Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Ad ve soyadının değiştirilmesi ancak haklı sebeplere dayanılarak hakimden istenebilir. Adın değiştirildiği nüfus siciline kayıt ve tescil olunur. 2525 sayılı Soyadı Kanununa göre taşınması zorunlu önad ve soyadı, Türk Medeni Kanununun 27. maddesi hükmünün kapsamındadır. Kanun, bu hükümde görevli mahkemeyi göstermemiştir. Ne var ki; adın haklı sebeple değiştirilmesine ilişkin dava, kişisel durum sicilindeki mevcut kaydın değiştirilmesini ve düzeltilmesini gerektirdiğinden esas itibarıyla "nüfus kaydının düzeltilmesi" niteliğinde olduğu ve 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 36. maddesine göre de, görevli asliye hukuk mahkemesinde açılıp karara bağlanacağı açık ve tartışmasızdır....

    “Kayıt düzeltilmesi”, aile kütüğüne düşürülmüş nüfus kaydının bir kısmının “düzeltilmesi” veya “değiştirilmesi”dir. Bu dava uygulamada “nüfus kaydının düzeltilmesi davası” olarak adlandırılmaktadır. Önemle vurgulanmalıdır ki; nüfus kaydının düzeltilmesine ilişkin davalarda, resmi kayıt ve belgelere başvurulabileceği gibi, tanık dahil her türlü kanıta başvurulabilir. 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 36. maddesinde nüfus kayıtlarına ilişkin düzeltme davalarının düzeltmeyi isteyen şahıslar ile ilgili resmî dairenin göstereceği lüzum üzerine Cumhuriyet Savcıları tarafından yerleşim yeri adresinin bulunduğu yerdeki görevli asliye hukuk mahkemesinde açılacağı hükme bağlanmıştır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 321. maddesi hükmüne göre çocuk, ana ve baba evli ise ailenin soyadını taşır. Boşanma veya ölüm üzerine velayetin annede olması soyadında herhangi bir değişikliğe neden olamaz....

      “Kayıt düzeltilmesi”, aile kütüğüne düşürülmüş nüfus kaydının bir kısmının “düzeltilmesi” veya “değiştirilmesi” dir (Nüfus Yönetmeliği m.143). 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu’nun 35. maddesine göre; kesinleşmiş mahkeme hükmü olmadıkça nüfus kütüklerinin hiçbir kaydı düzeltilemez ve kayıtların anlamını ve taşıdığı bilgileri değiştirecek şerhler konulamaz. Ancak, olayların aile kütüklerine tescili esnasında yapılan maddi hatalar, nüfus müdürlüğünce dayanak belgesine uygun olarak düzeltilir. Zamanaşımı ve hak düşürücü süreye bağlı olmayan nüfus kaydının düzeltilmesine ilişkin davalarda, her türlü kanıta başvurulabilir (YHGK 11.2.1998 gün ve 1999/2- 87 E., 1998/77 K. sayılı kararı). Şu durumda zamanaşımı veya hak düşürücü süreye bağlı olmaksızın açılabilen nüfus kaydının düzeltilmesine ilişkin davada resmî kayıt ve belgelere başvurulabileceği gibi tanık da dinlenebilecektir (Özsunay, s. 244; Öztan, B.: Şahsın Hukuku Hakiki Şahıslar, Ankara 1997, s. 210)....

      Somut olayda, davacı murisine ait taşınmazların ... kaydındaki kimlik bilgilerinin nüfus kaydı ile uyumlu hale getirilmesini istemiştir. Kimlik bilgilerinin düzeltilmesi istenen "... oğlu ..." ın nüfus müdürlüğünden getirtilen nüfus kaydından soyadının bulunmadığı anlaşılmaktadır. ... kaydında kimlik bilgilerinin düzeltilmesi davalarında amaç, ... maliklerinin kimlik bilgilerinin nüfus kayıtlarına uygun hale getirilmesidir. Malik ...oğlu..." nüfus sicilinde soyadı mevcut olmadığından ... kaydındaki kimlik bilgilerinde soyadının düzeltilmesi istenemeyeceği açıktır....

        b)Suça konu nüfus cüzdanının dosyada delil olarak saklanması yerine nüfus müdürlüğüne gönderilmesine karar verilmesi, Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca hükümlerin BOZULMASINA, 20.06.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

          Bu sorunun çözümü ise, kaydı düzeltilecek kişinin bilgilerinin nüfusa kaydedilmesinin olanaklı olup olmadığı sorusuna doğru cevabın verilmesiyle mümkündür. 29 Nisan 2006 tarihinde yürürlüğe giren 25 Nisan 2006 tarih ve 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu’nun amacı, 1. maddesinde de vurgulandığı gibi, kişinin doğumundan ölümüne kadar kişisel ve medenî durumuna, uyrukluğuna ve bunlarda meydana gelebilecek değişikliklere ait doğal ve hukukî olayların belirlenip saptanması ve bu amaçla düzenlenmiş kütüklere yazılmasıdır. 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu’nun, konuyla ilgili “Ölüm ve Gaiplik” başlığı altında düzenlenen 31. maddesinin 4. bendinde “Ölenin kaydı yok ise yapılacak soruşturma sonunda Türk vatandaşlığı ve ailesi tespit edildiği takdirde doğum tutanağı düzenlenerek aile kütüğüne önce doğum, sonra ölüm olayı işlenir” hükmü öngörülmüştür....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Başkalarına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması Gereği görüşülüp düşünüldü: 1-)5237 sayılı TCK.nın 268/1. maddesinde düzenlenen başkalarına ait kimlik veya kimlik bilgilerini kullanma suçunun oluşabilmesi için işlediği suç nedeniyle kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla, başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılarak soruşturma ve kovuşturma işlemlerinin kimlik bilgileri verilen mağdur hakkında yapılmasına neden olunması gerekir. Bir adli soruşturma ya da kovuşturma işlemi olmaksızın kimlik bilgilerinin gizlenmesi amacıyla başkalarına ait kimlik bilgilerinin kullanılması ve verilen kimlik bilgilerine göre resmi belge düzenlenmesi halinde TCK.nın 206. maddesinde düzenlenen resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunma suçu oluşur. Bu açıklamalara göre; sanığın devriye görevi sırasında kolluk görevlilerince kendisine kimlik sorulduğunda ...'...

              Bir adli soruşturma ya da kovuşturma işlemi olmaksızın kimlik bilgilerinin gizlenmesi amacıyla başkalarına ait kimlik bilgilerinin kullanılması ve verilen kimlik bilgilerine göre resmi belge düzenlenmesi halinde TCK'nın 206. maddesinde düzenlenen resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunma suçu, bir resmi belge düzenlenmemiş olması halinde 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun 40/1. maddesinde düzenlenen kimliği bildirmeme kabahati oluşur. Somut olayda, hakkında bir soruşturma veya kovuşturma bulunmayan ancak kesinleşmiş mahkumiyet hükmü nedeniyle infaz için yakalama kararı bulunan sanık ...'...

                Dava, nüfus kaydındaki ad ve soyadın değiştirilmesi talebine ilişkindir. Davacı tarafın adının değiştirilmesine ilişkin talebi kabul edilmiş ve istinaf kanun yoluna başvurulmaması nedeniyle kesinleşmiştir. Davacının soyadının değiştirilmesine ilişkin talebi bakımından; soyadı, bireyin yaşamıyla özdeşleşen ve kişiliğinin ayrılmaz bir unsuru hâline gelen, birey olarak kimliğin belirlenmesinde en önemli unsurlardan biri ve vazgeçilmez, devredilmez, kişiye sıkı surette bağlı bir kişilik hakkıdır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 27. maddesi hükmüne göre haklı nedenin varlığı halinde, soyadın değiştirilmesi mümkün olup hangi hallerin haklı sebep teşkil ettiği konusunda bir yasal düzenleme bulunmadığından ve esasen bu konuda bir kıstas belirlenmesi de söz konusu olmadığından, haklı sebebin var olup olmadığı, her bir davadaki özel koşullara göre mahkemece belirlenecektir....

                Somut olayda;davacı murisine ait 369 ve 374 parsel sayılı taşınmazlardaki kimlik bilgilerinin nüfus bilgileri ile uyumlu hale getirilmesini istemiştir.Dava konusu taşınmazların kadastro tutanaklarının tasarruf sebebi başlıklı kısmı incelendiğinde; “...... 30 seneyi mütecaviz niza ve fasılasız ve halen senetsiz tasarruf ve zilyetliklerinde bulunduğu..”ifade edilmiştir.Kaydı düzeltilmesi istenen ... ...'ın nüfus kaydı incelendiğinde ise annesinin adının “...” olduğu,babası ... ...'ın eşinin adının ise “...” olduğu görülmektedir....

                  UYAP Entegrasyonu