6183 sayılı Yasanın 24 ve devamı maddelerine ilişkin tasarrufun iptaline ilişkindir. 5510 sayılı Yasanın 5754 S.K.'...
Dava 6183 sayılı yasanın 24 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Bu tür davalarda dava kabul edildiği takdirde tasarruf tarihine kadar olan vergi borcu ferileriyle hesaplanarak bu miktar üzerinden tasarrufun iptaline karar verilmesi gerekir. Somut olayda, davacı dava dilekçesinde 04/06/2018 tarihi itibariyle vadesi geçmiş, kesinleşmiş toplam 3.893.836,80 TL vergi borcu olduğunu belirtip, tasarrufun iptalini istemiştir. Tasarruf(satış) tarihi 11.10.2013'dür. Tasarrufun iptali davasında alacaklının alacağının kesinleşmiş olması dava şartı ise de iptal konusu tasarruf işleminin yapıldığı tarihten önce borcun doğmuş olması yeterli olup, bu tarihten önce takibin de kesinleşmiş olması görülebilme koşulu değildir.(Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2016/12063E. 2019/3126K.)...
Davalı 6183 sayılı AATUHK'nun 24 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. 1-Yerel mahkeme kararının davacı vekiline 10.8.2009 tarihinde tebliğ edildiği temyiz dilekçesinin 15 günlük yasal süre geçirilerek 3.9.2009 tarihinde temyiz defterine kaydedildiği anlaşıldığından davacı vekilinin temyiz isteminin süre yönünden reddi gerekmiştir. 2-506 sayılı yasanın 1.12.1993 gün ve 3917 sayılı Kanunla değişik 80/6.maddesi uyarınca kurum alacaklarının tahsilinde 6183 sayılı yasanın uygulanmasından doğacak uyuşmazlıkların çözümlenmesinde alacaklı sigorta müdürlüğünün bulunduğu yer iş mahkemesi görevli ve yetkilidir. Bu durumda mahkemece göre hususu re'sen dikkate alınarak iş mahkemesinde bakılmak üzere görev noktasında dava dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekirken davanın esastan incelenip sonuçlandırılması doğru görülmemiştir....
dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, 6183 sayılı Yasa’nın 24 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davasına ilişkindir. 1-Bu davaların görülebilmesi için diğer genel dava koşullarının yanında davacı alacaklının, davalı borçlu hakkında kesinleşmiş bir takibin bulunması dava koşuludur ve mahkemece resen araştırılması gereken bir husus olup temyiz edenin sıfatına bakılmaksızın bozma nedenidir. Somut olayda, davanın dayanağı alacağın, dava dışı ... Ltd. Şti'nin vergi borcunu oluşturduğu, bu borçtan dolayı davalı ... aleyhine yapılmış ve kesinleşmiş takip bulunmadığı anlaşılmaktadır....
Dava 6183 Sayılı AATÜHK'nun 24 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına davalı borçlunun ablasına yaptığı tasarrufun iyiniyet ve bedel farkı gözetilmeksizin 6183 Sayılı AATÜHK'nun 27 ve 28/1-2 maddeler gereğince ve 3.kişinin, borçlu kardeşinin durumunu ve amacını bilebilecek kişilerden olması nedeniyle aynı Yasanın 30.madde gereğince iptale tabi bulunmasına göre, davalı ... ......
... ve ... hakkındaki davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir. 2-Dava, 6183 sayılı Kanunun 24. ve devamı maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine yöneliktir. 1136 sayılı Avukatlık Kanununun 168.maddesinde değişiklik yapan 5904 sayılı Yasanın 35.maddesi "6183 sayılı Yasanın uygulanmasından doğan her türlü davalar için avukatlık ücreti tutarı maktu olarak belirlenir" hükmünü içermektedir....
Diğer davalılar vekili, davanın süresinde açılmadığını, davalı borçlu hakkındaki takibin iptal edildiğini, taşınmazların alacağa mahsuben alındığını ve müvekkilleri ile kiracıları tarafından kullanıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece iddia, savunma, toplanan delillere göre,dava konusu taşınmazların halen borçlunun oğlu tarafından kullanıldığı, davalılar arasındaki temlik işleminin muvazaaya dayandığı bu nedenle dava konusu tasarrufların İİK 277 ve devamı maddeleri gereğince iptale tabi olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı borçlunun mirasçıları vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava 6183 Sayılı AATÜHK'nun 24 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı borçlu mirasçıları ..., ..., ..., ..., ... ve ......
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Dava konusu borcun dava açıldıktan sonra ödenmiş olması nedeniyle davanın açılmasına davalıların neden olduğunu bu nedenle HMK’nun 331 ve 332. maddeleri gereğince davalıların yargılama gideri ve vekalet ücretinde sorumluluklarına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek istinaf isteminin kabulü ile yerel Mahkeme kararının yargılama giderleri ve vekalet ücreti yönünden kaldırılmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE Dava 6183 Sayılı AATUHK’nun 24 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir....
Mahkemece, borçluya gönderilen ödeme emrinin vergi mahkemesince iptal edildiğini ve bu kararın kesinleştiği, bu durumda kesinleşmiş vergi borcu bulunmadığından bahisle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, alacaklının 6183 sayılı yasanın 24 ve devamı maddelerine dayalı olarak açtığı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Davacının sunduğu 15.07.2008 tarihli dava dilekçesinde ve yargılama boyunca borçlu hakkındaki hangi takip dosyaları ile ilgili olarak davanın açıldığına ilişkin bir açıklama yer alamamaktadır. Davacı ve davalı borçlu, delil olarak vergi borçlarına ilişkin olarak farklı ilamlar ibraz etmişlerdir. Bu ilamlara esas olan takip dosyaları farklı olduğu gibi bir kısmında hangi takip dosyası için verildiği anlaşılmamaktadır....
Dava 6183 sayılı Kamu Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 24 ve devamı maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Aynı Yasanın 28. maddesinde 3.dereceye kadar kan hısımlarıyla eşler ve ikinci dereceye kadar sıhri hısımlar arasında yapılan ivazlı tasarruflar bağışlama hükmünde sayılarak iptale tabi olduğu hükme bağlanmıştır. Bu tasarruflar, kesin olarak iptale tabi olduğundan, alacaklıyı zarara sokmak kastı, iyi ve kötü niyetin varlığı aranmaz. Somut olayda davalıların baba-oğul olduğu anlaşıldığından 6183 sayılı Kanunun 28. maddesi gereğince tasarrufun iptaline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir....