olması doğru görülmemiştir....

                UYAP Entegrasyonu