Davacı, ortaklığın kurulduğu tarihten itibaren kar payının ödetilmesi ile ortaklığın fesih ve tasfiyesi istemiyle eldeki davayı açmış olup, ortaklığın feshi ile ortaklığın tasfiyesi ayrı ayrı hukuki işlemlerdir. BK.nun 538. maddesinde belirtildiği gibi tasfiye bütün hesapların görülüp ortaklığın aktif ve pasif bütün mal varlığının belirlenip ortakların birbirleri ile alacak verecek ve ortaklıktan doğan ilişkilerinin kesilmesi yoluyla ortaklığın sona erdirilmesi, malların paylaşılması ya da satış yoluyla elden çıkarılmasıdır. Ortaklık sözleşmesinde hüküm bulunduğu takdirde tasfiyenin öncelikle bu sözleşmedeki hükümlere göre yapılması asıldır. Böyle bir hükmün bulunmaması halinde ise tasfiyenin bu defa BK.nun 539. maddesindeki sıra takip edilerek yapılması gereklidir....
Mahkemece; davacının tespit talebinin reddine, alacak talebinin kabulüne karar verilmiş, hüküm taraflarca temyiz edilmiştir. Davacı ve davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir. Dava konusu uyuşmazlık, taraflar arasındaki adi ortaklık ilişkisinden kaynaklanmaktadır. 818 sayılı Borçlar Kanununda "Adi şirket" ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununda "Adi ortaklık sözleşmesi" başlıkları altında yapılan tanımlarda adi ortaklık, "iki ya da daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir" şeklinde tanımlanmıştır. Adi ortaklık sözleşmesi geçerlik şekli olarak herhangi bir şekle bağlı değildir. Ancak, ispat şekli bakımından yasal delillerle kanıtlanması gerekir. Ayrıca, adi ortaklık ilişkisinde bir ortak tarafından açılan alacak talebine ilişkin dava, ortaklığın fesih ve tasfiyesi istemini de kapsar....
CEVAP; Davalı cevabında; davacının adi ortaklık ilişkisine bağlı olarak alacak talebinde bulunmuş ise de adi ortaklığın henüz tasfiye edilmediğini, yani ortada alacak ve zarar durumunun belli olmadığını, kaldı ki davacının 04.04.2014 tarihli protokol ile adi ortaklık işlerini bizzat kendisinin yönettiğini, idareden tüm hakkedişleri ve vergi dairesinden tüm nakdi vergi iadelerini aldığını ve bunları uhdesinde tuttuğunu, öncelikle davacının geçmiş hesaplar için müvekkiline 200.000 TL ödediğini müvekkilinin, davacı işi aldıktan sonra protokol gereği ödeme beklerken böyle bir alacak davası ile karşılaşmasının kötü yönetim veya hesaplarda yapılan hilenin bir sonucu olabileceğini savunarak davanın reddini istemiştir. İNCELEME VE GEREKÇE :Dava ; adi ortaklığın tasfiyesi ve adi ortaklık ilişkisinden kaynaklanan alacağın davalıdan tahsili istemine ilişkindir....
Taraflar arasındaki dava, adi ortaklığın tasfiyesi ve alacak istemine ilişkindir. Uyuşmazlığın niteliğine ve tarafların sıfatına göre, dosyanın temyiz incelemesi Yargıtay 3. Hukuk Dairesi'nin görevine girmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, dosyanın işbölümü yönünden bir karar verilmek üzere Hukuk İşbölümü İnceleme Kurulu'na GÖNDERİLMESİNE, 05.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : MÜLKİYET -KARAR- Dava, adi ortaklığın feshi ve tasfiyesi ile alacak isteklerine ilişkindir. Davanın açıklanan bu nitelendirmesine göre, 2797 Sayılı Yargıtay Yasasının 14.maddesi uyarınca temyiz incelemesi Yüksek 13.Hukuk Dairesine ait bulunduğundan dosyanın ilgisi yönünden anılan Daire Başkanlığına gönderilmesine, 24.03.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
İlk derece mahkemesince; taraflar arasında adi ortaklık ilişkisinin kurulduğu, idareci ortak davacı tarafından ortaklığın mal varlığını, alacak ve borçlarını gösterir hesap, defter ve kayıtların dosyaya sunulamadığı, ortaklığın aktif ve pasifi ile birlikte tüm malvarlığının, alacak ve borçlarının bilinememesi nedeniyle tasfiye edilemeyeceği, davacının takip yapmakta kötü niyetli olduğunun ispatlanamadığı gerekçesiyle; asıl ve birleşen davaların reddine, davalının kötü niyet tazminatı isteminin reddine karar verilmiştir. İlk derece mahkemesi kararına karşı, taraf vekilleri istinaf yoluna başvurulmuştur....
Mahkemece, Dairemiz 14.05.2013 tarih ve 2013/4189 Esas, 2013/7989 Karar sayılı ilamında açıklanan yöntem izlenerek adi ortaklığın fesih ve tasfiyesine karar verilmesi gerekirken, ortaklığın fesih ve tasfiyesine uygun olmayacak şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı görülmüş, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05.07.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 14.10.2008 tarih ve 160-308 sayılı hükmün Dairenin 28.10.2009 tarih ve 2506-12360 sayılı ilamıyla onanmasına karar verilmişti. Süresi içinde davacı avukatınca kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği konuşuldu. KARAR Temyiz ilamında belirtilen gerektirici nedenler karşısında ve özellikle adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi ile ilgili bir dava bulunmamasına göre usulün 440.maddesinde sayılan nedenlerden hiç birisine uygun olmayan karar düzeltme isteğinin REDDİNE, ve aynı kanunun 442 maddesi hükmünce 172,00 (yüzyetmişiki) TL para cezası ile aşağıda dökümü yazılı 3.20 TL.nın karar düzeltme isteyene yükletilmesine, 31.3.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:Davacı vekili istinaf talebinde, hatalı bilirkişi raporuna göre karar verildiğini, adi ortaklığın fesih ve tasfiyesine karar verilebilmesi için adi ortaklığın kâr etmesinin gerekmediğini belirterek, kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. GEREKÇE : Davada, davacının davalı ortaktan olan alacağının tahsili amacı ile davalılar arasındaki adi ortaklık ilişkisinin tespit ve tasfiyesi talep edilmektedir. 07/10/2004 tarihli Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 5235 sayılı "Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun"un "Hukuk Mahkemelerinin Kuruluşu" başlıklı 5/3.bendinde" Asliye ticaret mahkemesi kurulan yerlerde bu mahkemede bir başkan ile yeteri kadar üye bulunur ve mahkeme bir başkan ve iki üye ile toplanır....
Mahkemece, tarafların adi ortaklık kurdukları, dava konusu edilen makinelerin davacı tarafından adi ortaklığa katkı payı olarak konulduğu ve bu makinelerin halen şirkette mevcut olduğu, makineler dışında davacının başkaca nakdi veya ayni sermaye koyduğuna dair delil bulunmadığı, davacının adi ortaklık için katkı payı olarak koyduğu makineleri istediğine göre, bu isteğin aynı zamanda adi ortaklığın feshi ve tasfiyesi isteğini de kapsadığı, taraflar arasında düzenlenen ortaklık sözlemesinde ortaklığın fesih ve tasfiyesi hususunda özel bir sebep belirtilmediği, bu nedenle de zaman itibarı ile somut olaya uygulanması gereken 818 sayılı BK.' nun 535/7 (6098 sayılı TBK.' nun 639/7) maddesi uyarınca adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi için haklı nedenlerin bulunmasının aranacağı, dosya kapsamındaki tüm deliller değerlendirildiğinde, davacının adi ortaklığın fesih ve tasfiyesini isteyebilmesi için haklı nedenlerin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş hüküm davacı vekili tarafından...