Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İstinaf edenin sıfatı ve istinaf sebepleri ile kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan incelemede; Dava, 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Kanunun 24 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Gerek TBK'nın 19. maddesinde düzenlenen muvazaa hukuksal nedenine dayanılarak açılan iptal davaları gerekse 6183 sayılı kanun kapsamında açılmış tasarrufun iptali davaları, tasarrufa konu malların aynı ile ilgili olmayıp, alacaklıya alacağını temin imkanı sağlayan nispi nitelikteki dava türleridir. Muvazaaya dayalı iptal davalarında, davanın başarıya ulaşması halinde İİK'nın 283/1. maddesi kıyasen uygulanarak, davacıya tasarruf konusu taşınmaz üzerinden haciz ve satış yetkisi verilmesine karar verilecektir....

Dava, 6183 sayılı Yasa’nın 24 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılantasarrufun iptali istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK'nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır....

İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı Saadet Ergin istinaf dilekçesinde özetle; davanın muvazaa nedeniyle tapu iptali ve tescil davası olarak nitelendirildiği ve bu nitelendirmenin doğru olduğu, ancak terekenin resmi defter tutulma süreci devam ettiğini, haciz ve satış yetkisi yönünden hükmün ortadan kaldırılması yönünde istinafa geldiği görülmüştür. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : Dava, 6183 sayılı kanuna göre muvazaya dayalı tasarrufun iptali davasıdır....

Ancak dava 6183 sayılı yasanın 24 ve devamı maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali isteğine ilişkindir. 6183 sayılı yasanın 24 ve devamı maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz yada iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır. Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir....

    Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı vekili, davalı borçlu ... aleyhine vergi borcu nedeni ile icra takibi yaptıklarını, borcu karşılayacak malı bulunmadığını ileri sürerek davalı borçlu ...'nin üzerine kayıtlı taşınmaz payını mal kaçırma amaçlı davalı ...'a sattığını belirterek tasarrufun iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar ... ve ..., davanın reddini savunmuştur. Mahkemece taraflar arasında herhangi bir akrabalık bağı bulunmadığı, birbirlerini tanımadıkları, bedeller arasında fahiş fark bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, 6183 sayılı yasanın 24 ve devamı maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir....

      Dava, 6183 Sayılı A.A.T.U.H. Kanunu'nun 24. vd. maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda 12.11.2010 tasarruf tarihi itibariyle borçlu şirketin 182.000,00 TL. Aktif malvarlığı bulunduğunun tespit edildiği, ve borçlunun ödemeden acz içinde olmadığı, mal kaçırmak amacıyla hareket edecek bir durumunun bulunmadığı gerekçesiyle bilirkişi raporu yanlış değerlendirilmek suretiyle davanın reddine verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Şöyle ki bilirkişi raporunda borçlu şirketin tasarruf tarihi itibariyle 182.000,00 TL. tutarında aktif malvarlığı bulunduğu bildirilmekle birlikte fiilen olmadığı düşünülen kalemlerin elimine edilmesi neticesinde tasarruf tarihinde özvarlık değerinin 59.317,18 TL. olduğunun da bildirildiği, borçlunun aktif malvarlğının vergi borcunu karşılamaya yetmediği anlaşılmaktadır....

        "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Hükmüne uyulan Dairemizin bozma ilamında özetle,6183 sayılı Yasanın 25.maddesinde asıl borçlunun davalı olarak gösterilmesi gerektiği hususunda bir açıklık bulunmamasına rağmen İİK 282.maddesi kıyas yoluyla uygulanarak 6183 sayılı Yasaya göre açılan iptal davalarında da asıl borçlunun davalı olarak gösterilmesi gerektiği, Yargıtay uygulamasının da bu yönde olduğu,somut olayda 22.6.2003 dönemine ilişkin vergi borcu nedeniyle borçlunun ölümünden sonra çeşitli tarihlerde takip yapıldığı, 6183 Sayılı Yasanın 7.maddesine göre ölü şahıs adına takip yapılamıyacağı gibi mirası reddeden mirasçılar aleyhine de takip yapılamıyacağı, bu durumda borçlu hakkında icra takibinin...

          Dava, 6183 sayılı Yasanın 24 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır. Bu tür davaların dinlenebilmesi için,davacının borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması,iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise 6183 sayılı Yasanın 24 ve devamı maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır....

            Şti’nin kötüniyetli oldukları ispatlanamadığından bu davalılar aleyhine açılan davanın reddine, davalılar ... ile ... arasındaki tasarruf yönünden taşınmazın tapudaki satış bedeliyle gerçek değeri arasında misli fark bulunması nedeniyle tasarrufun 6183 sayılı yasanın 28/2 maddesi gereğince bağışlama hükmünde olup iptale tabi olduğu, davalı ...’un taşınmazı elden çıkarması nedeniyle 328.000.00 TL nakti tazminatının bu davalılardan tahsiline karar verilmiş, hüküm davacı, davalılar ..., ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava 6183 sayılı AATÜHK’nun 24 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. 1-Yerel mahkeme kararı davalı ... vekiline 12.2.2009 davacının temyiz dilekçesi 18.3.2009 davalılar Emine ve ... ’nın temyiz dilekçesi 9.3.2009 tarihinde tebliğ edilmiş, adı geçen davalı vekili 12.3.2009 tarihli dilekçesiyle hükmün onanmasını, 19.6.2009 tarihli ek dilekçesiyle ise hükmün vekalet ücreti yönünden düzeltilmesini talep etmiştir....

              Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, yapılan tasarrufta taşınmazın gerçek değeri ile satış bedeli arasında aşırı fark bulunmasına, 6183 sayılı Yasa’nın 28/2 maddesinde edimler arasındaki aşırı farkın bağışlama hükmünde sayılıp yapılan tasarrufun batıl olduğunun öngörülmesine, 3. kişi tarafından taşınmazın tasarruf tarihindeki bilirkişilerce belirlenen gerçek değerinin ödendiğinin yasal ve inandırıcı delillerle kanıtlanamamasına, edimler arasında fahiş farkın bulunduğu hallerde 3. kişinin iyi niyet iddiasının dinlenemeyeceğine buna ilaveten davalı ...’in borçlu ...’in kayınbiraderi olmasına 6183 ....K’nın 28/1 maddesinde de bu derece akrabalar arasında yapılan tasarrufların bağışlama hükmünde sayıldığının ve iptale tabi olduğunun öngörülmesine ayrıca 6183 ....K’nın 20.maddesinde dahi borçlunun malı bulunmadığı veya borca yetmediği takdirde amme alacağının bir kısmının veya tamamının tahsiline...

                UYAP Entegrasyonu