Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Tasfiye, ortaklığın bütün malvarlığının belirlenip, ortakların birbirleri ile alacak verecek ve ortaklıktan doğan tüm ilişkilerinin kesilmesi yoluyla ortaklığın sonlandırılması, malların paylaşılması ya da satış yoluyla elden çıkarılmasıdır. Diğer bir anlatımla tasfiye memuru tarafından yapılacak bir arıtma işlemi olup; hesap ve işlemlerin incelenip, bir bilanço düzenlenerek, ortaklığın aktif ve pasifi arasındaki farkı ortaya koymaktır. Bir ortak tarafından adi ortaklığa ilişkin olan sermaye payının istenmesi, aynı zamanda ortaklığın feshini ve tasfiyeyi de kapsar. Uyuşmazlık, bu bağlamda değerlendirilip, çözüme kavuşturulmalıdır. Bu durumda, mahkemece; 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 620 ve devamı maddelerinde düzenlenen adi ortaklık hükümleri dikkate alınmalı, Türk Borçlar Kanununun 642.madde ve devamı hükümlerine göre tasfiye işlemi gerçekleştirilmelidir....

    Bu aşamalardan sonra ise; tasfiye memurunun yaptığı tasfiye işleminin sonuç bilançosuna göre hakim, (HMK'nun 297.maddesi uyarınca) tarafların hak ve yükümlülüklerini saptayıp, tasfiye işlemini sonlandırmalı ve bu doğrultuda hüküm oluşturmalıdır. Bütün bu açıklamalar ışığında, taraflar arasında geçerli bir adi ortaklık ilişkisinin kurulduğu belirlendiğine göre uyuşmazlığın yukarıda açıklanan ve maddeler halinde belirtilen sıra ve yöntem izlenerek çözümlenmesi ve açıklanan hususların adi ortaklık kapsamında değerlendirilmesi gerekirken bu şekilde bir inceleme ve değerlendirme yapılmadan, yanılgılı ve eksik inceleme ile hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir....

      , davalı yan tarafından davacıdan habersiz ortaklığa konu işletmenin üçüncü kişiye devredilmesine rağmen davacı hali hazırda zarar gördüğünü belirterek adi ortaklık sözleşmesinin feshi ile adi ortaklığın tasfiyesine, adi ortaklığı temsile yetkili olmak üzere tasfiye memuru atanmasına, tasfiye ile birlikte ortaklık payı ve kar payının ortaklığın kurulduğu günden davanın açıldığı güne kadar hesaplanarak faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, adi ortaklığa ait malların aynen taksimine, aynen taksimin mümkün olmaması halinde malların satılarak pay oranında paylaştırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

        Ancak Türk Borçlar Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra bu fiil ve işlemlere ilişkin gerçekleşecek temerrüt, sona erme ve tasfiye Türk Borçlar Kanunun hükümlerine tabidir. Tasfiye usulünü düzenleyen 644.md'ne göre; "ortaklığın sona ermesi halinde tasfiye, yönetici olmayan ortaklarda dahil olmak üzere, bütün ortakların el birliğiyle yapılır. Ancak ortaklık sözleşmesinde, ortaklardan biri tarafından kendi adına ve ortaklık hesabına belirli bazı işlemlerin yapılması öngörülmüş ise, bu ortak ortaklığın sona ermesinden sonra da o işlemleri tek başına yapmak ve diğerlerine hesap vermekle yükümlüdür. Ortaklar tasfiye işlerini yürütmek üzere tasfiye görevlisi atayabilirler. Bu konuda anlaşamamaları halinde, ortaklardan her biri tasfiye görevlisinin hakim tarafından atanması isteminde bulunabilir....

        Buna göre, mahkemece yapılacak iş; adi ortaklığın niteliğine ve uyuşmazlığın mahiyetine uygun olarak tasfiye aşamalarında yapılacak işlemleri ve sürelerini tespit etmek, devamında tasfiyenin gerektirdiği emek ile ortaklık malvarlığının geliri göz önüne alınarak görevlendirilen tasfiye memuru için belirlenecek olan ücretin; ortaklık mal varlığından, imkan bulunmadığı takdirde ise ortaklar tarafından müteselsilen karşılanmasına karar vermek, tasfiye usulü ile tasfiye aşamalarında ortaya çıkabilecek uyuşmazlıkları çözüme bağlamak, tasfiye memurunca yapılan tasfiye işleminin sonuç bilançosuna göre tarafların hak ve yükümlülüklerini saptamak ve hasıl olacak sonuca göre tasfiye işlemini sonlandırarak hüküm tesis etmek olmalıdır. 2- Bozma nedenine göre, davacı tarafın diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir....

          otele ait işyerini komple eşyası ve demirbaşları ile birlikte kiraladıklarını, davalının kira sözleşmesine müteselsil kefil olduğunu, 04/09/2014 tarihinde LaPiKe unvanlı işyerini açtıklarını, Türk Patent Enstitüsünde tescil ettirdiklerini, geçen zaman içinde adi ortaklığa ait işletmenin gelirinin düştüğünü, kira, vergi ve çalışanlara ait SGK prim borçlarını ödeyemez hale geldiklerini, 31/11/2019 tarihinde adi ortaklığı bitirme kararı aldıklarını, davacının tüm çağrılarına rağmen davalının adi ortaklığın tasfiyesi için gelmediğini, adi ortaklık sonra erdikten sonra da davacının hiç aktifi olmayan adi ortaklığa ait kira, işçi ücretleri, işletme tedarikçilerine ait toplam 82.820,00 TL tutarı kendi cebinden ödediğini, davacı adına kayıtlı adi ortaklığa ait 128.223,72 TL vergi borcu, 315.406,44 TL prim borcu ve 140.800,64 TL gecikme zammı borcu bulunduğunu, 31/08/2020 tarihinde davacı tarafından davalıya noter aracılığıyla adi ortaklığın tasfiyesi ve mevcut borçların ödenmesi için bir araya...

          Bu nedenle mahkememizce nispi ve mutlak bir ticari dava söz konusu olmaması sebebiyle adi ortaklık sözleşmesinin fesih ve tasfiyesinden ve ortaklık payının tahsili isteminden kaynaklanan iş bu davada görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu ..." gerekçeleriyle 1- Davacı T1, davalı T3 yasal ortağı sıfatını taşımadığı, bu nedenle şirket aleyhine açtığı fesih ve tasfiye dayalı tasfiye payı ödenmesine ilişkin alacak davasının PASİF HUSUMET YOKLUĞU NEDENİYLE REDDİNE, 2- Davacı T1'nın davalı T4 aleyhine açtığı adi ortaklığın feshi ve tasfiyesine ve buna dayalı alacak talebine ilişkin davanın niteliği gereği taraflar ve adi ortaklık müessesinin feshi ve tasfiyesi TBK'nın 627 ve devamı maddelerinde düzenlendiği için Mahkememizin görevsizlik nedeniyle işbu davalı yönünden görev yönünden HMK 114/1- c ve HMK 115/2 md. uyarınca davanın USULDEN REDDİNE karar verilmiştir. Karara karşı davacı ve davalılar tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur....

          Bu durumda, mahkemece; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 620 ve devamı maddelerinde düzenlenen adi ortaklık hükümleri dikkate alınmalı, Türk Borçlar Kanununun 642.madde ve devamı hükümlerine göre tasfiye işlemi gerçekleştirilmelidir. Tasfiye usulünü düzenleyen Türk Borçlar Kanununun 644.maddesine göre; "Ortaklığın sona ermesi hâlinde tasfiye, yönetici olmayan ortaklar da dâhil olmak üzere, bütün ortakların elbirliğiyle yapılır. Ancak, ortaklık sözleşmesinde, ortaklardan biri tarafından kendi adına ve ortaklık hesabına belirli bazı işlemlerin yapılması öngörülmüşse, bu ortak, ortaklığın sona ermesinden sonra da o işlemleri tek başına yapmak ve diğerlerine hesap vermekle yükümlüdür. Ortaklar, tasfiye işlerini yürütmek üzere tasfiye görevlisi atayabilirler. Bu konuda anlaşamamaları hâlinde, ortaklardan her biri, tasfiye görevlisinin hâkim tarafından atanması isteminde bulunabilir....

          Şirketi vekili, davacının adi ortaklığı temsilen tek başına dava açamayacağını, bu sebeple davanın reddinin gerektiğini, ayrıca ortaklığın tasfiye aşamasında olduğunu ve süren tasfiye davası sebebiyle bu davanın bekletici mesele yapılmasını savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı ...Bankası (temlik eden) vekili, çekte keşideci ile lehtarın aynı kişi olmasının çeki geçersiz kılmadığını, lehtarın çekte bulunmasının çek için zorunlu unsurlardan olmadığını, davalı bankanın çeki elinde bulundurduğu için yetkili hamil olduğunu, dava konusu çekin tahsil veya temlik cirosu ile intikal edilip etmediği hususunu ileri sürebilecek olan tarafın davalı ... Ltd. şirketi olduğunu, davacı ile davalı ... Ltd. şirketinin adi ortaklık olması sebebiyle davacının tek başına dava açma yetkisinin olmadığını, davalının çeki iyi niyetle takibe koyduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....

            Davacının kâr payı alacağına ilişkin istemi aynı zamanda adi ortaklığın fesih ve tasfiyesini de kapsamaktadır. .../...Davanın bu şekilde hukuki nitelendirmesinin yapılmasının gerekliliği karşısında mahkemece adi ortaklığın fesih ve tasfiyesine karar verilmelidir. Dava konusu uyuşmazlık 818 Sayılı Borçlar Kanununun yürürlükte olduğu dönemde meydana gelmiş ise dosya temyiz aşamasında iken 01.07.2012'de yürürlüğe giren 6098 Sayılı TBK'nun yüyürlüğüne dair Kanunun 1. maddesi son cümlesi uyarınca “...sona erme ve tasfiye” konusunda 6098 Sayılı TBK hükümlerinin uygulanması gerekecektir. Bu nedenle adi ortaklığın sona ermesi ve tasfiyesine dair 6098 Sayılı TBK'nun 639., 642, 643 ve 644. maddelerinin dikkate alınması gerekir. Şu durumda, mahkemece yönetici ortak olduğu anlaşılan davalıdan hesap istenmeli, tarafların tasfiye konusunda anlaşıp anlaşamadıkları tespit edilmeli, tasfiyede anlaştıkları takdirde ona göre karar verilmelidir....

              UYAP Entegrasyonu