Barış Bahçeci'nin Türkiye Barolar Birliği Dergisi'nin 2012(101)'de yayınlanan "TMSF'nin Özel Hukuktan Kaynaklı Alacaklarını Tahsilde Yetkisini Aşması Sorunu" konulu makalesinde de açıklandığı üzere; Türk İcra Hukuku, ikili bir ayrıma dayanmakta, özel hukuktan kaynaklı alacakların takip usulü 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu, amme alacaklarının takip ve tahsil usulü ise 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'la düzenlenmektedir. 6183 sayılı Kanun'un kapsamını düzenleyen 1. maddesinde özel alacaklar ile amme alacakları ayrılmakta, 6183 sayılı Kanun'un sadece amme alacaklarının tahsilinde uygulanacağı ortaya konulmaktadır. Kanun'a göre, özel alacak- amme alacağı ayrımında esas alınacak iki ölçüt bulunmaktadır. Bunlardan birincisi Kanun metninde de belirtildiği üzere sadece devlet, il özel idareleri ve belediyelerin amme alacaklısı olabilecekleridir....
nin Türkiye Barolar Birliği Dergisi'nin 2012(101)'de yayınlanan...nin Özel Hukuktan Kaynaklı Alacaklarını Tahsilde Yetkisini Aşması Sorunu" konulu makalesinde de açıklandığı üzere; Türk İcra Hukuku, ikili bir ayrıma dayanmakta, özel hukuktan kaynaklı alacakların takip usulü 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu, amme alacaklarının takip ve tahsil usulü ise 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'la düzenlenmektedir. 6183 sayılı Kanun'un kapsamını düzenleyen 1. maddesinde özel alacaklar ile amme alacakları ayrılmakta, 6183 sayılı Kanun'un sadece amme alacaklarının tahsilinde uygulanacağı ortaya konulmaktadır. Kanun'a göre, özel alacak- amme alacağı ayrımında esas alınacak iki ölçüt bulunmaktadır. Bunlardan birincisi Kanun metninde de belirtildiği üzere sadece devlet, il özel idareleri ve belediyelerin amme alacaklısı olabilecekleridir. Bunun dışındaki kuruluşlar, başkaca konularda kamu gücünü kullanma yetkisine sahip olsalar dahi, amme alacaklısı sayılamazlar....
'Amme alacağının doğduğu ve ödenmesi gerektiği zamanlarda pay sahiplerinin farklı şahıslar olmaları halinde bu şahıslar, amme alacağının ödenmesinden birinci fıkra hükmüne göre müteselsilen sorumlu tutulur." fıkraları eklenmiştir. Yine 5766 sayılı Kanunun geçici 1. maddesinde, "Bu Kanunla 6183 sayılı Kanunda yapılan değişiklikler ve eklenen hükümler, hükümlerin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla tahsil edilmemiş bulunan amme alacakları hakkında da uygulanır" hükmü ile, belirtilen değişiklikler ve getirilen yeni hükümlerin, yürürlük tarihinden sonra doğacak amme alacakları için uygulanacağı gibi kanunun yürürlülük tarihinden önce doğmuş olup, halen ödenmemiş amme alacakları için de uygulanacağı sonucu ortaya çıkmaktadır....
'Amme alacağının doğduğu ve ödenmesi gerektiği zamanlarda pay sahiplerinin farklı şahıslar olmaları halinde bu şahıslar, amme alacağının ödenmesinden birinci fıkra hükmüne göre müteselsilen sorumlu tutulur." fıkraları eklenmiştir. Yine 5766 sayılı Kanun'un geçici 1. maddesinde, "Bu Kanunla 6183 sayılı Kanunda yapılan değişiklikler ve eklenen hükümler, hükümlerin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla tahsil edilmemiş bulunan amme alacakları hakkında da uygulanır" hükmü ile, belirtilen değişiklikler ve getirilen yeni hükümlerin, yürürlük tarihinden sonra doğacak amme alacakları için uygulanacağı gibi kanunun yürürlülük tarihinden önce doğmuş olup, halen ödenmemiş amme alacakları için de uygulanacağı sonucu ortaya çıkmaktadır....
Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir. YARGILAMA SÜRECİ: Dava konusu istem: Davacı adına tesis edilen … tarih ve E…. sayılı işlemin, 6183 sayılı Amme Alacakları Tahsili Usulü Hakkında Kanunun 13. maddesinin 1. fıkrası uyarınca ihtiyati haciz kararı alınmasına ilişkin kısmının iptali istemine ilişkindir....
Bu maddenin gerekçesinde de, yapılan bu düzenlemenin Vergi Usul Kanunu kapsamına girmeyen fiyat farkı, kur farkı, haksız yere alınan ihracatta vergi iadesi, kaynak kullanımını destekleme primi gibi bazı amme alacaklarının asıl borçludan tahsil edilememesi halinde kanuni temsilcilerin, teşekkülü idare edenlerin mal varlığından 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre tahsilini sağlamak amacına yönelik olduğu açıklanmıştır. 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 10 uncu Maddesinin 2 inci fıkrasında vergi ve buna bağlı alacaklarla ilgili özel bir hükmün yer alması ve 6183 sayılı Kanunun mükerrer 35 inci maddesi ile ilgili gerekçede, 213 sayılı Vergi Usul Kanununa yapılan gönderme ile sözü edilen maddenin diğer kamu alacakları için getirildiği belirtilmiştir....
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir. 6183 sayılı Yasa'nın 100/1. maddesi "Amme alacaklarının tahsili için İcra ve İflas Kanunu hükümleri dairesinde amme borçlusunun iflası istenebilir." hükmünü içermektedir. Anılan hükümde borçluya yönelik iflas talebinin takipsiz (doğrudan) ya da takipli başlatılması hususunda herhangi bir ayrım bulunmamaktadır. Kamu alacakları için de, alacaklı kamu kurumunun borçlusunu haciz veya iflas yolu ile takip etme hususunda seçim hakkı vardır. Eğer kamu alacağından dolayı alacaklı borçlusunu haciz yolu ile takip etmek isterse, bu takibin 6183 sayılı Kanuna göre yapılması gerekirken kamu alacakları için, alacaklı kamu kurumu, borçlunun iflasa tabi şahıslardan olması halinde iflas yoluyla takip yapmak isterse, bu takip 6183 sayılı Yasa'ya göre değil, İİK hükümlerine göre yapılmalıdır....
Mahkemece, icra takibine konu Anayasa Mahkemesi’nce verilen ilamın eda hükmü içerdiği, bu nedenle takibin ilamlı icra yoluyla yapılmasında takip yolu itibariyle bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle şikayetin reddine karar verilmesi üzerine, karar borçlu vekili tarafından esastan ve alacaklı vekili tarafından vekalet ücretine yönelik temyiz edilmiştir. 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkındaki Kanun’un 1. maddesinde, “Devlete, vilayet hususi idarelerine ve belediyelere ait vergi, resim, harç, ceza tahkik ve takiplerine ait muhakeme masrafı, vergi cezası, para cezası gibi asli, gecikme zammı, faiz gibi fer'i amme alacakları ve aynı idarelerin akitten, haksız fiil ve haksız iktisaptan doğanlar dışında kalan ve amme hizmetleri tatbikatından mütevellit olan diğer alacakları ile; bunların takip masrafları hakkında bu kanun hükümleri tatbik olunacağı” hükme bağlanmıştır. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 47. maddesine göre, “para cezasiyle diğer hukuku amme borçlarının takibi...
Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:… K:… sayılı kararının, temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir. YARGILAMA SÜRECİ: Dava konusu istem: Davacı adına tesis edilen … tarih ve … sayılı işlemin, 6183 sayılı Amme Alacakları Tahsili Usulü Hakkında Kanunun 9. maddesin uyarınca teminat istenilmesine ilişkin kısmının iptali istemine ilişkindir....
Somut olayda davacı tarafça, bu hükme dayalı olarak fonun her türlü alacağının 6183 sayılı Yasa'ya tabi olduğu ve 5411 sayılı Bankacılık Kanunu'nun 141. maddesindeki yirmi yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu iddia edilmektedir. Oysa, doktrinde Yrd. Doç. Dr. ....nin Türkiye Barolar Birliği Dergisi'nin 2012(101)'de yayınlanan "...'nin Özel Hukuktan Kaynaklı Alacaklarını Tahsilde Yetkisini Aşması Sorunu" konulu makalesinde de açıklandığı üzere; Türk ... Hukuku, ikili bir ayrıma dayanmakta, özel hukuktan kaynaklı alacakların takip usulü 2004 sayılı ... ve İflas Kanunu, amme alacaklarının takip ve tahsil usulü ise 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'la düzenlenmektedir. 6183 sayılı Kanun'un kapsamını düzenleyen .... maddesi özel alacaklar ile amme alacakları ayrılmakta, 6183 sayılı Kanun'un sadece amme alacaklarının tahsilinde uygulanacağı ortaya konulmaktadır. Kanun'a göre, özel alacak- amme alacağı ayrımında esas alınacak iki ölçüt bulunmaktadır....