CEVAP 1.Asıl davada davalı vekili, davacının menfi tespit davası açmasında hukuki yararı bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir. 2.Birleşen davada davalı vekili cevap dilekçesinde, davacının itirazın iptali davası açmasında hukuki menfaati bulunmadığını, davacı aleyhine açılan menfi tespit davası bulunduğunu savunarak davanın reddini istemiştir. III. MAHKEME KARARI 1.İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 28.07.2016 tarihli kararı ile uyuşmazlıkta 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 14/2. maddesi "Özel hukuk tüzel kişilerinin, ortaklık veya üyelik ilişkileriyle sınırlı olmak kaydıyla, bir ortağına veya üyesine karşı veya bir ortağın yahut üyenin bu sıfatla diğerlerine karşı açacakları davalar için, ilgili tüzel kişinin merkezinin bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkilidir." hükmü gereğince, davacının ve temlik edenin ortakları oldukları dava dışı Arsel Motorlu Araçlar ve Dış Ticaret Ltd. Şti.'...
Hukuk Dairesi -K A R A R- Dosya içeriğine göre dava, 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkındaki Kanun’dan kaynaklanan menfi tespit istemine ilişkin olup tasarrufun iptali davası değildir. Dosya içerisinde Yargıtay 10. Hukuk Dairesi’nin görevsizlik kararı bulunmaktadır. 2797 sayılı Yargıtay Yasası’nın 14. maddesi ve Yargıtay Büyük Genel Kurulu'nun 23/01/2020 tarihli ve 2020/1 Sayılı Kararı ile kabul edilen ve 28.01.2020 tarihinde 31022 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak 01.02.2020 tarihinde yürürlüğe giren İşbölümü Kararı uyarınca Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’ne ait olduğu düşünüldüğünden, aynı Kanunun 6723 sayılı Kanunun 21. maddesiyle değişik 60/3. maddesi uyarınca görevli Dairenin belirlenmesi için dosyanın Hukuk İşbölümü İnceleme Kurulu'na gönderilmesine karar vermek gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, dosyanın Hukuk İşbölümü İnceleme Kurulu'na GÖNDERİLMESİNE, 3.11.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Hukuk Dairesi -K A R A R- Dosya içeriğine göre dava, 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkındaki Kanun’dan kaynaklanan menfi tespit istemine ilişkin olup tasarrufun iptali davası olmayıp dosya içerisinde Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin görevsizlik kararı bulunmaktadır. 2797 sayılı Yargıtay Yasası’nın 14. maddesi ve Yargıtay Büyük Genel Kurulu'nun 23/01/2020 tarihli ve 2020/1 Sayılı Kararı ile kabul edilen ve 28.01.2020 tarihinde 31022 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak 01.02.2020 tarihinde yürürlüğe giren İşbölümü Kararı uyarınca temyiz incelemesi Dairemizin görevi dışında olup Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’ne ait olduğu düşünüldüğünden, aynı Kanunun 6723 sayılı Kanunun 21. maddesiyle değişik 60/3. maddesi uyarınca görevli Dairenin belirlenmesi için dosyanın Hukuk İşbölümü İnceleme Kurulu'na gönderilmesine karar vermek gerekmektedir....
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi - K A R A R - Davanın 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkındaki Kanunun 79.maddesine dayalı olarak açılan menfi tespit istemine ilişkin bulunması nedeni ile kararın temyiz incelemesi Dairemizin görevi dışındadır. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle dosyanın temyiz incelemesini yapmakla görevli Yüksek 15.Hukuk Dairesi Başkanlığına gönderilmesine, 01.07.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Kurum alacağı için 6183 sayılı Kanunun 55.maddesi uyarınca düzenlenip, tebliğ edilen ödeme emrine karşı borçlu, anılan Yasanın 58.maddesi uyarınca 15 gün içinde iş mahkemesine itiraz davası açabilir....
Davacı tazminat talep etmiş ise de davanın 6183 sayılı Kanunun 79.maddesine göre açılmış menfi tespit davası olduğu, İİK'nın 72.maddesine göre açılmış bir dava olmadığı, 79.maddede davacı lehine tazminata hükmedileceğine dair bir hüküm bulunmadığı anlaşılmakla davacının tazminat talebinin reddine karar vermek gerekmiştir....
Ancak, 7 günlük itiraz süresi hak düşürücü süre niteliğinde olup, bu süreyi geçiren borçlunun artık menfi tespit davası açamayacağı gözetilmeksizin, menfi tespit davasının tefriki ile ayrı bir esasa kaydedilmesi biçiminde hüküm tesis edilmesi, usul ve yasa aykırı görülmüştür. O halde; davacı mirasçılar avukatı ile, davalı Kurum avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli, hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacı mirasçıları'na iadesine, 15.01.2013 gününde oy birliğiyle karar verildi. ......
Başka bir anlatımla, 6183 sayılı Kanunda, 2004 sayılı Kanunun 72. maddesine koşut bir düzenleme bulunmadığı gibi, 6183 sayılı Kanunda menfi tespit davasına, “Üçüncü şahıslardaki menkul malların, alacak ve hakların haczi” başlıklı, 08.04.2006 günü yürürlüğe giren 5479 sayılı Kanunun 5. maddesi ile değiştirilen 79. maddesinde “… Herhangi bir nedenle itiraz süresinin geçirilmesi halinde üçüncü şahıs, haciz bildirisinin tebliğinden itibaren bir yıl içinde genel mahkemelerde menfi tespit davası açmak ve haciz bildirisinin tebliğ edildiği tarih itibarıyla amme borçlusuna, borçlu olmadığını veya malın elinde bulunmadığını ispat etmek zorundadır. …” düzenlemesi ile yalnız üçüncü kişiler yönünden yer verilmiş, bu hak ve olanak, kamu alacağı borçluları için tanınmamıştır....
Dava konusu dönem itibariyle yürürlükte olan 506 sayılı Kanunun, Primlerin ödenmesi başlığını taşıyan 80. maddesi, "İşveren, bir ay içinde çalıştırdığı sigortalıların primlerine esas tutulacak kazançlar toplamı üzerinden bu Kanun gereğince hesaplanacak prim tutarlarını ücretlerinden kesmeye ve kendisine ait prim tutarlarını da bu miktara ekleyerek en geç ertesi ayin sonuna kadar Kuruma ödemeye mecburdur. Kurumun, süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 51., 102. ve 106. maddeleri hariç diğer maddeleri uygulanır......
Şti'nin borçlarından kaynaklandığının, davacı tarafından açılan menfi tespit davasının bulunmadığının bildirildiği; her ne kadar haciz bildirisinin tebliğinden itibaren 7 gün içinde tahsil dairesine itiraz edilmemiş ve yazılı beyanda bulunulmamış ise de, ... 'ın davacının işyerinde çalışan olarak beyan edilmesi ve haciz bildirisinde asgari ücrete tabi ise 1/10 oranında kesinti yapılmasının bildirilmesine karşılık, davalı idarece, davacının, ... 'a borcu olduğuna ve borcun miktarına ilişkin somut bir tespit yapılmadığından, bu durumun davacıdan alacaklı olunduğu yolunda bir bildirim olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığı, 6183 sayılı Kanun'un 62/1. maddesininde haciz için öngörülen koşulların oluşmadığı, davacı adına 6183 Kanun'un 79/3. maddesi hükmüne dayanılarak, borç zimmetinde sayılmak suretiyle ödeme emri düzenlenmesinde hukuka uyarlık görülmediği gerekçesiyle, davanın kabulüne, dava konusu ödeme emrinin iptaline karar verilmiştir....